Hıristiyanlık dini, günümüz Suriye Nasıra şehrinde doğan, Arami dili konuşan Sabi dini Sin mezhebine bağlı, Babil sürgününden (İ.Ö 540) dönen Davut peygamber soyu Yahudilerden olan İsa peygamber sayesinde, I.S.30 sonrası doğmuştur.
İ.Ö 540'da Pers kralı Krus tarafından köleliğin kaldırılması ile özgür bırakılan Yahudilere, Krus'un torunu Artakzerkses zamanında Ezra adlı bir ruhban gönderilerek Musa'ya inen ilk beş kitap Yahudi ruhbanlarla birlikte yazılmıştır. Beş kitabın ikisini Yahudi ruhbanların yazdığını, Yahudilerin bu iki kitabı okuduğunu TALMUD tefsiri yazan Rabbi Bağlı tefsir kitabının ön sözünde belirtmiştir.
Bu tarihten itibaren İran tebaası olan Yahudiler bölgede İran'ın ajan toplumu olarak yaşamışlardır.
Hıristiyanlığın Sasani imparatorluğu döneminde yayılması ile bu dini düzenlemek isteyen Şah I.Şapur, Tizponlu Yahudi peygamberi Mani ( 216-276) ile dini her milletin mitolojisine ve geleneklerine uygun olarak yazdırdığı Zerdüştlük, Budizm, Zervanilik, Süryani Hıristiyanlığı temelinde yedi kitapta topladıkları öğretiler bütünü ile üç kıtaya, (Avrasya, Afrika) her milletin dilini bilen ruhbanlarla tebliğ ettirmişti.
Ardından Hıristiyanları isyan ettirerek Roma imparatorluğunu teröre boğmuştu.
Bundan kurtulmak için bu dini kabul etmek zorunda kalan Roma, imparator I.Konstantin zamanında dini resmi dinler arasına almış, sonra, Roma geleneklerine uygun olarak düzenledikten sonra resmi din ilan etmişti.
Yeni dini Yahudilere ve Sabi Süryanilere tebliğ edince, Süryaniler Vatikan Katolik( Evrensel egemen) İncilini ret edince soykırımla yüzleşmişler ve kurtulanlar Sasani idaresindeki Basra, Kuveyt ve güneyi Yemame bölgesine sığınarak Yahudi kimliğinde kripto yaşama geçmişlerdir. Böylece Yahudiler arasında asimile olmuşlardır.
Türkler İslam peygamberi 571'de doğduğunda dünyayı yönetirdi.
İran Zerdüştlük din kitabı Avesta'da,İran patron tanrısı Ahura Mazda'nın ilk kutsadığı 16 milletten olan İran Türkleri de devletin her zaman ortağı olmuşlardır.
Bu ortaklık, Sasani ülkesinde 276'da peygamber Mani'nin kâfir ilan edilip recm ile öldürülmesinden sonra, Sasani hanedanının Zerdüşt ırkçılığına dönmesine rağmen 628'de mutlak Roma yenilgisine kadar sürmüştür.
628'de İran Sasani imparatorluğu Herakles'e yenildi. Ortodoks Farsi İranlıların ihanetleri ile iç isyanlardan, taht kavgalarından kurtulamadı.
Ortodoks Hıristiyan Farsiler, Salman-ı Farsi'nin Muhammed ile " Farsların Arap sayılması halinde, Araplara ülkelerinin işgalinde yardım edebilecekleri pazarlığında anlaşma yapılmıştı (Siret-ül Resülullah- İbni İshak).
Sasaniler 634'de Herakles destekli İslâm işgaline uğradılar.
(Mekke'de doğduğu kabul gören Muhammedî İslam bir Roma vilayetiydi. Arabistan kiliseleri başpiskoposu olan rahip Bahira, ona bağlı peygamberin amca oğlu Varaka bin Nevfel Mekke Nasturi Kilisesi baş keşişi, ve azatlı rahibe Hatice'nin ortak çabaları ile, Vatikan-İstanbul-Süryani kiliselerini birlestirerek Roma egemenliğini kabul ettirecek din olarak tasarlanmıştı. 613 yılındaki Sasani mağlubiyeti sonrası Muhammed'i terk eden Müslümanları geri döndürmek için Allah " üç vakte kadar Romalıların galip gelip dünyayı yöneteceklerini bildiren Rum=Roma Suresini peygambere tebliğ etmişti.)
635'den itibaren önceden anlaşmış Farsların işbirlikçi ihanetleri ile İran Sasani coğrafyasında yani Türkmenistan, Kırgızistan, Tacikistan, Afganistan, Kuzey Hindistan, Kafkasya, Azerbaycan, Mezopotamya bölgelerinde soykırıma uğratıldılar. (İslâm Roma Tezgahı mı https://alaeddinyavuz.wordpress.com/2015/12/09/849/)
Talkan ve Cürcan katliamlarını araştırın.
640'lı yıllarda, peygamberin ölümüyle ortaya çıkan Hariciye ve Mürcie mezhepleri arasında, Türklerin azad edilmeleri hakkında görüş ayrılığı, Mürcie mezhebinin görüşünü kabul ettirmesi ile Mevali=Azatlı Köle Türk kavramı ortaya çıktı.
(Suudi Süryani, Yezidi Vehhabileri bu nedenle 1000 yıl sonra, "Türkler Hilafet edemez" diyerek, 1745 yılında tekrar Türk Katliamı başlatacaklardır.)
Mecusi Nebati alfabesi ile yazılmış olan Kuran, 632'de peygamberin ölümünden sonra Halife Osman zamanında, Sasani coğrafyasındaki dinlere ve dillere uygun olarak alfabenin de yeniden düzenlenmesi ile yeniden yazılarak yenilendi.
Bu yüzden Osman, Abdullah Sebe adlı bir Süryani önderliğinde çıkarılan isyanla "Dini bozmak, Kuranı yakma suçlaması ile" recm edilerek öldürüldü.
Yerine gelen peygamberin torunu ve evlatlığı Ali de namazda bıçaklanarak öldürüldü. Böylece Muhammed soyu kurutulmuş, devletten temizlenmiş oldu.
Ondan sonra gelen Mervan ve Süfyan oğlu Muaviye'nin oğlu I.Yezid dönemlerinde din Yezidilik dinine geri döndürüldü ve İslâm diye Arap Yezidi Mecusi Hıristiyanlığı milletlere öğretildi.
Böylece Ortodoks Hıristiyanlık İslâm adıyla tekrar egemen oldu.
Bu arada ırkçı Farslar, kendi geleneklerine uygun Şia İslam'ını yazdılar ve Emevi İslam'ından koptular.
Zamanla Şii İslâm kültü içinde asimile olmuş Sasani coğrafyası Türkleri, İran Sasani coğrafyasında birden fazla devletler kurarak tekrar egemenlik elde edince, Müslüman olmayan Türkleri Kafir ilan ederek diğer Türkler ile bağlarını kopardılar.
1545'lerde Rus Çarı Korkunç İvan'ın Kazan, Astrahan, Sibirya Türk ve Moğol hanlıklarına son vermesi ile Kuzey Türkleri, tekrar dirilmemek üzere Rus idaresi altına girdiler.
Aynı yüzyıl başında İngiliz Tüccarları ile Buckingham sarayı ile bağ kuran Ruslar Deli Petro döneminde İngiliz sarayından evlenmeye başladılar.
Hıristiyanlık öncesi Sabi dini İnanna dişi baykuş şeytan ibadetine bağlı İngilizler, Roma ile Hıristiyan olduktan sonra 11.yy da Vatikan'dan bağımsız Anglikan Ortodoks kilisesini kurmuşlardı.
Süryani Gürcü Tiflis kilisesine bağlı Rus knezliğinin, Anglikan İngiltereden Askeri, bilimsel, siyasi destekler alması, Ortodoks- Sabi kökenleri yüzünden şaşırtıcı değildir.
1453 sonrası III.İvan'ın İstanbul Ortodoks (Doğru iman) kilisesinin ve Roma'nın varisi olarak Sezar adına eş olarak Çar adını almasıyla başlayan Bizans'ın Varisi oldukları iddiasıyla, Osmanlı idaresine girmiş Istanbul Ortodoks patrikliğini yok sayarak, egemen Moskova patrikliği kurdular. Din adına Müslüman ve Yahudi Türk soykırımlarını yaptılar.
476'da Atilla'nın Roma'yı yıkmasının öcünün alınması için İncil'e eklenen Yecüc (Gog)- Mecüc (Magog) ayetleri gereğince güneyde İslâm Arapları, kuzeyde Ruslar Türk katliamları, yeni keşfedilen Amerika kıtalarında Avrupalılar "Türklerin kaynak yerini bulduk diyerek" Kızılderili soykırımları yaptılar.
I. Dünya Savaşı ( 1914-18) zaten Türk dedikleri Osmanlıya karşı bir Haçlı Seferiydi.
Yemame'ye sürülen, Süryanilerin asimile hali Beni Temim Yahudilerine Ingiliz rahip ajanı Hemper'in kurduğu Vehhabi dini mensuplarının 1745-1918 arası çıkardıkları isyanlarla Arap yarımadası din ve siyaset olarak Osmanlı'dan zaten koparılmıştı.
1760-1918 arası Rus, Gürcü Çarları destekleri ile Osmanlıya isyan ettirilmiş Bitlis, Siirt, Urfa çevresi Süryani ve Yezidi isyanları ile de Osmanlı 1864 yılına kadar Anadolu'ya giremez, asker vergi alamaz olmuştu.
1768-1774 Kırım savaşında Osmanlı'nın 6 yıl sonunda mutlak yenilgi almasında Süryani ve Yezidi isyancılar etkili olmuşlar, mükâfatlarını da savaş sonunda Rus korumasına girerek ASKERLİK VE VERGİ muafiyeti hakkını alarak gördüler.
Onları korumaya daha sonra ABD, İngilitere ve Kutsal İttifak devletleri de katıldılar.
Son 150 yılında Osmanlı devleti bu isyancılar tarafından Haçlı devletlerinin destekleri ile yönetilerek tasfiye edilmiştir.
İsyancı Ortodoks Hıristiyanlar da Amerikan Protestan mezhebine geçmişlerdir.
Türkler de askerlik ve vergi mükellefi tek millet olarak soyulmuşlar, planları önceden düşmana işbirlikçi sadrazamlar ve vezirler tarafından satılmış savaşlarda resmen soykırıma uğramışlardır.
Fatih Sultan Mehmet ile başlayan VATIKAN-FENER Katolik-ORTODOKS ve Islam padişahı olma hevesi I.Selim ile kabul edilen Hanefi mezhebi ile sürmesi ile Vatikan ve Fener patriklerinin sevgisini kazanma ters tepmis, II.Selim ile duraklamaya giren Osmanlı 1683 II. Viyana kuşatması başarısızlığı ile içine kapanmıştı.
Aynı cağlarda batılılar Ümit Burnu dolaşıp Hindistan ve Okyanusya ülkelerini, Amerika, Avustralya kıtalarını feth ederek dünya hakimi olmuşlardı.
Yunan, Ermeni, Süryani Gürcü, Rumları saraya doldurup dini taasup içinde halkı boğan Osmanlı, batının dunya hakimi olmasıyla, saraylı Ortodoks Hıristiyan ve Yahudi devşirmesi köleleri tarafından satışa gelmiş, kukla padişahlık dönemleri ile son bulmuştur.(Blog engelli Vpn ile okunabilir https://alaeddinyavuz.wordpress.com/2017/02/19/osmanliyi-satan-sadrazamlar-vezirler/)
Bu cehaletin, megolomanlığın faturası da Saraylı padişaha biat etmiş Türk milletine soykırım olarak kesilmiştir.
I. Dünya savaşı sonunda, 324'den beri ŞATANİST ilan edilmiş Süryani ve Yezidiler, Vatikan tarafından takdir edildiler ve Osmanlı'dan çıkan ülkelere ve Türkiye'ye idareci- Sömürge Valileri olarak tayin edilmişlerdir.
Bu gün de süren Haçlı Seferlerinin Radikal İslam adı altında bu Ortodoks Süryani, Yahudi, Yezidilerce sürdüğünü görmeyen artık kalmasın.
324'de başlayan Süryani- Vatikan savaşları Ortodoksların zaferi ile sonuçlanmışken, ikisini birleştirerek köle etme amaçlı üretilen, Roma ürünü İslâm dinine inananlar telef olmuş, en büyük fatura da Türklere kesilmiştir.
1924'de SCCB Çarı ilan edilen Stalin ile SSCB'de Türk YECÜC MECÜC soykırımları sürdü.
Güneyden, Bizans, Fars, İslâm Arap, Kuzeyden Rus etkileriyle asimilasyon ve soykırım siyasetleri ile eritilen Türkler bu gün bağımsız devlet olma niteliklerini unutmuşlardır.
Başka milletlerin dinine sadece İŞGAL EDİLMİŞ milletler girmiştir.
Türkler ve diğer milletler için uyanma vakti geçmemiştir.
Çıkmayan canda ümit vardır, deyimi bize ümitli olmayı öneriyor.
Uyanın, silkinin, kurtulun artık.
Takdir aklı olanındır.
Alaeddin Yavuz
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder