13 Aralık 2011 Salı

MUHARREM İNCE KİMLERE KALIN GELDİ


MUHARREM İNCE BİRİLERİNE KALIN GELDİ

Aman İnce, DİKKAT ET "KALIN " geldin!
Manalı, ince düşünülmüş, halkın ilgisini çekecek iğneleyici konuları bularak TBMM ve basın gündemine taşıyarak CHP’nin öne çıkmayı hakkıyla elde etmiş bir milletvekilidir Yalova Milletvekili sayın Muharem İnce.

Ben de soyadından yola çıkarak başına geleni “ince” bir şekilde böyle bir ifadeyle açıklamayı uygun buldum.
CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu gibi arkasında koca bir Dersim Cemaati bulunmayan sayın ince mecliste son yaptığı “AKP Cami Yıkıyor” tespiti ile gündeme oturmuştu.

Ne olduysa bundan sonra oldu ve birden Sayın İnce hakkında 25. Mayıs 2011 seçim faaliyetleri döneminde Sakarya Pamukova ilçesinde gayri ihtiyari olarak yaptığı konuşma yüzünden “trafik akışını engellediği ve HÜKÜMET ALEYHİNE KONUŞTUĞU DA KONUŞTUĞU…” konusunda düzenlenmiş bir savcılık tutanağına dayanılarak dava açıldığı gündeme geldi.

Bu yaşıma geldim böyle şey duymadım ve okumadım. Bunlar ancak bizde olur ve bu Nurcu/İngilizci, Atatürk döneminin ve öncesinin isyancılarının soylarından ibaret olan Vatikan ödüllü iktidarlara yakışır.

Adam “trafik akışını” engellediyse, belediye ve trafik polisi o zaman evininin ya da iş yerinin önünü düğün dernek, mevlit veya açılış kutlamaları için kapatan ya da yolun ortasına aracını bırakıp giden vatandaşa ne yapıyorsa onu yapmalıdır. Yani bunun cezası “para cezasıdır”.

Peki, onca seçim kampanyası boyunca AKP milletvekilleri hep izin alıp mı kapattı?
Bu olaydan şunu da anlamak gerekir ki, herkes hakkında her an bir takım devlet adamları tutanaklar ve iddianameler hazırlamaktadırlar ve yeri geldiğinde de hemen işleme koymaktadırlar.

Ta ki yaptıkları birilerine “kalın” gelinceye kadar.
İşte Pentagon-ABD-Küresel Sermaye!

Sayın Muharrem İnce sizce kime kalın geldi acaba?

Pamukoava Belediyesine mi?

Pamukova Savcısına mı?

İktidar partisine mi?

Okyanus ötesine mi?

Pentagona mı?

Mason küresel sermayeye mi?

Avrupa Birliğine mi?

Fener Patrikhanesine mi?

Ermeni Patrikhanesine mi?

Deniz Çakıllarından Sorumlu Devlet Bakanlığına mı?

Hamam Böceklerini Koruma ve Yaşatma Derneğine mi?

Hepsine mi?

Allah sabır versin ne diyelim!
Bu blogu aynı adla açmama neden silinme
olayına sebep montajımdan birisi.

Neyse benim Fethullah Gülen hakkında yaptığım bazı fotomontajlardan sonra “adilyargıç bloğum” da 2010 referandumundan bir ay önce silinmişti ve olayın ardından yurt dışına çıkan sayın başbakanımız yandaş medyaya verdiği mülakatta aklımda kaldığı kadarıyla şöyle diyordu;

“Bazıları internette, benim, hoca efendinin fotomontajlarını yapmışlar, eh haliyle biz de gerekeni yaptık tabii!” Gibi şeyler söylenmişti. O konudaki yazımda tespitlerimde de bunlar yazılıdır.

Nasıl olduysa Cumhurbaşkanımızın ABD ziyaretinde bazı yabancı gazetecilerin “internet sitelerinin silinmesi ve kapatılmasını gündeme getirdiklerinde cumhurbaşkanımız olayla ilgileneceğini söylemiş ve dönüşünden sonra, referandumu takip eden 17. Günde bloğum geri iade edilmişti.

Google “yanlışlıkla spam olarak bildirildiğinden silindi” diye de eklemişti.
Biz ineğiz ya Google şirketinin sahibinin ülkeye davet edilip Çankaya’sından başbakanlık konutuna kadar neler konuşulduğunu anlamıyoruz ya.
Oysa biz ve Sayın İnce gibileri onların en sevmeleri gereken tipler olmamız gerekir.
Neden mi?
Çünkü hatalarını, eksiklerini gösteriyoruz. Sayemizde etrafındaki yalakaların her şeyi doğru gösteren, kırışık cildi pürüzsüz yapan, doğruyu eğrilten, karıştıran yalamalıklarından ibaret sahte panayır aynalarının yanılgılarından kurtarıyoruz onları.
Avustralya'da Katolik Üniversitesinde F.Gülen
AZİZ ilan edildi sayılır çünkü adına bölüm açıldı.

Hatta benim “DersimYemini ve Atanın Ölümü” başlıklı yazımın konusunu başbakan Deniz Baykal’a bütçe görüşmelerinde “Vatandaş size güvenmiyor” diyerek atıf yapmıştı. Daha birçok yazım yandaş medya tarafından “ordu düşmanlığında” delil olarak kullanıldı, ordu yandaşları da benim yazılarımdan sonra Ulusal Kanal dâhil önce Sünni mezhebe el atmışlar, halkı doğru aydınlatma babında değişiklikler yapmışlardı ve bu elan sürmektedir.

Türban, başörtüsü ve çarşaf peçenin Tevratta “fahişe kıyafeti” olarak geçmesine kadar birçok yazım her görüşten televizyon kanallarının gündemini oluşturdular. Yani gerçekten bir şeyleri “olduğu gibi” göstermeyi başarmışız ki bunlar da “işe yaradığımızın” kanıtlarıdır.

Herkesin birbirinin “fotokopisi” olduğu bir vatandaş yapılanması hangi devleti uçurur?
Bir tek devleti uçurur, o da “durmadan savaş isteyen iktidarları.

O da ilk yenilen sopadan sonra yok oluşu getirir. Tarihte böyle parçalanan nice devlet var. Roma, Bizans, Osmanlı sonunda hep “sopayla” silinmediler mi?

Devletini kırk katır altın yüküne satan da, parayı geri almak için arkasından gelen ortağının askerlerince öldürüldüğünden parasını yiyememiştir bu dünyada. 

Markos böyle anıtlaştırmıştı kendisini


İşte bu yazdıklarımız yüzünden bile, her an herkes bir yerlere kalın gelebilir.

Hele bu zamanlarda!

Sayın İnce bana kalırsa CHP’de de “kalın” geldikleriniz olabilir!

Malum genel başkanınızın ""yanlış bilgiler veren" bazı demokrat sitelere yasak uyguladığı TRT'de kendisine soruldu. (Benim ki mi acaba?)  :))

Aman dikkat ediniz!

E d e l i m !

Takdir okuyucunundur efendim!

Saygılar!



Hiç yorum yok: