TÜRBANI İKTİDARA TAŞIYANLAR NEDEN BAĞIRIYORLAR?
Türban,çarşaf-peçe ve baş örtüsü konusunda benim kadar ciddi olarak araştırma yapıp yazı yayınlayan ne yazık ki çok az.
Yeryüzünde hiçbir ülke yoktur ki o ülkede yaşayanların tümünün dini inançları ya da farklı dini inançların bir arada bir arada yaşama ortamları olmasın.
İnsanların birbirlerinin inançlarına ve hatta inançsızlıklarına bile saygı duymaları artık kabul gören bir gerçektir.
Ülkemizde,1946’da İsmet İnönü’nün diktatörlüğü döneminde başlatılan Atatürk devrimlerinin terk edilmesi ve “Sünni İslam Türkiye’si” kurulması çalışmaları,1946 Celal Bayar-İsmet paşa arasındaki “Pembe Köşk Muvazaası (şikesi)” ile başlamış,dandikten ortaya atılan bir “Toprak Reformu Yasa” önerisi ile Adnan Menderes mağdur edilmiş,tarihimizin ilk Tayyip Erdoğan vakası yaşanmıştır.
Bunun ardında çıkarılan af yasası ile 1925 ve 1937-38 isyanlarının sürgündeki suçlularına af gelmiş,İngiliz-ABD işbirlikçisi Said-i Kürdi ve yandaşlarından Dersim Sürgünlerine özgürlük ve DP hükümetinde de siyaset yapmalarına kapılar ardına kadar açılmıştı.
14 Mayıs 1950 Seçimleri ile iktidar olan DP hükümeti,08.Ağustos 1950’de,ABD’de “Rosenbergler Olayı” olarak bilinen, düzmece iftiralarla “SSCB ile İşbirliği yaptıkları “ gerekçesi ile idama mahkum edilen karı-koca iki bilim insanını idama mahkum etmek için çıkardıkları yasayı,ülkemizde aynen yürürlüğe koyarak,”Solcuyum demek ve bu konuda yazan,konuşanların idam edilmeleri veya yurt dışına sürülmelerini” öngören yasa ile Nazım Hükmet yurt dışına sürülüyordu.
Bu olaylar ışığında bu ülkede gerek ABD baskıları gerekse köktendinci İslam Kürdistancısı Said-i Kürdi ve onun gibi olanlar,Allah’ın esma-ül hüsnasından olan “Bedii” sıfatını kendilerine yakıştırarak “Bediüzzaman” yani “Zamanın Mucizesi,Harikası” ilan edilmişlerdi.
Solculuk idamdı,demokratlık komünistliğe meyilli olmaktı vs.vs.
Emperyalizmle kol kola girenler,çıkardıkları işbirlikçi isyanlarla bir milyon insanın ölümüne sebep olan işbirlikçi feodal yapılanma böylece taçlandırılıyordu.
Bu ülkede başta İsmet İnönü,Atatürk’ün Kuranı “anlaşılır kılma ve hurafelerden arındırma” çabalarını,onun ardından yerle bir etmiş,halkımızı şeriatla yönetilen Osmanlı döneminde bile yaşanmamış dini bir bağnazlığa,yobazlığa itmiş,din tüccarı pir,şıh,şeyh,seyitler,hoca,molla, cinci, büyücüler almış başını gitmişti.
Arap Müslüman kadını |
Bunun yanında “Köleci Düzende “ yaşayan Kürtler arasında yaygın olan “pedofili ve eşcinsellik” gibi sapıklıklar “din istismarı “içinde kendisine yer bulmuştu.
Bu sayede bu sapık yabancı istihbarat masalarında hazırlanmış bu sapık akımlar rahatça ata oynatabilecekleri alanlara sahip oldular.
Halka yapılan baskılar sonucu hiç kimse “bu böyle değildir” diyemiyordu.Bu gün bile din konusunda “iyi-kötü” bir kitap veya makale yazanlar anında oluşturulan ve Vatikan’ın terk ettiği,İslam’da yeri olmayan “televizyon engizisyonlarıyla” ağızlarını açamaz hale getirildiler.
“Atatürk Devrimlerinin Bekçisi” olduğunu söyleyerek “irtica tehdidi” kokularını hemen algılayan (!) sözde bunları önlemek bahanesiyle yapılan askeri darbelerin ardından ne yazık ki gene iktidarı alan bu “işbirlikçi,Kürt Vehhabiliği” olan, Nurcu yapılanmasının iktidar edilmesi gerçeği iğrençtir.
Bu günleri bu darbeler ve darbeciler hazırlamıştır.Şimdi de mevcut yargı kurumlarının “Hıristiyan ve Dönme Ermeni-Rumlardan,Yahudilerden,Greklerden” oluştuğu kanaati hükümetçe yayıldığından,türban kavgalarını halkımız “İslam’ın,Sünni Türklerin Özgürlük Savaşı” olarak yorumlamaktadır.Çünkü AKP böyle öğretmeyi başarmıştır.
AKP’ye oyların yoğun çıktığı nereye giderseniz gidin bu sözü duyacaksınız.
Bütün bu şartlar altında,bu ülkede en azından “tanrı ve melekler uzaylı mı değil mi” babından dini gerçek anlamda masaya yatırmayı başarabilen Fatih ALTAYLI’dan başka gazeteci çıkmamıştır.
(Bu arada Hulki Cevizoğlu’nu anmayı ihmal etmeyeyim ama o da “cunta savunuculuğu yapan” kanallarda boy gösterdiğinden halkın pek azı tarafından kale alınabilmiştir.)
“Abdülhamit’in Çarşaf-peçe yasağı” fermanını Türkçe’mize kazandıran Murat Bardakçı’dan başka bu konuda mücadele eden ne araştırmacı tarihçi ne de Üniversite hocası tarihçi ortalarda yoktur.
Bugünler gelmeden önce bütün bu önlemlerin alınması,halkın aydınlatılması gerekmez miydi?
Bu güne kadar yüzüne maske takıp,”arabeske karşı olup masa altında arabesk dinleyeninden,ateist olup camide saf tutan ve “dini mesajlar veren” takiyyeci,Amerikan solcularından oluşan” ve terörün meclise girmesine neden olan siyasetçiler aslında dayatma,düzenleme,uydurma bir saçmalık olan Nurculuk ve Fethullahçı akımlarının resmileşmesine sebep olmuşlardır.
Şimdi Ulusal Kanaldaki Halil Nebiler gibiler çıkmışlar “neden kimse bir şey demiyor,tepki vermiyor” diye halkı suçlayıp,kendileri konuşup kendileri dinliyorlar.
Diyelim ki samimisiniz.O zaman,Müslüman olmadığınız için “Türban” tipini eleştirmek için gereken dini bilgiye de sahip değilsiniz.
Çünkü siz ne Sünni ne Alevi’siniz.Yok değilseniz,bu güne kadar vazifenizi yapmama nedeninizi önce kendinize,sonra millete açıklayınız.
1970’li yıllarda Balıkesir-Çanakkale bölgelerine sıçramaya başlayan bu çarşaflı-peçeli kadınları görünce;
“-Bunlar nefes bile almıyorlar bu kadar da örtünmek dine aykırı!” diyen,”6” yaşından beri bir vakit namazını ve orucunu terk etmemiş,Kuranı okuyup anlatabilen,hoca kızı olan annemi bu cuntacılar 75 yaşında sağlık karnesine peruklu fotoğraf yapıştırtmak zorunda bıraktılar.
Bunlar halkı AKP’ye iten yanlış uygulamalar değil miydi?
Ülkemizdeki Nur Vehhabileri |
Bu gün bu akımlara karşı direniş halen bu bölgelerde sürmektedir.
Yıllardır,bu sapık Nurcu-Fetoşçu yapılanma ile atalarından gördüğü gibi örtünen baş örtülü Müslümanları aynı kefeye koyan,mitingde kendisini dinlemeye gelen sıkma baş örtülü kadının başını açarak milleti çıldırtan,ramazan iftarına çağırdıkları başbakan Erbakan’ın sofrasında rakı açan Çevik Bir ve kopyalarından ibaret bu askeri cuntanın çabaları AKP’yi iktidar etmedi mi?
Her türlü baş örtüsüne daha dün karşı olanlar bu gün “klasik baş örtüsüne” razı olduysa uyguladıkları siyasetin halktan ne kadar kopuk olduğunu hala anlamıyor mu?
Sokakta mitingde,gazete sayfalarından,televizyon ekranlarından ya da devletin memuriyet koltuklarından bağırmakla ,120 yılda halka yeni bir din olarak kabul ettirilmiş bu ideolojiyi
yenemezsiniz.
Ona karşı fikir üretmeniz lazım.
O da sizde yok.
Çok eleştirdiğiniz Fatih Altaylı ve Murat Bardakçı en azından bunları yaptılar.Peki sizin yaptıklarınızı da yazıyorum işte.
Üstelik bu Nurcu-Fethullahçı yapılanma ,misyoner Hıristiyanların taktiği (Hirant Dink’te Ermeni cemaatinin okuttuğu bu yetim,kimsesiz çocuklardan biriydi)olan “çocuk okutma” siyasetleri sayesinde,okutup iş güç sahibi ettikleri bir çok sayıda insan bu gün devletin her yerindedir.
Bu insanlar,bunlara tamamen karşı olsalar bile,”minnet borçları” yüzünden haklarında en ufak olumsuz bir söz söylemekten kaçınmaktadırlar.
İran'ın Humeyni Vehhabileri |
1939’dan beri “sosyal devlet” kavramını sadece Dersim ve Kürt milliyetçiliği yapılanması olarak görüp,Türkleri dışlayan İsmet paşa CHP’sinin ülkemizi getirdiği yer bu yerdir.
Siz,solu “Kızılbaşlara,Kürtlere,dönme Ermenilere,Alevilere tapuladınız”.Sünni kökenli Türk solcuları aranızdan attınız,dışladınız.
Yargısından,basınına,askerinden siviline,Türban-AKP karşıtı olan tiplere baktığımızda bu insanların hepsi yüz olarak “karbon kopya” gibi birbirine benzemektedir.
Bu gün CHP dahil sol kökenli bütün partilere bakın kaç tane Türk var ki aralarında?
İdeologları da hep aynı yörenin,soyun tipleri.
İşte bu yüzden dava sizin davanız olmuştur.Halk desteği,bu uydurmacılara,işbirlikçilere kaymıştır.
Halk tepkisiz de değildir.Cumhuriyetin ilanından beri evlatlarını sinsi ABD-İngiliz projelerine kurban veren halkımız “niye bitmiyor bu pislikler” diye devletine karşı bir tepki ortaya koymamış sineye çekmiştir.Devletine güvenmektedir.
Ama ya devlet o güvene değer mi?
Değmese de,özellikle 2007’den sonra gelişen AKP karşıtı kampanyalara,milyonlarla katılarak,şehit cenazelerinden miting meydanlarına kadar her yerde yer almıştır.
Ama bu kadardır.Hükümet yanlışsa,adi suçları anında yargılayan mahkemeler onları da yargılasın.Kurumlar görevlerini yapmıyorsa millet ne yapsın?
Yargıc olsa ne olur olmasa...? |
Muhalefet partileri oylara sahip çıkmazsa,oy sandıkları devlet su işleri kurumlarının,belediye çöplülerinin olmadık yerlerinden çıkıyorsa vatandaşın oyu da işe yaramamaktadır.
Türban olayının beslendiği “kültürel kavramlarını” 1946’lardan bu yana çürüten en ufak bir fikir akımı üretmemiş ve sözde “Atatürkçü” geçinen üniversitelerin bu gün suskunlukları onların ihanetlerinden başka nedir?
Fikir üretmesi gerken kurumlar yıllardır hedonist saltanatları içinde günlerini gün ettiyseler,yargı mercileri iddia edilen hükümetin hukuksuzluklarına karşı dava açamıyorsa,genelkurmay hükümetle sinsi bir işbirliği içindeyse,yani DEVLET DEVLET DEĞİLSE” vatandaş ne yapsın kardeşim.
1939’dan beri devletin bütün kurumlarını işgal ettiniz,aranıza kaç tane Türk aldınız?
En iyi okullara,en iyi kaymak memuriyetlere,en şöhretli yayıncılık işlerine hep kendi cemaat ve soyunuzu doldurdunuz.
Sağ-sol-Alevi-Sünni,Türk-Kürt,Pkk pisliklerinin,1967’de TİP’in bölünmesinin ardında sizler değil miydiniz?
Zenci rahibe |
Daha düne kadar cunta yalamalığı yaparken bu gün “Ordu NATO ordusudur,SSCB sosyalist değil faşistti,Anadolu tipi Sosyalizm,Sünni ahlak” gibi kavramlara yani benim yazılarıma dönmeye başladınız.
Bu bir ilerlememidir yoksa yeni bir takiyye midir bilmiyorum göreceğiz.
Sizin solculuğunuz emperyalizmin kanatları altında,kendi cemaatinizden olan cuntayla kol kola nasyonal sosyalist (faşist) solculuktan başka nedir ki?
Yani yargı,ordu,devlet de sizsiniz,muhalefet de sizsiniz,türbanın sitilini çizen de ,o ideolojiyi iktidar eden de,bağıran da sizsisiniz.
Sorunları çıkarırken nasıl kaldıracağınız hakkında en ufak bir proje üretmemiş olmanız yüzünden bu gün devlet bölünme,irtica tehlikesinin kucağına düşmüştür.Sorumlusu cunta koltuğunda bazen solcu bazen Atatürkçülük yapan siz dönmelersiniz.
Halen en ufak bir iş kapınca hükümetle kol kola giren de sizsiniz.
Atatürk zamanının işbirlikçi asileri,isyancıları bu gün kuzey Irak’ta devlet sahibi olduysa ve bu komşu devletleri de içine alan tarzda genişliyorsa sorumlusu sizleri yetiştiren yapılanmadır yani sizlersiniz.
Bütün yaptığınız,bir işe yaramaktadır.O da halkı devletin bölünmesine ikna etmektir.
Siz çıkardınız siz çözün.
Milletin yakasını bırakın.
Türk Milleti zamanı geldiğinde,ilericinizden de gericinizden de sizlerden kurtulmasını bilecektir.
Millet yapacağını bilir.