22 Eylül 2021 Çarşamba

TÜYÜ BİTMEMİŞ YETİM HAKKININ MİTOLOJİSİ

TÜYÜ BİTMEMİŞ YETİM HAKKI NEDİR?

Öncelikle bilinmesi gereken, 29 Ekim 1923 Atatürk cumhuriyetinin ilan edilip Cumhuriyet Anayasısının ilan edilmesinden önceki İslam dünyasında, komünizm ve Batı demokrasisi ile yönetilmeyen tüm dünyada büyük bir ayrıcalıktı.

Köle oğlu-kızı köleyseniz, esir veya tutuklu yabancıysanız, serf, yarıcı, maraba çocuğuysanız, TÜYÜ BİTMEMİŞ YETİM HAKKI sizler için yoktu.
 
Sahipleriniz istediği an sizi  öldürebilirdi. 

Hatta özgür anne-babadan da olsanız, babanız kimseye hesap vermeden sizi öldürebilir, süt emerken bile "zevk evlilikleri" yapan zenginlere yüksek fiyatla satabilir, hatırlı birine zevk kölesi olarak hediye edebilirdi.
Bu halka sahip olabilmek için, babanızın sizi kendisine ayırmış olması gerekirdi.

İlk doğanlar tapınaklara bağışlandığı için, kız iseniz adınız " kutsal hizmetçi" anlamında MERYEM, ev için ayrılmışsanız, adınız AYŞE= EV Hizmetçisi olabilirdi.

Satılığa ayrılmış erkek veya kızsanız, sıranıza göre;
Vahide=Birinci
Saniye=İkinci
Salise= Üçüncü
Rabia= dördüncü gibi adlarınız olurdu.
Bunlardan " Tüyü bitmemiş Yetim Hakkı" iddia eden olamazdı. Çünkü maldılar. Satın alanlar bunları öldürdüğünde, tecavüz ettiğinde,fuhuş amaçlı sattığında hesap sorulmazdı.
Tüyü bitmemiş Yetim hakkı sahibi olmak çok büyük bir şanstı.

"Tüyü bitmemiş" demek, vücudu tüylenmemiş, ergen olmamış çocuk anlamında kullanılan bir terimdir.

Anne ve babasını küçük yaşta her hangi bir nedenle yitirip öksüz-yetim veya babasını yitirip yetim kalmış, özgür anne ve babadan olmuş, miras hakkı tanınmış çocuklar için kullanılırdı. 

Köle anne babadan veya köle babadan olan çocuklar köle sayılırdı. Özgür baba, köle anadan olan çocukların özgürlük hakları serhoşluk hali dışında verilirdi.

Roma idaresinde bulunan Hicaz Araplarında ve tüm Roma topraklarında özgür anne ve babadan doğmuş, böyle kız ve erkek çocuklarının babadan kalan malları için, yasa gereği devlet tarafından koruyucu tayin edilirdi.

İslam peygamberi Hz. Muhammed de, doğmadan önce, annesi Emine ona altı aylık hamileyken babası Medine'ye hurma almak için gittiğinde ölmüştü. ( E.H.Yazır Muhammet Süresi tefsiri)

Yetim doğan Muhammed, 6 yaşına kadar süt annesi Bedevi Halime ve ailesi yanında kalmış, sonra dedesi Abdülmutallip, Roma yasasına göre onun koruyuculuğunu üstlenmişti.

Önce yetimlik konusunu Kuran'dan okuyalım;

Duha Suresi Yetim Muhammet Ayetleri;

93:6-O seni yetim bulup barındırmadı mı?

93:7-Seni yol bilmez halde bulup yol göstermedi mi?

93;8-Ve seni yoksul bulup zengin etmedi mi?"

Muhammet'in babası, evlendiğinde, Yahudi geleneklerine, Tevrat Levililer 19. Bap ayetlerine  göre 12 yaş veya üstünde olması gerekir. Annesinin de en az 9 olması gerekirdi. 

Babası Abdülmutallip'in sağ olması ve 9 erkek kardeşinin daha olması, Roma hukukuna göre mülkiyet hakkını kullanabilmesi için 18 yaşını doldurması gerektiğinden Muhammet'e miras bırakması da söz konusu değildi. 

Altı yaşında süt anneden döndüğünde, dedesi yasa gereği onu koruyucusu olarak yanına aldı.

Roma 12 Tablet Yasasında Yetimlere Koruyuculuk Tayin Etme.

5.Tablet, Madde 6;
5:6; "Ailenin başı, mirasçı belirtmeden ölür ve henüz reşitliğe ulaşmamış oğluna özel bir miras bırakırsa, onun en yakın baba tarafından olan erkek koruyuculuğunu üstlenir."

Aşağıdaki aynı tabletin 7. maddesi de işte "TÜYÜ bitmemiş yetimin hakkını koruyan" yasa maddesidir. Muhammet'ten 1.100 yıl önce yazılmıştır;

7:16; Her kim koruyuculuğunu yaptığı kimseyi dolandırmaktan suçlu bulunursa şerefsiz sayılır ve koruyuculuğu elinden alınır. Herhangi bir hırsızlık olduğu ifade edilip kanıtlanmış ise zararın iki katını ödemeye ve istenilen miktarda kaybı ödemeye zorlanır."

Yasal koruyucu görevini kötüye kullanır, bu da kanatlanırsa, cehennem tanrılarına KURBAN edilir, yani öldürülürdü.
İşte yasa;

7:17; "Koruyucu, müşterisini dolandırırsa cehennem tanrılarına adanır"

İşte, Roma devleti tüyü bitmemiş erkek yetimin hakkını böyle koruyordu.

Özgür anne ve babadan olan yetim kız ve kadınlar için de koruyuculuk yasası vardı, Anayasa böyle diyor:

5:8;Atalarımız, “ailenin çoğunluğunca olgunluk/ergenlik göstermekten yoksun buldukları dişilere (kız-kadın) koruyucu tayin edilmesini uygun bulmuşlardır”.

Bu madde ile koruyuculuk kız ve kadınlar için de uygulanırdı.

5:9; Koruyucunun, hamisi olduğu dişinin maları üzerinde savurganlık yapması yasaktır."


Dokuzuncu madde de koruyucunun sorumluluklarını belirlerdi.
Bunlar gelenek halinde ülkemizde bile halen görülmektedir.

"Yetim kız ve kadınlar" ifadesi, 21. yüzyıl Atatürk Cumhuriyetinde veya çağdaş batılı toplumlarda yaşayanlara mutlaka tuhaf gelecektir.

Bunun için "babanın çocuklar üzerindeki haklarına" bir göz atalım;

4.Tablet Madde 1.

4; Babanın ve Evliliğin Hakları;

4:1; Bir baba, yasal evlilikten doğan oğlunu yaşatmaya veya öldürme hakkına sahiptir; ve hatta üç kez sattıktan sonra özgür bırakabilir.

4:2; Baba, oğlunu üç defadan fazla başkasına satmışsa, oğul babadan alınarak azad edilir."


Yukarıdaki maddeler, doğan çocuğun "özgür insan" olarak doğmadığını, babasının MALI olarak doğduğunu, babanın borcuna karşılık veya para kazanmak için çocuğunu köle olarak kiraya verip, satıp, geriye satın alıp en fazla üç kez bunu tekrar edebileceğini anlatıyor.


Bu yasadan önce Hint, Fars, Sabi, Grek geleneklerinde bu ışlem çocuk ölünceye kadar sürüyordu. Sabilerin Gin Ze di Rabba kitabı bu geleneği Allah'ın Adem'e emri olduğunu yazar.

M.Ö.597'de Aşur kralı Nebukadnezar
tarafından Babil' de 72 yıl köle kaldıktan
sonra dönen Babil Talmud'u Halaka=Hukukunda yer alan kulamparalık ayetleri de Babil dini Sabi kitabı Çin Z d Rabba'ya uygundur.

Sekiz yaşında dedesi Abdülmutallip öldükten sonra çocuk Muhammet'in velayetini yani koruyuculuğunu amcası Ebu Talip alır. Yukarıdaki Duha süresinin 6. ayet tefsirinde E.H.Yazır bir rivayeti aktarır. Dikkatle okuyalım;

Rivayet edildiğine göre Ebu Talib bir gün kardeşi Abbas’a

– Kardeşim, dedi, sana Muhammed’den gördüğümü haber vereyim mi? dedi. Abbas: “Evet” deyince:

– Ben, dedi, onu himayeme aldım. Gece ve gündüz bir an ondan ayrılmaz oldum. Onu kimseye güvenip bırakamıyordum. Hatta kendi döşeğimde uyutuyordum. Bir gece soyunup benimle beraber uyumasını söyledim. Baktım, yüzünde bir hoşnutsuzluk var. Benim isteğime karşı çıkmak da hoşuna gitmedi.

“Amcacığım, yüzünü benden çevir de soyunayım. Çünkü ben vücuduma bakmandan hoşlanmam.” dedi. Sözüne şaştım. Gözümü çevirdim, döşeğe girdi, ben de girdim. Baktım ki aramızda bir örtü var. Vallahi ben onu döşeğime koymamıştım..."

M.Ö.597'de Aşur kralı Nebukadnezar
tarafından Babil' de 72 yıl köle kaldıktan
sonra dönen Babil Talmud'u Halaka=Hukukunda yer alan kulamparalık ayetleri de Babil dini Sabi kitabı Çin Z d Rabba'ya uygundur.

Bu geleneklerin bu gün ülkemizdeki Yahudi, Musevi, Hristiyan ve Müslüman görünen bunlardan olan cemaat ve tarikatlarda olduğu gibi tüm dünyada hala yaşandığını altta verdiğim çeviri yazımda ve blog arşivinde görsel ve yazılı olarak üniversite tezlerinde, istatistiklerinde bulmak mümkündür. Bulduklarımı yayınladım.



Bizde insanlık dışı olan böyle hâller bu toplumlarda ekmek şu kadar doğaldır.

"Tüyü bitmemiş yetim"in malını koruyan Roma yasalarında süt emen, henüz tay tay durmaya başlamış bebekleri zevk evlilikleri için köle olarak alınıp satılmaktan koruyan bir tek yasa yoktur.

Bu geleneği,adet görme yaşına gelmemiş veya kısır kadınların "Talâk ( Boşama) hukukunu düzenleyen ayette de 65:4 "Kadınlarınızdan âdetten kesilmiş olanlar ile âdet görmeyenler hakkında tereddüt ederseniz onların bekleme süresi üç aydır. " ifadesinde, peygamberin, "0-3 yaş" olan cinsel ilişki yaşını Ayşe ile "6 yaş" nikah, "9" YAŞ gerdek ile çıtayı yükselttiği, en azından 9 YAŞ altını cinsel ilişkiden kurtardığı gelenekte görüyoruz.

Bu geleneğin de, sapkın Arap, Yahudi, Arami, Grek toplumlarının tarih içinde terk etmekte yeterli olmadığı, günümüzde uygulandığını üzüntüyle görüyoruz.

Çocukları gerçek anlamda, İslam dünyasında hem taciz ve tecavüzlerden hem de 18 yaş altı evlilikler ile mallarının korunmasında çıtayı en doğru seviyeye çıkaran Atatürk Cumhuriyeti olmuştur.

2002'de gelen AKP hükümetinin geçen 20 yıllık saltanatı boyunca küçüklerin evlendirildikleri, mal, miras haklarının, erkeklere devredildiği bir geriye gidişe tanık oluncaya kadar, bu konular ülkemizde bilinmezdi bile.

Kızlarda 18 yaş altı evlilikleri yasaklayan, erkeklerle eşit karma eğitim, muhtar, milletvekili seçme, seçilme, bakan, cumhurbaşkanı olma, cumhurbaşkanı ve devlet ile eşit yargılanma hakları veren, köleliği kaldıran, erkek kardeşle eşit miras hakkı veren cumhürriyete ve yasalarına sahip çıkınız. Çünkü "tüyü bitmiş veya bitmemiş yetim, öksüz veya analı-babalı" gelesin hakkını koruyan Laik Demokratik Çağdaş cumhuriyetten DAHA İYİ SEÇENEK YOKTUR. DİNLER ADALETİ DE AHLAKI DA TEMSİL ETMEZLER.

Takdir aklı olanındır.

Alaeddin Yavuz.
Babil Tamud'undan çeviri ayetler;
https://alaeddinyavuz.wordpress.com/tag/uc-yasinda-bebekle-evlilik/

Hiç yorum yok: