Hepimiz, şu kahrolası küresel sermayeye esir olmuş,
yeryüzünün neresinde ne ekileceğine, dikileceğine, hangi ağacın kökleneceğinden
okullarda çocukların hangi eğitimi alması gerektiğine, ne kadar cebinde para
taşıyacağına karar verdiği, her gün gençlerin tırpanlandığı anarşi, terör,
ayrılıkçı bölücü, ırkçı, dinci savaşları çıkarttığı dünyaya kesinlikle anne ve
babamıza dilekçe vermeden getirildik.
Analık hakkını, bizi doğuran, emziren, güçlükler ile
büyüten, yürümeyi konuşmayı öğreten, hastalıkta tedavi ettiren, başımızda
bekleyen, yemeyip yediren, giymeyip giydiren, koruyucu kadının yüceliği olarak
algılarız.
Babalık hakkı da, bizi doğurtan, dışarıdan türlü zorluklara
göğüs gererek yediğimiz ekmeği getiren, sahip olduğumuz canın, doyan
karnımızın, giydiğimiz elbisenin, aldığımız eğitimin sağlayıcısı, evimizin
askeri, komutanı, idarecisi, koruyucusu, okula gönderen, eğiten, bir meslek
sahibi edip yaşama hazırlayan, evlendiren, düğünümüzü derneğimizi yapan, sahip
olduğumuz sosyal çevreyi sağlayan ve başka sayılabilecek bir çok meziyeti
ekleyerek tanımlayabiliriz.
Anna ve babayı kutsal kılan budur.
Geçmiş 10.000 yıla kadar uzanan insanlık tarihinde ana
babanın saydığımız yücelikleri aynen yaşanmıştır ama biraz farklı.
Köleci kavimlerde, eski Libya, Mısır, Asur, Babil, İran,
Hint, Sümer medeniyetlerinde “baba” kavramı biraz farklıdır.
Bu milletlerin, taş devrinden, maden devrine, göçer hayvancı
toplumdan yerleşik tarım-hayvancılığa dayalı sosyal topluma ve bunlardan günümüze
uzanan uzun yıllar içinde yaşadıkları düşman işgalleri, toplu kıyımlar,
kölelik, karşılığında efendilik sürdükleri acımasız yaşam süreçlerinde
oluşturdukları dini kültürleri sapıklıklarla doludur.
Adem-Hava; Nuh, Lut ve çocukları ensest
üremenin dini temelleridir.
|
Bu dinlerde, daime bir ilk ya da büyük tanrı olur ve onun
hizmetçileri olan oğulları, kızları olan tanrılar ile insandan başka hayvan
veya yaratık tanrıları da oluşturmuşlardır.
Bütün bu yardımcı küçük tanrılar baş tanrının kölesi/kulu ve
karılarıdır.
Bunlar çocuklarını Sümer’in Enki’si, Grek’in Kronos’u gibi
yiyebilirler, borçlarına karşılık köle olarak satabilirler veya
kiralayabilirler. Nevruz (Sümer-Babil’de Akitu) bayramlarında yeni doğmuş
çocuklarını kaynatıp, mısır unuyla kızartıp din ve devlet adamlarına ikram
edebilirler. Sütten kesilir kesilmez cinsel tatminleri için kullanabilirler.,
Bunca işkenceye rağmen, "anne-babaya" karşı gelen, onları ret eden çocuğun öldürülmesi bu dinlerde emredilir. Tevrat'ın bu emri kesindir.
Bütün bu sapkınlıkları bu sapkınlık coğrafyasında ilk
kaldıran ise Yahudilerdir. Daha sonra, siyasi nedenle bu dinden doğan
Hristiyanlığı benimseyen Roma ve Roma’nın Araplar için Nasturilikten ürettiği
ama Katolik İncil’ine göre ahlakını şekillendirdiği İslam dinleri Yahudiliği
birer aşama daha olumlu yönde geçerek bu sapkınlıkları yasaklamışlardır.
Lut ve kızlarından üreyen kavmi Tevrat'ta "Muab/Muab(v)i"
adıyla anılır. Muav-Muaviye gibi. "Babadan olan demektir.
|
Bu sapıklıkları içeren Zerdüştlük, Sabilik/Süryani/Nasturi
ve Habeş İncilleri ile bunlara bağlı olan dönme Şemsi Yahudi cemaatleri içinde
hala bu sapıklıkların olduğunu görüyoruz.
Youtube’da Arap dilinde yayınlanan Nasturi Ginza Rabba
İncilini okuyan imamın okuduklarını Suriye’de yaşayan bir Türk arkadaşıma son
bir kaç gündür dinletip çeviri yaptırıyorum.
Bu İncil’de Allah/Hayyul Kayyum tanrı Adem’e diyor ki;
“-Ey Adem, sana, kız erkek evlatlar verdik, renk renk
cariyeler verdik. Onların hepsini sana zenginlik olarak verdik. Ki onların
hepsi senin karıların ve kölelerindir”. Çeviriyi yapan arkadaşım bunları ilk
kez işittiğinden kafayı sıyırmamak için ara verip gitti sigara içti.
Evet bu sapkınlıklar dinlerde hala var.
Oğlunu eş olarak gören bir kadın. tıkla |
Cathy O’Brien adlı bir Yahudi kadını, kendisinin de
doğurduğu kızının da öz babasında cinsel olarak kullanıldığını dilimize “Baykuş
İmparatorluğu” olarak çevrilerek satılan kitabında dile getirmiştir.
Bu sapıklıklarla dolu dinlerden doğan Hristiyanlık ve İslam
dinleri içinde de bu sapkınlıklar “tarikat ve mezhep” farklılıkları içinde
gizli- açık sürdürülmektedir.
“Ana baba hakkı ödenmez” ilkesinin de mitolojik iğrenç
temeli bu dinlerdir. Medeni Hristiyan ve Müslüman toplumlarının inançları da
küresel mason sermayesince bu dinlere geriye doğru devşirilmektedir. Her gün
yeni bir sapkınlığın dine uygun olduğunu televizyonda, yazılı basında veya her
hangi bir sosyal ortamda duyar, okursanız nedeni budur.
Ensest bir aile. Fotokopi gibiler değil mi?Tıkla |
O zaman da bu zaman da ebeveynler, çocuklarını kendilerine baktırmak,
hizmetlerini gördürmek, yaşlandıklarında korunmak için üretmektedirler.
Doğurduğunuz veya doğurttuğunuz evladınız sadece sizin
geleceğiniz için değil ayrıca devlet yapılanmasının da asker, memur, bürokrat,
vergi veren, işçi ihtiyaçları için daha önemli bir gereksinimdir.
AKP hükumetinin 13 yıldır sürdürdüğü “üç çocuk” tan “beş
çocuğa” çıkan doğum teşvik, tecavüzü, zinayı serbest bırakma, suç olmaktan
çıkarma siyasetlerinin arkasında yakında girilecek “kendi çıkarımıza olmayacak
olan savaşlarda” harcanacak canlara ihtiyacı olduğundandır.
hakkı?Aynı Kur'an ayeti "çocukların da hakları
vardır" diye devam eder.
Ama bu nedense söylenmez. Sosyal devlet
ilkesinden kaçan devlet mi söyletmez?
|
Her gün terör belasından gelen şehitler, gaziler bu
tespitimin delilleridir.
Analık-babalık hakkı diye bir şey vardır ama ne bu dinlerde
geçtiği gibi ne de devlet yapısının ihtiyaçları için harcanan çocuklarda
geçerliliği yoktur.
Ülkemiz şartlarında, çalışan- emekçi sınıfının çocuklarından
hak talep etme şansları da bu nedenlerle ortadan kalkmıştır.
Unutmayın, sizin ana babalık hakkınız kadar çocuklarınızın da sizden "evlatlık hakkı" istemeye hakları vardır.
Ona göre çocuk yapım ve ona göre çocuklarınızdan bir şey
bekleyin.
Takdir sizindir.,
Bu devlete çocuk yapmadan önce düşünün? |
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder