Fetih Dini İslâm Nasıl Köle Dini oldu.
Arap aydını ve tarafsız sayılabilecek ilk tarihçi İbni Ishak'ın Siret ül Resullullah kitabında tespitlerine göre;
Hicaz ve Mekke Roma Toprağıydı.Halk Mecusi ve Ezdi İran dinlerine bağlıydı.
Küçük topluluklar arasında ilkel putperest Sabilik dini de vardı.
Roma ve İran ortak idaresi olduğu Kureyş kabilesini kuran Hz. Muhammed'in dedesinin babası Haşim'in iki tarafla pazarlık yaparak halkını zengin ettiğini yazar.
Roma da, Katolik İncil'ini ret eden Süryani, Ezdi, Mecusi Hıristiyan ve Babil Talmud Yahudi dinlerini birleştirecek bir peygamber etrafında Arapları Iran-Sasani ülkesine karşı kullanmak ister.
Roma ve İran ortak idaresi olduğu Kureyş kabilesini kuran Hz. Muhammed'in dedesinin babası Haşim'in iki tarafla pazarlık yaparak halkını zengin ettiğini yazar.
Roma da, Katolik İncil'ini ret eden Süryani, Ezdi, Mecusi Hıristiyan ve Babil Talmud Yahudi dinlerini birleştirecek bir peygamber etrafında Arapları Iran-Sasani ülkesine karşı kullanmak ister.
Her Roma-Sasani savaşı öncesi ve sonrası bu istekler yapılır. Sasani korkusu öne çıkartılıp ret edilir.
610'da Libya' dan gelip devrilen Pokas'ın yerine imparator olan Herakles, Kureyş reisi Abdülmutallip'i "peygamber çıkart" diye zorlar.
O da Muhammet'i hazırlamıştır.
611'de Muhammed aceleyle peygamber ilan edilir.
Sasani korkusu ile de baskı görür.
613'de Herakles kesin yenilince de baskılar artar, Rum Suresi iner, üç vakte kadar Roma galip gelecek der ve yetmez;
"Senin dinin sana, benim dinim bana" (Kâfirun-Kafirler 6) ayeti işin başındayken gelmiş, bizi rahat bırakın denilmiştir.
Herakles 622'de Sasani ordusunu ilk kez yenince Hudeybiye zaferi, 628 ocak ayında yok edince Tevbe 1,5,9,23 ayetler gelmiş her biri ültimatom ve meydan okuma.
En felaketi de Bakara 193-"Fitne ortadan kalkıncaya ve din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın..,"
Ayetiyle Muhammet Arap yarımadasını birleştirmeye çalışmış. Komşu devletlere dine katılması için mektuplar yazmış.
Hayber ile Taif dışında hiç bir yeri feth edemeyince Herakles güç sahibi, zekı Ebu Süfyan ile Şamda görüşür.
Ayetiyle Muhammet Arap yarımadasını birleştirmeye çalışmış. Komşu devletlere dine katılması için mektuplar yazmış.
Hayber ile Taif dışında hiç bir yeri feth edemeyince Herakles güç sahibi, zekı Ebu Süfyan ile Şamda görüşür.
Süfyan 5 yıl Sasani ülkesini gözlemek, devlet toparlanamazsa gerekeni yaparız der.
Mekke 630'da teslim edilir.
Başarısız peygamber iki kıymetli eşi Ayşe ve Hafsa tarafından talimatla zehirlenir.
Dört Halife Devri perde arkasında Ebu Süfyan- HERAKLES idaresinde başlar.
635'de Arap yağmacı orduları Roma askeri eğitimlerini, her türlü silah ve levazım destekleri ile İran'a girerler.
Süryani Salman-ı Farsi'nin 'Farsları Arap sayarsanız, size destek oluruz" isteğine Muhammet olur dediğinden Iran Hıristiyanları kapıları açar.
Soykırım yapılacak, ganimet kaynakları Imparatorluk ailesi ve Türk obaları gösterilir.
Farsların yardımı ile 5 yılda koca, Sasani İran coğrafyası yakılıp yıkılır.
Taş üstünde taş, omuz üstünde baş koymazlar.
Bunca korkunç soykırımlara rağmen bilgili olanlar, dini kimin neden çıkardıklarını bildiklerinden dine girmedikleri görülür.
Onlara düşmanlık ederse halk karşısına dikilmesin diye " Dinde zorlama yok" ayeti (Bakara 256) inmiş.
Aslında peygamber ölünce din Hariciye ve Mürcie mezheplerine bölünerek bitmiş.
Arap ırkçılığı güden Hariciye Roma sevgisini kazanıp egemen olmuş ve Sasani ülkesini onlar yağmalamış. 641'de Herakles, 661'de Ebu Süfyan ölünce, 721 yıl Roma'ya kök söktürmüş Yahudi ve Hıristiyan coğrafyası gönüllü olarak Arap idaresine verilmesi işi bitmiş, Roma rahatlamış, Şikeli Roma-Islam savaşları bitmişti.
Bu iki önderin ölmesiyle, kendilerini dev aynasında görmeye başlayan Bedeviler, "Avruoa'yı da bize teslim et, oraları da biz yönetelim" diye Papalık ve İstanbul saraylarına baskılar başlar (Alberto Riviera Prophet) ve HAYIR denilince bir de bakmışlar ki Libya'dan Fas'a, Suriye'den İstanbul'a seferler başlamış.
Birden, 9.yy da Roma, Mezopotamya'da Müslümanları toplayıp öldürmüş, Urumiye gölüne gömmüş. Gölün suları Müslüman cesedinden görünmez olmuş.
Sonra İran'dan yerel beylikler ve Selçuklu imparatorluğu cıkmış, Hilafet devleti dağılmış.
12.yy da Hilafeti Mısır Ďürzi Mecusileri Fatimiler almış.
13.yy Cengiz akınları İslâm coğrafyasını yakıp, yıkıp geçmiş.
14.yy Timur istilası gelmiş Türk soykırımcılarını cezalandırmış.
15.yy Keşifler çağı ile güçlenen Haclılar Endülüs'ü İspanya'dan atmış.
16.yy. Avrupayı tehdit eden Ortadoğu Yahudi ve Ortodoks Hıristiyanlarını bastırması için yeni Doğu Roma Osmanlı kurulmuş.
17.yy. Osmanlı da Emeviler gibi Avrupa işgali sevdasına kapılmış ve Viyana trajedileri ile kaderime küstürülmüş.
18. ve 19.yy Avrupa teşviki ile tahrik edilen Ortodoks Yahudi ve Hıristiyanlar ile Osmanlıyı içten çökertilmiş.
20.yy. 30.10.1918'de Fitne galip geldi. Bağımsız İslâm devleti kalmadı. Bütün İslâm coğrafyasında iktidarlar Ortodoks Hıristiyan ve Yahudilere, musevilere teslim edildi.
Batıya direnen Emevi ve Abbasi Islâm'ı teslimiyetçi, köleliğe razı edici yeni Ortodoks Hıristiyan-İslâm ile yer değiştirdi.
21.yy İslâm dünyası yeniden işgal ve yağma edildi. Artık eski Batı muhalifi ve meydan okuyan İSLÂM gitti. Tüm batı karşıtı Islâm çıkışları Haçlı ajanlarında yapılıp başarısız kılındı ve TERÖRİST MÜSLÜMAN algısı yaratıldı.
Baskı, işgaller ile Islâm direnişleri yerini TESLİMİYETE bıraktı.
"Kiyamete kadar dünyaya Hıristiyanlar egemen olacak " diyen Ali Imran Süresi 55. Ayetine "...sana tâbi olanları kıyamet gününe kadar inkâr edenlerden üstün kılacağım." ve "Kıyamete yakın, müslümanlar Hıristiyanlarin ardına düşecek, onları zira zira takip edecek, onlar kertenkele deliğine girse Müslümanlar girecek ve onlarla helak olacak" hadisine Müslümanlar boyun eğdi.
Bence bu İslâm ve Hıristiyanlık dinleri çok uzun sürdü.
Ama, AB-D VE NATO ÇETESİ dünyanın en geniş coğrafyasına, 1,8 milyar Müslüman ve 2 2 milyar Hıristiyan'a u dinler sayesinde hükmediyor.
Onlar yeryüzüne egemen oldukça, kendini bağımsız devlet sanan sömürge olduğunu ibadetler ile meşguliyetten ve Batıyı Allah gösteren dinlerin etkisinden kimse kendini kolay kolay kurtaramaz.
Takdir, bilgiyi hazmeden akıl ve zeka sahiplerinindir.
Alaeddin Yavuz