6 Ekim 2014 Pazartesi

"HAYIRLI CUMALAR" HRİSTİYANLARIN SELAMIDIR.

“HAYIRLI CUMALAR” HRİSTİYANLARIN ORUÇ GÜNÜ İLETİSİ

Size Cuma mesajları geliyor mu bilmem. Hiç sevmediğim halde, hata dinlere inanmadığımı açıkladığım, yazdığım, her yerde de söylediğim halde, bana daha fazla “Hayırlı Cumalar” mesajları geliyor.


AKP gelinceye kadar mı “Müslüman’dık” AKP geldikten sonra mı “Müslüman olduk” diye kendime sormaya başladım.

Tayyip Erdoğan’ın Amerika’ya pazarlanmasına şahit olmasam, 60’ına merdiven dayamış olmasam AKP zamanında Müslüman olduk” diyebilirdim.

Ama, şimdi, AKP ile milletin dini, milli inançlarının IRZINA GEÇİLDİ diyebiliyorum.
Nasıl mı?
İşte bu dinde olmayan kutlamalar ve niceleriyle.
Şu HAYIRLI CUMALAR ifadesinin Hıristiyanlık dinindeki yerini sizlere vereyim de okuyunuz bakalım bana hak verecek misiniz?
İsa Çarmıhta ölümü beklerken.

İsa peygamberin, Kudüs’e girerken, yolda gördüğü bakire dişi sıpaya binerek “Allah olduğunu” kanıtladığı günden sonra sonunu hazırlayan olaylar başlar. Yahudi olduğundan, sözleri de Yahudilerin en büyük din ulemaları olan Sinod, Sinhedrin meclisi üyelerini delirtir.
Sonunda ölümü öncesi bir aylık olaylar onun sonunu getirir. İsa’nın çarmıha gerilmesi konusunu anlatmamı da beklemeyiniz, muhakkak ki bir yerlerde bu konuda bilgi sahibi olmanız gerekir.

Doğrudan konuya girmemde bu yüzden sakınca görmüyorum.

Yazıda kaynak olarak İncil’in ilgili ayetleri yanında “Wikipedia” dan da yararlanılmıştır.


“İyi/Hayırlı Cuma”, İsa’nın çarmıha gerilerek Calvary (Golgota/Kafatası Tepesi) nde ölümünün anısına Hıristiyanların özen gösterdikleri dini tatil günüdür.
İsa peygamberin çarmıha gerilip öldürüldüğü ve iki gün sonra dirilip göğe çekildiği olayların yaşandığı haftaya Hıristiyanlar “Latince Hebdomas Sancta; Hebdomas Mayor/Büyük Hafta/Kutsal Hafta” adını vermektedirler.
15.4.2022


Bu haftanın kutsal günleri Çarşambadan başlar, Kutsal Çarşamba (Spy Wednesday), Kutsal Perşembe (Maundy Thursday), Kutsal/İyi/Hayırlı Cuma (Holy Friday) ve Kutsal Cumartesi (Holy Sturday) günlerinden ibarettir ve Paskalya Pazarı (Easter Sunday) gününü içine almaz.


III. ve IV. Yüzyıllarda oluşturulmuş Havariler Anayasası (M.18;19)nda bulunan özel bir haftayı işaret eden tarihtir. Paskalya bayramından bir hafta önceki haftadır. Bu metinlerde bütün haftanın günleri kutsal olmasına rağmen özellikle Cuma ve paskalya günü olan Pazar günü oruç tutulur. Bu oruç sadece diğer günlerden daha az yemek yemeyi ve yemeklerde et kullanmamayı gerektirir.
Bu “Hayırlı Cuma” gününde oruç ve tatil uygulamasının, Pazar ile hafta tatilini “iki güne” çıkartacağı endişesiyle İmparator Konstantin tarafından hoş bakılmadığından şüphe edilir.
Teosidiyus metinlerinde ise bütün bu “15” gün boyunca bütün iş yerlerinin, mahkeme kapılarının kapatıldığı yazılıdır.
Haftanın en belirgin, öne çıkan günü Kutsal/Hayırlı Cuma günüdür. Onu “Sabbatum Magnum/Büyük Sabbat” yani “Hayırlı/Kutsal Cumartesi” diğer deyişle “Paskalya Arifesi” takip eder.
Özellikle Nurcular ile Fethullah Gülenci Işıkçılar tarikatlarının halkımıza dayattığı “Kutlu Doğum Haftası” nın da “14” Nisan öncesindeki hafta olması tesadüf değildir.
 Bu kutsal Haftanın önemine gelince, İsa’nın Kudüs’e girmesiyle başlamasıdır.
Pazartesi günü; İncil Yahya 12:1-11 ayetlerinde geçtiği gibi Bethany’de İsa’nın yağla ovularak vaftiz edildiği gündür.
Salı Günü; İncil Yahya (13;21-38) ayetlerde anlatıldığı gibi, son yemekte Yuda İskaryot’un ihanet edeceği ve onun da ihanetini inkar edeceği kehanetini İsa yapar.
Çarşamba günü: Matta İncili (26:14-25) yazdığına göre Yuda İskaryot, yüksek Yahudi ulema meclisinden bir rahip ile ihanetini planlar. Bu yüzden de “Spy/Casus Çarşamba diye de anılır.
Katolik Kilisesince yazılmış Roma Ayinlerinde Paskal Triduum ya da İslam’da aynı adı taşıyan “Üç günler”  adıyla dilimize çevirebileceğim; Haz, Ölüm, Gömülme Üçgünü( Easter Triduum) , Hayırlı Cuma Üç günü (Holy Triduum) ve Paskalya Dirilme Üçgünü (Pascal Triduum)olarak düzenlenmiştir. Pazar günü İsa’nın dirilmesi ve göğe çıkması adına akşam ayini düzenlenir.

Katolik Kilisesi, Cuma gününü  Oruç günü, Latin Kiliesi “Tam Yemek günü”, ama her gün yenilenlerden daha az ve et içermeyen yemeklerin yenildiği ibadet günü olarak tanımlamıştır. Bu yüzden de bazı Hristiyan ülkelerde bu güne Balık Günü de denilir ve bu ülkelerde saat 15.00’e kadar tatil de yapılmaz.
Kutsal Cuma ya da “Hayırlı Cuma” günü, Amerika’da kurulan ilk “12” eyalette tatil olarak kutlanmaktadır.

Paskalya Hıristiyanlığında;
İsa Doğruldu, Kutlu Paskalya
/Zevk günleri olsun

Rengarenk Paskalya yumurtaları
Bizans Hıristiyanları (Doğu Hıristiyanları), Ortodoks Hristiyanları (İstanbul Ayinlerini takip edenler) ve Grek/Yunan Hristiyanları bu  Cuma gününü, “Büyük Gün, Kutsal/Hayırlı Gün ya da “Ulu/Büyük Gün” adıyla anarlar.


Kısaca özetlersek, İncil'de geçtiğine göre, İsa Allah'ın oğlu ve kendisidir. İnsanlar günahkâr yaratılmış ve günahkar doğmaktaydı.
O insanlara acıdı,
"Ölümlü İnsan" olarak yeryüzüne "Kutsal Hizmetçi" Meryemden Yahudi Sinogogunda doğarak geldi. Kendisinden önce yaşamış, onun zamanında yaşayan ve onun ölümünden sonra yaşayacak olanların günahlarını "kendisini çarmıha gerdirip öldürterek ödedi". O zamana kadar bütün kavimlerin tanrıları da doğup ölüyorlardı. İsa, "Ölen Tanrı Dinlerinin" tanrı tanımlarına birebir uyan bir kişilikti. O da, ölerek insanlığı günahlarından kurtarmış bir "Ölen Tanrı"ydı. Böylece Hristiyan olan herkes, bu fedakâr "Ölen Tanrı" sayesinde kurtulmuş olacaktı.

Çarmıha gerilip "Öldürüldüğü gün CUMA" olduğundan, o gün İsa'nın ölümüyle insanların günahları bağışlandığından "Hayırlı Cuma" ilan edilmiş, iki gün sonra "dirilip göğe çekildiği gün de PAZAR" olduğundan bu güne de "Easter, Paskalya/Zevk-Haz-Bayram" günü denilir.
"Hayırlı Cuma-lar" Hristiyanların günahlarının bağışlandığı gün" olduğundan bu adı almıştır.
İnsanlığa karşı görevini yapıp, işini bitiren tanrı, Tevrat'ın Yaratılış Kitabında evreni ve gök cisimleri yaratmayı "altı günde" bitirdikten sonra yedinci gün "Pazar günü" işini bitirip göğe çekilmesi, "Tatil yapması" da yaratılış kısmına uygundur.

Müslümanlar ise benzer anlamda "Cumanız Mübarek olsun!" deyimini kullansalar da, ben çocukluğumda böylesine "Hayırlı cumalar" kutlaması ne gördüm ne işittim. "Cumanız mübarek olsun" ifadesinin de çoğunlukla bu Nurcu tayfasından işitirdim.

12 Eylül 1980 askeri cuntasının getirdiği olanaklarla devletin bütün kurumlarına yerleştirilen  Işıkçılar tarikatı mensupları Fetullah Gülen önderliğinde devleti teslim almış olan 1915 Ermeni Tehcirinde “Müslüman olduk” deyip kalan, Sünni Müslüman gibi yaşayan ama içinde Gregoryen Hıristiyan kalan kripto Ermeni cemaatidir.

Nurcular ise Osmanlı zamanında, Şafi Kürtler, Süryani Hristiyanları, Yezidi, Yahudi Kürtler ile Rum soylu Araplar arasında yayılan Efganilik, Bahailik, Vehhabilik akımlarını takiben kurulmuş, 14 Mayıs 1950 seçimleriyle iktidar edilen DP’nin getirdiği, Süryani Hristiyanlığı, Sabi, Şemsi, Yakubi Yahudilerinin Sünni İslam ile karıştırdıkları İngiliz/Amerikan/Mason İslamı akımları, 03 Kasım 2002 genel seçimleriyle iş başına geçen AKP hükumetiyle toplumumuza dayatılmıştır.
Bu dayatmanın “Hıristiyan kökenlerinin” en belirgin işaretleri, Çarşaf-peçe, Türban dayatmasının yanında, İslam’da yeri olmayan “Kutlu Doğum Haftası” adı ile “Hazreti Muhammet’in Doğum Günü” etiketi altında “İsa’nın çarmıha geriliş ve Diriliş günü” olan “Paskalya bayramlarını” Müslümanlara kutlatmasıdır.

AKP döneminde, cep telefonlarımıza gelen mesajlardan televizyon ekranlarına yansıyan bir “Cuma Düşkünlüğü” aldı başını gitti.

“Hayırlı Cumalar” iletilerinden bana iyice gına geldi.
Bu yazımdan sonra aklı olan ne “Kutlu Doğum Haftası” kutlar ne de “Hayırlı Cumalar” mesajına hoş bakar.

İnsanların dini değerlerine bir şey deme hakkımız yoktur ama, Müslümanlık adı altında Hıristiyan ve Yahudi dini değerlerine halkı alıştırmak da onları dininden çıkartmak, değiştirmek, dönüştürmek onlara yapılan en büyük aşağılama ve hakarettir.

O halkı “kültürel olarak köleleştirmektir.

Bu millet de katlanırsa katlanır artık.

Alaeddin Yavuz
keykubat /
adilyargic/
adilyargicc
 NOT:Gregoryen Ermenilerin, Süryani, Sabi, Yahudi Hıristiyanlarının "Allah" adıyla Müslümanların tanrısına "Ay Tanrısı" olarak tapındıklarını unutmayınız.
Kaynak olarak verdiğim Wikipedia linki ve ona bağlı linklerden yararlanılmıştır. Yorumlar bana aittir.
http://en.wikipedia.org/wiki/Good_Friday

EKTİR;
HRİSTİYANLARDA ARALIK AYININ KUTSAL GÜNLERİ

ARALIK AYININ ÖNEMLİ GÜNLERİ

08 Aralık- Buda Günü-Buda’nın aydınlanma günü
Hristiyanlık
İlk Dört Pazar- 25 Aralıktan önce kutsal sayılır.
05 Aralık- Aziz Krampus günü- Noel babanın alternatifi şeytan olarak Hristiyanlık öncesi Alp dağları çevresinde kutlanan, çocukları cezalandıran bir azizmiş. Hristiyanlığa girmiş işte.
06 Aralık. Aziz Nikola (Noel baba) günü.
13 Aralık- Aziz Lusiya (Lucia) günü. Kilis bayram günüdür. Aziz Lusiya, elinde ışık ve tatlılarla gelen genç kadındır.
En Uzun Gün-Kayıpların bulunduğu gün ve kış gün dönümü arifesi olarak kutlanır.
24 Aralık Nole arifesi
25 Aralık Noel günü. Dünyada yaygın olarak Hristiyanlarca ve Hristiyan olmayanlarca da kutlanan ve tatil olan gündür.
25 Aralık Sirmum’lı Anastasiya günüdür.
25 Aralık- 06 Ocak-Meryem ana ile Yahya peygamberin Betlehem’e yola çıktıkları günler adına kutlanır.
16-24 Aralık Los Posadas- Meksika’da Meryem ile Yahya’nın Betlehem’e yola çıktıkları günler olarak kutlanır.
26 Aralık- Aziz Stefanos günüdür. Musa’ya küfür ettiği gerekçesiyle Yahudilerce recm edilmiştir.
27 Aralık- Evancelist Aziz Yahya günü
28 Aralık Kutsal Masum’ların günü- Matta İncil’ine göre, Romalıların tayin ettiği Yahudi kralı Herod’un tahtını kaybetmekten korktuğu için yeni doğan çocukları öldürttüğü gündür.
31 Aralık Aziz Silvester günü-M.S. 335’t3 ölen papa Silvester’in ölüm günü.

3 Ekim 2014 Cuma

AKP'NİN DİNİ VE MEZHEBİ NEDİR?



AKP, KESİNLİKLE SÜNNİ MÜSLÜMAN DEĞİLDİR.

Ahmet Davutoğlu, "Din eğitimi terörü önler" demiş.

Hangi dinden bahsediyor bu salak?

Ahmet Davutoğlu,Kendisi Kırımlı Musevi. Eşi de öyle, adı da Sara.

Siz hiç "Sara, Sare" adlı Müslüman kadın tanıdınız mı?
Ben tanımadım.



PKK, Yezidi, Zerdüşt, Ortodoks Hristiyanlığın farklı uygulamaları olan Gregoryen, Protestan, Katolik Ermeniler, Süryaniler, bu dinlerde görünen Yahudilerle dolu.

Besledikleri Işid, Avrupa ve Rusya dahil her milletten lejyoner ordusu olmasına rağmen Vehhabi görünmektedir. Ama, Ortodoks Hristiyanlığı farklı İncillere göre uygulayan Süryani, Kipti, Gregoryen, Habeş Hristiyan mezheplerinden olan ABD ve AB ülkelerinden toplanmış militanlardan oluşmaktadır. Komutanları da Fransız lejyoner ordusundan bir tuğgeneraldir.

AKP'nin çok sevdikleri(!) Osmanlı'nın son şeyhülislamları da Yahudi, İsevi devşirmeleriydi ve hepsi Vehhabiliği ayrı bir din olarak yorumladılar. 1740'larda İngiliz rahip ajanlarınca piyasaya sürülen Vehhabiliği Osmanlı asla "İslam" kabul etmedi.

IŞİD de Vehhabi, Türkiye'de her din var ve Aleviler mezhep sayılmamalarına rağmen mezheplerden fazla nüfusa eriştiler. Gülen cemaati, Müslüman Gregoryen Ermeni, Nurcular Süryani, Yezidi Kürtlerin Şafilikle harmanladıkları Mason İslamıdır.

AKP zaten Kripto Rum, Ermeni, Gürcü, Çerkez Vehhabiler ve Hristiyanlardan ibaret. Çarşaf-peçe, türban zaten bu dinlerin simgesi, rahibe kıyafeti. Süryani kilisesi "kadınlarının rahibeler gibi giyinmelerini tercih ettiklerini açıkladı zaten.
Önce dinin ve mezhebin adını koysunlar da bilelim.
Hangi din, hangi mezhep?
İran Mitracılığını Grekler kopyaladılar, Hristiyanlık çıkıncaya kadar en az 2000 yıl hem doğunun hem batının dini olmasına rağmen çöktü.
Hristiyanlık dünyaya yayıldı ama her ülkede ve her kasabada farklı yaşanan bir din olarak var.
1400 yıldır İslam çıktı,dört esas mezhebe bölündü ama, Alevilik gibi kollar, mezheplerden fazla yaygındır. Dört mezhep bazılarına göre 600 bazılarına göre 1000 kadar tarikata bölünmüş, her biri ötekine "gavur" demektedir.Camileri, mescitleri ayrıdır.
Şeytan ibadeti olan Sabi/Süryani dini kıyafeti giyen
Bitlis'li kadınlar. Günde yedi vakit namaz kıldıklarını,
Sünni İslamdaki bütün ibadetleri aynen yaptıklarını biliniz.

Osmanlı Anadolu'yu 620 yılda tek mezhep ve tek din haline getiremedi. Hatta sonra herkesi kendi haline bıraktı da denilebilir.
Sadece Amerika yer küre halkına bir "dini deli gömleği" dikip verdi diye herkes bu gömleği giymek zorunda mı?
Siyasilerin amacı, toplumları asayiş olaylarını sıfıra indiren adaletli bir devlet kurmak ve yaşatmak ise bunun din ile olmayacağı açıktır.
Herkes aklını başın alsın.

Biliyoruz ki, sizler, Emevi'den Osmanlı'ya "İslam'ı dayatmayla kabul etmiş, "devşirme/kripto gayrimüslümlersiniz.

 Camide hocalık eder,, devletin başında cumhurbaşkanı olur, dışarı çıkınca da "Türkler bize baskı yapıyor, dinimizi yaşatmıyor" diye ağlanır, koltuklarınızı, hırsızlıklarınızı sürdürmek için millete de "Allah, vatan, millet, Türkçülük, Türk-İslam sentezleri gibi saçma siyasetleri güder, milletin enerjisini boşa akıtırsınız.

12 Ocak 2024'de eklendi 

Tamam, dinin, diyanetin başına geçirdiğimiz, devşirme dedelerinizin önerileriyle geçmişte yapılan dini baskıların öcünü aldınız artık.
Milleti aldatıp kendiniz köle de ettiniz. Hala aymayanlar da çoğunlukta zaten ki iktidardasınız.

"Müslümanlar bize asırlarca din dayattılar, şimdi biz onların dinlerini değiştirip dönüştürdük, intikam aldık" mantığındaki "dindar ve kindar" siyasetler, zaman içinde karşıt eylemleri doğurur.
12 Ocak 2024'de eklendi 


Bırakın, demokrasimizi geliştirip, dini ibadetleri "her dine misyonerliği yasaklayarak, ibadet özgürlüğü içinde insanların yaşayacağı, akılcı, demokratik rejimden" daha iyisi mi var?

Müslümanlardan öç almak için kazdığınız bu karanlık din çukurunda, sizin de nesilleriniz bu çukurda birlikte yaşamayacaklar mı?



12 Ocak 2024'de eklendi 


Müslümanlar, ya İslam'a çok benzeyen bu Hristiyanlık mezheplerine girecekler, asimile olacaklar ya da dinlerine sahip çıkacaklardır.
Aksi halde şimdiden kiliselere aidat ödeseler iyi olur. Zira bu konuda AKP epey yol almıştır.

Takdir okuyanlarındır.
Hristiyan cemaatinin eline geçen bir camide
Hristiyan ibadetleri yapılmaktadır.

Alaeddin Yavuz
keykubat /
adilyargic/
adilyargicc

30.11.2014'de yapılan ektir;

AKPKK KOALİSYONU MÜSLÜMAN DEĞİLDİR, TÜRK DEĞİLDİR, AJAN İHANET PARTİSİDİR.
AKP VE TAYYİP ERDOĞAN'IN SÜRYANİ OLDUĞUNU BELGELERİYLE İSPAT ETTİM, NAMAZ KILAN, İSLAM'I, MÜSLÜMAN GİBİ İBADET EDEN ORTODOKS HRİSTİYANLIĞA DÖNÜŞTÜREREK BİZANS'I KURACAĞINI YAZDIM. HALA DA YAZIYORUM.
AMA BU DEFA BİR AKP'Lİ ONU BİZANS'IN PATRONU İLAN ETTİ.

Haber aynen şöyle;

TİKA Başkanı Erdoğan'ı 'Bizans'ın patronu ilan etti"

 TİKA Başkanı Serdar Çam'ın Papa'nın Türkiye ziyaret dolasıyla attığı tweet tartışma konusu oldu

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Katolik Hıristiyan dünyasının ruhani lideri Papa Francis'in görüşmesi esnasında Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı (TİKA) Serdar Çam, kişisel Twitter hesabından “Doğu Roma'nın Patronu, Batı Roma'nın patronunu ağırlıyor. Mazlumların Babası, Katoliklerin Babası Francis'i ağırlıyor.”şeklinde mesaj attı.

Bu mesajı üzerine sosyal medya üzerinden Çam'ın Erdoğan'ın Bizans'ın patronu yaptığı eleştirileri geldi. Bu eleştirilere çevap olarak Çam, “Dinlerarası Diyalog' safsatasının mensupları alaya alsanız da nafile. ‘Allah katında tek din islamdır' vakarını böylece öğreniyorsunuz.”ikinci bir mesajı takipçileriyle paylaştı.

Çam daha sonra attığı twitter mesajlarında ise Erdoğan'ın Fatih'in mirasçısı olarak niteledi. Çam, ilk attığı twitter mesajındaki ifadeleri açıklamak amacıyla daha sonra şu tweetleri attı:

“İstanbul Fethiyle Fatih Sultan Mehmet Roman'nın başıdır Müslümanların başı olarak halife Türklerin başı olarak da Hakanlık; Miras devam ediyor. Fatih Doğu Roma'yı Fetihinden sonra, Batı Roma'ya yöneldi. Ömrü yetmedi, seferde 48 Yaşında şehit oldu; Bizans'ı bitirdi; Doğu Roma'nın sahibidir." 29.11.2014 08:54
Aynı camide İsevi ibadeti

Daha fazlasını oku: http://haber.rotahaber.com/tika-baskani-erdogani-bizansin-patronu-ilan-etti_502318.html#ixzz3KYYjVjSQ

14 Eylül 2014 Pazar

CENNETE GİDİP OROSPU MU OLACAKSIN?

CENNETE GİDİP OROSPU MU OLACAKSIN?

Yıllar önce Rize’li bir arkadaşımla dini konularda konuşurken konu kadınların cennete girmesine gelmişti.

Hint Can dininde cennet, Tanrı ağaçtan bakıyor, ırmakta aşk var.
Ben, Kur’an ayetlerini örnekleyerek kadınların cennete doğrudan giremeyeceklerini, değiştirilip “huri” yapılacaklarını ve altından ırmaklar akan, sırça/cam köşkleri olan cennette kadınlara da erkeklere de bu yaşamdaki eşlerinin verilmeyeceğini söyledim.

O da aynı bilgilere sahip olduğunu, benimle hemfikir olduğunu, hatta, bunu memleketlerinden yaşanmış bir olayın fıkralaşmış halini anlatarak örneklemişti.


Eşine aşık olan, cennet yaşamında da eşiyle yaşamak isteyen bir Rize köylüsü bunu arzusunu dini bilgisi yerinde bir arkadaşına anlattığında, cennette eşinin kendisine verilmeyeceğini öğrendiğinde çok üzülmüş, arkadaşının iddiasını bir de köyün hocasına doğrulatmak istemiş, onu eve yemeğe çağırmış.

Hocanın eşi misafirliğe erken gelmiş, ev sahibesi ile birlikte yemekler hazırlamışlar, işleri bitirince aptes alırken ezan da okunmuş.
Akşam namazından çıkan adam,hocayı da alarak eve geldiğinde kadınlar da namaza durmuşlar.
Adamın da içi içini yediğinden kendini tutamamış ve merakını tatmin için hemen hocaya sormuş;

-Hocam, ben karımı çok seviyorum, ahrette de onunla olmak istiyorum. Ama diyorlar ki, cennette erkeklere eşleri verilmeyecekmiş. Bu gerçekten böyle mi?
Hoca;
-Evet, kitap öyle yazıyor. Erkekler cennete olduğu gibi girecekler ama kadınlar değiştirilecekler.-
Köylü;
-Nasıl  değiştirilecekler?
Hoca;
-Huri yapılacaklar ve başka erkeklere verilecekler! Deyince köylü fena halde sinirlenir ve o anda namazda secdeye yatmış eşinin kalçasına tekme vurarak yuvarlar;
Namazı bozan kadın çaresizce eşine çıkışır;
-Niye vurdun, namazımı niye bozdun, ben cennete gitmeyecek miyim?
Adam;
-Bırak, namaz kılma. Cennete gidip de orospu mu olacaksın?



Aşkın getirdiği kıskançlığın ahret yaşamına müdahale getirmesi sizce ne kadar tuhaf?

Bu arada aşıkların cennette kavuşmaları da hayal oldu. :)

Şimdi sizce, kadın cennete gitmeli mi gitmemeli mi?

Cennette verilecekler mi bizim için, biz mi onlar için? Sorusunu mutlaka düşününüz.
Takdir okuyanlarındır.



Hint tanrıçası vampir Kali,

biseksüel tanrı Beyrava'nın organına oturmuş. 
Kali, genelde ilişki sonrası eşini öldürür,yer. 


Bu fıkrayı sekiz yıl kadar önce yazılarımda kullandığımda, Fatih Altaylı, Habertük’ün yeni satın aldığı “Blogcu.com” bloglarında, halen Haberkürt’ün kapalı tuttuğu “keykubat.blogcu.com” blogumdan alıntı yapmış, Cübbeli Ahmet hocayla yaptığı bir programda bu fıkrayı kullanmış, Cübbeli hocaya doğrulatmıştı.

1 Eylül 2014 Pazartesi

YARGITAYDAN GENELKURMAYA "BÖYLE OLUN!


YARGITAY'I DİK DURUŞUNDAN DOLAYI KUTLUYORUM!


ADLİ YIL AÇILIŞINA METİN FEYZİOĞLU AMBARGOSU KOYAN RE.T.E. VE KUKLASI DEYVİT AHMET VE AKP'DEN KİMSE KATILMADI.

KATILMASINLAR.

BU KONUDA DİK DURAN YARGITAYI KUTLUYORUM.

TAZE CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN'IN TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ BAŞKANI METİN FEYZİOĞLU'NA OLAN KİNİ YÜZÜNDEN, DEVLET KURUMLARININ UYUMLU İŞLEMESİNE KET VURMASI, KİŞİSEL, SIRADAN, ÇOCUK ALINGANLIĞININ DEVLET İŞLERİNE YANSIMASI OLARAK YORUMLAMAK GEREKİR.

ÇÜNKÜ DEVLETİ TEMSİL EDEN KİŞİ, ŞAHSİ KIRGINLIKLARINI, KİNLERİNİ, HIRSLARINI TUTMAK ZORUNDADIR.

DEVLETİMİZİN TEMELİ OLAN ADALET KURUMUNUN AÇILIŞ TÖRENİNDE, DEMOKRATİK, ÇAĞDAŞ ADALET SİSTEMİNİN TEMEL ÖĞESİ OLAN "SAVUNMA HAKKINI" TEMSİ EDEN AVUKATLARIN BAĞLI OLDUKLARI KURUM OLAN BARO BAŞKANININ KONUŞMASI, ADALET KURUMUNUN BAŞKANINDAN DA, DEVLETİN CUMHURBAŞBANI VE HÜKUMET BAŞKANI GİBİ SİYASİ, GELİP-GİDİCİ KİŞİLİKLERİN KONUŞMASINDAN DA ÖNEMLİDİR.

TAZE CUMHURBAŞKANIMIZ, DAHA MAKAMINI DEVİR ALMADAN ÖNCE BİR AÇIKLAMA YAPARAK "BARO BAŞKANI KONUŞURSA BEN KATILMAM" DİYEREK KRİZ YARATTI.

DÜN DE BU KRİZE TAYİN ETTİĞİ KUKLA BAŞBAKANI İCABET ETTİLER.

YARGITAY BAŞKANI BAŞBAKANLIK MAKAMINA ÇIKTI, KONUYU ÖZETLEDİYSE DE TAVIR DEĞİŞMEDİ.

YARGITAY BAŞKANI DA TAVRINI DEĞİŞTİRMEDİ VE "DOĞRU OLANI" SAVUNDU.

HEM YARGITAY BAŞKANI, HEM BAROLAR BAŞKANI HÜKUMETİ VE CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMINI "DEVLET GİBİ DAVRANMAYA" DAVET EDEREK DOĞRU OLANI YAPMIŞLARDIR.

DEVLETE HİZMEKÂR OLMASI GEREKEN SİYASİ İKTİDAR VE KİŞİLİKLERİN, ŞAHSİ DİNİ-SİYASİ GÖRÜŞLERİNE DAYALI DUYGUSALLIKLARININ, KIRGINLIKLARININ DEVLET İDARESİNDE YERİ YOKTUR.

İÇİN KAN AĞLASA DA, SEVDİKLERİN CAN ÇEKİŞSE DE DEVLET HİZMETİ TERK EDİLECEK MAKAM DEĞİLDİR.

GÖRÜYORUZ Kİ, BİR TAKIM ODAKLARIN İKTİDAR ETTİĞİ İMAM HATİP MEZUNU SÜRYANİ R.T.E VE AKP KRİPTO GAYRİMÜSLÜM HÜKUMETİNİN BUNU KAVRAMASINA DA OLANAK YOKTUR.

MAAŞA BAĞLADIĞI CAHİL SEÇMEN KİTLESİNİN OYLARI VE BAZI BİLGİSAYAR OYUNLARIYLA, OY SAYIMINDA YAPTIKLARI ELEKTRİK KESİNTİLERİ, SAHTE OY DEVŞİRMELERİYLE İKTİDAR OLAN HERMETİK CUMHURBAŞKANI VE PARTİSİ BULUNDUĞU YERİ HİLE İLE ELE GEÇİRMİŞTİR.

MEŞRU DA DEĞİLDİR.

AYRICA GENELKURMAYIN BİR GÜN ÖNCEKİ "KIRMIZI ÇİZGİ AÇIKLAMASINI" DA SEVİNÇLE KARŞILADIĞIMI BELİRTİYORUM.

KURUMLAR GEREĞİNİ YAPMAZSA, ER VEYA GEÇ MİLLET YAPACAKTIR.



BÜROKRASİ GÖREVİNE MİLLET DEVLETİNE SAHİP ÇIKMALIDIR

Alaeddin Yavuz

keykubat /

adilyargic/

adilyargicc

30 Ağustos 2014 Cumartesi

SON MODEL DEVLET ADAMI TİPİ

İ.İnönü ile C.Bayar

Eskiden, sıcak sudan soğuğa elini sokmayan, burnu havada, küsmüşçesine insanlarla konuşmaktan kaçan, ortalara çıkmayan, çoluk çocuklarına iş ve ticari faaliyetlerini terk ettirip, yoksulluğa mahkum eden (!), makamında oturan, tuzluk (!) gibi duran, penguen gibi giyinen salon adamı denilen devlet büyükleri vardı.

Kabir azabında ilk sorguyu yapacak Münkir ve Nenkir denilen melekler gibi bir dudağı yerde bir dudağı gökte, ağzını açsa tufan kopacak korkusu verirlerdi.

Kimseye dokunmasalar bile huşu ile onlardan uzak durulurdu ve adları saygı ile anılırdı. Aile fertlerinden önceki işlerindeki çevrelerine kadar herkes için övünç kaynağı olurlardı., Adları ahlaksız kirli işlere karışmazdı ve "iyi ahlak, örnek devlet adamı, örnek aile babası" gibi örneklemelere konu edilirlerdi.

Ne onlardan kimse bir şey istemeye cesaret edebilir ne de onların bir şey istedikleri duyulurdu. Yedi sene Çankaya köşkünde oturur, sonra bir törenle gelene yerini verirler ve bir daha görünmezlerdi.

İçlerinde cunta ile gelen, astıran ve kestiren Nato beslemeli tiplerin yanında bazılarının kafalarına çiçek yerine anayasa kitabı atanları ve bir günde devlete %200 devalüasyon yaptıranları da çıkmışsa da, hırsızlıkları, yolsuzlukları bu kadar konuşulup dillere destan olanı bir Turgut Özal vardı, onun da ailesi adını kötüye çıkartmıştı.

Şimdiki gibisini ne ülkemiz gördü ne de dünya gördü. Bu özel imalat.


Bütün kavramları sildi attı.

Artık cumbabaların şerefli olmaları değil, kaypak, hileci, üç kağıtçı, yiyici olmaları gerekiyor.

Aksi takdirde adamlar görevlerine yoğunlaşamıyorlar. Örnek Tayyip, adam öyle yoğunlaştı ki iktidar eden güçler dahi son iki seçimdir indiremiyorlar. Adam padişahlığı bile ilan etti sayılır. Ömründe bir C.B, Başbakan tayin eden kaç kişi var?

6 Ağustos 2014 Çarşamba

BİNLERCE YILLIK TÜRK-ERMENİ KARDEŞLİĞİNDEN DÜŞMANLIĞA!







Ermeniler hakkında bu güne kadar dört-beş yazı yazdım. Hepsinde de Ermeni, Türk ve batılı kaynaklardan çeviri-derlemelerden yaptığım ortak tespitlerde yakaladığım gerçek ise, son 200 yıllık Ernmeni-Türk çatışmasında Türklerin haklı olarak zorlandığı "Ermeni Düşmanlığının" daha çok tercih edildiği dönemde halkımızın hoşuna gitmeyecek olan, Ermeniler ile Türklerin isteseler de istemeseler de bu coğrafyada birlikte olmaktan başka şanslarının olmadığı konusuydu.

Çünkü her iki millet de kendi kökenleri yüzünden kendilerini "şeytanın ordusu" gören ve tuhaftır ki Ay Tanrısı Sin'in kızı İnanna/İştar/Ermenilerde Anahita/Nene adlı bilge dişi şeytana ibadet eden, adını da Sin'in adlarından olan "Hay/Hayk/Hayasta" olarak belirleyen Sabi/Sebe/Aramilerin şeytan ibadetinin dini kitabı olan RAB ZE CİNİ (Ginza di Rabba) kitabından doğmuş Tevrat, İncil ve Kur'an kitaplarına dayalı Hrsitiyanlık ve İslam'a girmeleri de değil, son 200 yılda, Rusya Ermenilerinin zenginlik için Rus ve batı kliliselerinden aldıkları maddi, siyasi desteklerle başlattıkları Osmanlıyı Kafkaslar ve Balkanlardan atma, Ermenistan Kurma hayalleri uğruna başlattıkları "haksız savaş" ile döktükleri Türk ve Müslüman kanları yüzünden düşman edilmişlerdir.

Aynı tespitleri Eraren araştırma kurumunun sayfasında görmek de bu yüzden benim de hoşuma gitmiştir.

İşte o tespitten bir kaç satır;

"Diğer taraftan A. Küçük[5] şunun tespitini yapmıştı; 19. yy. ortalarına kadar Ermeniler Anadolu’da bir millet olarak değil, Gregoryan cemaati olarak yaşamışlardı. Batı misyoner faaliyetleri bu Hıristiyan topluma Ermeni milliyeti fikrini enjekte edince, ilk Ermeni milli şuurlaşması bu cemaatten doğdu.
Bu noktada hatıra şu gelmektedir, Anadolu’da muhtelif ırklara mensup Gregoryen halkın bir kısmı Hayk kavminden iken, bir kısmı da Türk soylu idiler. Evrensel bir din olan Hıristiyanlık tebliğ edilirken veya Gregoryen misyonerleri tarafından cemaat oluşturulurken bunlar da diğer etnik kesimlerle birlikte doğal olarak Gregoryen Hristiyan oldular."

Eraren'in bu tespitindeki "Ermenilerin millet olarak şuurlaşması" ifadesi, Rusya Ermenilerinin güçlenmeleriyle Osmanlı'daki fakir Ermenileri kendilerine katmalarını takiben, Gregoryen Ermenileri Katolik, Protestan yapmak için kiliselerden toplanan milyonlarca liralık bağışların para düşkünü Ermenileri tavlamasıyla ortaya çıkmıştır. Bu konular Eraren'in tespitleri içinde varken niye özellikle belirtmekten kaçınmış biraz anlayamadım.

Kökenleri Horasan'a uzanan Ermenilerin M.Ö. 2000'lerde İran, Kafkasya, Anadolu ve Balkanlara uzanmalarıyla buralarda her zaman yaşayan Türklerle aynı dinlere girmelerinin sebebi de hem Horasandaki Toçaryan/Koçaryan kökenleri hem de kan ve dil bağları yüzündendir. Son 200 yıllık kavganın sebebi de Hristiyan-İslam karşıtlığının Rus ve batı emperyalizminin siyasi hedefleri yüzünden şişirilmesindendir.

Biz Türkler, tarih boyunca, bütün dil ve dinlerin kendi dil ve kültürümüzden doğmasından dolayı, aralarına girdiğimiz kavimlere dert çıkarmadık, sürülerimizi doyuracak otlaklar bulduğumuzda, onlara uyum sağladık, dinlerine de girdik ama kendimize göre uyguladık, barışı sağladık. Aşırı ırkçı yaklaşımlara direndik ve devletlerimizi de kurduk. Ki taa İslam'a kadar. İslam bizi eriten din olmuştur.

Halen ülkemizde Sabetayist Yahudilerin "Alevi", Işıkçı kimliğiyle Gregoryen Ermeni F.Gülencileri, Nurcu kimliğinde çok sayıda Ermeniyi devletimizin, iktidar partisinde, muhalefetinde, Türkçü-ırkçı akımların başında sindirebiliyoruz.

Bütün bunları her türlü düşmanlık sebebini geriye bırakarak sindirdiğimizi yazarken, Ermenilerin Azerilere karşı yürüttükleri soykırım siyasetini, ordularında bayrağımızı yakmaları, atışlarında nişangah olarak kullanmalarını, Türklere her türlü tecavüz, soykırımlarını da onaylamıyoruz.

Dostluğu kurmak ve yaşatmanın inancı ile, barışçı yazabilirken, gerektiğinde düşman da olmasını biliriz.

Benzeri çıkışların Ermeni yetkililerinden, aydınlarından da gelmesini bekliyoruz.

Kimse, "Türk milleti barış eli uzatmadı" demesin!


Ermenilerle ilgili son çalışmalarımdan birisi;

18 Temmuz 2014 Cuma

AZERBAYCAN, ADINI TÜRK KÜLTÜRÜNDEN Mİ ALIR?



AZERBAYCAN, ADINI TÜRK KÜLTÜRÜNDEN Mİ ALIR?

Azerbaycan 1813 Gülistan Anlaşmasıyla Rusya-İran arasında bölündüğünde kendi başına kalmıştı.

Sonra Osmanlı'dan, İngilizlerden aldıkları desteklerle Ruslara karşı savaştılar ve yenildiler.

Ruslar da başlarına Kızılbaş, Sabetayist Ermenileri getirdi.

İki millet de geçmişte İran Zerdüştlük dinindeydiler ve Farsi kanı taşımadıkları için Araplar gibi Perslerin beş cüce şeytanına tapınmaları emredildi, onlar da tapındılar. Bütün Kafkas kavimlerinden Ruslara bu böyleydi.

Bu beş cüce şeytandan en meşhur olanı da Azer'dir. Kur'an'a göre Yahudilerin ilk babası İbrahim'in de babasının adı Azer'dir.

Şeytan aynı şeytan

Şimdi de "Bay" ı açalım. Moğolca, Tatarca "Tanrı" demektir.

'Can' ise hem Hint hem Arap dilince "CİN demektir.

Bu durumda Azerbaycan adı "üç ad" dan ibarettir. Azer-Bay-Can/Cin

Dilimize uyarlarsak "Tanrı Azer Cin'i"

Azeri" dediğimizde de bu şeytanın soyundan gelen ya da onu tanrı edinen milletten olan demektir.

Haçlı seferlerine bakıyoruz, sürekli Türk ve Müslüman soykırımı var.

Sebep?

Araplar ve Türkler cüce cinlerin, şeytanların soyudur.

Bu bilgiler ışığında bu iddia doğrudur.

Ama, Türkler ilk dinleri olan Tengrizm'de bu dinlere, cinlere tapınmayan kavimdirler. Ne zaman güneye indiler bu "Dev Öküz başlı Cinlere" tapınan İran, Hint, Arap, Grek milletleriyle tanıştılar kafaları karıştı, rahat etmek için girdikleri dinlerin pislikleri olan "şeytana ibadet suçu" onların üstüne kaldı.

Araplar gelince, sayfamda sürekli paylaşıyorum, Sabiler, Süryaniler, Yezidiler, Grekler bunların tanrıları boyları "5,70m ile 6,20m arasında değişen "Cüce Cinler ve yoldan çıkmışları olan dev şeytanlardır. Azer cini ise boyu 40cm-50cm boyunda olana daha da cüce bir tanrıdır. İranlıları köle etikleri milletleri bunlara taptırır ve din vergisi alırdı. İslam'a bu vergi "Surre (Rüşvet) Alayları" adıyla geçmiştir.

Sadece Kur'an "Euzubesmele" ile "taşlanarak huzurdan kovulmuş şeytanın şerrinden Allah'a sığınmayı" ilke edinmiş tek din olarak bu şeytan tapınıcılığından inananları kurtarmıştır.

Azerbaycan da Müslüman ve Türk.

Öyleyse "ya Türklüğün ya da İslam'ın ya da ikisinin de hakkını verip şu "Azer Bücür Şeytanından" kurtulsunlar.

İran'ın Azer şeytanını devletlerinden, diyanetlerinden kaldırsalar daha iyi olmaz mı?

Zaten gerçek Türk yazarlar, "Azeri" adını kabul etmezler ve bu adı 19.yy. da Rusların taktığını iddia ederler.

Bunca bilgi ışığında, "Tanrı Azer CİNİ" adlı bir ülke Türk'e ne kadar yaraşır?

Sonra başlarında Sabetayist Ermenilerce yönetiliyorlar aynı bizim gibi. Bizde Rumlar ve Süryaniler de var.

Türklerin daha çok yapılacak işi var, birisi de bu.
Azerbaycan'ı iptal edip "Kafkas Türkistan'ı" ya da "İran Türkistan'ı" diyelim.

Alaeddin Yavuz
keykubat /
adilyargic/
adilyargicc


http://keykubat.blogspot.com.tr/2011/12/iranli-gozuyle-zerdustluk-ve-mitra-dini.html#axzz37q4n0lJ6

3 Temmuz 2014 Perşembe

TÜRKLERİN HİDAYETİ

TÜRKLERİN HİDAYETİ

HALK TV’de programa katılan ve Ekmeleddin İhsanoğlu hakkında “vatan haini” olduğuna dair belge sunan genç tarihçimiz Sian Meydan’ın önce sesi kısılımış, ardından programdan kovulmuştur.
Bu güne kadar Atatürkçülükten taviz vermeyen, “sansürsüz Gezi direnişlerini” yayınlayan” bu haliyle övünen Halk Tv’ye ne olmuştur da böyle sansürcü olmuştur?
Ben yaşananların Yunanlı-Ermeni iktidar kavgası olduğunu yazarken doğru yapıyorum. Sonunda iki eski işbirlikçi ortak bir yerde anlaşıyorlar ya da okyanus ötesinden gelen telkinlerle hedeflerine yürüyorlar. Bizi de Türkçülük, dindarlık, demokratlık, solculuk gibi alanlarda da işletiyorlar.

Hiç birinin gerçek yüzü gördüğümüz yüzleri değildir.
Bir arkadaşım bu uyanışı “hidayete ermek” olarak tanımladı.
Doğrudur.
Vatanseverin hidayeti budur.
HİDAYET ZATEN TANRININ İLMİNE ERİŞMEK, ONDAN NASİPLENMEKTİR. BİZ TÜRK MİLLETİ DE BU NİNNLER İÇİNDE UYANABİLDİYSEK KİMBİLİR TANRIMIZIN HİDAYETİNE ERDİK BELKİ DE. AMA ARAP TANRISININ HİDAYETİ OLMADIĞI KESİN.


Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc

8 Haziran 2014 Pazar

KÜRTÇÜLÜK MÜCADELESİ VE KÜRTLERE GETİRDİKLERİ!



KÜRTÇÜLÜK MÜCADELESİ VE KÜRTLERE GETİRDİKLERİ!

Sözde Kürdistan kurmak amacıyla 30 yıldır devletle savaşanlara her zaman söylediğim bu gün gerçek olmuştur.
1-Kürtçülük savaşı verdiğini iddia eden terör örgütü, bölge ülkelerinde sömürgeci güçlerin çıkarları doğrultusunda terör çıkartarak bölge ülkelerinin işgali edilmesine ön ayak olmaktır ve Nato projesi olup, bizzat ANAP ve 12 Eylül 1980 cuntasından itibaren,Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerince de korunmuş, kollanmış, halen de kollanan bir suç örgütüdür.

2-Türkiye dahil İran, Irak, Suriye'den de toprak kopartılarak kurulacak "Kukla Kürt Devleti"nin adı geçen ülkelerin bölünmesinde "emperyalizmin şımarık çocuğunu" oynayacak, Türkiye Cumhuriyeti de onlara hamilik yapacaktır.

3- Kurulacak kukla devletin Kürtlere vereceği refah dolu bir gelecek asla olmayacaktır. Kürt gençlerinden bir kısım "emperyalizmin taşeron askerleri" olacak her an ellerinde silah, ölümle burun buruna yaşayacaklardır. Bu yüzyılın uzun bir dönemi böyle geçecektir.
Bu harita Süryanilerin yaşadıkları bölgeleri gösterir.


4-Asker olamayanların seçilmişleri ise uyuşturucu, beyaz kadın ticareti, her türlü kaçakçılık trafiğini yöneteceklerdir. Bunlar da çok küçük bir azınlık olacaklardır.

5-Bölge halkının 11 Kasım 1938'den beri batıya planlı olarak göç ettirilmeleri, halen de göçlerin desteklenmesiyle bölge boşalacaktır. Batı Anadolu'ya göç ettirilen gençleri kadın ver erkek fahişelere, uyuşturucu dağıtıcısı torbacılara, ulu orta gasp yapan şehir eşkıyalarına döneceklerdir. Bu günümüzde gerçekleşmiştir.


5- Doğu Anadolu'da kurulacak kukla Kürt Devleti, Batı Ermenistan, Süryani devleti ve İsrail olarak üç ana parçaya bölünecektir. Bölgeye de diyaspora Ermenileri, Yahudileri, Süryanileri yerleştirilecek, kalan Kürtler de onların köleleri, kadın-erkek fahişeleri olacaktır.
Bunların bu gün gerçekleşmiş olduğunu aşağıdaki linkte geçen Kürt gençlerinin yorumlarında da okuyarak göreceksiniz.
ÇÖZÜM;


Türkiye ve komşu ülkelerde yok “Bağımsız Kürdistan” yok “Kürtlere özgürlük”, yok” Yezidi Kürdistan”, yok,” Katılımcı, demokratik Kur’an İslam Kürdistanı” diyerek, oralara askerlik veya doğu hizmetini yapmak için gitmiş, torpilsiz, işsiz, fakir fukara aile çocuklarından olunan, asker, polis ve öteki kamu görevlilerini öldürerek, devletin araçlarını yakarak, karakol, yol, köprü inşaatlarını yıkarak, ellere “İntikam” yazılı pankartlar alarak, yüzlere maskeler bağlayarak, güvenlik güçlerine, kamu hizmet binalarına taş, sopa, havai fişek, roketatar, Kanat suikast silahlarıyla saldırarak değil elbette.

Sevr anlaşmasına gör 1919 sonrası Anadolu Bu harita'da Kürt adı geçmemektedir.


Sömürgeci devletlerin 21. yüzyılı "mikro milliyetçilik" ile bölme, köleleştirme siyasetlerine verilebilecek en yerinde cevabı, bölge halklarının bölünmeyi değil birleşmeyi, iç savaşları değil, birleşerek küresel sermayeyi protesto etmek Edirne'den Japonya'ya kadar ortak çıkarlar etrafında birleşerek "köleci Grek/Yahudi milliyetçiliği" olan Siyonizme, sermayesine, işbirlikçilerine karşı birlikte mücadele etmektir.

Otuz yıldır, aşırı politize edilmiş, silahlı-silahsız siyasi mücadelelerle askerileştirilmiş Kürtler, bir rol değişikliği ile emperyalizme karşı mücadelenin bayrağı olarak bölge halklarının sevgisini kazanabilme marifetini gösterebilecek bilgi birikimine de sahiptirler.

Bu da olmazsa, bölge halklar kaderini yaşar, her gün oluk gibi kanlar akar, çiçekler kopartılır, insanlar ahlaksızlaşır, ilkellik, zorbalık beyinlere hakim olur, sonunda ortada ne bir devlet ne de bir ordu kalmayacağı için batılılar gelir bölge devletlerini gül gibi işgal ederler, herkes de onların köleleri olur.

17-25 Aralık 2013 operasyonlarının başbakan Recep T.Erdoğan'ın ailesine kadar uzanmasını sağlayan tahkikatın bir yıl öncesinde Edirne Kapıkule gümrüğünde yakalanan 240 kg. kadar eroinin Rıza Sarraf'a ait bir TIR aracında yakalmasıyla başladığını Kemal Kılıçdaroğlu CHP meclis kürsüsünden açıklamıştır.

Bu bu lanet nesnenin kaçakçılığında devletin başbakanı ve bakanlarının da yer aldığı göz önüne alındığında insanlığın gözünün korkması ve tedbirleri acilen alması gerekmektedir.

Süryani Tayyip bir Kürdistan kurar mı, yoksa Kürtleri satar mı?
Bilinmez.
Takdir ve tercih sizlerindir.

Alaeddin Yavuz






Şimdi Oda Tv’nin o yazısını okuyunuz ve doğuya dışarıdan destekli Kürtçülük dümenlerinin insanlarımızı nerelere getirdiğini görünüz. Bu batıda da aynen yaşanmaktadır.

Tarihin defalarca doğrulanmış tanıklığı ile bilinmektedir ki, sahte yurtsever siyasetçilerin peşinden giden toplumların sonu yılan kaynayan kuyuların dipsiz karanlığıdır. Para, makam ve şöhret bataklığına saplanan o sahte yurtseverler adları üstünde sahtekârdırlar. Marazlı ruhlarını yurtseverlik ve halkçılık gibi cazibeli sözlerle perdelemede ve sinsi yüzlerini saklamada oldukça ustadırlar; halkı tilkice hileler ve makyajlanmış yalanlarla aldatmada üstlerine yoktur. Şarlatandırlar; sesleri gerçek yurtsever aydınlardan hep daha gür çıkar. Ancak saman alevinden hiçbir farkları yoktur, pis kokular yayarak parlar, sonra da uzun toplum yaşamında bir iz bırakmadan sönüp giderler.

Gerçek yurtsever aydınlar ise toplumların Çobanyıldızı'dırlar, insanlığın semalarında hep ışıldayıp dururlar. Mal, mülk, para ve statü komik bir hikâyedir onlar için. Nasıl ki Çobanyıldızı gecelerin ufuksuz karanlığında yolunu kaybetmişlere yoldaşlık ediyorsa, onlar da toplumlara yönlerini bulmada kılavuzluk ederler. Yurtlarına ve insanlığa öyle yakıcı bir aşkla bağlıdırlar ki, kendilerini yerdeki bir karıncanın esenliğinden bile sorumlu tutarlar.

Değil yaşadıkları sokakta ve kentte, dünyanın en ücra bir köşesinde bile bir insan acı çekiyorsa onlar o insanla kardeşmiş gibi acı çeker, onun için gözyaşı dökerler. Sadece kendi yurtlarında değil, Asya'da, Afrika'da ya da başka bir kıtada tek bir insan bile aç ve açıkta ise onlar dünya heveslerine kapılmayı kendileri için alçaklık ve insanlıktan çıkma hali olarak görürler.

Onlar; yalansız günlük ilişkileri, güvenilirlikleri, barışçılıkları, sağlam karakterleri, gösterişsiz sade yaşamları, adaletten şaşmazlıkları, dürüstlükleri, dayanışmacılıkları, karşılıksız fedakârlıkları, yüksek empati güçleri ve toplumun bilincinde çimlendirdikleri ışıklı düşünceleriyle insanlığı kötülüklerden, kavgalardan, dünya hırslarından ve bencilliklerden arınmaya, sevgiye ve temiz ahlâka çağırırlar. Sözden çok yaptıklarıyla toplumu etkilerler. Toplumlar eğer gelecekte sevgiyle bezenen paylaşımcı büyük ailelere dönüşeceklerse, bu, onların nurlu varlıkları sayesinde gerçekleşecektir.


Bu özellikleri taşıyan gerçek rehber aydınlara sahip olmayan toplumlar zindanların nemli karanlığında zincirlere vurulmuş talihsiz mahkûmlardan farksızdırlar. Hele hele sahte yurtsever siyasetçiler o toplumlara hükmediyor ve onları arkalarından sürüklüyorlarsa, vay onların haline!


Geçen hafta HDP milletvekili İdris Baluken önemli bir soruna parmak basarak gençlerin madde bağımlılığı hakkında Meclis'e bir önerge verdi. Meclis önergeyi gündemine alırsa kürsüde yine o alışıldık cafcaflı konuşmalar yapılacak, böylece Meclis'in halk için çalıştığı masalı bir defa daha haber bültenlerini süslemiş olacak.


Yüksekova Haber sitesi önergeyi, "Kürt illerinde her üç çocuktan biri madde bağımlısı," başlığı ile okurlarına duyurdu. Önergede,"Türkiye Uyuşturucu İzleme Merkezi'inin 2013 raporuna göre Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde madde bağımlılığı yaşı 12’ye düşmüş. Ayrıca her üç çocuktan birinin madde bağımlılığına yakalandığı da raporda yer almıştır," denilmiş.


Kürt okurların yoğun olarak takip ettikleri sitenin bu haberine ürpertici pek çok yorum yapıldı. Sözde yurtsever siyasetçiler elde mikrofon "vatan, millet…" nutukları çekerken, bu acı yorumlar tokat gibi patlıyor insanın suratında.

İşte o yorumlardan birkaçı:

Sorumsuz sorgusuz: "Birde gever (Yüksekova) esnafını nasıl sömürdüklerini neden kimse bahsetmiyor. senede 2 kez zam yapmaya çalışan eroin satıcısının önünü ne belediye nede vekillerimiz neden gündemlerine almıyorlar. sayın vekilim.geverde ailece içici duruma düşenleri şimdiye kadar neden analiz edemediniz.bir kamu oyu çalışmasını kendi halkınız olan geverde başlasanıza. serhıldanlerın kalesinin şimdi madde bağımcıların haline dünüştüğünü biliyormusunuz Gelişlerinizde neden fakirin sıcak çorbası içilmez neden hep aynı evler de yemekler yeniliyor.hani emek ten yana mazlumdan yana duruşunuz.biz halk olarak artık o samimiyeti göremiyoruz.halk ile bütünleşin artık..." 28 Mayıs 2014

"Kimi kime şikayet ediyorsun sayin vekil? Kürt çocuklarının bağımlısı olduklari esrarin büyuk bir kismi nin lice kirsalinda yetiştiğini biliyorsunuzdur herhalde sayin vekil..." 28 Mayıs 2014 Çarşamba

"Allah rızası için partimizin bu konuya el atıp kökten çözüm için seferberlik başlatmalı.sadece Feqıye teyranda basın açıklaması yapmakla yetinmeyelim.WAN gençlerinin büyük bir kısmı esrarkeş oldu. Sanat sokağında aleni bi şekilde esrar satılıyor.Kent yöneticileri artık bişeyler yapmalı. NOT:Erek mahallesi Şure diye bilinen arazi, Kurt tepesi,akköprü tren rayları kısmı,hacıbekir mah. nuda kültr merkezi cıvarı toplu esrar partisi düzenleniyor. Allah rızası için buralara bi el atatım..." 28 Mayıs 2014

Günaydın -Gavan Adıyaman: "Günaydın milletvekili de, sormazlar mı size "Yeni mi farkına vardınız" bu konuda fikriniz ne..Çok çok geç kalınmış bir açıklama yumurta kapıya dayandı...." 28 Mayıs 2014 Çarşamba 21:16


Niye engel olmuyoruz? Mitridates : "Uyuşturucu işinden para kazananları az çok biliyoruz veya tahmin ediyoruz değilmi? Kimimizin akrabası, kimimizin aşireti, kimimizin tanıdığı veya yakını... Yarın öbürgün polis bunları yakalasa toplanırız ve kahrolsun devlet deriz. Gene bu adamları gider biz savunuruz. Trafikten şikayet ederiz ama trafik polisi ceza yazmak istese polisi taşa tutarız. Bunu bilen devlet bizi tam anlamıyla biz bize bıraktı. Ne haliniz varsa görün dedi...." 28 Mayıs 2014 Çarşamba


Simko 5634: "devlet bu uyuşturucuya önlem almıyor kanımca çıkarı vardır.onun için çok zor...." 28 Mayıs 2014 Çarşamba


Tarihin İntikamı Çetin Olur. xwenyas :"… Gelecek nesiller, onyıllar sonrası Kürt gençliği, Kürt kadını ve Kürt toplumu kime benzeyecek, nasıl olacak, ne vaziyet içinde yaşayacak, Kürt aile yapısı ne olacak hiç düşünen var mı? Tarih ve toplum kimlere hesap soracak, eminim hepiniz biliyorsunuz...." 28 Mayıs 2014 Çarşamba


Kral çıplak -geveri 30 : "sayın vekil hepimizin bildiği bir konuyu paylaşmış. uzun zamandır kürt gençlerini apolitize etmeye çalışan sistem, madde bağımlılığı, futbol fanatizmi gibi yöntemler kullanmıştır. kaldı ki son dönemler de madde kullanımı ve madde ticareti bu bölgede çok doğal bir uğraş alanı ve çok doğal bir alışkanlık gibi görülmeye başlandı… sistem tarafından konulan ve Parti tarafından geliştirilen bu toz ticaretinin bölgemize çok zarar verdiği ortada. ve acilen bir zihniyet değişiminin yaşanması gerekiyor....."28 Mayıs 2014 Çarşamba 18:35


"Laf çok icraat yok,klasik siyasetçi söylemi.Gerçi suçlu belli devlettir, kapitalizmdir vs vs işte klasik şeyler..." 29 Mayıs 2014 Perşembe 00:31

"Soruyorum size Bunun üretim ve satışı kimin elinde ? Hadi korkmadan söyleyin bakalım. Vekilin var mı bunu dillendirmeye cesareti ? Gerçeğinle yüzleş az biraz. ...." 29 Mayıs 2014 Perşembe

Yaşanan korkunç gerçeği dünyaya haykıran yorumlar böyle!

İnsanlar feryat ediyor, çocuklar esrar ve eroin kapanında mum gibi eriyorlar. Bir nesil adeta yok oluyor. Meclis ve onun yurtsever milletvekilleri ise vatan kurtarıyorlar, çocukların mutlu geleceği ve annelerle babaların refahı için geceyi gündüze katarak proje üretiyorlar! İşler yolunda ve halk emin ellerde! Sahte yurtseverleri alkışa devam…

***

Acıklı manzara ortada. Yoksa insanlığın vicdanı olacak bir aydın hareketine mi ihtiyaç var? Siz ne dersiniz?

Mahmut Alınak
Odatv.com



14 Mayıs 2014 Çarşamba

SOMA FACİASININ İŞARETLERİ

SOMA FACİASININ İŞARETLERİ

İki gündür Manisa’nın Soma ilçesindeki Linyint Kömür madeninde, vardiya değişim esnasında 787 kişi olarak belirtilen işçilerin madenin iki km. derininde meydana gelen grizu patlaması ile yatıp kalkıyoruz.
Şu ana kadar açıklanan ölü sayısı 250, resmi olmayan kaynaklara göre ise 300’ün üzerinde ve muhtemelen de %99’unun da ölmüş olması ihtimalı var.

Hükumet kamuoyunda olası tepkileri düşürmek için her felakette yaptıkları gibi yine rakamları küçültüyor, değerleri düşürüyor.
Bu madendeki, taşeron firmaların işçi çalıştırma şartlarının yasalara uymadığı konusunda 29 Nisan 2014 günü yani bu felaketten 15 gün önce CHP’nin bu konuda meclise önerge verdiğini de öğrendik.
Olay yerine de ilk gidenler de zaten CHP heyeti, TBB Başkanı Metin Feyzioğlu gibi kişilikler oldu. CHP genel başkanı İngiltere, başbakan da Arnavutluk gezilerini iptal ettiler. Hükumet yetkilileri de bölgeye gelerek en azından üzgün olduklarını gösteren açıklamalar yaptılar, yakınlarını kaybeden bazı vatandaşları kucaklayarak acılarını paylaşmaya gayret ettiler.

Bunlar da zaten insani olarak yapılması gereken şeylerdir  ve halktan çok sayıda insan da aynı amaçla evlerinden ayrılıp bölge halkının yardımına koşmuştur. Bu yüzden siyasilerin yaptıkları insani davranış olmanın yanında, bu zamana kadar yerine getirmedikleri siyasi ve idari sorumluluklarını örtmeye yönelik olarak değerlendirilecektir.

Çünkü, 12 yıllık hükumeti boyunca AKP hükumeti devletin bütün kamu kurum ve kuruluşlarını, kamu arazilerini, yer altı ve yer üstü zenginliklerini, doğal su ve orman kaynaklarını özelleştirme adı adltında “memuriyetini yaptıkları batılı sömürgeci sermaye” ye peşkei çekmişlerdir.
Bir kısmını da kendi milletlerinden AKP’yi oluşturan, Müslüman görünen, aslında kripto Yahudi ,Hristiyan ve Rum azınlıklara peşkeş çekilmiştir.
AKP’yi oluşturan azınlıkların dışında olan bu ülkenin insanlarını “kendisine köle” gören zihniyeti halkın özgürlüklerini baltalamayı ilke edinmiştir.
Ve 12 yıl boyunca çalışanların, bütün cumhuriyet dönemi boyunca kazanılmış haklarını her gün bir bir ellerinden almıştır.
Beklenen rakamlar üstünde

Toplu işçi çalıştıran iş yerlerinde aynı bu madende olduğu gibi sendikal örgütlenmeleri yasaklamıştır.
Sendikalar işçilerin hem maaş, sağlık, sosyal haklarını korudukları gibi “iş güvenliği önlemlerinin” de uluslararsı standartlara göre alınmasını sağlarlar.
Bu da maliyeti arttıran unsur olduğu için işverenlerin sevmedikleri şeydir. Hiçbir sermaye sahibi işletmeci sendikaları istemez.
AKP hükumeti de böyle işverenlere hizmeti ilke edinmiş bir hükumettir.
Bir hükumet yetkilisi başbakan dahil çıkıp da “kaza işletmeci şirketin” eksikleri sebebiyle gerçekleşmişse bunu hesabını soracaklarını, yer altı maden işçilerinin çalışma şartlarını çağdai düzeye getireceğini vaat etmemiştir.

Aksine, iki gündür hükumetin yandaş medyasında şu konular işlenmiştir;

-30 Mart 2014 yerel seçimlerindeki elektrik kesintilerinin sebebini “trafo patlaması” olarak açıkladıkları gibi maden kazasının da suçlusu olarak tarfo ilan edilmiştir.  Bu defa Kediler suçlanmaktan kurtuldular.(!)
-Maden felaketindeki ölümlerin karbonmonoksit gazından olduğunu, bu gazla ölümün “en tatlı ölüm şekli” olduğu vurgulanmıştır.

-Bizzat başbakan tarafından yapılan açıklamada, madenlerde grizu patlamalarının bir kader olduğu, i,şe giren her madencinin bu kaderi benimseyerek işe girdiği, 18. ve 19. yüzyıllarda İngiltere ve Japonya’da meydana gelen kazalarda ölenlerden örnek vererek adeta madencilerin ölümü hak ettiklerini söylemiştir.

-Kazada ölen her madencinin geride bıraktığı eş ve çocukları için “1000” TL aylık ödeneceği vaat edilmiştir.
-Sendikalar milli yas ilan edince hükumet de buna “üç yas ilanı” ile katılarak puan toplama yoluna girmiştir.

-Taşeron kömür işletme şirketinin hakkında her hangi bir yasal takibata geçilmemiştir. Çünkü kazadan bir hafta önce hükumet, CHP’nin önergesini çürütmek için müfettiş göndererek, her türlü önlemin işletmeci şirketçe alındığını müfettiş raporlarıyla ilan etmiştir.

-620 yıllık Osmanlı, 91 yıllık cumhuriyet tarihinde kendi ülkesinde “3,500” polis korumasıyla gezen ilk ve tek devlet adamı olma özelliğine sahip başbakan R.T.E, mecburen gitmek zorunda kaldığı Soma’da, kazada yakınlarını kaybedenlerin saldırılarına uğramış ve bir markete girerek kendisini kurtarmıştır.

-Başbakan ve hükumetini protesto eden ölen kazazedelerin yakınları olan halk ve öğrenciler üzerine polis kuvvetleri jop, su topu, biber gazı silahları ile saldırtılmış, tutuklanan sekiz kişinin de yakınlarını kaybeden acılı vatandaşlarımız oldukları basında haber verilmiştir.


Halkımız artık şunları görmelidir;
-AKP hükumeti milli değil, Ameerika ve Avrupa Birliğinin lokomotif ülkelerinde konuşlanmış küresel sermayenin memurudur.

-90 yıllık cumhuriyet hükumetlerince güdülen bütün milli ekonomi siyasetlerini terk etmiş, devleti toprağı, toprağının altındaki ve üstündekileriyle insanlar da dahil memuriyetini yaptığı güçlere satmıştır.

-AKP hükumeti, halkın alınteriyle çalışıp yaşamını kazanabileceği bir tek sanayi, tarım kamu kurumu kurmamıştır, olanları da yabancılardan para almış yerlileri üzerinden yabancı şirketlere satmıştır.

-Ülkemizde ne tarım ne de sanayi kurum ve kuruluşları olmayacaktır. Hükumetin hiç bir gelişme projesi yoktur. Sömürgeci devletlerin kredi derecelendirme kuruluşlarının sahte raporlarıyla iyi gösterilmektedir.

-Bundan böyle gençlerimiz, Ortadoğu bölgesindeki güç savaşlarında, haçlı devletleri adına askerlik yapacak, emeklilik, sağlık gibi sosyal güvencelerden uzak , güvencesiz köle, seks işçiliği yapacaktır.

-Halkımız her türlü dini ve etnik azınlıklara bölündüğünden sömürgeci batılılara karşı tek yumruk olarak birleşerek topraklarını, geleceklerini “savaşarak kurtarma şanslarından” da mahrum edilmişlerdir.  Halı sermaye AKP siyasetleri ile resmen “dikensiz gül bahçesine” davet edilmektedir.

-10 yıl içinde sömürgeci devletlerin memuru AKP hükumetince, “devlet tasfiye edilip, yerine sekiz eyaletli devletçikler kurulacağından” bütün mevcut emeklilik hakları, sosyal güvenceler kaldırılacak, herkes başının çaresine bakacaktır.

-Bu güne kadar AKP’ye kayıt olarak iş bulmuş, işlerinden atılmamak için AKP baskılarıyla halkı AKP’nin vatana hizmet eden bir parti, başbakanın çok vatansever bir devlet adamı olduğu yolunda karın tokluğuna yalan söyleyenler de bu felaketten kısmetlerini alacaklarıdır. Aynen, Gezi direnişinde destan yazıp, 17 Aralık soruşturmasıyla “vatan haini” ilan edilen polisler gibi olacaklardır.

Resim yazının kaynağı

Bu tespitler ışığında;
-Beş çocuk yapın ki madenlerde karın tokluğunai her türlü sosyal güvenceden ve emniyet tedbirlerinden muaf ortamlarda yanarak ölecek amele köleler, sömürgeci devletlere karşı direnen Türk ve Müslümanları sindirmek için haçlı askerliği yapacak, ölünce de niyazi bile olamayacak paralı asker köleler olsunlar.
-Hükumete oy verin ki, devlet on yıl içinde tasfiye olsun, sizler de köle pazarlarında kilonuza, gençliğinize, boyunuza göre fiyatlarla alınıp satılın. Bunun ilk örneklerini evlendirme programlarına katılan batılı morukların isteklerine bakınca görmekteyiz, ki bu itler özünde bu toprakların insanları olduklarını söylemektedirler.

-Akp hükumetine oy verin ki adliyelerde oy vermenize rağmen soy olarak onlardan olmadığınızda hukunuzun korunmadığı bir ülkeyi kursunlar.

Midelerinin, hırslarının köleleri olanlarca desteklenen AKP hükumeti devleti sattığında ortada kalacaklarını bilmelidirler. Ya da kendileri bilirler.

Başta ODTÜ'lüler olmak üzere Üniversite gençliğinin direnişleri her kesimce desteklenmelidir.

Kur’an’ın 17. suresi olan İsra Suresi ayet 16’yı Türkiye’de ilk kez Irak operasyonu konusunda ülke gündemine ben getirmiştim.
Şimdi gene şartlar değişmemiştir. Müslüman görünen AKP hükumetine ve AKP’lilere son sözü bu ayet söylesin diyorum;
17:16- 16. “”Biz bir ülkeyi/medeniyeti mahvetmek istediğimizde, onun servet ve nimetle şımarmış elebaşlarına emirler yöneltiriz/onları yöneticiler yaparız da onlar, orada bozuk gidişler sergilerler. Böylece o ülke/medeniyet aleyhine hüküm hak olur; biz de onun altını üstüne getiririz.””

Devletine, geleceğine sahip çıkmayan millete "köle olarak" birileri sahip çıkacaktır. Uzak ta değildir.

Başınıza gelecekler konusunda “uyarılma-dığınızı iddia edemezsiniz. Biz uyardık, takdir sizindir.

Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc