Erdoğan’ın Anne Tarafından Dedesi Sarıkamış Şehidi mi?
Soner Yalçın'ın da dikkat çektiği gibi 1914 yılında diyelim ki şehit dahi olmuş olsa "MUTLU" soy adı olması düşünülemez. Çünkü o zaman soy adı kanunu yoktur.
Bütün askerlerin kimlik kayıtları Mehmet oğlu Ahmet Balıkesir şeklinde yapılırdı. Tayyip bey askerlik yapmış olsaydı en azından tekmil vermeyi öğrenmiş olurdu, ki ben bile 38 yıl sonra hatırlıyorum;
"Alaeddin Yavuz Balıkesir emret komutanım!"
Bir komutan eri, astını çağırdığında ast kendisini bu şekilde tanıtmak zorundadır. Buna "Tekmil" Vermek" denilir.
Oysa reisi cumhurumuzun dedesi maşallah 1914 senesinde, Osmanlı devletinde "soyadı" bile almış sanki zaman makinesine binmiş, Soyadı kanununun çıktığı 1934 yılına gitmiş, sonra 1914'e geri dönmüş.
Tayyip bey bizi böyle şeylere alıştırdı, 1981'de doğan kızı Sümeyye'nin kendisine 1979 yılında mektup yazdığını televizyonlardan bile söyledi. 1982'de yaptığı askerliği 1979'da askere gittim dedi, 1982'de açılan Marmara Üniversitesinden 1981'de diploma aldı, hem de askerlik yaptı aynı zamanda "Elif Sucukları firmasında çalışıp SSK ödedi ve eşek, at etlerini Elif Sucukları diye satmaktan İstanbul Asayiş Şubede cumhuriyet savcısı tarafından sorgulandı, yargılandı.
Bunu merak edenler "Elif Sucukları Tayyip Erdoğan yazarak google'dan bulabilirler.
60 yaşıma geldim böyle bir devlet adamı olacağını hayal bile edemezdim. Bunlar hep ABD başkanı George Bush'un işleri.
Gazeteci Soner Yalçın'ın "Kayıp Sicil" kitabından derlediğim bilgilere göre, cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın annesi Tenzile hanımın dedesinin Sarıkamış şehidi olduğunu söylemesi üzerine bu araştırma yapılmış.
İşte, Kayıp Sicil'den tespitler.
KAYIP SİCİL
Erdoğan’ın Çalınan Dosyası
Soner Yalçın©
Soner Yalçın, 2014
© Kırmızı Kedi Yayınevi, 201
Hadi diyelim, Başbakan Erdoğan’ın baba tarafı karışık, ya anne tarafı?
Recep Tayyip Erdoğan, 8 Ocak 2011’de Sarıkamış şehitleri için yapılan kardan heykellerin açılışını gerçekleştirdikten sonraki konuşmasında “Dedem Kemal Mutlu burada şehit düştü” dedi!
“Büyük dedem, Rize Güneysulu Kemal Mutlu, burada, Sarıkamış’ta şehit düşerek Hakk’ın rahmetiyle kucaklaştı. Derlerdi ki: Tüfeğine sarılı olarak, donarak şehit olduğunu gördük ve adeta gözlerindeki soğuğun verdiği gözyaşları buz damlacıkları gibi, damlamış halde şehit olmuş.”
(9 Mayıs 2008, Sabah)
Kemal Mutlu, Erdoğan’ın annesi Tenzile tarafından büyük dedesi.
Şehit miydi?... Kaynaklara bakalım...
Milli Savunma Bakanlığı’nın Şehitlerimiz adlı beş ciltlik yayınında, Sarıkamış Şehitleri’nin yer aldığı 1. Dünya Savaşı kategorisinde 276 Rizeli şehidin ismi var. Sarıkamış Harekâtı’nda şehit olan Rizeliler arasında “Kemal Mutlu” diye bir isim yok…
Bu arada:
1914 yılının son günlerinde gerçekleşen Sarıkamış Harekâtı sırasında Soyadı Kanunu henüz çıkmamıştı. Yani, o yıllarda “Mutlu” diye bir soyadının olması mümkün değil. İlgili kanun tam 20 yıl sonra, 1934 yılında yürürlüğe girdi.
Karışık bir konu...
Kaynak; chromeextension://oemmndcbldboiebfnladdacbdfmadadm/http://www.okumedya.com/soner-yalcin-kayip-sicil.pdf
Yukarıdaki tespitlere rağmen, Tayyip Erdoğan'ın emriyle hazırlanmış bir Genelkurmay Başkanılığı açıklamasında Kemal Mutlu olduğu ima edilen bir şahsa ait Sarıkamış Şehidi olduğuna dair bir belge yayınlanmıştır. Çünkü adamın soyadı kanunundan 20 yıl önce soyadı var kardeşim.
Bu ne teknoloji yav?
Hilmi Özkök ile başlayan Genel kurmay başkanlarına güvensizlik, Nejdet Özel ve Hulusi Akar paşalarla sürdüğünden, bu ABD elçilerinin, "bunlarla çalışabiliriz" dedikleri basında yer almış kişiler olmaları yüzünden hiç bir açıklamaları güven verici değildir.
Bu askerlik belgesinin de aynı Tayyip beyin üniversite diploması gibi olduğu kanatindeyim. İnsanlar kanaatlerinden dolayı da yargılanamazlar ya.
Güvenmiyorum arkadaş.
Neden mi?
Bu adam, Türk askerine, polisine, terörle mücadelede ölmüş vatandaşına "kellle" dediği için "üç kuruş"luk tazminata mahkum edilmiş, Yunan başbakanı Simitis ile devletin asırlara uzanan geleneğini yıkarak "tercümansız" görüşmüştür.
Yunanlılar "Türkleri yöneten bir Yunanlı" diyorlar.
Tarihi bir de benden okuyunuz;
22 Aralık 1914-15 Ocak 1915 tarihleri arasında I.Dünya savaşı şartlarında Enver Paşa'nın hem Osmanlı'dan çıkan toprakları geri almak hem de karşı İtilaf devletleri ile bir olan Rus Çarlığını kafkaslardan sürerek tehlike olmaktan çıkarma amacıyla yapılmıştır. Başarısızlıkla sonuçlanmıştır.Doğu Anadolu işgal edilmiştir.
Benim de anne tarafından lan Ahmet dedem, Alman ordusuna verilmiş, aynı anda Polonya-Rusya sınırında Galiçya'da savaşmış, orada bir rahatlama sağlanınca Çanakkale çok ağır bombardıman ve mitralyözlerle uzaktan ateş altında bırakılınca Alman komutan davet üzerine Çanakkale'ye gelmiş, dedem bu savaşta kurşun yağmurundan nasibini almış,, bileğinden giren kurşunu iç gömleğini yırtıp sarmış, savaşa devam etmiştir: Bir süre sonra iş kangren dönünce hastaneye almışlar, İngiliz, Rus ajanları Almanya'dan gelen sıhhiye yardım konvoylarını tahrip edince narkoz da tükenmiş, dedemi kurtarmak için "8" sekiz kişi bastırarak kolunu kesmişlerdir. 1926 doğumlu teyzem beş yıl öncesine kadar Alman ordusundan onun gazilik maaşını alırdı.
Babamdan olan dedem Mutallip de bu Kafkas harekatın katılmış, oradan Irak ve Yemen'e verilmiş, 30 Ekim 1918'de Osmanlı terhis olunca komutanları terhis etmiş, gidin ailenize katılın demiş.
Bir çoğu orada Yahudi kızlarla evlenip kalmış, 4.500 km yol üstüne Vehhabiler görürse öldürüp bağırsaklarında mecidiye altını arıyorlar. Arabistan İngiliz, Vehhabi işgalinde, Suriye'de 1917'de İngiliz eline geçmiş, orada da Dürziler Osmanlı askeri hastane çadırlarına bile girip Türk askeri öldürüyorlar.
Bunca tehlikeye rağmen Malatyalı bir arkadaşı ile Fransız işgalindeki Malatya'ya kadar geliyorlar, oradan İngiliz-Yunan işgalindeki Çanakkale Biga'ya yürüyerek geliyor. Yıllar sonra verilen gazilik maaşını da "Devlete hizmetten para alınmaz" deyip geri çeviriyor.
Bizim şehitler de gaziler de bellidir.
İki dedem de ben doğmadan ölmüşler. Mutallip dedem, 1926 doğumlu babam askere gitmeden önce ölmüş.
Ama kıblesi başka olup da kendini başka gösterenleri sadece ben değil aklı olan herkes de sorgulamaktadır.
Altı yıl süren ve Osmanlıyı kuklaya çeviren 1768-1774 Osmanlı Rus savaşında Osmanlı yenilince çok ağır bir anlaşma imzalamıştır.
Küçük Kaynarca adlı bir Ukrayna Türk kasabasında imzalanan bu anlaşma ile Osmanlı, Müslüman olmayan bütün tebasının koruyucusu olarak Rusları kabul etmiş,Batum-Azerbaycan hattına kadar Kırımdan aşağı Kafkasya'ya kadar her yerde Ruslara denetim hakkı vermiştir.20 yıl sonra 1894'de Ruslara terk etmiş, 1805'de bölgeden çekilmiştir.
Bu Küçük Kaynarca anlaşması gereğince "gayrimüslimler" askerlik yapmıyor, belirlenen cüzi bir askerlik ücreti ödüyorlardı.
Ama bir Türk bunun o katını ödese askerlikten kurtulamıyordu. Askerlik tamamen Türklerin üstüne kalmıştı.
Rize ili Rusların 1805'lerde kurduğu Gürcistan kukla krallığı idaresine devamlı girip çıkmış, "60" yıl Rus idaresinde kalmıştır.
Sarıkamış harekatında da Enver paşa Rusları çıkardığı için oradan asker alınabilmiştir. 1915'de Rize gene Rus idaresine girmiş, 1917'e kadar kalmıştır. Bu tarihte Ekim Devrimi yüzünden Rusya savaştan çekilmiş, Gürcistan 1921 yılında Lenin'in işgaline kadar İngiltere idaresine girmiştir.İşte Rizelilerin İngiliz, Fransız aşkları bu zamanlar başlamıştır.Bunu Gürcistan, Rusya,Almanya ve ilgili devletlerin tarihlerinde okuyabilirsiniz.
1918'de Osmanlı teşkilatı Mahsusa örgütü bölgeye operasyon yapmış, Rize'yi kurtarmışsa da 30 Ekim 1918'de Osmanlı devleti resmen ortadan kalktığı için, Osmanlı toprakları Haçlı ülkelerince işgale başlanılmış, 1915 Ermeni sürgünleri geri gönderilmiş, malları iade edilmiş, edilmesi mümkün olmayanların tazminatlarını ödemekle Ziraat Bankası görevlendirilmiş, askerler terhis edilmiş, silahlar düşmana teslim edilmiştir.
Rize de İngiliz idaresinde Batum'dan Sinop'a kadar resmi olmayan Pontus Cumhuriyeti ilan etmiştir.
Fransızca hazırlanmış 1917 Pontus Cumhuriyeti Haritası |
Gerçek anlamda Rize, 1921'de Lenin Gürcistan'ı işgal edip İngilizleri çıkardığında Atatürk Lenin ile anlaşıp Rize'yi kurtarmıştır. Aynı anda Dersim Koçgiri İsyanı ve Ankara Polatlıya gelmiş Yunan ordusu ile de baş etmiştir.
Rize'nin gerçek kurtuluşu 1921'dir. Bu kurtuluş sırasında İngiliz silahları ile Türk askerine saldıran, bölgedeki Müslüman, Türk nüfusu öldüren,ellerindeki malları yağmalayan, direnebilecek olanları başka yerlere süren Pontus çeteleri ne askerlik yapmış ne vergi vermiştir. Onlar da savaşmıştır. Tayyip beyin dedelerinin bu hainlerden olduğu 17 yıldır yaptıklarıyla kanıtlanmıştır.
Dedesi Bagatalı Teyyüp kayıptır,"savaşta kayboldu" denildiği Soner Yalçın'ın kitabında geçmektedir. Bu yüzden amcasının büyüttüğü, Havuli adlı kadınla evlenen babası Ahmet Erdoğan'ın askerlik kaydı yoktur, babasının resmi nikahsız evlendiği Tenzile'den doğan Tayyip beyin askerliği şaibelidir, ilk oğlu sonradan yalanlanan Burak'ın testis kanserli çürük raporu ile askerlik yapmadığı, Bilal'in da 21 veya 28 günlük kısa dönem askerliği tüm basında yer almaktadır, blogumda da basından derlediğim belgeler vardır.
En son çıkardığı yeni yayınlanan askerlik yasası de gündemde yerini almış, en az 30.000TL olarak ücret belirlenmiş yani parası olana, paralı askerlik olmayan azap getirdiği açık, bundan başka bir de Tayyip bey kendisi, istediği kimseleri askerlikten muaf kılma yetkisi de almıştır.
Açıkça orduyu bölen, böyle saçma sapan askerlik yasası ile devlete bağlılığı sorgulanır hale getiren, kendisine devleti teslime etmiş Fetullah Gülen çakma örgütü bahanesiyle devletin bütün askeri, adli, emniyet, maliye... kurumlarını tasfiye etmiş bir Erdoğan'ın sülalesinden gerçekten bu vatan için şehit olacak adam nasıl çıkabilir?
Adı üstünde isyancı olan, Yahudi, Hristiyan adları aile kayıtlarında olan bir sülale devletin yaşaması için ölecek, bunlar yıkmak için ölmüşler, durum ortada.
Kendi tarihçisi Cezmi Yurtsever, Bagatalı Memiş'in isyancı olduğunu, Bagata adının "asi" demek olduğunu, Kasımpaşalılık geleneğinin atalarından geldiğini yazmıştır.
Tayyip beyin Memiş dedesi "Hangi haksızlığı görmüş de isyan etmiş?" diye hem Tayyip beye hem de yalakası Cezmi Yurtsever beye sormak gerekir. Aleviler haksızlık gördük diyorlar ve hepsi cumhuriyete sarılıyorlar. Tayyip bey niye "Osmanlı kovalıyor? Cumhuriyetçi, Atatürkçü olması gerekmez mi?
Tayyip bey Akif Beki'nin yazdığı gibi "kinaye yöntemi kullanıyor" Yani "ne derse tersi doğrudur" ilkesi. Tayyip bey ülkenin başına gelmiş 1000 yıllık bir sıkıntıdır.Dedesinin isyan için tek nedeni vardır o da uğruna isyan ettiği Pontus, Ermenistan haritalarıdır.
Bu yazıyı İnternette arayan kolayca bulabilir.Yakında "Tayyip Erdoğan Dosyası diye bir derleme yazı yayınlayacağım, onda da okuyabilirsiniz.
Tayyip beyin Memiş dedesi "Hangi haksızlığı görmüş de isyan etmiş?" diye hem Tayyip beye hem de yalakası Cezmi Yurtsever beye sormak gerekir. Aleviler haksızlık gördük diyorlar ve hepsi cumhuriyete sarılıyorlar. Tayyip bey niye "Osmanlı kovalıyor? Cumhuriyetçi, Atatürkçü olması gerekmez mi?
Tayyip bey Akif Beki'nin yazdığı gibi "kinaye yöntemi kullanıyor" Yani "ne derse tersi doğrudur" ilkesi. Tayyip bey ülkenin başına gelmiş 1000 yıllık bir sıkıntıdır.Dedesinin isyan için tek nedeni vardır o da uğruna isyan ettiği Pontus, Ermenistan haritalarıdır.
Bu yazıyı İnternette arayan kolayca bulabilir.Yakında "Tayyip Erdoğan Dosyası diye bir derleme yazı yayınlayacağım, onda da okuyabilirsiniz.
Çünkü olur olmaz, serhoş, ayık kafayla yapılmış facebook ve sosyal medya paylaşımları yüzünden 75.000 kadar insanımızı ki ben de dahil, haddinden fazla kaale alıp adliye koridorlarına gönderdiği için, benzeri şekilde suçlanan insanlarımıza kaynak olsun diye bunu yayınlayacağım. Başka amacım yoktur.
Gerisi size kalmış.
Alaeddin Yavuz.