Muhtemel Süleyman Tapınağı |
Bilim adamlarının da Aynştayn'ın (Albert Einstein) izafiyet teorisindeki "katlanabilir evren kuramı" ile bu tür olaylara açıklama getirilmeye çalışılmaktadır.
Bu gün de yanınızda oturup duran ve sizinle konuşan birisi, gözünüzün önünde beş on saniye susup böyle bir iddiada bulunsa yapacağınız il iş onu kendi haline bırakmak durum vahimse psikoloğa götürmektir.
Mirac ile ilgili iddialarından birisi de defalarca Allah'ın katına çıkarak namaz vakit sayısını "50"den beşe düşürme çabalarıdır.
Oysa Muhammet zamanında Nasturi olan amca oğlu Nevfel namaz kılan Mekke kilisesinin baş keşişiydi. Peygamberlik alametlerini görüp amca oğlu keşiş Nevfel'e götüren karısı Hatice'nin de Nasturi rahibesi olduğu iddiaları vardır. Peygamberlik mührünü gören Arabistan kiliselerinden sorumlu Büşra manastırı baş keşişi Bahira ve onun ardından gelen Nastura hep namaz kılan Hristiyanlardı ve bunlar Beş vakit kılarlardı. Süryaniler M.S. 57'lerde Hristiyan olmuş Sabilerdir ve Süryaniler o zaman da bu zaman da günde "7" vakit namaz kılarlar. Hiç bir tarihte günde "50 "vakit namaz hiç bir milletçe kılınmamıştır.
Muhammet zaten okuryazar değildi ve Kudüs'teki Mescid-ül Aksa dediği Süleyman Mabedi kendisinin doğumundan 500 yıl önce M.S. 70'te Romalılarca yıkılmış ve Yahudiler de oradan sürülüp Kuzey Afrika, Anadolu gibi imparatorluk sınırları içinde dağıtılmışlar, tehlikeli görülenler de hafiyelerce takip altında tutuluyorlardı.
Okuryazar bile olmayan Muhammet'in Süleyman Mabedi'nin halinden haberdar olmadığı kesindir. Bunu da yazıdaki tespitlerle göreceğiz.
Kudüs Yahudilerce kutsal bir yer iken Müslümanlar ile bağı ne olabilir?
Bilmeyenler
için açıklayalım, Yahudiler de peygamber Muhammet’in kabilesi Kureyş de
soylarını Hz. İbrahim’e dayarlar.
Yahudiler,
İbrahim’in kız kardeşi olan karısından doğan İshak peygamberin soyundan
olduklarını;
Muhammet
de İbrahim peygamberin karısı Hacer’den doğan İsmail soyundan olduklarını iddia
ederler.
İbrahim
peygamber zamanında bu iki milletin de olmadığını böylece anlıyoruz.
Peki
İbrahim kime, yani hangi millete peygamber gelmişti?
Harran
Sabilerine gelmişti.
İbrahim
ve babasının Babil’in Ur şehrinden gçöüp geldiği konusunda Kur’an ve Tevrat
uyuşmakta ise de baba adı konusunda ufak bir sorun vardır.
Yahudilere
göre baba adı TEHAR, Müslümanlara göre Kur’anda da geçtiği haliyle “AZER’dir.
Bu konuda Müslümanların haklı olduğu kanaatindeyim.
Çünkü
hala Ur şehrinin bulunduğu bölge “Aşağı Azerbaycan’dır. Bu günkü kuzey Irak-
Türkiye sınırına yakın olan Ur şehri putperest Babil kavmi idaresindeydi. Daha
sonra kurulacak İran Medya dinine de geçen AZER, Babil ve İranlıların
idaresindeki köle kavimlerini tapınmaya zorladıkları, bir kulağını yatak,
ötekini yorgan yapıp yatan beş cüce cin/şeytanın adıydı. İbrahim’in babası da
put ustası olarak muhtemelen Arami bir köleydi.
Yahudi
kaynaklarında adı TERAH ise, o da Filistin bölgesinde tapınılan aynı şekilde
bir cüce tanrı şeytanın adıydı. Ve, şeytana tapınan Aramilerden olup Babil’den
azad edilmiş, en son Urfa Harran gibi Aramilerin şeytan ibadeti merkezi olan
şehirden ayrılıp Levant denilen Filistin bölgesine göçtüğünde de adını TERAH
yapmış olabilir.
Çünkü
bunlar, köle olduklarından ve şeytana tapındıklarından yalan söyleyerek hayatta
kalabiliyorlardı. Nereye giderlerse o dinden görünüp kendilerini gizliyorlardı.
Yoksa köleliğe talim etmek zorunda bırakılıyorlardı.
Vaat edilen vatan için 100 yaşında bulduğu
oğlunu kurban edecek kadar gözü kara İbrahim.
Yahudilerin neden merhametsiz olduğunu
anlayınız.
|
O
çağlarda şeytana, Ay Tanrısına tapınanların en eskileri Keldaniler, bunu
onlardan gören Aramilerdir.
Aramiler
ya da onlardan kalan kutsal kitap Cin ze d Rabba (Öğretmen Ze Cin’i) din
kitabının dışında yazılan öteki kitaplarını
bu gün Ortodoks Hristiyan İncil’i olarak takdim etmektedirler. Bütün
Ortodoks hristiyan mezheplerinin kitaplarının gerçek temeli, hatta Grek
İncilinin teslisi dahi bu kitaptan alınmadır. Tevrat’ın da temeli bu kitaptır.
Çünkü İbrahim Aramilerin peygamberidir.
Bu
gün bu kavmin din kitabından çıkan inanışlara baktığımızda Süryaniler,
Nasturileri sayabiliriz.
Aramiler
de soylarını Adem’in üçüncü oğlu Şit’e ve ondan gelen Nuh’a
dayandırmaktadırlar.
İshak,
Yakup, Musa ve ardından gelenleri peygamber saymazlar. Hatta İsa şpeygamberi de
şeytan sayarlar. Muhammeti de aynı şekilde şeytan ilan etmişlerdir.
Onlara
göre, Nuh’tan sonra İbrahim ve Vaftizci Yahya peygamberdir gerisi şeytana
tapınan sapkınlardır.
Aramilere
göre Kudüs te kutsaldır ama Süleyman mabedinin onlar için bir kıymeti yoktur.
Namaz da hem Hindistan’dan İngiltere’ye kadar coğrafya’da ruhbanlarca kılınan
bir ibadettir. Yahudiler ve Hristiyanlar
da kılarlar, Sabiler, Süryaniler yedi ile beş vakit kılarlar. Yani
İslam’a ait değildir.
Şimdi,
Muhammet
Mescidül Aksada Namaz Kıldı mı?
Kılması
için önce mescid olması gerekir.
Önce
adı öğrenelim.
Peki Mescid-ül Aksa nedir?
Yahudi sürgünlerindeki göç yönleri |
Süleyman
peygamberin Allaha oturması, Musa’dan
kalan kutsal emanetlerin korunması ve rahiplerin görevlerini yürütmesi için
yaptırdığı meşhur Süleyman Tapınağıdır.
İbranice
adı Bet HaMikdaş’tır (Kutsal Ev). Eski Kudüs’te Har HaBayit tepesinde bulunur.
Yahudilerin
İbrani dilinde verdikleri mana tanrının zuhur ettiği göründüğü, tecelli ettiği
yerdir. Yahudiler Aramice “gökte oturanlar” (Melekler, göksel ilahi varlıklar)
anlamına gelen “shechina (Şekina) olarak ifade ederler.
Tevrat
peygamberi Yeşeya;
“”Yüce
ve görkemli Rabbi gördüm,
“Tahtta
oturuyordu, giysisinin etekleri tapınağı dolduruyordu. (İşaya 6:1 Ayet)
Yeremya
şöyle yalvarır; “Adın uğruna bizi küçümseme” (Yeremya 17:21 ayet)
Ve;
“Tapınağımızın
yeri başlangıçtan yüceltilmiş görkemli bir tahttır” (Yeremye 17:12)
Yeşeya,
tapınakta dua etmek kadar kurban kesmenin evrensel bir amacın öneminden
bahseder;
“Kutsal
dağıma getirip dua evimde sevindireceğim
Yakmalık
sunularıyla kurbanları sunağımda kabul edilecek
Çünkü
evime ‘Bütün ulusların dua evi’ denecek. (Yeşeya 56:7
İslam’a
göre önemi;
Mescid-i
Aksa’nın ilk defa inşa edilmesi hakkında sadece peygamber Muhammet’in görüşü
vardır. Bu görüşe göre, kendisine “Yeryüzünde inşa edilen ilk yapı hangisidir?”
diye soran Ebu Zerr el Gifari’ye;
-“Önce
mescidi haram (Kâbe), sonra Mescid-ül Aksa. İkisinin arasında “40” yıl vardır.”
Hadisi ile mescidi inşa eden Süleyman’ın bu binayı tekrar inşa ettirmesi ve
öteki işleriyle Kur’anda yüceltilmesi, Muhammet’in kendi soyunu İsmail
peygamber dolayısı ile soyunu İbrahim’e bağlayarak Yahudilerle kardeş olmaları
gereğince yer kutsal kabul edilmiştir.
İlk
inşaatını meleklerin, devlerin ve Adem ile çocukları tarafından inşa edildiğine
dair çok sayıda rivayet vardır.
Bu
mescidin kullanılan adları şöyledir;
Mescid-ül
Aksa (Uzak mescid-Kâbe’ye uzaklığından)
Beytül
Mukaddes (Kutsal Ev)
Beytül
Makdis Mescid ül Aksa tanımlamasından önce kullanılan ad. Anlamı verilmemiştir.
Mukaddes’in İbrani veya Arami şivesi olabilir.
Medine’ye
hicretinden sonra Muhammet ilk inanan Müslümanları 17 ay kadar buraya
döndürerek namaz kıldırmış, daha sonrai Yahudileri recm ile cezalandırması
sonucu Muhammet’e kızıp Kureyşlilerle birlik olduklarında Müslümanların
itirazları üzerine yön Kâbe’ye çevrilmiştir. Bu olay nedeniyle Müslümanlar
Kur’an’da Tevrat ve İncil’in birlikte okunması emrine karşın peygamberin
“okumasanız da olur” hadisiyle bu kitapları okumayı terk etmişlerdir.
Mescidi
Aksa- Kudüs Morya tepesinin en yüksek noktasına halife Ömer zamanında
M.S.636’da 1000 kişiyi alacak şekilde inşa edilmiştir. Ömer geldiğinde yıkık
metruk bir yer olduğu kayıtlıdır.
Ömer,
yeri gördüğünde “burası Muhammet’in tarif ettiği yerdir” demiştir.
Kutsallığı
peygamber Muhammet’in “ Yolculuk ancak şu üç mescidden birine olur. Benim şu
mescidime (Medine Nebevi camii), Mescidi Haram’a (Kâbe) ve Mescidi Aksa’ya”
Bu
binadan Muhammet İsra ve Mirac olayını anlatırken “Sonra ben ve Cebrail
beyt-ül Makdis’e girdik ve her birimiz orada iki rekat namaz kıldık”
Peygamber
Cebrail ile nasıl bir mescidde namaz kıldı, namaz kılınacak yer miydi?
Sorularını anlamak için bu binanın Yahudilerce inşaatlarından ebedi yıkılışına
kadar geçen tarihleri inceleyelim.
Süleyman
Mabedi inşaatları;
Süleyman
M.Ö. 964-967 veya 957 Yahudilerce ilk inşaasıdır.
Kral
Yotam M.Ö. 740-736 Tadilat.
Hizkiya
ve Yoşiya M.Ö. 638-609 Tadilat
Bahtunnasr/Nebukadnezar
M.Ö. 597 Yıkıldı
II.Babil
saldırıs-586 tamamen yıktırıldı.
M.Ö.530’lerda
İran şahı Büyük Krus, Yahudi eşinin isteğiyle Yahudileri Babil’den kurtardı.
Masraflarını
da karşılayarak bağışladığı yırtlarında tapınaklarını yapmalarına izin verdi.
Zerubabel
M.Ö.535’te başlanıldı, ara verildi 521-516 inşaat bitirildi, 515’te
ibadete açıldı.
Kral
Herod M.Ö. 20-19 ek yapı eklendi,
tadilat.
Zealot
isyanı M.S.70 Romalı Titus yıktırdı. Yahudi sürgünü.
Simon
bar Kohba isyanı M.S 132-135 Tümüyle yıkıldı. Batı-Ağlama duvarı kaldı
Bundan
sonra Sinegoglar türedi.
635’te yapılan Mescidi Aksa caminin altında olduğu sanılan
tapınak kalıntılarını bulabilmek için uzun yıllar arkeolojik kazılar yapıldı ve
hala sürmektedir. 30 Ağustos 2007’de boru hattı döşenmesinde tapınağın
kalıntılarına rastlanmıştır. Ekim 2007’de I.tapınağın kalıntılarına ulaşıldığı
bildirilmiştir.
Kaynak
wikipedya
https://tr.wikipedia.org/wiki/Kudüs_Tapınağı
M.S. 570-571’de doğduğu belirtilen Muhammet’in doğumundan
tam 500 yıl önce harap olmuş bir binada namaz kılması olanaksızdır. Diğer
yandan Müslümanların namaz kılmak için özel bir ibadethaneye gereksinimleri
yoktur. Namaz kılınacak yer temizlendikten sonra her yerde kılınabilir. Bu
nedenle olsa olsa harabede kılmıştır.
Veya
orasının kendisinden 500 yıl önce harap edildiğini bilmediği ve yalan söylediği
ortaya çıkmaktadır. Çünkü, kendisinin, mabet harabesi içinde bulundukları yerin
etrafını temizleyerek namaz kıldığına dair açıklaması yoktur ve sadece mabette
kıldığını anlattığından yalan söylediği düşünülebilir. Çünkü gerçek peygamber
olmadığını iddia edenler bunu da öne sürmektedirler.
M.S. 230'LAR HABEŞ (AKSUM) KRALI İNDİBİŞ'İN BASTIRDIĞI PARA. BURALAR ROMA'DAN ÖNCE HRİSTİYANDILAR. SEMBOLE İYİ BAKIN. HİLAL-YILDIZ MUHAMMET'İN DOĞMASINA 340 VAR. |
Bu
iş inanç işi olduğundan iş inanana göre değişir.
Diğer
açıdan emekli Vatikan kardinali A.Riviera’nın, Roma ve Vatikan’ın İslam’ı Arap
Hristiyanlığı olarak finanse ettiği iddiasına, Müslümanların Kudüs’ü
işgallerine, eski Kartaca Valisi olan ve Kartaca'da Nasturilik mezhebinin kurucusu olan Aziz Agustin'in de adını almış olan Ermeni kökenli Herakles Agustin’in sessiz kalmasını dikkate aldığımızda, Vatikan’ın
M.S.70’te Yahudilerden boşalttığı Kudüs’ü 1300 yıldır bekletmesi de epey
kurnazca bir plan olsa gerek.
Buna
destek olarak 1948’de kurulan İsrail’in bütün ekonomik siyasi gücüne rağmen 67
yıldır bütün bölge Müslümanlarını sindirdiği halde Mescid-ül Aksa’yı yıkıp
yerine Süleyman mabedini inşa edemediyse iddianın doğruluğunu düşünmekten başka
ne yapabiliriz?
Alaeddin Yavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc
Aramiler ve Sabiler hakkındaki çalışmalarım;Tıkla- http://adilyargicc.blogspot.com.tr/2014/02/aramilerden-haramilere.html
İslam Vatikan Ürünü iddiası yazılarım Tıkla: https://alaeddinyavuz.wordpress.com/2015/12/09/849/
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc
Aramiler ve Sabiler hakkındaki çalışmalarım;Tıkla- http://adilyargicc.blogspot.com.tr/2014/02/aramilerden-haramilere.html
İslam Vatikan Ürünü iddiası yazılarım Tıkla: https://alaeddinyavuz.wordpress.com/2015/12/09/849/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder