KUZEY KORE ÖNDERİNİ KAYBETTİ
Kamuoyunun önüne hastalığı yüzünden çıkamadığından dolayı uzun
zamandır öldü, yaşıyor, yok öldüğü gizleniyor tarzı birçok dedikodulara sebep
olan devlet başkanları Kim Jong İl’i hatırlarsınız sanırım.
Kuzey Kore devlet televizyonu, Kuzey Kore Demokratik
Cumhuriyetinin kurulmasında önder olan ve ülkenin ilk Cumhurbaşkanı olan babası
Kim İl Sung’dan hanedanı 1994’de devralan bu gün 69 yaşındaki bu esrarlı
önderin yerel saatle sabah 08.30’da vefat ettiğini duyurdu.
İlk ölüm haberini Çin’in resmi ajansı Şinhua, önderin, büyük
fiziki ve zihni rahatsızlıklardan dolayı öldüğünü bildirmiştir.
ABD’nin The New York Times dergisinde yayınlanan, G.Kore Seul’den
olayla ilgili bir makalesi yayınlanan David E.Sanger ile Choe Sang-Hun’un
yazdıkları makaleye göre de, Kuzey Kore önderi Kim Jong İl, aile rüyasını
gerçekleştiren, ülkesinin izole edilmesine,halkını açlıkla maruz bırakan, K.Kore’yi
nükleer silah gücüne dönüştürürken de despotluk içinde boğan bir diktator olarak
tanımlamıştır.
Önderin, ülkenin henüz açıklanmayan bir bölgesinde trenle
seyahati sırasında gelen kalp krizi sonucunda Cumartesi günü öldüğü ancak
pazartesi günü devlet merkezli medya tarafından duyurulduğunu yazmış ve zalim bir
politikacı olduğunda da ısrar etmiştir.
Ayrıca, 69 yaşında vefat eden önderin ölümünün Asya
ülkelerindeki yansıması olarak Asya borsasının çalkalandığına işaret
edilmiştir.
İktidardaki İşçi Partisince yapılan açıklamada da
yerine en küçük oğlu Kim Sung Un’un babası tarafından seçilmesi sonucu
getirildiği, 1950’de başlayan Kore savaşı 1953’te sona ermiş ancak bir barış
antlaşması imzalanmadığından, teknik olarak halen Güney Kore ile savaş halinde
olmasının yanında ülkenin savaş başlıklı füze denemesini de gündeme taşımış.
Babasının yerini anında dolduran, geçen yıl Eylül
ayında, İşçi Partisi Merkezi Askeri Konseyiinin başkan yardımcılığına getirilen
ve dört yıldızlı general yapılan oğul veliaht Kim Jong Un’dan iktidardaki İşçi
Partisinin “Devrimin Büyük Veliahtı”,”Halkın ve Ordunun Seçkin Önderi”
sıfatlarının yakıştırılmasının yanında ordudaki askerlerin kendisine bağlılık
yemini ettikleri de öne çıkarılan konular arasında yer almıştır.
Kore Savaşını gösteren bu haritada Kırmızı Sosyalist Kore'yi Mavi Amerikan Ordusunu temsil etmektedir |
Malum, Amerika’nın yarı resmi yayın organı olan
küresel sermayenin basınından daha farklı bir yorum zaten beklenemezdi.
Kore, günümüzdeki moda deyimle ülkemizde yapılan ilk
“Türkiye Baharı” siyasi darbesi olan Demokrat Parti hükümetinin, halkımızı
hemen bir “Küçük Amerika” yapma andavallılığı ile asker gönderdiği ve yok yere
binlerce askerimizin kıyıldığı yer olması, halen yaşayan çok sayıda “Kore
Gazimizin” de aramızda olması göz önüne alındığında bizler için önemli,
bilinmesi gereken bir ülkedir.
2003 Dünya Kupası maçlarında da “bize yenilmiyorlar,
biz sizin için o kadar asker harcadık” sızlanmalarımızdan sonra bize yenilen Amerikan
uydusu Güney Kore kıyaklarını da hatırladığımızda Kore konusuna biraz daha
yoğunlaşabiliriz.
Geçmişte Coşan adıyla tek bir devlet olan Kore, Asya
kıtasının en doğusunda, Kore Yarımadasının güney yarısını kaplayan bir ükedir.
Moğol kökenli halk olan Korelilerde Çin kültürü hakimdir.
1905’de Rus donanmasını Sarı denize gömen Japonların
işgaline uğradılar. Japonların katı yönetimlerine karşı örgütlenenen direnişler
başarı getirmedi, Japonlar sayısız genç kız ve kadının ırzına geçmekten tutun
aklınıza gelecek her kötülüğü bu dönemlerde uyguladılar.
II.Dünya savaşında 1946’da, Japonların da Nagazaki
ve Hiroşima’ya atılan iki atom bombasının ardındna kaybedenler ligine katılmasından
sonra, sosyalist rejimi benimseyen Kuzeyliler ile Amerikan Kapitalizmine
yanaşan feodal güneylilerin çatışmalarına emperyalizm müdahale etmiş ve “38. Paralel’in”
kuzeyini “Kuzey Kore, güneyini de Güney Güney olarak iki parçalı devletler
olarak tespit etmiştir.
Kuzey Kore bağımsızlığını Japonların ABD tarafından yoğun
olarak bastırıldığı günlerde,15. Ağustos 1945’de kazanmıştır. SSCB ve Çin’in
destekleriyle iktidar olan ebedi başkan Kim İl Sung’un 1994’de ölümüne kadar bu
kurucu liderce yönetilen ülkede iktidar 1994’te oğul Kim Jong İl’e, bu gün de
torun Kim Jong Un’a geçmiştir.
Habere konu olan önder Kim Jong İl’in ülkesi, 2003
Kore olimpiyatlarında futbolda dünya üçüncüsü olalım diye bize yatan, ABD
işbirlikçisi Güney Kore’nin değil, bizim de ABD-NATO ordusu yanında “NATO”
üyesi olalım diye ülkelerini ve özgürlüklerini savunan bu insanların üstlerine
asker gönderdiğimiz Kuzey Koredir.
Amerika'nın Üç Atlısı. Menderes, Özal ve Erdoğan. İkisi muhtemelen ABD galdyosunca öldürüldü, üçüncüsü halen sağ! |
“Küçük Amerika” olacağız palavrası ile binlerce
askerimizin Kore’de vatanını ve özgürlüklerini savunan Kore halkına karşı
savaşmaya gönderme fedakârlığını (!) yapan Menderes’in de bırakın ABD’ce
ödüllendirilmesini, 1955’lerden sonra Marşal ve Truman kredilerinin
kesilmesiyle şaşkına döndürülmüş, “6-7 Eylül 1956” olaylarıyla sarsılmış, ülke
açmaz bir “Kıbrıs Siyasetine” bulaştırılmış ve gene bir Amerikan darbesi ile Adnan
Menderes idam edilişmiştir.
Menderes ve onu bu işe koşan işbirlikçilerin kerizliklerinin
vatan evlatlarının Kore yarımadasında “bedava içtikleri şehadet şerbetleriyle”,
ekonomik krizler, yüksek enflasyonlar, iç karışıklıklar, askeri darbelerle
ödenmesi ve sonucunda ülkemizin değil “Küçük
Amerika” olmayı, Kore’de binlerce askerimizi harcamamıza rağmen, NATO’ya girmemiz
karşılığında mevcut “iki uçak fabrikamızı” kapatmamızdan
devletin bütün kurum ve kuruluşlarında yabancı
istihbarat örgütlerinin çöreklenmesine, kamu kurum ve kuruluşlarının ABD ticari
şirketlerince sömürülmesine neden olması rezaletin en önemli boyutudur.
11.Eylül.2001 İkiz Kule çakma operasyonunun ardından
ABD’nin başkanı olan yavru G.W.Bush’un “Terörist Devlet” ilan ettiği beş
devletten Müslüman olmayan tek ülke de Kuzey Kore’ydi.
G.W.Bush'un kardeşinin dinamitlediği ortaya çıkan, İslam'a karşı Haçlı Seferi başlatma gerekçesi sayılan İkiz Kulelerin 11.9.2001'deki imha olayı. |
Sömürgeci küresel Yahudi sermaye yapılanmasının
sinsi, köleci siyasetlerine bütün askeri, ticari, siyasi engellemelere ve
okuduğunuz iftira ve suçalamalara karşı sebatla direnen Kim Jong İl’in
toprağında dinlenmesini, sevenlerine ve halkına da sabırlar, babasının yerine
geçen veliaht K.J.Un’a da başarılar dilerken üç nesildir süren bu “saltanatın”
sosyalizme de yakışmadığını ve en uygun zamanda terk etmesi gereğine önem
vermesini dilerim.
Zira, ülkedeki siyasi iktidarın yapısı sosyalist
olmaktan çok feodal bir görünüm sergilemektedir. Aman, değişim yapalım derken
de Amerikan dümenlerine de gelmeyiniz.
Saygılarımla!