11 Aralık 2014 Perşembe

DİN VE DİNCİLERİN HAYVAN SİYASETLERİ


DİN VE DİNCİLERİN HAYVAN SİYASETLERİ
10 Aralık 2014, 23:24

Hayvanların da aşağıdaki videodaki gibi aralarında insanlar gibi iletişim kurdukları gerçektir.
Hayvanları takip eden insanlar buna şahitlik edebilirler.
Onlar da insani davranışlar gösterebilirler.

Aksi halde binlerce yıldır varlıklarını koruyamazlardı. Karıncalardan turnalara her hayvanın kendi varlığını sürdürmek için gerekli bilgi ve kudretle donatıldığı bir gerçektir.

İğrenç olan, hayvanların insanlara yiyecek olmaya razı oldukları inancını veren, kurban bayramlarında dünyanın 1/3ini kan gölüne çeviren, sonrada hayvanlardaki "örgütlü yaşamı" örnek vererek dincilik siyaseti yapan dinci sapkınlara izin veren dinlerdeki sapkınlıklardır.

İşte çok sık kullanılan karıncaların örgütlü yaşamlarından bir örnek de bana bu yazıyı yazdırdı.

Bence, Hint Can dini inananlarının süt, yumurta dahil hiç bir hayvani ürün tüketmemeleri, yolda rastladıkları bir karınca sürüsü akşam hava kararınca yuvasına çekilinceye kadar onların yolu boşaltmalarını bekleyerek yolculuklarını ertelemeleri gibi konuşlar düşünülmelidir.


Her canlı bir başka canlı türü için rakip ise de tümüyle yok edilmeleri, hayvanların yaşam alanlarının hem dindar hem de sermaye manyağı zenginlerce yok edilmeleri, gün onlarca canlı türünün soylarının tüketilmesinin sorumlularını cezalandıracak hiç bir kurum ve kuruluşun olmaması düşündürücüdür. İnsanlarda dini duyguları körüklemek için hazırlanmış bu videoda, neden bahsettiğim konulara yer verilmez?

Kendilerinden başkalarının düşünmelerine, eğitilmelerine, üretim yapmalarına tahammülü olmayan küresel sermaye,bizde İslam, batıda Hristiyanlık, başka yerde oranın dini değerlerini böyle videolarla körüklerken, kendilerinin yaptıkları doğa ve çevre katliamlarını neden insanlara göstermezler?

İştahına geldiği zaman, "insan yeryüzünün halifesidir, hayvanları yemesi, yiyecek olarak tüketmesi hakkıdır" diyeceksin, Kurban bayramı diye senenin belli bir haftasını hayvan katliamına ayıracaksın.

İslamiyete kadar bütün dinlerde, Allah ve göklerden gelen halkı, insan, hayvan, tahıl yiyen, insan ve hayvanlardan kurban, tahıllardan adaklar, meyvelerden şaraplar istiyorlardı.

Kesilen kurbanların kanlarıyla taş, ağaç veya her hangi bir nesneden yapılmış putları yıkanır, etleri de ilahiler eşliğinde, tapınak rahipleri tarafından, en küçük parçası kalmayıncaya kadar yakılırdı.

İbrahim peygamberin yaktığı koçun yakılmasını baykuş kılığında izleyen Allah, yakmalık sunuyu çok sever,kokusunu içine çekerdi. Kendince kıvamına geldiğinde, elinde mangalıyla gözle görülemeyecek bir hızla gelir, kurban parçalarını alır uzaklaşırdı.

Bu tür kurbanlar hala yeryüzünde vardır ve sürmektedir. Müslümanların en medeni din inananları olarak bu putperest geleneği olan "tanrılarına kanla ibadet etme" ilkelliğini sürdürmeleri Kur'an'a bile yakışmamaktadır.

Dinciliği, "hayvanların da aklı olabileceğini, korunmaları gerektiğini öğütleyen dini emirlerini doğrulamak, toplumu dindar köleler haline getirmek için de" hayvanların örgütlü, akıllı yaşamlarını kullanacaksın.

Her canlı, bu güne kadar gelebildiyseler, bu onların belirli bir aklı ve irade tarafından yönetildikleri ya da kendilerinin de yaşamlarını sürdürebilecek akli yetileri olduğu anlamına gelemez mi?

Bir insanın gelişmesi, bağımsız hareket yetisi kazanması için en az 6-15 yıl gerekmektedir. Oysa, bir çok hayvan daha doğarken avlanmaya başlarlar. Yılanlar buna en büyük örnektir. Kobra gibi bir kaç yılan türü, bir hafta kadar yavrularına ebeveynlik ederlerken, diğer yılan türlerinin ise yumurtalarından çıkmalarını bile beklemeden yavrularını terk ettikleri, bu yavruların, yumurta kokusuna gelen sinekleri ve böcekleri yiyerek karınlarını doyurdukları sayısız belgeselde yer almaktadır.

Otobur hayvanların da hiç bir botanik eğitimi almadan otları tanıyarak beslendikleri ortadadır.

Doğuştan, yiyeceklerini bilen hayvanların bunca üstünlüklerine rağmen, insan gibi tabiata karşı en dirençsiz bir varlığın kendilerini yiyecek olarak tüketmelerine izin verdiklerine inancını yayan, zenginlik hırsları için hayvanların ve insanların yaşam alanlarını yok eden dinciler ile, hayvanların üstünlükleriyle din bezirganlığı yapma çelişkisine düşmüş din tacirlerini anlamak imkansızdır.


Batılı ülkelerde, İncil Mucizeleri olarak yayınlanan bu tür dini aldatmaca, kandırmaca, soymaca mantığına hizmet eden belgesellerin ülkemizdeki temsilcisi, kendisinin Yahudi olduğunu saklamayan ve İsrail'den para ödülleri alan Adnan Hoca'nın "harunyahya.com" adlı internet sitesidir.

Yeryüzünde, bu güne kadar akan kanların nedenlerini incelediğinizde karşınıza tek şey çıkar. O da, "Din Savaşlarıdır".

Bu gün yaşadığımız, 2001 11 Eylülünde açılan Haçlı Seferinin getirdikleri ile, Müslümanlar arasındaki kriptoların bu güne kadar yüzlerine giydikleri "mezhep, tarikat maskelerini" çıkartarak, gerçek yandaşları, soydaşları olan Hristiyan batılı devletlerle olan din ve soy kardeşliklerine dayalı ihanet süreçleridir.

Bu tür yayınların etkisine kapılmış, dini duyguları yoğun vatansever insanımızın da bu tür aldatmaca, kandırmacalara alet olmamalarını diliyorum.

Takdir sizlerindir.

Alaeddin Yavuz