29 Mart 2014 Cumartesi

YILGINLIĞA DÜŞMEK ÜZERİNE



Siyaset, din, vatan-millet davalarında bazen mevcut kurum ve kuruluşlar bazen de devlet ile kurumların duyarsızlaştırıldığı, elden çıktığı "örtülü-açık işgal dönemlerinde", halktan insanların kendilerine görev vererek başlattıkları mücadelelerde halkın ilgisizliği, duyarsızlığı, nemelazımcılığı, korkaklığı, bu kahraman insanları yılgınlığa düşürür.

Bu yılgınlığa örnek en başta kendimi gösterebilirim.

Sekiz yıldır yazdığım her yazımdan sonra blogum engellenmiş, giremediğim bloguma üzülürken ücretsiz blog hizmeti veren sitelerden birilerinde bir yenisi açtığımda aynı saldırıya o da uğramış hatta 2010 referandumundan önce silinmiş, aynı adla açtığım blogumdan sonra Google'ın siyaset değiştirmesi sonucu (adilyargic.blogspot.com) iade edilmiştir.

Bütün bu engellemelere rağmen yazılarımın toplumun yönünü belirleyenlerce yeterli ilgiyi görmemesi, başta aile fertlerim olmak üzere herkesin "boş ver, sana mı kaldı" şeklindeki kayıtsızlıkları öyle bir umutsuzluk yaratmıştı ki, bunu yazılarımda görebilirsiniz. Buna rağmen, tek blogda yazmak istememe rağmen, yapılan engellemeler sayesinde, birisi hala kapalı (keykubat.blogcu.com) beş blogum oldu.




Lise mezunu Sümeroloğumuz Hilmiye Ninemiz. AKP hükumetinin ilk işi onu, 86 yaşında, "Çarşaf-peçe tapınak fahişesi kıyafetidir" diye yazdığı için Ağır Ceza mahkemesinde yargılamak oldu. Kesin cezayı yiyecekti. Her aklı selim bir kampanya başlattı. Ben de Tevrat'ta "Yahuda ile Tamara" bölümünde bunu aynen söyleyen ayeti tespit edip bir yazı yayınladım. "ÇARŞAF-PEÇE TAPINAK FAHİŞESİ KIYAFETİDİR, AYET TEVRAT'TAN" Bu yazımın yayınlanmasından sonra okuma istatistiklerinden onu yargılayan mahkemenin bilgisayarından bloguma girilerek sekiz kez yazımın kopyalandığını tespit ettim. Bunu da yazdım. Sonra Haberkürt blogu satın aldı ve engellenmeye başlandım. Ama Hilmiye ninem beraat etti. Benim de bu yazımın katkısı olduğunu sanıyorum. Çünkü, Hilmiye ninemi bilimine dayalı tespitiyle yargılayabilirlerdi ama, özünde kripto Yahudi ve Hristiyan olan AKP iktidarı kendi kitapları olan Tevrat'ı yargılayamazlardı. Bu da umutsuzluğa düşmemek gerektiğini, yardımın nereden geleceğini kimsenin bilemeyeceğini, ama mücadele haklıysa yürünmesi gerektiğini göstermek açısından bence önemli bir örnektir. Hilmiye ninem ömrü uzun olsun yaşı yüze geldi, dalya dedi diyecek ama TBMM önünde protestodan mahkemelerde yargılanmaya kadar her türlü ciddi mücadelenin içinde, halkının yanındadır.

Tarih boyunca haksızlığa, zulme, işgale, sömürgeciliğe karşı verilen özgürlük ve bağımsızlık savaşlarında katılım daima az olmuştur.

Gerçekleri bilip korkudan sinenler, hele bekleyelim diyenler, bunlar macera arıyor diyenler hep çoğunlukta olmuştur.

Kurtuluş savaşında bile askere alınanlar içinde gönüllülerden çok sopayla askere alınanlar vardır. Dava kazanılınca da bu korkaklar, tırsıklar aynı Atatürk'e, Lenin'e, peygamber Muhammed'e yaptıkları gibi yapıp, kazanımların üstüne oturmayı, devrimi de piç etmeyi başarmışlardır.

Bu defa halkın katılım oranı tarihteki örneklerin tümünden fazladır ve umut vericidir. Bunu bozmamak yılgınlığa düşmeden yürümek gerekir.




Allah,Din adına yapılan siyasetlerin gerçek yüzlerini sergiliyoruz. Bu resmi çeken yoldaşım kimse sonsuz teşekkürler.

Bakınız sosyal medya , sokaklar mücadele insanlarıyla dolu. Her zaman mücadele edenler azınlıkta, korkaklar, tırsıklar, çıkarcılar, işbirlikçiler, "sonucu gözleyenler" çoğunluktadır.

Bunları bilerek çıktık bu yola. Umutsuzluk artık yok, örnek bu günkü sosyal, görsel ve yazılı medya ile halkın büyük çoğunluğu, tarihte rastlanmamış biçimde sokaklara taşar hale gelmiş uyanış büyümektedir.

En umutsuz zamanlarımda, gazeteci Halil Nebiler'in Ulusal kanal'dan yaptığı çağrı beni yüreklendirmiştir;

"Yılgınlığa düşmeye gerek yok, devrimci her zaman umutludur, mücadeleye devam taaa ki kazanıncaya kadar!"

Bunun doğruluğunu da büyüyen devrimci direnişin Gezi olayları ile kendisini ispatlamasıdır. Bu olaydan sonra zaten yazdığım bir kaç yazımda halkıma bir teşekkür ettim ve bir daha umutsuz olmayacağımı söyledim.

Ki bunu söylediğimde 18 yaşında kızımı toprağa vereli dört ay olmuş, karım evi terk etmiş, yuvam yıkılmış, yalnızlığımı içkim, sigaram ile paylaştığım zamandı.

Umutsuzluğa düşenler beni örnek alabilirler. Tüm umutsuzluğuma, yalnızlığıma rağmen, hiç bir kazanç gözetmeksizin, gece gündüz çabalayarak yine mücadele ettim.

Kim bilir benim o umutsuzluğumun da büyüyen davaya biraz tuzu biberi olmuştur diye avunuyorum. Ki gelen tepkiler de bana öyle demektedirler.

Dava artık halkın gözünde yerini bulmuş, zalimler korkuya düşmüş, aydınlık görünmüştür.

Dikkat edilecek en önemli husus, "yılgınlıktan zafer serhoşluğuna" geçişimizi akıllıca değerlendirip, bencilleşmeden, emperyalist, işbirlikçi, feodal-köktendinci-gerici- teslimiyetçi yapılanma ile sahiplerinin tezgahlarına düşmemektir.

Umutsuzluk devri geride kaldı. Güzel günler önümüzde dostlar.

Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc
Not=(Bu yazımı umutsuzluğa düşmüş bir arkadaşımızın içini ferahlatmak için yazdım. Ama başkaları da vcarsa belki onlara da faydalı olabilir.)

AYETULLAH RUHULLAH RECEP TAYİP ERDOĞAN


Keşifler çağıyla dünyayı sömürge haline getiren batılılar"Allah İsa bize yeryüzünün egemenliğini verdi" inancına kapıldılar ve öteki dinlere inanan toplumların dinlerinin içini boşaltan yeni mezhepler, tarikatlar kurarak halkları dini kullanarak teslimiyete ikna etmeyi başardılar.

Böylece sömürge dinlerini yarattılar.

Kur'an'dan önceki ve sonraki dinlerin "Allah" tanımları asla Kur'an ile aynı değildir. Diğer bakımdan eski dinleri İslam'dan ayırmanın imkanı azdır. Çünkü, namaz, oruç, hac, umre,kötülükten kaçınma gibi konularda birbirine çok benzerler.


Tevrat'ın Allah'ı Yahve, her Yahudiden her gün adak ister ve ilk isteği şaraptır. İbrahim'e konuk gelen, ayaklarını yıkatan, ekmek yiyen, ayran içen, Danyal peygambere kendi ağzından, İran şahına 20 gün esir düştüğünde melek Mikail'in kendisini kurtardığını anlatan, insan bedeninde görünen ölen tanrıdır.


Hristiyanlık'ta İsa Allah'tır ve insanların günahlarını ödemek üzere kendini öldürtüp kanını dökmüştür. İnsan bedeninde yaşayan ölen tanrıdır. Hatta " Etimden yemeyen ölümsüzlüğe kavuşamaz" der bir İncil ayetinde. Bu animist dinlerin rahiplerinin yeniden daha üstün doğmak için birbirlerini yedikleri antik çağ kültü kalıntısı bir sapkınlıktır.


Yezidilerin Allah'ı da Şeyh Adi'dir. Said-i Kürdi de okuryazar olmadığından o da Kürt Yezidi Allah'ı olarak kabul edilmiştir.


Bize de "okuryazar olmayan İslam uleması" kişiliğinde tanıtılmıştır. 


Özünde "Ölen Tanrı Kültüne" ait Kürdistan kurulması için gelmiş Yezidi Allah'ıdır. Tayyip Erdoğan da aynı inanç esasına dayalı olarak kendisi Amerikanın emrine girmiş, Süryanilere,Yahudilere devlet kuracak bir Allah'tır.

Oysa İslam'da Allah ezel-ebed, her zaman diri tanrıdır.


Kendilerini "Müslüman, dindar, İmamhatipli başbakan, devlete, dine, diyanete hizmet için beyaz kefen giyerek siyasete girdiğini söyleyen" başbakan Recep Tayyip Erdoğan, başbakanlığının 12.yılında, günde yedi vakit namaz kılan, Sünni Müslüman gibi ibadet eden ama Muhammed'i peygamber, Kur'an'ı kitap kabul etmeyen şirk ehli, Zariyat Suresinde lanetlenmiş, Kabe'ye girmeleri peygamberce yasaklanmış Sabilerin Hristiyanları olan Süryani dininden, kendilerini Rum/Yunanlı sayan kripto putperestin birisi olduğunu, karısının Siirt'li Süryani olduğunu yıllardır yazıyoruz.

Kimse inanmadı.

Millet inanmayınca onlar kendilerini ifşa etmeye başladılar.


2013 yılı ortalarında Recep Tayyip Erdoğan, Düzce milletvekili Fevai Aslan'a kendini Allah ilan ettirdi. Bülent Arınç, bu hafta yaptığı Twitter açıklamasında "Allah isterse Twitter açılır" ifadesini kullandı.


Dün ise Recep başbakanın Allah olmadığı kesinleşti, "Cikcik" anlamına gelen "Twitter İnternet sitesini kapattırmasından iki gün sonra sesi kısıldı, aynen bir civciv gibi cikleyerek Van'da halka hitap etmek zorunda kaldı. Bu gün ise yerine dış işleri bakanı Akmet Davutoğlu gitti. Başbakan hastanelik oldu.
Kendisinin Allah yerine konulamsına itira etmeyen bir insan nasıl Müslüman olabilir?


1979 iran devrimi yapıldığında Fransa'da dört yıl C.İ.A ajanlarının eğitiminden geçtikten sonra hazır devrimin başına oturtulan Humeyni de kendisini "Yaşayan/İnsan Tanrı" yani "Ölen Tanrı" ilan etmişti.
Nasıl mı?
Kendisine iki ad almıştı.
İlki; Ayetullah. Bu adın dilimizdeki karşılığı "Allahın ayeti/sözü" demektir. Bu adamın sözü "Allah'ın Sözü" olarak anlaşılacaktı. Öyle de oldu. Her dediği söz İran'ın hukuk siztemini oluşturdu.


İkincisi; Ruhullah. Bu da "Allah'ın Ruhu" demekti.


Humeyni (Humeyn'li), bedeninde Allah'ın ruhunu taşıyor, ağzında da Allah'ın kelamını söylüyordu. Her dediği yasa kabul edildi.


Peki başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın her saçmalığının son yıllarda yasaya çevrilmesine "Allah'ın sıfatlarının çoğunu barındırdığına halkın inandırılmaya çalışıması ne demek oluyordu?


Yoksa Amerika'da Pensilvanya eyaletindeki 600 dönümlük çiftliğinde de her dediği Allah'ın kelamı kabul edilen Fethullah (Allah'ın Fethi) fatihi olan ve geçen yıl Muhammed adını da alan İşbirlikçi Allah'la arasının açılma sebebi aralarında "hangimiz Allah olacak" konusumuydu?


Bilmiyoruz.
Ama her ikisinin sözlerinin "Allah sözü" olarak algılanıp yasalaştırılmasının başka açıklaması da yoktur.


Bunlar İslam ile özde ters düşen tanımlamalardır. Ama insanlarımıza Allah, İslam adı altında her türlü putperestlik bunlarca aşılanmaktadır.


İsa peygamberin 12 öğrencisi vardır. Yunanlılar bunlara "Havarium/Havari" derler. Süryaniler ise "Şakirt" derler.


Şakirt sıfatını ise Nurcular ve onların kolu Gülenciler kullanır.


Kur'an Tevbe Suresi 56. ayet bu şirke batmış müşrikleri şöyle tanımlamaktadır;


Yaşar Nuri Meali;56." Kesinlikle sizden oldukları yolunda Allah'a yemin ederler. Gerçekte onlar sizden değillerdir. Doğrusu şu ki onlar, ödleri patlayasıya korkan bir topluluktur."

Gerçek Müslümanlar bu şirke batmış putperestlere karşı dinlerini benim gibi dinsizler kadar savunmazlarsa, varsa o Allah'ın lanetine uğrayacaklardır. Bu gün Müslüman dünyası Hristiyan ve Yahudilerin kölesi olduysa dinlerine sahip çıkmakta gösterdikleri korkaklıklarıdır.


Ayetullah Ruhullah Recep Tayyip Erdoğan veya Ayetullah Ruhullah Fethullah Gülen putlarına tapınmaya şimdiden hazırlanın.
12 Ocak 2024'de eklendi.


Şimdi şu resimleri inceleyiniz ki belki bazı sonuçlar çıkarmanızı sağlayabilirler.



Tevbe Suresi Yaşar Nuri Meali;56." Kesinlikle sizden oldukları yolunda Allah'a yemin ederler. Gerçekte onlar sizden değillerdir. Doğrusu şu ki onlar, ödleri patlayasıya korkan bir topluluktur." Namaz kılan Hristiyan toplulukları ülkemizde Ortodoks Hristiyan Süryanileriyle Gregoryen Ermeni Hristiyanlardır.


AKP'nin kiliseye çevirdiği bir camii



Aynı camide konuşma yapan
TÜRBANLI RAHİBE


Müslümanlar başlarına şirke batmış putperestleri getirdiklerinde, İsra Suresi 16. ayette dendiği gibi helak olmayı hak etmiş olacaklardır.


İran'da şu anki rejim İslami değildir. Tamamen putperest, Şemsi Yahudilerin, Sabileri, Süryani ve Yezidi Şirk putperestlerinin dinidir.
 
Recep Tayyip Erdoğan, Fethullah Gülen ve Nur cemaatleri bunlardır. Müslümanlıkları takiyedir. Yani Müslümanmış gibi yaparak dini ve diyaneti değiştirmektedirler. Ilımlı İslam, Dinlerarası Diyalog bunların delillerdir.



Amerika Ohio'da Giritli Aziz Andrew Kilisesinde, İsa peygamberin dirilip göğe çıkışı anısına "Akşam Duası (Namazı)" kılan Ortodoks Yunanlı rahibeler ve kilise cemaati.









Süryani Tayyip ile Gregoryen Ermeni Fethullah Gülen. İkisi de Namaz kılan ve Allah'a inanan ama Kur'anı kitap, Muhammed'i peygamber kabul etmeyen şirk ehli müşriklerdir. Siz bunlara Müslüman diye aldanırsınız. Onlar ise geçmişin öcünü alırlar.

İran Zağros dağlarında yaşayan Yezidi Kürtlerin ibadetleri, bazı tanıdık sözde İslam'i tarikatları hatırlatmaktadır.

Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc

30.11.2014'de yapılan ektir;


AKPKK KOALİSYONU MÜSLÜMAN DEĞİLDİR, TÜRK DEĞİLDİR, AJAN İHANET PARTİSİDİR.
AKP VE TAYYİP ERDOĞAN'IN SÜRYANİ OLDUĞUNU BELGELERİYLE İSPAT ETTİM, NAMAZ KILAN, İSLAM'I, MÜSLÜMAN GİBİ İBADET EDEN ORTODOKS HRİSTİYANLIĞA DÖNÜŞTÜREREK BİZANS'I KURACAĞINI YAZDIM. HALA DA YAZIYORUM.
AMA BU DEFA BİR AKP'Lİ ONU BİZANS'IN PATRONU İLAN ETTİ.


Haber aynen şöyle;


TİKA Başkanı Erdoğan'ı 'Bizans'ın patronu ilan etti"
TİKA Başkanı Serdar Çam'ın Papa'nın Türkiye ziyaret dolasıyla attığı tweet tartışma konusu oldu

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Katolik Hıristiyan dünyasının ruhani lideri Papa Francis'in görüşmesi esnasında Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Serdar Çam, kişisel Twitter hesabından “Doğu Roma'nın Patronu, Batı Roma'nın patronunu ağırlıyor. Mazlumların Babası, Katoliklerin Babası Francis'i ağırlıyor.”şeklinde mesaj attı.

Bu mesajı üzerine sosyal medya üzerinden Çam'ın Erdoğan'ın Bizans'ın patronu yaptığı eleştirileri geldi. Bu eleştirilere çevap olarak Çam, “Dinlerarası Diyalog' safsatasının mensupları alaya alsanız da nafile. ‘Allah katında tek din islamdır' vakarını böylece öğreniyorsunuz.”ikinci bir mesajı takipçileriyle paylaştı.

Çam daha sonra attığı twitter mesajlarında ise Erdoğan'ın Fatih'in mirasçısı olarak niteledi. Çam, ilk attığı twitter mesajındaki ifadeleri açıklamak amacıyla daha sonra şu tweetleri attı:

“İstanbul Fethiyle Fatih Sultan Mehmet Roman'nın başıdır Müslümanların başı olarak halife Türklerin başı olarak da Hakanlık; Miras devam ediyor. Fatih Doğu Roma'yı Fetihinden sonra, Batı Roma'ya yöneldi. Ömrü yetmedi, seferde 48 Yaşında şehit oldu; Bizans'ı bitirdi; Doğu Roma'nın sahibidir." 29.11.2014 08:54



Hristiyan cemaatine verilmiş bir camiide Hristiyan ayinleri

Daha fazlasını oku: http://haber.rotahaber.com/tika-baskani-erdogani-bizansin-patronu-ilan-etti_502318.html#ixzz3KYYjVjSQ

10 Mart 2014 Pazartesi

MASONLAR NEDEN ATEİST BİLİNİR?

Nur Mason locası rahibi


Masonların üyelerinde aradıkları sıfatları niteleyen maddesi aynen şöyle der;

""Bir mason makam, mevki sahibi, iyi ahlaklı, sanattan anlamalı fakat 'aptal bir ateist olmamaya' zorlanır"" der.

Durum bu kadar açıkken bizde Masonların "dinsiz, tanrı tanımaz" bilinmesinin sebebi nedir?

Bunu gene bir Mason olan Celil Layıktez yazmış;

""1738'de Vatakan'ın ruhani önderi Papa 12. Clement (Klement 1652-1740)
Papa 12.Klement 1652-1740
masonları Hristiyanlıktan afaroz ettikten sonra zamanın Osmanlı uleması da "Papalık böyle bir iş yaptıysa elbet bir bildiği vardır" zannıyla I. Sultan Mahmut'a mason localarını yasaklattı"" Diye yazmaktadır.

Bir de diğer açıdan bakarsak o dönemler, keşifleri çağının büyük ölçüde kapandığı, yeryüzünün hakimiyetinin İspanyollardan İngilizlere kaydığı, bütün Avrupa ülkelerinin ortaklaşa Kutsal Roma Cermen İmparatorunun emriyle dünya devletlerini işgal ettiği, halka çaktırmadan onlara Osmanlı'nın da haraç ödemeye, batıdan gelen talimatları dikkate almaya başladığı zamanlardır.

Bu da Osmanlı'nın saraya köle alıp başbakan, padişah eşi, anası yaptığı devşirme, dönme kölelerin batılı kökleriyle bağlantılarını arttırarak her türlü eğitim, ekonomik ve çağdaş bilimsel gelişmeyi fetvalarla önlerken, padişahları da kardeş katline ikna ettikleri, Celali İsyanları ve dini ayrılıkçı fikirleri körükledikleri "sinsi ihanetler" çağıdır. Ki 1774 Küçük Kaynarca Antlaşmasından sonra Osmanlı, ülkesindeki gayrimüslüm azınlıklar üzerinde Rusya ve bütün batının hakimiyetine izin verecek,böylece azınlıkları ne askere alabilecek ne de vergi toplayabilecek. hatta Bilecik'ten öteye 94 yıl giremeyecek, 140 yıl içinde de son bulacaktır.


Genel kanıya ve Masonlar arasındaki kanaatlere göre Fransa-Paris Mason Locasının dinsizleri üye yaptığı hatta buna Mısır'da "Efganilik Tarikatını kuran Muhammed Efgani'nin dinsizliği nedeniyle İskoç Mason locasından kovulmasının ardından Fransız Mason locasına üye kabul edildiği ve İslam dinini bozarak Müslümanları da  böldüğü çok sayıda yazar tarafından dile getirilmektedir.

Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc

Kaynak;http://www.freemasons-freemasonry.com/layiktez1.html

NOT;Ateist; Grek dilinde bir kelimedir ve dinsizler için değil, eski dinlerde olan 360 tanrıyı ret edip en büyüklerini seçenlere verilen addır. Sokrates tarihte bunu ilk yapan kişi olduğundan idama mahkum edilmiştir. İkinci gerçekleştiren kişi ise peygamber Muhammet'tir.

"A" harfi Grek alfabesinde "olumsuz" luk kazandıran bir ektir. "Theos" ise "tanrılar" demektir. "A-THEOS" kelimesi ise "Tanrısız, tanrıları inkâr eden" demektir.
Dinsizler ise bir kısmı tanrı olduğuna inanmadıkları için olmayan bir şeyi inkâr etmekle suçlanamayacaklarını savunurlar. Tanrıya inanıp dinleri siyasi veya saçma ya da çok ilkel buldukları için ret edenleri de tanrısız/ateist sayılamazlar.

Dinsizler için Vatikan "Ateist" sıfatını kullanıp hata etti diye ona herkesin uyması gerekmez. Çünklü Vatikan da Allah'ı İsa peygamber sayar ve onu üç kişi yapar (Teslis;Kutsal ruh, Baba ve Oğul/kuzu) ve bu üç kişiye tek tanrı der. Ama üç kişi saydığından onlar da 357 tanrıyı ret ettikleri için Ateist'tirler.

Bu dincilerin tümü kendi sıfatlarını hep düşman saydıklarına yakıştıran üçkağıtçılardır.