Karım diyor ki;
Alaeddin, dedeleriniz Asya’dan
gelmiş, Balkanların fethine katılmış, yüzyıllarca İslam’In kılıcı olmuş.
Yetmemiş.
Devlet satılmış, düşman galip
gelmiş, dedelerin Çanakkale’ye yerleşmiş. Daha 16 yaşlarındayken askere
alınmışlar. Biri Polonya Galiçya’ya kadar gitmiş, oradan Çanakkale’ye desteğe
gelmiş, gazi olmuş.
Diğer aynı yaşta asker olmuş,
Kafkasya, Irak, Suriya, Yemen ve devlet teslim olmuş, sayısız ölüm tehlikesine
karşın büyük cesaretle yürüyerek en
azından 4000 km. yol gelmiş.
-Devlet ne vermiş?
-Fakirlik.
-Annenin teyzesi Kara Fatma,
Çanakkale’den Sakarya’ya kadar her yerde düşmanla kadın halinle savaşmış, Yunan karakollarını basmış, onca
kahramanlığından sonra bu gün onun yerine bir sürü sahte KARA FATMA türemiş.
Bu gün onun çocukları bile onun
soyundanız demeye korkarken, kendilerini saklarken, sen neyin kovalıyorsun?
Baban gündelik yevmiyeci olarak 86
yıl fakirlik çekerek yaşamış, sizi fakirlikle ekmek sahibi etmeye çalışmış.
Ağabeyin asker sen polis olmuşsun.
Yıllarca devletin bütün pislikleriyle uğraşmışsın.
Elinde ne var?
Üç kuruş emekli maaşı.
Bir kızımız vardı, bu devleti, bu
millet onu yaşamdan bıktırdı, öldü,
Sen demiyor muydun?
Biz sadece kızımızı ziyaret için çıkıyoruz evden |
-Bu devlete çocuk yapılmaz! Diye.
Onun doğruluğunu kızımızı
kaybedince anladım.
Biz şimdi ölünceye kadar acımızı
yaşayacağaız ya da bir şekilde öleceğiz.
Bu millet bu devleti besliyorsa
sen niye yazıyorsun?
Bu millet seni Nurcu edip,
öğrendiğin dinle onlarınkisi tutmayınca seni dinden kuşkulandırıp dini
araştımaya sevk etmedi mi?
-Sen, bu araştırmaların yüzünden
daha lise öğrencisiyken dinden çıktığını söylemiyor musun?
-Sen, 19 yaşında, fırında
çalışırken seni altı yere bomba atmaktan bu devlet seni tutukllayıp içeri
atmadı mı?
-Sen vatan millet için en iyisini
düşünüp isterken, hiç bir çıkar gütmeden bunu yaparken bu devlet seni “vayan
haini komünist” ilan etmedi mi?
-Bu yüzden polislikte bütün
sınavlarda başarısız yapmadılar mı?
-Sen gene bu millet için yazarken
bu millet senin çocuğunu eğitimden sokağa yaşamdan koparacak her şeyi yapmadı
mı?
-Bİz, 18 yaşında kızımızın acısını
yaşamıyor muyuz?
-Öyleyse bırak şu yazıları.
-Dedelerinden bizlere ölüm
biçenler de ölsünler, bırak Tayyip Erdoğan ve daha kim varsa bunlara kıyameti
yaşatsın.
-Sana ne?
-Bırak, biz karı-koca evladımızın
acısıyla yaşayalım, ne paramız var ne pulumuz ne de evladımız kaldı, bir
çocuğumuzu hayattan soğutan, her gün asker, polis, sivil gencecik çocukları tabutlara
dolduran, kendi çocuklarını kışlanın yanından geçirmeyen ama millete “siz
evlatlarını kaybederek kurban bayramını erken idrak ettiniz” diye utanmadan
söyleyen bu devlete, bunlar asessiz kalan bu millete yazı mı yazılır?
-BIRAK!!!
- BU MİLLET LANETİN EN BÜYÜĞÜNÜ
ZATEN “TACI HAİNE GİYDİREREK ASIRLAR ÖNCE HAK ETMİŞ” DİYEN SEN DEĞİL MİSİN?
SENİ DİNLEYEN Mİ VAR!!!
-Karım son üç yıldır bani bu
şekilde uyarıyor. Yavaş tavaş hak vermeye başladım.
-Ben de insanım.
-Uyanmayan, aymayan insanlar için
uğraşmaya, kendini harap etmeye değmez çünkü: -Fahişeleşmiş, köleliği
benimsemişlere özgürlüğün, doğruluğun, adaletin, onurun, şerefin, millet
olmanın gururunun ne olduğunu anlatamazsın. Sen anlattıkça, işini kaybetmekten
korkan köle gibi, saldırır öldürürler.
-Bu güne kadar öldürülen
aydınların benden farkları neydi ki?
-Bu millet onları öldürmedi mi?
-Her gün her türlü tehditleri
saldırılar yapan bu millet niye öldürmesin ki?
-Hem yorumlarla hem de ulusal tv
kanallarından bu tehditlerini yapmadılar mı?
-Yaptılar.
-Karımı dinlemeyi düşünmeye ciddi
olarak başladım.
Bunlar
bana çocukluğumdan beri, beni seven, büyüklerim, arkadaşlarım,
kardeşlerim, meslektaşlarım ve hizmet verdiğim halk tarafından da
söylenenlerdir.
Bu görüş halkın büyük kesiminde yaygın olarak vardır.
Takdir okuyanlarındır.
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc