Bu konular, 2004'de A.B ile görüşmelerin tekrar başlatıldığı süreçte basında yeterince tartışılmış, LGT'lerin de haklarının verilmesi yönünde gerek hükumet üyeleri gerekse görsel yazılı basınlarının önde gelenleri buna destek olan yazılar yazmış, görüşler belirtmişlerdi.
Ben ve AKP'nin bu kararına muhalif olanlara daha sonra bazı AKP'liler de katılıp tepkilerini yoğunlaştırınca AKP bu kararından özellikle 2008'lerden sonra caymıştır ve bu konudaki olayları da ekleyeceğim.
AKP hükumeti ve reisleri o kadar çok hata yapıyorlar ki onlara iftira atmaya gerek kalmadığı gibi böyle bir şerefsizliği yapacak tıynette bir insan değilim.
LGTB'ler AKP döneminde 2003 yılında sivil toplum kuruluşu NGO oldular. |
Ben bu konularda geçmişte yazdığım her yazının linklerini verdim. Ancak kabul edilmelidir ki, İnternetten hizmet veren yayın kuruluşları zaman içinde bilgisayarlarında yer açmak veya hükumetin hoşuna gitmediği gerekçesiyle gelen baskılar sonucu bazı haberleri silmektedirler.
Bu gibi nedenlerle vermiş olduğum linklerin bazıları geçen 10-15 yıl içinde haliyle körelmektedir veya bu sitelerde yapılan güncellemeler nedeniyle linkleri değişmektedir.
Ama ortada bir link delil olarak kör de olsa vardır.
Yıllar önce yazılmış, linkleri körelmiş, güncelliğini yitirmiş konular hakkında yıllar sonra çıkıp birilerinin 1.660.000.000 blog içinde, samanlıkta iğne ararcasına gelip yazılarımı bulup şikayet etmesi de ayrıca manidardır.
Blogları ulusal yayın yapan blog değillerdir. milyarlarca blog içinde, blog tanıtın yazısında, "yazıları okumadan önce doktor bulundurun ve +40 yaş" uyarısı yapan tek blogdur. Hatta beğenmiyorsan okuma diye uyarılarım vardır.
Yazılarımın ulusal yayın yapan basın mensupları ile aynı değerde ciddiye alınması da hukuki ve akli değildir. Blog yazarlığı ve sosyal medya insanların içlerini döktükleri, kendilerince yazıp çizerek rahatladıkları bireysel rahatlama, içini boşaltma hizmeti vermektedirler.
Ben nası gidip muhalif sitelerin yazdıklarıyla ilgilenmiyorsam onlar da benden uzak dursunlar. İlgilen, düşünceleri benimle uyum sağlayan okur, beğenmeyen gider.
Ama öyle olmuyor.
Samanlıkta iğne ararcasına milyarlar blog içinde milyarlarca yazı didiklenerek rahatsız edilmekte ve yargıyla yüzleştirilmektedirler.
Avrupa Birliği LGTB resmi örgütü İLGA'nın 01 Ocak 2005 tarihli yazısı. |
Resimdeki yazının Türkçesi; (Çeviren;Alaeddin Yavuz)
LGTB Hakları, Avrupa Birliği ve Türkiye Üyelik Görüşmelerinin Parçası Olmalıdır
17 Aralık 2004'de Avrupa Birliği liderleri Türkiye ile Üyelik Görüşmelerinin 2005'de başlaması kararı aldılar.
01 Ocak 2005'de yayınlandı.
17 Aralık 2004'de Avrupa Birliği liderleri Türkiye ile üyelik görüşmelerinin 2005'de başlaması kararı aldılar. 15 yıl süren görüşmelerde Türkiye'nin A.B'ye gireceğine dair herhangi bir güvence olmamasına rağmen bu karar A.B. ve Türkiye arasında gelişmedir.
İLGA- Avrupa, Türkiye'nin A.B'ye hazırlık sürecinde Avrupa Birliğini insan haklarını gözleme konusuna lezbiyen, gay, biseksüel ve transseksüel insanların haklarını dahil etmeye zorlamaktadır.
Mevcut Türk yasası, cinsel uyum ve cinsel kimlik konusundaki ayrımcılığa karşı bir koruma sağlamamaktadır. Türkiye, LGTB'lerin orduya alınmasını yasaklayan, tek NATO ülkesi olarak kalmıştır. Ordu hala, homoseksüelliğe ruhsal bir düzensizlik olarak bakmaktadır.
İLGA icra müdürü Patricia prendville, " Türkiye'nin A.B üyeliğine katılım görüşmelerinde, A.B'nin, Lgtb insanlarının genel haklarının, insan hakları olduğuna ciddi olarak ilgi göstereceğini umuyorum. Hatta, Türk yetkililerinin Lgtb hakları konusunda A.B. standartlarına uyum sağlamak için cinsel uyum ve cinsiyet kimliği üzerindeki yasaklamalar hakkında gerekli uygulamaları yapacağını da umuyorum."
Haberin İngilizcesinin aslı.
LGBT rights should be part of negotiation talks between EU and TurkeyOn 17 December 2004, leaders of the European Union agreed to start membership negotiations with Turkey in 2005.Posted: 1 January 2005
On 17 December 2004, leaders of the European Union agreed to start membership negotiations with Turkey in 2005. Although the negotiations might take up to 15 years and there is no guarantee that Turkey will enter the European Union, this is a significant development in relations between the EU and Turkey.
ILGA-Europe urges the EU to include the rights of lesbian, gay, bisexual and trans (LGBT) people in the human rights monitoring process and as a part of assessing Turkey’s preparedness to join the Union.
Currently the Turkish legislation does not provide protection against discrimination on the grounds of sexual orientation and gender identity. Turkey remains the only European NATO member state that bans LGBT people from joining the army. The army still refers to homosexuality as to a psychological disorder.
Patricia Prendiville, ILGA-Europe Executive Director, said: “I hope the EU will pay serious attention to the human rights situation generally and to the human rights of LGBT people in particular when negotiating Turkey’s accession to the EU. I also hope that the negotiations will stimulate the Turkish authorities to comply with the EU standards on LGBT rights and adopt necessary laws banning discrimination on grounds of sexual orientation and gender identity.”
KAOS GL , ADLI LGTB DERNEĞİNİN SİTESİNDEN ALINTI;
LESBIAN, GAY, BISEXUAL AND TRANSGENDER (LGBT) RIGHTS IN TURKEY
AN OVERVIEW OF ISSUES
PREPARED BY Kaos GL
ANKARA, TURKEY
September 2005
European Union
Despite these difficulties, the prospect of EU membership has had a tremendously positive impact to the daily lives of all Turkish people including the LGBT community. It is essential to remember that Turkey is the only country with a Muslim majority that provides hope when it comes to LGBT rights. In a report prepared by Kaos GL previously, it was found that there are only six Muslim countries in which being a lesbian, gay, bisexual or transgender is legal and these countries are: Turkey, Albania, Bosnia-Herzegovina, Azerbaijan, Turkmenistan and Kazakhstan. It is no coincidence that of these Turkey, Albania, Bosnia-Herzegovina and Azerbaijan have strong ties with the rest of European community.
It is hoped that the prospect of membership talks between Turkey and EU will continue to have a positive impact on the struggles of Turkish LGBT people. Kaos GL along with Lambda Istanbul are hoping that during the membership talks, the demands of the Turkish LGBT (see “Part 1 – Our Demands”) people will be taken into account in order to spread the values of democracy to every Turkish citizen.
Yazının Çevirisi;
Türkiye'de Lezbiyen, Gay,Biseksüel ve Transcinsiyetlerin Hakları
Görüşlerin Bildirilmesi
Kaso GL tarafından
Aralık 2005'de
Avrupa Birliği için hazırlandı.
...Bütün bu zorluklara rağmen, Avrupa Birliği üyeliğindeki görünüm, Türkiye halkının ve Lgtblilerin günlük yaşamlarına büyük önemi olan vurgular yapmaktadır. Türkiye, Lgtb haklarının tartışılması umudu sağlanıncaya kadar Müslüman çoğunluğun olduğu vurgusunu hatırlamak gerekir. Daha önceden KAOS GL tarafından hazırlanan bir raporda, Türkiye, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Azerbaycan, Türkmenistan, Kazakistan gibi ülkelerde gay, lezbiyen, biseksüel transseksüellik yasal olduğu tespit edilmişti.
Bu ülkelerin Avrupa birliği ile güçlü bağları oldukları rastlantı değildir.
Avrupa Birliği görüşmelerinin Türkiye Lgtb insanlarının haklarına olumlu olumlu vurgu yapacağını umuyoruz. Kaos GL ile birlikte İstanbul Labda, üyelik görüşmelerinde Türk vatandaşları ile Lgtb'lerin haklarının korunmasını, demokratik hakların ve değerlerin yaygınlaştırılmasını dikkate alacağını ummaktadırlar...."
https://www.google.com.tr/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=1&cad=rja&uact=8&ved=0ahUKEwiY7sHm-rDSAhVGJ5oKHdFpBwMQFgghMAA&url=http%3A%2F%2Fold.ilga-europe.org%2Fcontent%2Fdownload%2F1326%2F7111%2Ffile%2FTurkey_LGBT_Report%2520(2).doc&usg=AFQjCNEdpEtWuNXLQpB9guLGgfW1XO8mqA&sig2=TI0VEtp5Ex6wbeeTJh_dUw
Görüldüğü gibi, LGTB liler demokratik haklarını elde etmeyi tamamen A.B desteklerine bağlamış durumdadırlar.
Bunda da olağan dışılık yoktur. Şu anda herkes ABD'den AKP'nin Vehhabi şeriatı dayatmasına karşı olumlu baskılar beklemektedir.
Yanlı olan, AKP'nin bu derneklere olan gizli açık desteklerini yıllar önce oluşmuş gündemler gereği sayfamda işlemişim, bunu Tevrat, İncil kaynaklarını vererek Vatikan merkezli dini dönüştürmeyi amaçlayan bir hareket olduğunu yazınca, dindar ve ülkücülerde bunlara karşı çıkanlara Atatürkçüler, solcular ile AKP'liler de eklenince AKP dönüş yapmak zorunda kaldı.
Bunu da anladık da, bunca gerçeğe rağmen bunu yazmayı İslam'a, cumhurbaşkanına ve AKP'ye hakaret olarak yorumlayıp mahkemeye vermek ne oluyor?
http://www.ilga-europe.org/resources/news/latest-news/lgbt-rights-should-be-part-negotiation-talks-between-eu-and-turke
Pazar, Şubat 24, 2008 - EŞCİNSELLİK VE DİN (yazımdan;keykubat.blogcu.com ve keykubat.blogspot.com)
AB YOLUNDA EŞCİNSELLİK VE DEVLET
Dini yazıları yazma nedenim aşağıda linklerini verdiğim haber yazılarıdır.Bu bölüme "devletin" yani hükümetin tutumunu aldım.Haber linklerini okuduktan sonra başlıkla ilgili konuya geçebilirsiniz.
AB’a uyum hızlı başladı… Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Gay ve Lezbiyen derneği tüzüğünü ahlaka aykırı bulmadı(!)
Peşinen kanunlara konmuş
Başsavcı kararında, 5253 Sayılı Dernekler Kanunu’nun, AB Siyasi Kriterleri, Katılım Ortaklığı Belgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve taraf olunan uluslararası insan hakları sözleşmeleri dikkate alınarak hazırlandığı belirtildi.
Kararda, 5253 Sayılı Dernekler Kanunu’nun, AB siyasi kriterleri, Katılım Ortaklığı Belgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve taraf olunan uluslararası insan hakları sözleşmeleri dikkate alınarak hazırlandığı belirtildi.
Yasanın temel felsefesinin derneğin özeline girmemek, resmi makamların veya kamuoyunun gözetiminden uzak serbestçe etkinlikte bulunmasını sağlamak olduğu anlatılan kararda, ”Yasa, devletin derneklere karşı baskıcı değil, kollayıcı tavrını göstermesi usulüne göre yapılandırıldı” denildi.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, KAOS Gay ve Lezbiyen Kültürel Araştırma ve Dayanışma Derneği’nin adında ve tüzüğünde ahlaka aykırı bir durum bulunmadığı gerekçesiyle, derneğe kapatma davası açılmasına yer olmadığına karar verdi.
İstanbul Bilgi Üniversitesi’nde kurulan gay-lezbiyen öğrenci kulübü, Türkiye’de bir ilke imza attı. 15 öğrenci tarafından bir ay önce kurulan ve üniversitede paneller düzenleyecek olan kulübün üyeleri “Heteroseksüeller de bize destek oluyor” dedi.
Bilgi Gökkuşağı Lezbiyen - Gay - Biseksüel - Transseksüel - Travesti Kulübü’nün kurucuları “Darısı diğer üniversitelerin başına” diyor.
BİLGİ ÜNİVERSİTESİ
İzin vermememiz insan hakları ihlali olurdu; Bilgi Üniversitesi Öğrenci Dekanı Yrd. Doç. Dr. Halit Kakınç, "Türk toplum yapısına ters düştüğü için 10-15 kadar veli tepki gösterdi. Biz liberal bir bakış açısıyla kulübün açılmasına izin verdik. Onları yok saymamız ve kulübün kurulmasına izin vermememiz, insan hakları ihlali olurdu. İyi bir yaklaşımda bulunduğumuzu düşünüyoruz. İnsan hak ve tercihlerine saygılı bir üniversiteyiz" dedi. “http://www.genckolik.net/egitim-ogretim/47707-universitede-escinsel-kulubu-krizi.html” Üniversitelerde bilimsel görünümlü sinsi faaliyetler 3 Amaçları gençlerin ahlâkını bozmak Türk gençliğini yüceltecek, ulusal ve kültürel değerlerine, tarihine sahip çıkmasını sağlayacak Gençlik Kulüpleri yerine, ahlaki değerleri yozlaştıran bir eşcinseller kulübü kurmak bir üniversiteye ne kazandırır ki? Bilimsel özgürlük adı altında düzenledikleri faaliyetlerle sık sık tartışılan üniversiteler arasında yer alan İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki ilk eşcinsel öğrenci kulübü, veliler ve eğitim camiasının da sert tepkisine neden oldu.
Bu icraatlara kim evet diyebilir?
AKP iktidarının, son altı yılda, Avrupa Birliği’nin istek ve destekleriyle gerçekleştirdiği ve yapılmasına izin verdiği şu icraatları normal karşılayabilmek ve tasvip edebilmek mümkün müdür: • DOMUZ ETİ SERBEST BIRAKILDI: AB’nin isteği üzerine Türk Gıda Kodeksi Tebliği’ni değiştirerek domuzu kasaplık et kapsamına alan hükümet şimdi de, Cumhuriyet tarihinde ilk kez üretimini teşvik etmek için domuz yetiştirecek olanlara kredi verecek.
Tebliğ Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi. (Milli Gazete, 26.12.2006-http://www.hurriyet.com.tr/ekonomi/4716801_p.asp)
• ZİNAYI SERBEST BIRAKAN YASA ÇIKARILDI: “Zina suç olmaktan çıkarıldı.” (2004) • SULTANAHMET CAMİİNDE EROTİK FİLM: İspanyol filmciler, ilgili yarlerden izin alarak Sultanahmet Camii'nde Türkiye aleyhtarı ve ahlaksız konulu bir film çektiler. “La Faison Turka” isimli filmde Türk insanı film boyunca aşağılanıyor. Filmde Türkler, camide sevişen, sevgilisini, sevdiklerini başka insanlara çıkar için peşkeş çeken insanlar olarak anlatılıyor. Türk oyuncuların da yer aldığı İspanyol filmde İstanbul'da camide sevişme sahnesi çekildi. • OKULLARDA EŞCİNSELİK DERSİ: TAP Vakfı'nın hazırladığı cinsellik derslerine program öncesinde katılarak bir rapor yazan rehber öğretmenler, konuların öğrencilerin psikolojisini bozacağını vurguladılar. Programda homoseksüelliğin ve lezbiyenliğin normal bir yönelim olarak anlatıldığını naklettiler. (16 Mart 2007, Zaman Gazetesi)
• EŞCİNSEL OTELİNE İZİN VERİLDİ: Türkiye’nin ilk eşcinsel oteli açıldı. (31.05.2007 – Posta)
• EŞCİNSEL FESTİVALİNE İZİN: AKP’den bir ilk: Gay ve Lezbiyen Filmleri Festivali’ne onay verildi. (27.09.2004 –Vakit) “Outistanbul 1. Uluslararası İstanbul Gay ve Lezbiyen Filmleri Festivali”
• DÜNYA BANKASI’NDAN EŞCİNSEL HİBELERİ: Dünya Bankası'ndan geçen yıl (2006) aldığı hibeyle ebeveynler için eşcinsellik konusunda broşür hazırlayan Kaos Gay ve Lezbiyen Kültürel Araştırmalar ve Dayanışma Derneği (Kaos GL) 2007 yılında da aynı kurumdan 5 bin 143 dolar dolar aldı. http://www.milliyet.com/2007/05/13/ekonomi/eko06.html
• KUMARDA ULUSLAR ARASI SERBESTİ GETİRİLDİ: 2 Mart 2008 tarihinde resmi gazetede yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararı ile kumarda uluslar arası bir serbesti getirildi. (http://www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=7534)
• KİMLİKLERDE DİN OPERASYONU: AB’den nüfus kimliklerinde “din hanesi” kaldırılsın dayatması karşılığında değişiklik yapıldı. TBMM'ye sevk edilen Nüfus Hizmetleri Yasa Tasarısı'na göre, anne ve babanın istemi üzerine çocuklarının nüfus cüzdanlarındaki din hanesi boş bırakılabilecek. Çocuk 18 yaşına geldiğinde, kimliğindeki din hanesini mahkeme kararı olmaksızın, dilekçe vererek değiştirebilecek... (Birgün Gazetesi, 27.02.2006) • EZAN SESLERİ KISILDI: Ezan Sesinin kısılması konusunda genelge yayınlandı (http://www.acikistihbarat.com/Haberler.asp?haber=6767
• OKUL ÇEVRESİNDE İÇKİ SERBEST BIRAKILDI: Umuma açık içkili yerlerin okullara uzaklığını 200 metreden 100 metreye indirdi. Turizmi teşvik kapsamında olan yerlerde ise mesafe şartı aranmayacak. (4.4.2004 – Türkiye)
• APARTMAN KİLİSELERİ YASASI: 4928 No.lu ve 15.07.2003 tarihli kanunla apartmanlarda kilise açılması resmen serbest hale getirildi. (25173 sayılı Resmi Gazete-Yayın tarihi:19 Temmuz 2003 Cumartesi)
• CAMİLERDEN SU-ELEKTRİK PARASI: Camilerden elektrik ve su parası alınmaya başlandı. (Oysa kiliseler bu parayı ödemiyor) İlginç olan, önceki hükümetlerin çekindiği bu uygulamaya AKP’nin 2005 yılında başlaması.
• OKULLARDA İSLAMİ KAVRAMLAR YASAKLANDI: Okullara gönderilen genelge ile bazı İslâmî kavramların ve terimlerin kullanılması yasaklandı. Bu kelimeler şunlar: Cemaat, cihad, fetva, halife, hicret, imam, imamet, kafir, medrese, mücahid, mümin, münafık, şehadet, şehit, şeriat, şirk, tağut, tebliğ, tekke, tevhid… Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı’nı söz konusu genelgeyi göndermekle görevlendirdi. (http://arsiv.sabah.com.tr/2005/01/13/gnd106.html)
• DİN DERSİ KİTAPLARINDA HIRİSTİYANLIK: Milli Eğitim Bakanlığında AB’nin etkisiyle Kültürü ve Ahlak Bilgisi ders kitaplarında değişiklikler yapıldı. Örneğin: İlköğretim 6. Sınıf Din Dersi kitabında “Kutsal Kitaplar” konusu işlenirken, Kur’an-ı Kerim’le birlikte Tevrat ve İncil de yan yana aynı resim karesinde gösteriliyor, aynı değerde ve aynı önemde tanıtılıyor. Kur’an’dan örnekler verilirken, Tevrat ve İncil’den de cümleler sıralanıyor. (1) Bu durumda çocuklar, söz konusu kitapları Kur’an-ı Kerim gibi güvenilir ve inanılır olarak algılamış oluyorlar. Aynı kitapta ders düzeninde Tevrat ve İncil’le ilgili olarak şöyle değerlendirme yapılıyor: “Müslüman bir kimse kutsal kitapların Allah tarafından gönderildiğine ve onlarda yer alan bilgilerin doğru olduğuna inanır. Bu, İslam dininin başta gelen esaslarındandır.”
“http://gizligercek.com/haber/727/striptiz-kulubu-yapilan-camilerimiz.html”
YENİÇAĞ gazetesinin konuyla ilgili haber. Üniversitelerde LGTB dernekleri açmaktan YÖK başkanı Teziç hakkında dava açılma haberi ve eğitimcilerin tepkileri.
Bu haber bile AKP'nin ne olduğunu göstermektedir, okuyunuz. |
Üniversitelerde bilimsel görünümlü sinsi faaliyetler 3
Amaçları gençlerin ahlâkını bozmak
Türk gençliğini yüceltecek, ulusal ve kültürel değerlerine, tarihine sahip çıkmasını sağlayacak Gençlik Kulüpleri yerine, ahlaki değerleri yozlaştıran bir eşcinseller kulübü kurmak bir üniversiteye ne kazandırır ki? Bilimsel özgürlük adı altında düzenledikleri faaliyetlerle sık sık tartışılan üniversiteler arasında yer alan İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki ilk eşcinsel öğrenci kulubü, veliler ve eğitim camiasının da sert tepkisine neden oldu.
Yönetime takılmadı
İstanbul Bilgi Üniversitesi’ndeki 15 öğrenci LGBT (Lezbiyen Gay Biseksüel Transseksüel-Travesti) kulübü kurarak, daha önce hiçbir üniversitede görülmemiş çirkin bir faaliyet başlattı. Bilgi Gökkuşağı LGBT adıyla birkaç ay önce kurulan kulüp, üniversite yönetimine takılmadan faaliyetlerine başladı. Kampus içinde çeşitli etkinlikler düzenlemek için kolları sıvayan öğrenciler LGBT temalı film gösterimleri, söyleşiler, sempozyumlar, sorunlara dikkat çekmeyi planlayan paneller düzenleyeceklerini ve hazırlanan broşürleri okul içinde dağıtacaklarını belirttiler.
Böyle talep gelmez
Türkiye’nin ilk gay-lezbiyen öğrenci kulübüne velilerden tepki gelirken, üniversite camiasından da bu konuda farklı sesler yükseldi. Çeşitli üniversitelerdeki öğretim üyeleri uygulamayla ilgili olarak, “Üniversitelerde daha öncelikli sorunlarımız var. Her üniversitede böyle talepler olmaz. Örenciler genelde sosyal faaliyette bulunabilecekleri ve spor yapabilecekleri bir mekan isterler. Bu tür oluşumlarla pek ilgilenmezler. Öğrenci kulüpleri, sosyal, kültürel ve sportif etkinliklerin yürütüldüğü ve ortak ilgi alanlarına sahip öğrencilerin buluştuğu oluşumlardır. Cinsel, etnik, siyasal kimlikleri ön plana çıkaran oluşumlar kulüp anlayışı dışında kalır” şeklinde tepki gösterdiler.
YÖK’e suç duyurusu
Türk Eğitim-Sen yöneticileri, İstanbul Bilgi Üniversitesinde “gay kulübü” kurulması ve faaliyet göstermesine izin verdikleri gerekçesiyle YÖK Başkanı Prof.Dr. Erdoğan Teziç ve üniversite yöneticileri hakkında, geçen aylarda Hatay’ın Dörtyol ilçesinde Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunmuştu.
Yasaya aykırı
Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Yaşar Gürakan, İstanbul Bilgi Üniversitesi Gökkuşağı LGBT (Lezbiyen-Gay-Biseksüel-Transseksüel-Travesti Kulübü) adlı öğrenci kulübünün üniversite bünyesinde kurulup faaliyet göstermesine YÖK tarafından izin verildiğini ifade ederek, bu kulübün kurulmasına ve faaliyet göstermesine izin verilmesinden dolayı YÖK Başkanı Teziç, İstanbul Bilgi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aydın Uğur ile Öğrenci İşleri Başkanı Prof. Dr. Halit Kakınç hakkında Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunduklarını açıklamıştı. Söz konusu kulubün, Türk halkının asla tasvip etmediği aile yapısına aykırı, yasalarla belirlenen milli eğitimin amaçlarına uymadığını ifade eden Gürakan, tepkisini şöyle dile getirmişti: “Kulübün kurulması YÖK yasalarına ve amaçlarına aykırıdır. Anayasa’mızın 42. maddesinde, ‘Eğitim ve Öğretim Kurumlarında sadece eğitim- öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetler yürütülür.
‘Takipçisi olacağız’
Eğitim ve öğretim, Atatürk ilke ve devrimleri doğrultusunda, çağdaş bilim ve eğitim esaslarına göre devletin gözetim ve denetimi altında yapılır. Bu esaslara aykırı eğitim ve öğretim yerleri açılamaz’ denilmektedir. Yine Anayasa’mızda devletin temel niteliklerinden biri de genel ahlakın ve aile yapısının korunmasıdır. Bu gerekçelerle, öğrenci kulübünün açılmasına izin verenler hakkında suç duyurusunda bulunduk, bunun takipçisi olacağız.”
‘Çirkin oluşumlara göz yumulamaz’
Bir üniversitede eşcinsel kulübünün kurulmasının genel ahlaka uygun olmadığını belirten Türk Eğitim-Sen İstanbul Bölge Başkanı Hanefi Bostan, “Üniversitelerdeki kulüpler rektör ve fakülte dekanının izini olmadan kurulamaz. Bu tür bir oluşuma izin verilmesi, üniversitelerdeki üst düzey yöneticilerin ahlaki yapıya uygun olmayan gelişmelere göz yumduklarını gösteriyor. Üniversitede açılan bu kulüp için YÖK tarafından soruşturma açılması ve gerekli cezanın verilmesi gerekiyor” diye konuştu.
“Ancak bugüne kadar her türlü konuya müdahalede bulunan YÖK, bu konuda herhangi bir tavır göstermiyor. YÖK bu noktada yanlış davranıyor. YÖK’ün bu duruma göz yummasıyla ahlaksızlık yasal bir zemine kaydırılıyor” ifadesini kullanan Bostan, şöyle devam etti:
Manevi değerler
“YÖK’ün asli görevlerinden biri milli ve manevi değerleri korumaktır. Yükseköğretim kurumlarında bu doğrultuda öğrenci yetiştirilmelidir. Bu konuda YÖK üyeleri sorumlu olduğu gibi devletin başka kurumları da sorumluluk almalıdır. Ancak dünyanın hiçbir üniversitesinde görülmeyen bu tür bir uygulamaya gereken tepki gösterilmemiştir. Üniversitede böyle bir kulübün faaliyet göstermesine ses çıkarmamak ve bunu benimsemek kabul edilemez. YÖK bu konuyla ilgili olarak bir an önce harekete geçmeli ve gereken tedbirleri almalıdır.”
Ailelerin ve gençlerin bilinçlendirilmesi gerekiyor
Türkiye’deki bazı üniversitelerin gerçekleştirdikleri faaliyetlerle dikkat çektiğini belirten eğitimci Erol Altaca, “Sabancı, Boğaziçi ve Bilgi üniversiteleri sergiledikleri görüntü ile dış güçlerin emellerine alet olduklarını ortaya koyuyorlar. Bu üniversitelerde yapılan toplantılarda ve meydana gelen oluşumlarda George Soros’un ciddi etkisi bulunuyor. Üniversitelerdeki yetkililer Türkiye için sakıncalı olabilecek her türlü girişime izin veriyorlar. Bu hizmetlerin karşılığını da alıyorlar. Bütün bunlar olurken ülkedeki bir çok gelişmeye müdahale eden YÖK, bu konularda gerekli tepkiyi göstermiyor” dedi.
Yanlış yönlendiriliyorlar
En son Bilgi Üniversitesi’nde kurulan eşcinsel kulübünün bir eğitim kurumu için facia olduğunu söyleyen Altaca, sözlerine şöyle devam etti: “Tamamıyla ülkenin geleceği olan gençlerin ahlakını bozmaya yönelik bir girişimdir. Öğrencilerin yanlış yönde yönlendirilmesine ses çıkarılmıyor. Medya da bu konuya gerekli ilgiyi göstermiyor. Üniversitelerdeki her türlü oluşum hakkında ailelerin, gençlerin bilinçlendirilmesi gerekiyor.”
Hemen kaldırılmalı
“Hükümetin, YÖK’ün, sivil toplum örgütlerinin ve bireylerin şiddetli bir şekilde tepki göstermesi gerekiyor” diyen Altaca, “Bir üniversitede ahlaki değerleri ayaklar altına alan böyle bir kulüp bir an önce kaldırılmalıdır. YÖK’ün konuyla ilgili olarak bir an önce soruşturma açması ve önlem alması gerekiyor” şeklinde konuştu.
Eğitimci Erol Altaca, “YÖK Bilgi Üniversitesi’ndeki bu çirkin girişimle ilgili olarak soruşturma açmalıdır” dedi
’Üniversiteler milli değerleri dikkate almalı’
Asli görevleri bilim üretmek olan üniversitelerin demokratik, sivil ve özgürlükçü olması gerektiğini belirten Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Üniversiteler, eğitim ve sosyal faaliyetlerini yaparken ülkemizin ve milletimizin milli ve inanç değerlerini dikkate almalıdır” dedi.
Uyanık olmak zorundayız
Gündoğdu, “Bir üniversitemizde gay-lezbiyen kulübünün kurulması milli değerlerimizin çiğnendiğini göstermektedir. Böyle bir kulübün kurulmasını medya ve bazı çevreler yadırgamayıp teşvik etmişlerdir. Bu durum düşündürücüdür” diye konuştu. Türkiye’nin Batı’ya göre avantajının sağlam aile yapısı, sayıca sürekli büyüyen milli, manevi ve insani değerlerle donanmış gençliği olduğunu söyleyen Gündoğdu, “Ancak gerek bazı medya organları gerek bazı üniversitelerin yaklaşımları, bu sağlam toplumsal yapıyı yıkmaya yöneliktir. İçeriden ve dışarıdan Türk ailesi ve gençliğini yıkmaya yönelik her türlü tuzaklara karşı uyanık olmak zorundayız” uyarısında bulundu. “Yakın geçmişte bazı üniversitelerimizde ‘Ermeni Soykırımı’nı ispatlamak isteyen sözde aydınlara zemin hazırlanması şaşırtıcıdır. Üniversitelerimiz tam aksine Ermeni Soykırımı olmadığı tezini savunan aydınlarımıza uluslararası camiada tezlerini anlatma fırsatı sağlamalıdır. Bunun için akademisyenleri kitap, makale yazmaları için teşvik etmelidir” diyen Gündoğdu, sözlerini şöyle tamamladı: “Bu eserler yabancı dile çevrilerek uluslararası kütüphanelere gönderilmelidir. Tamamına yakınının ‘Ermeni Soykırımı olmuştur’ tezini savunan ulusal ve uluslararası katılımcıları üniversitede toplayıp Osmanlı ve Türkiye’yi eleştirtmek, üniversitelerimizin görevi değildir.”
YENİÇAĞ
Yayınlandığı link https://www.frmtr.com/guncel/1092179-universitelerde-sinsi-oyun-escinsel-klupleri.html
__________________
A.B'yi memnun etmek için KADIN HELASINA GİREN LGTB'liyi haklı bulduğuna dair 15 Şubat 2015 tarihli mahkeme kararı A.B parlamentosuna sunulmuş.
Şimdi son vuruşa gelelim. Recep Tayyip Erdoğan'ın daha 2002'lerde, başbakan olmadığı yasaklı yıllarında bu işe bakışını belirtmiştir. Yoruma gerek de bırakmamaktadır.
Başbakan Erdoğan: Eşcinsellerin de yasal güvence altına alınması şart!
Başbakan Erdoğan, 2002'de konuk olduğu bir televizyon programda “Eşcinsellerin de kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde yasal güvence altına alınması şart” diyor.
CHP ve BDP’nin yeni anayasa için gündeme getirdiği eşcinsellere eşitlik talebi, ”genel ahlaka aykırı” olduğu iddiasıyla AKP ve MHP’nin direnciyle karşılaştı. Eşcinsel hakları, yeni anayasa yazımına başlayan TBMM’deki Uzlaşma Komisyonu’nda hâlâ tartışma konusu olurken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın 10 yıl önce bu konuda dile getirdiği taahhüdü içeren bir video kaydı internette dolaşıma girdi.
2002 yılında Abbas Güçlü’nün “Genç Bakış” programına konuk olan Başbakan Erdoğan, Ahmet Altın Işık isimli öğrencinin “Eşcinsellere haklar tanınmalı mı tanınmamalı mı?” sorusu üzerine, “Eşcinsellerin de kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde yasal güvence altına alınması şart” diyor.
Kaos GL’de yayımlanan “Erdoğan’dan eşcinsel açılım!” başlıklı haber şöyle:
2002 yılında Abbas Güçlü’nün hazırlayıp sunduğu "Genç Bakış" programına katılan Recep Tayyip Erdoğan’a, Ahmet Altın Işık isimli öğrenci;
“Bildiğimiz gibi Türkiye’de eşcinsel vatandaşlarımız var, eşcinsel vatandaşlarımıza Avrupa’da olduğu gibi evlilik hakkı gibi başka haklar tanımayı düşünüyor musunuz, kişisel olarak ne düşünüyorsunuz, eşcinsellere haklar tanınmalı mı tanınmamalı mı?” diye sormuştu.
Recep Tayyip Erdoğan ise bu soruya;
“Eşcinsellerin de, kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde, yasal güvence altına alınması şart. Zaman zaman bazı televizyon ekranlarında onların da muhatap oldukları muameleleri insani bulmuyoruz” yanıtını vermişti.
Videoyu izlemek için tıklayın
Şimdi biz iftira mı attık?
İftira AKP ve partililerinin tek değişmez, alçak siyasetleridir.
Sömürge ülkelerden Hindistan Müslümanları arasında gay evlilikleri, eşcinsellik Vehhabi mantığıyla İslam'a uyduruldu.
Bu yazı da ortak görüş, Avrupa Birliği'nin ve Soros fonunun özel destekleriyle ülkemizde LGTB hareketinin körüklendiğinde görüşler toplanmaktadır. Bu bir iftira değildir gerçektir.Sömürge ülkelerden Hindistan Müslümanları arasında gay evlilikleri, eşcinsellik Vehhabi mantığıyla İslam'a uyduruldu.
Yazılarımın bundan öncekileri de LGTB'nin bir Vatikan bir kripto Müslüman hareketi, dini boyutu olan bir sinsi yaptırım olduğu yazılmış,ebeveyn ve çocuklardan oluşan klasik aile yapısının korunması önemle vurgulanmıştır.
Bir şekilde bu yaşantıya mecbur olmuş, edilmiş insanların bireysel hakları ve tercihleri sosyologların, ruh doktorlarının, toplum sağılığını koruma örgütlerinin ve hükumetin konusudur.
Takdir insanlarındır. Kimseye iftira atmam, belgesiz iş yapmam.
Dediysem, belgesi silinmişse mutlaka bir yerlerde gene bulur koyarım yeter ki sağlıklı olayım, imkanım olsun.
Alaeddin Yavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc