2 Şubat 2021 Salı

KÜRESEL SERMAYE DÜNYAYI NASIL YÖNETİYOR?

BANA NASIL İKİNCİ ATATÜRKLÜK ÖNERİLDİ?

Not; Bu yazım daha önce bir çok blog ve sosyal medya yazılarımda özü aynı olarak yayınlanmıştır.

Dünya milletlerinin ilkel kabile devletlerinden imparatorluklar çağına geçmesiyle, " Efendi Toplum ve Köle toplum/Tebaa" adlarıyla anılan sosyal gruplara göre ayrı ayrı yapılmış dinler, dinlerin siyaseti, siyasetin dinsel-siyasal savaşları belirlediği imparatorluklar tarihi boyunca, egemen toplumların, idarelerine aldıkları teba/köle toplumlarla ilişkileri hiç değişmemiştir.


İkinci Dünya Savaşından Amerika Birleşik Devletleri tek egemen güç olarak çıkmıştır. 

Bütün dünya devletlerini dünya tarihinde bir ilk olarak "toprak işgalini yasaklayarak, her devlette egemen-köle halk kavramını, bununla beraber feodaliteyi yani Tanrı Soyundan geldiğini iddia,eden, babadan oğula devir eden krallık, padişahlık, imparatorluk kavramlarını yıkarak bütün milletlerin desteğiyle bu güce 1946 yılında erişmiştir.

Aradan beş yıl geçmeden, " kendi köle feodal rejimlerini kurmak için" Kore ile başlayan, Vitnam ile süren "kendine bağlı köle krallar, köle feodalite" çağını başlatmış, yeryüzünü kana boğmuştur.
Kutsal İttifak olarak bilinen, M.S 850-1815 arası Almanya- Vatikan tarafından idare edilen Avrupa Haçlı koalisyonu, 1815'de İngilere'nin dünya egemenliğini ilan etmesiyle yıkılmış, yerini haçlılar arası sömürge savaşlarına bırakmıştır. Birinci ve İkinci Dünya Savaşları da bunun sonucudur. 

İkinci Dünya Savaşının bitmesinden bir yıl sonra 1947'de NATO=Kuzey Atlantik Okyanusuna kıyısı olan Hristiyan Avrupa, Amerika kıta devletleri birliği, 1960'lardan itibaren de Avrupa Demir Çelik Birliği, Avrupa Ekonomik Topluluğu, Avrupa Birliği adlarıyla Kutsal İttifak Devletlerini ABD yeniden kurmuş, kendisini, M.S 476'da Hun imparatoru Atilla ve Alaeddin Keykubat'ın 1248 Miryakefalon Savaşları yıktığı Batı-doğu Roma imparatorluğunun kendisi, devlet başkanlarını da bunun İsa/Jesus/Krist/Hristo soyundan gelen Tanrı Kralları olarak lanse etmiştir. 

Bütün Amerikan filimlerinde, Amerikan Başkanları Roma geleneğini sürdürmüş kendisini yeryüzünün tapınılacak en büyük tanrısı ilan etmişlerdir.


Aynen Antonyus'un babalığı Jül Sezar'ı ve Kendisini Tanrı ilan edip tebaalarını adlarına yaptırdıkları tapınaklarda kendilerine taptırmalarının son aşaması olan, I.Konstantin gibi "yeryüzünde tapınılacak en büyük görünemeyen Tek Tanrı olarak hürmet edilen, insan üstü kutsallik verilen kişiler olarak görmekteyiz.
(Bu blogumda 'Roma İmparatorlarına Tapınma Dini' başlıklı bir çeviri yazım var arşivden bulabilirsiniz)

Amerikan Cumhuriyetçi-Republican Partisi, Allah dedikleri Baba Tanrıları İsa'nın kendi partilerinden olduğunu iddia etmektedir.


Yani ABD başkanları Yeryüzünün En Büyük, diğer devlet başkanları da Köle Tanrılar olarak anlaşılmalıdır. 

Padişahlık da aynısıdır. Osmanlı padişahları öncesi halifeler de Allahtan Önce İLK Dua Edilecek yları tanrı kişiliklerdi. 1658 Bitlis Abdal Han Yezidi isyanında Melek Ahmet paşanın benzer duasını Evliya Çelebi Seyahatnamesinde harfiyen yazmıştır.


Bu yeni işgal ve yağma projesinin 21.yy. ayağını da, Libya'lı Aziz Agustin'in 4.yy da yazdığı Tanrı Devlet Kavramı gereğince ülkemiz merkezli Ortadoğuyu yeniden yağmalama, işgal, talan, katliam projesine kukla Köle Tanrı, Halife, Padişah tespit çalışmasına da "Köle Kral" adaylık önerisi, ekmeğini kovalayan, dertleriyle boğulan gariban bir polis memuru olan bana da yapıldı. Olaylar şöyle gelişmiştir;


1987-1990 Hazıran'da şark hizmetine gidinceye kadar İstanbul Emniyet Müdürlüğü Turizm polisi şube müdürlüğünde İngilizce tercüman olarak çalıştım.


Bir Şubat tatilinde, Avrupa Öğrenci Organizasyonunca her AB ülkesinden seçilmiş 25 kadar kızlı erkekli üniversite öğrencileri kayıp çalıntı eşya bildiriminde bulunmak için gelmişti. Seyahat sigortalarına ödedikleri paraları geri almak için yalan beyanda bulunuyorlardı. Kayıplara belge veriyorduk. Ama hırsızlık olunca ifadesini alır, kanıtlaması gerektiğinden tahkikat için karakollara sevk ediyorduk. 

Bu yüzden tartışma çıkardılar. İş Ermeni soykırımı yapan zalim millet olmamıza kadar uzadı. Ben de raporları bitirince şubedeki harita önüne hepsini topladım Ermeni isyanlarının nasıl başladığını, çetelere katılmayan Ermenilere ve silahsız Müslüman Türk halkımıza çetelerin yaptıkları soykırım, yağma, tecavüzlerini anlattım. Her savaşta bizi içeriden nasıl vurduklarını en çok desteği de Rus Çarlığı ve Fransa'nın verdiğini işledim. 
Öğrenciler dört Ermeni öğrenciyi "Siz, kendilerini yönetin diye devleti size teslim eden Türklelre bunu yaptıysanız bize de yaparsınız, sizin kanınız bozuk" deyip gruptan attılar.

O sırada 40'lı yaşlarda bir kadın, yanında üç kişilik bir aile olduğunu, bu kadının lafa,Türkçe girmesiyle fark ettim. "-Fransa-Osmanlı ilişkilerinde karşılıklı yardımlaşmalar ve düşmanlıklar olmuştur ama bunlar çıkarlara göre değişir. Devlet işlerinde minnet olmaz, bunlar devletinin görüşleri mi yoksa senin görüşlerin mi?" sorusuna, devlet görüşlerini sizde polis memurları mı söylüyor, siz kimsiniz?" Dedim. 

Fransız Kültür Derneği başkanı ve kültür ateşesiymiş. Neyse onlara da yardımcı oldum. Çok memnun kaldılar.

"-Bu kadar olumsuz fikirlerine rağmen bize eşit muamele yaptın, bizde değil hiç bir ülkede polis, siyasi görüşüne karşı olduğu birine yardim etmez, buna da hakkı vardır. Sen niye bu hakkını kullanmadın?" Diye,sordu. Bizim böyle hakkımız olmadığını, beğensek de beğenmesek de bizden yardim isteyen kimseyi geri çeviremeyiz, insanlık da bunu gerektirir deyince bayıldılar.

Raporlarını verince, bayan kültür ateşesi açıkça arkadaşlarımın önünde şunları söyledi;


"- Atatürk sonrası bütün devlet adamlarınızı biz, Osmanlıyı yıkan, ATATÜRK'E isyan ederek cumhuriyete,özgürlüğünüze saldıran Ermeni, Rum ve diğer tebaalarınızdan yani vatan hainlerinizden seçtik. 21.yy devletinizin sonu olacak.15 yıl sonra iktidara onları getireceğiz, İran'dan beter olacaksınız, bu hainlerinizden halife padişah yapıp emirlerimizi uygulatacağız. 
Seni görünce, Fransız Kültürde de senin gibi insancıl görüşlere sahip öğrencilerimiz ve velilerimiz var. Bunlara bakarak Türkiye demokratik kalsın istiyoruz. 
Biz halifeyi şimdiden belirledik. Sen kabul edersen hemen istifa et, zaten İş İdaresi eğitimi alıyorsun. Seni Fransada eğitelim, bize hizmet et istersen Türk ve İslam dünyasına komünizmi getir, Atatürk sonrası ikinci Türk, 2. Atatürk seni yapalım." Dedi.


Çok aşağılayıcı bulduğum bu önerininim ciddiyetine bakmadan ret ettim.
Kadın ikna etmek için tekrar tekrar geldi. Şubede 72 polise ücretsiz Fransız Kültürde dil eğitimi şansı verdi.(aylık ücreti 400 ABD$, bizim maaşlar 350ABD$ydı) Dört arkadaş kabul etti altı ay sonra öğrenemeden döndüler. 

Aynı ateşe hanım geldi;
"-Alaeddin bey, Türkiyede bu işi senden başka yapacak insan tanımıyorum. 
Fransızca telaffuzun güzel, kendi kendine öğrendiğin İngilizce telaffuzun kötü , gramerin zayıf ama bunlarla çok şey anlatıyorsun. Dünyada ikincini görmedim. Gel hem bize hizmet et hem insanlarını özgürleştir. Aksi halde çok kan akacak, dinciler 21.yy ilk çeyreğinde 40 milyon sadece Türkiye'de mezhep yüzünden katliam yapacaklar." Ben ret ettim. 

Bu teklif İngiliz, Amerikan, Kanada istihbaratlarında Tunceliye gidinceye kadar yapıldı. Bu kadın yönlendirmiş inancındayım. New,Yorklu iki Ermeni iş adamı 40.000$ üniversite eğitimim için akseptans ücreti yatırmış, başkonsolos defalarca geldi. 

Ben ne ülkemde ne de başka ülkelerde sizin çıkarlarınız için kan akıtacak, yağmalara ortak olamam" dedim.
O zaman devletinizi kurtaracak devlet adamlarınız yok, hepsini biz getirdik, halkını uyandır, Atatürk etrafında toplananları uyandır, devletinize, rejiminize sahip çıksınlar yoksa sefalet, kıtlık, soykırım ve sürgünler gelecek"

Memleketi, Türk İslam coğrafyasını satacak aklı başında akademisyen, siyaset, devlet, iş adamı veya halktan birini bulamayınca bunlar benim gibi veya benden cahilleri bulup devletleri onlara teslim edip, istediklerini yaptırıyorlar. 


Elli, yüz yıllık projeleri yapıp, ona göre ideal köle adam bulup, seçip eğitiyorlar, sonra, küçük büyük işlere getirip tanıtıyorlar, basınla reklam edip başımıza padişah yapıyorlar. 


Biz de reklamları fark etmeden onları seçtiğimizi sanıp uğurlarına can, mal, evlat veren ahmaklar oluyoruz. 
Katakulle işler dediğimiz ince devlet işleri bütün dünyada Amerika da da aynıdır. Dünyayı küresel sermaye böyle cahillere teslim ederek, istediklerini dikte ederek, ortamlık anlayışı içinde yönetiyor.

Bizde, ya adını din, iman, şehadet, vatanseverlik koyduğumuz kavramlara sarılarak, küçüklü büyüklü çıkarlar sağlayabilmek için o kuklalara kurban oluyoruz, ya da bu tezgahı geniş halk kitlelerine anlatabilmek, küresel işgalden devletimizi, halkımızın geleceğini kurtarabilmek ümidiyle kendimizi telef ediyoruz.

İşte 18 yıldır, tarih boyunca yaşanmış bütün uyanış hareketlerinin, iç isyanların, savaşların nedenleri bu olaylardır, günümüzde de günümüz şartlarına göre uygulanan sömürü yöntemleri olan bu tezgâhları uyandırmak için çalıştım. 

Polisken de yaptım. Ama "cebinde paran, omuzunda rütben kadar konuş" denilip susturuldum. Anlayan anladı bu güne kadar, çatır çatır mücadele ediyorlar. Ama yeterli değil.

Bana yapılan bu kölelik teklifini ben ilk kez Akp'nin kapattığı keykubat.blogcu.com blogumda yayınlamadan sonra Necmettin Erbakan, Muhsin Yazıcıoğlu, Namık Kemal Zeybek, Prof. Abdürrahim Karslı ve Recep Tayyip Erdoğan'ın Siirt, Bitlis, Pontus Yezidi, Rum Dürzi ekibine de yapıldığı kendilerince yapılmıştır. Recep Tayyip Erdoğan Doğu Perinçek televizyonu Ulusal Kanalda yıllarca yayınlanan belgelerde geçtiğine göre 26 kez Büyük Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesinin Eş Başkanı olduğunu açıklamıştır. Aşağıda bu konuda denemediğim birden fazla videoyu bulacaksınız.



Ortada bir millet varsa çıksın artık. Yoksa 2023 padişahlık ve hilâfet ilanı,salgınlar, kıtlıklar, iç-dış savaşlar, devletin yıkılması olacaktır. 
Aşağıdaki video bunları doğruluyor, iyi izleyiniz.
Takdir sizindir. 





Alaeddin Yavuz

Hiç yorum yok: