27 Haziran 2020 Cumartesi

DINLER NEDEN KADINLARA BOŞANMA HAKKI VERMEZ?

SAMI DINLERINDE KADININ YERI YOKTUR.

Kadının da yer edinmek gibi bir derdi yoktur demek için yazıyı okuyunuz ve bu insanlar arasında nasıl yaşadığınızı merak edin.
Özellikle kadın,çocuk, insan hakları savunucularına çok iş düşmektedir.


AKP Grup Başkan vekili Özlem Zengin bu gün;

"-soL Haber
@solhaberportali
24d

AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin: Türkiye’de kadınlar üniversiteye gidemiyordu, milletvekili olamıyordu. Önemli bazı isimlerin eşi bile olamıyordunuz. İlk başörtülü grup başkanvekiliyim, hazım sorunu yaşanıyor hâlâ..." dedi. http://sol.org.tr/haber/akp-grup-baskanvekili-ozlem-zengin-onemli-bazi-isimlerin-esi-bile-olamiyordunuz-8159

Sami toplumlarının dinlerinde kadın doğar doğmaz babasının karısı ve kölesidir, bu yüzden boşanma hakkı da yoktur.

Bilinen insanlık tarihi boyunca, kadına recmin, köleliğin yasaklandığı,eşit eğitim, seçme seçilme kocasına boşanma davası açma haklarının verildiği bir dönem yaşanmamıştır.

Bilinen insanlık tarihinden cumhuriyete kadar kadınlarda evlilik yaşının Müslümanlarda "8"di, Sabi dini temelli Yahudilerde, Hristiyan Gürcü, Ermeni, Yezidilerde, Babil Talmud Yahudilerinde "3" yaş ve altındayken, Atatürk cumhuriyeti ile birden "18" e çıkarıldığı, köy Enstitüleri çağının yaşandığı, cariye ve köleye cumhurbaşkanı ile eşit hakların verildiği Atatürk Cumhuriyetinden şikayet ediyor bu Akpli hanımlar.


Neyse, Müşrik Vehhabi, Ihvan dini halifesi Recep Tayyip Erdoğan onun mevkili erkek özlemini milletvekili ve grup başkan vekili yaparak gidermiş görünüyor.

Her kadın Kral ile evlenecek ise, Kral kime krallık edecektir?

Aslında Orta Doğu Sami toplumlarında ve ülkemizde cumhuriyete kadar doğuda böyle bir gelenek vardı.

Özgür kadınla erkek evlendiğinde ilk geceyi o ülkenin kralı veya o yöreye kendi soyundan tayin ettiği vali, kaymakam, askeri en yüksek rütbeli kişi baş rahip, aşiret reisi ile geçirirdi. Ondan sonra kadın kocasına ait olurdu. Mevki sahibi erkekle evlilik her kadın için o zamanlar zorunluydu, buna uymayanlar öldürülürdü.

Doğan çocuk 3 üç yaşına gelince eşeğe yüklenmiş  şahsi eşyaları, yiyecek, giyecek, bir tulum şarap ile kral soyundan rahiplerin olduğu tapınağa verilir, rahip, rahibe veya devlet memuru olarak yetiştirilirdi.

Hristiyanlık öncesi Baykuş Tanrıça Iştar/Inanna dişi şeytan ibadeti yapan Sabi Ingilizler de bu geleneğe uyarlardı. Mel Gibson'un Brave Heart/Cesur Yürek filmi de bu geleneğe karşı duran Iskoç direnişini işlemiştir.
Özlem Zengin hanım acaba böyle bir arayış içinde midir, kendisi bilir.
Ama mevki sahibi erkekler ateş gibidir, yaklaşanı da yakarlar, herkes o ateşe gelemez.

Sabi dini temelli yaratılış efsanelerine göre,Adem ve Hava'dan beri, onların üçüncü oğulları olan Şit peygamber soyundan geldiklerini iddia eden, Sabi, Mandean ve Yahudi toplumlarının ve onların da kökeni olan Brahman dininde olmayan, Atatürk cumhuriyetine kadar Sami toplumlarında görülmeyen bir özgürlükleri veren laik cumhuriyet rejimini inkar ederek büyük nankörlük gösteriyor Akpli cemaat, siyaset kadınları.

19.yy Suriye Şam
Cariye pazarı 
Yahudi kadın ve erkeklerin, Hud Suresi 114 ayet E.H.Yazir tefsirinde, kara çarşaflara, peçelere bürünerek gizlenip, sokaklarda, pazar yerlerinde fitne yaymakta, ve tapınaklarda Allah ile ilişkiye girip "Allah'ın Karısı"  olduğundan tırnağını sıradan halkın görmesi yasak olduğundan her yerini örten, ama şehre gelen yabancı erkeklere bir gümüş sikkeye her şeyini açan, veren Tapınak Fahişe kıyafeti olan kara çarşaf ve peçeye bürünmeye de ÖZGÜRLÜK diyor bunlar.
(Kynk-Tevrat Krallar 1-2 Yahuda-Tamara)

Sami dinlerindeki gibi  ' süt emen bebekken' başlayıp, ölünceye kadar köle olarak alınıp satılmayı, tecavüz edilmeyi, recm edilerek öldürülmeyi özgürlük olarak görüyorlar diye düşünmeye başladım.

Çünkü Sabilerin temel din kitapları Ginza d Rabba (Cin Z d Rabba) kitabıyla okunan toplam 60 kitapları vardır.
Bunlarda geçen bir yaratılış mitinde, Havva öncesi göksel varlıklardan Lilit adıyla bilinen kanatlı bir kadın şeytan ile Adem evlenir. Hay tanrı ona "kadını sırt üstü yatırıp üzerine çıkarak cinsel ilişki kurmasını ve kadına sahip olmasını emreder.
Adem ısrar etse de Lilith, "-Bana köle olmamı tanrın bile emredemez" der uçar gider.  Hava bundan sonra yaratılır.
Hava, Ademin kaburgasından yaratılan parçası,eşiti olduğu için teslim olur.
Lilith dinlerde "kadın özgürlüğünün sembol adıdır.
Ama Akp ve cemaatlerinin kadınları ille de Havva gibi köleliğe meyillidirler. Tabii halkı bu yönde işlemek için yapıyorlar, kendileri asla bunu kabul etmezler.

Beyaz Hintliler olarak bilinen Harappa medeniyeti Şiva dinine bağlı Sabilerin yazdıkları Puranalar olarak bilinen dini el yazmalarında en eski Adem ve Hava efsanesine rastlanılmıştır.Blogumda Türkçe çevirisi vardır.

Bunlar kendi kız ve oğullarını ve kölelerinin kız ve oğullarını doğar doğmaz oral seks ile terbiye eder (Lev Tahor/Temiz Kalp mezhebi Yahudisi Cathy O'Brien Mind Control kitabında bu gelenekte büyüdüğünü yazmıştır, konferanslarından birini dilimize çevirdim blogumda var.), üç yaşına kadar fahiseliğe alıştırınca adını "Fatıma= sütten kesilmiş" koyup, zenginlere zevk evlilikleri için satarlardı.

Bahreyn'li insan hakları savunucusu Byn Ghada Jemshir, MUFAKHATAT konulu Bahreyn Memry Tv deki programında bebeklerle zevk evliliklerini islemiş, Türkçesi Youtube Alaeddin Yavuz Belgeleri sayfamda vardır.

Bu gün de bu gelenek Araplarda sürmektedir.
Şimdi resim yazıyı okuyarak başlayalım.


Adem-Hava
Sami Toplumları Sabi, Yahudi, Hristiyan, Islam dinlerinde 2.Adem olan Nuh peygamberin Sam adlı oğlunun soyundan olanlara denilir.
Tufandan kurtulan Nuh'un üç oğlu, Sam, Yafes ve Ham'dır.

Ham, babasını çadırında serhoş, çıplak görünce güldüğü için kendi ve soyunun ağabeylerinin soylarına kölelik etme cezası almıştır. Kuzey Afrikalı Araplar, Zenciler onun soylarıdır.

Türkler Yafes Soyu
kabul edilir. Muhammed
doğduğunda dünyayı yönetirler.

Yafes, Nuhun en çok sevdiği oğludur, adı Genişlik demektir, yeryüzü hakimiyeti soyuna verilmiştir.
Sam da sevdiği oğludur ona da Orta Doğu, Iran, Hindistan çevreleri verilmiştir.

Tevrat efsanesi böyle der. Ama Kültün temeli Harappa medeniyeti(M.O 1500-3500) Sabilerinde durum biraz farklı da olsa konular uyumludur.
Adem ve Hava Kültü aynı adlarla bunlarda vardır ve başka millette bu adla anılan mitoloji yoktur.

Hint Brahman dininin Şiva mezhebinin Sabilik koludur.
3500 yıl önce bu medeniyet seller, yıldırımlar, depremler ile yıkılınca kurtulanlar Iran yaylasına,  Medyaya, Mezopotamyaya, Etiyopya ve Arap yarımadasına, Anadolu, Avrupa, Kafkaslar her yere dağılırlar.

Sümer, Hint, Mısır, Iran, Grek tanrılarının yaşam geleneklerini uygularlar.
Tanrılar doğar doğmaz olgunlaştıklari için ebeveynleri ve dışındaki herkesle cinsel ilişkiye girerlerdi. Örneğin Grek yarı tanrısı hileci Hermes, insan anneden baba Zeustan olmadir. Doğduğunda annesi beleyip beşiğe koyup uyutur. O çıkar, ağabeyi Apollo'nun öküzlerini çalar, mağaraya saklar gelip beşiğe girer.

Bu kavimler de bu gün Babil Talmud Yahudilerinde, Sabilikten doğan Süryanilik ve mezhepleri olan Yezidi, Nasturi ve öteki Ortodoks Yahudi, Hristiyan mezheplerinde aynı evlilik, eş cinsellik gelenekleri vardır.

Bunların inançlarında, Adem'e tanrısı Hayy/Hayya/Hayat/Sin şöyle emretmiştir;

"-Ey Adem, karın Havva,ondan olacak çocukların, büyük, küçük baş kümes hayvanların ve evcilleştireceğin yabanıl hayvanlar, senin karıların ve kölelerindir. Onları  dilediğin gibi karı olarak kullanabilir, köle olarak istediğin kadar satabilirsin."

Kölenin bedeni üzerinde  hakkı yoktur. O maldır.
Romalılar 1550 yıl önce 12 Tablet Yasalarında köle olarak çocukların alınıp satılmasını üç kere ile sınırlamışlardır.

Osmanlı sarayına devşirme olarak alınan çocukların satın alınmaları da bu geleneğe göre Yahudi ve Hıristiyanların çocuklarını sattıkları içindir ve Osmanlı yoğun talep üzerine bunu 1/60 yani 60 aileden bir aile seçilecek onlardan gürbüz bir oğlan çocuğu olan aile olarak sınırlandırmıştır. Bu tüm hanedanlarda olan bir gelenekti çünkü tanrı krallar ve peygamberler dinen sorumsuzdular ve sapıklıkta sınır yoktu.

Şimdi Osmanlı sübyancıydi, çocuk satın alırdı diye aşağılayan eski Osmanlı tebaları ve Batılılar, saraya çocuklarını satmak için dedelerinin araya torpil koyduklarını da erkek erkeğe, kadın kadına evlendiklerini de bilsinler.

Bu yüzden, Sabilik, Yahudilik, Hristiyanlık ve Islamda kadına BOŞANMA, MAL EDİNME HAKKI YOKTUR. Hatta, anne doğurduğu çocuğuna ilk sütünü bile veremezdi, çocukla bağ kurup babaya kumpas kurmasınlar diye.

Çocuğu kucağından alınan anne kendine emzirecek bebek aramak zorunda kaldığı gibi, kız doğurduysa anında esir pazarında satışa çıkarılırdı, satılmazsa pazara gelenlerden süt anne arayan aile arardı.
Çocuğun babası da çocuğuna süt anne aramak zorundaydı.


Peygamber Muhammet'e süt anne aramak için Mekke pazarına çıkan Abdulmutallip, Isa'nin Kudüs'e girdiği BOZ EŞEK gibi Boz Eşek sırtında gelen Bedevi Halime'yi de pazarda bulup ikna etmiştir.
Geniş bilgi için "Antik Cağlarda Ana Tanrıçalara Bebek Kurbanı" çeviri yazımı okuyabilirsiniz.


Harappa felaketinden kaçıp göçen, göçerlerden biri de Ur'lu Ibrahim, eski Sümer sehri olan, zamanindaki Kaldeli'lerin kentine yerleşmiş bir Harappali Aramidir.

Ürdün Nehri çevresi Aramileri olan Sabilerin babasıdır. Karısı ana ayrı kız kardeşi Sara' dır.

Köle karısı Hacer'den olan Ismail, kardeşi Ishak'a sütten kesilme töreninde tecavüz etmiştir. (Ismail, ishak'a bakarak gülüp alay ediyordu'  Tevrat ayetinin Ingilizcesinde 'alay etme' sözü 'Mocking" dır, o da 'cinsel olarak aşağılama' demektir. Bu da Sabi geleneklerine uygundur.

Sara ana buna kızar, Ismail çöle sürülür, Ishak aile reisi, yani aşiretin reisi olur. Babasının görevini sürdürür o yerini tüysüz, parlak, hileci Yakup'a o da yerini ispiyoncu Yusufa bırakır.
400 yıl sonra Musa kabileyi toparlar, Yakup soyuyum der, yerini kardeşi Harun'a bırakır. Davut'a kadar gelir. Tanrı Yakup soyunu lanetler ve Yahuda soyundan Davut aşiretin reisi olur, o yerini Süleymana bırakır, bu güne kadar gelir.

Kuranın peygamber saydığı kişilerin hepsi aşiretin tanrısı Yahve, Elohim, Adonay adları ile andıkları tanrı ile görüşen Yahudi kabile reisleridir.

Bunların dinleri, emirleri, vahiyleri sadece Yahudiler için geçerlidir.
Bu geleneğe Bahailik (Nur Şeytanı Ibadeti) Kültü/Dini de denilir.

Sabiler, Yahudiler, Zerdüştler ve doğu kiliseleri Hıristiyanları günde 3-5-7 vakit namaz, üç aylar, ramazan orucu, kurban, umre, hac, zemzem suyu içme geleneklerine sahiptirler. Islama da gelenek bu kültlerden geçmiştir.

Pers, Roma, Islam medeniyetlerinin tümünde bu geleneklerin halkı Sabiler önemli görevler almışlardır. Kral da, köle de olmuşlar, soykırıma uğratilmislar,  defalarca sürgün edilmişlerdir. Çünkü aşırı ırkçı  ve yağmacıdırlar.
Son Osmanlıyı bu gün de Türkiye ve Orta doğuyu haçlılarla birlikte yağmalamaktadırlar.

1950 sonrası bütün sağ iktidarları bunlar ve aynı mezhepden olan Ermeniler, Arnavutlar, Çerkezler ve Kafkasyalılar, Yunanlılar, Israil ve diğer Yahudi ve Museviler  son Akp, Vehhabilik, Nurculuk, Menzil, Isid, Müslüman Kardeşler/Ihvan... adlarıyla yürütmektedir.



Dün ve 18 yıllık Akp geçmişinde de söylenilen yalanlardan "kadınlara boşanma hakkını Islam vermiştir,  yok Tayyip Erdoğan vermiştir, yok, AKP'DEN önce kadının adı yoktu" diyen salaklar  resmen insanlara, dinler tarihine, Atatürk cumhuriyetine ve adalete hakaret ediyorlar.

22 Ortadoğu Arap Islam ülkesi ve Türkiye' de yaşayan bütün gayrimüslimler, Süryani Incili mezheplerine ve Babil Talmud Bagratuni  mezheplerine bağlı Gürcü, Çeçen, Çerkez, Kafkas, Arap, Balkan Hıristiyanlarından   devşirilmiş, devsirilmemis kripto azınlıklardir.

Sadece Ermeniler, Etiyopya Habeş Tevhid Incili Mushaf-ı Kidan okurlarsa da Bagratuni de olmuşlardır. O da en eski Sabi geleneğine dayanır. Bu gün Etiyopya, Sudan da bu yüzden okullar, kızlar ve hayvanlarla evlilik vardır. Ermeniler arasında da bu vardır.

Ülkemizin kız ve erkek bebeklerine, 0-10 yaş arası çocuklara tacizler, tecavüzler AKP döneminde zirve yaptıysa nedeni bu bozuk dinlerdir.

AKP ve cemaatleri, yüzleri kızarmadan, gözlerini kırpmadan insanlığa yalan söyleyebilen alçaklardan oluşur.

Roma, Osmanlıya isyan etmeleri onların bu sapık şeriatlarını yaşamakta inat etmelerindendir.

Atatürk ise, "kızkardeşinden doğmuş bebeklere" nüfus kağıdı vermedi. Evlilik yaşını 18'e çıkardı, köleliği kaldırdı, padişahla, Atatürk ile bir köle eşit oldu, birinci, ikinci derece akraba evlilikleri ve erkek eşcinselliği, oğlancılik, kadınlara recm cezası, işporta tezgahında şeftali gibi satılan cariye ticareti yasaklandı.
Kadına çalışma, emeklilik, boşandığında  mal paylaşımı, çocuk paylaşımı, çocuklarına çalışarak bakma hakları verdi.
Yazıya konu bayan gibi  sapıklar bundan hoşlanmadılar.
Işte son Yıldız Üniversitesi profesörü Bedri Gencer de bunun açık bir örneğidir.


Gazeteci Ahmet Altan da blogumda yer alan geçmişte bir gazeteye verdiği röportajda "kız ve erkek kardeşlerin cinsel ilişkilerini yasaklayan bir dine inanmıyorum sozleri yanında,  Abd'li ilahiyatçı Ted Pike'in Babil Talmuduna bağlı Lev Tahor Yahudilerinin Talmud ayetlerinde evlilik yaşının "3" ve kölelerde  daha aşağıda tutulduğuna tanık olacaksınız.

Peygamber Muhammet de benzer Yahudi tacizi ile büyümüş biri olarak Ayşe ile "9" yaşında gerdeğe girmesi çağının  önemli bir medeni hukuk devrimidir bence.

Iki Roma'yi yeniden birleştiren  I.Justinyen eşcinselliği ve ensest evliliği askere alacak, zührevi hastalığa yakalanmamış erkek bulmakta sıkıntı çektiği için yasaklamıştır.

Bu konuda "721 yıllık Roma-Iran Savaşları" yazımda kaynak gösterdiğim Ingiliz akademisyen tarih araştırmacısının 10 ciltlik kitabını internetten okuyabilirsiniz, linki var.
Kadına ilk BOŞANMA Hakkını Sezar'in evlatlığı Antonyus, gelinleri ve kızlarının kavgalarından bıktığı için vermiştir. Hristiyanlık ve Islam bu hakkı kaldırmıştır.

Son olarak Islam coğrafyasında Mustafa Kemal Atatürk bu hakkı tekrar vermiştir.

Bu bilgilerin dışında kim ne der yazarsa YALANDIR.

Atatürk'ten önce, bilinen insanlık tarihi boyunca, tecavüze uğradığı için cuma namazı sonrası tekbirler eşliğinde taşlanarak öldürülen, işporta tezgahında karpuz gibi satılan aşağılık bir varlık iken, sahibine 'istemiyorum' dediği için öldürülen, hesabı sorulmayan değersiz bir mastürbasyon makinası iken, erkekler ve cumhurbaşkanı ile eşit vatandaşlık, secme, secilme, boşanma, eşit miras alma haklarını HIÇ BIR ISTEK, SOSYAL HAREKET OLMADIĞI halde, kurtuluş savaşındaki hizmetleri adına Atatürk sayesinde elde eden bir kadının Atatürk ve cumhuriyet düşmanlığı yapması Sadece Türkiye Cumhuriyeti
Kadınlarında görülen bir NANKÖRLÜK, KENDİNE DÜŞMANLIKtır.
Çünkü Türk vatandaşı kadınlardan başka bu haklara aynı anda sahip olan bir devletin, milletin kadını yoktur.
Özgürlüğün En Büyük Düşmanı KÖLELERDİR.

Böyle kadınların yeri esir pazarlarında IŞPORTA TEZGAHIdır.

Takdir sizindir.

Alaeddin Yavuz

3 Haziran 2020 Çarşamba

KADINLAR KENDİLERİNİ INSAN GÖRÜYOR MU?

KADIN KENDINI INSAN GÖRÜYOR MU?

Biraz matrak geçerken düşündürelim de.

Kadınlar;
Kuzum,
Çiçeğim,
Böceğim
Kuşum,
Kanaryam,
Bülbülüm,
Serçem,
Ceylanım;

Ayağında gümüş halhal
Ince nakış, gümüş halhal
Yavru ceylan gibi kaçar,
Seke seke çaydan geçer
Nazo gelin ayağına takar halhal....

Bu dize de de, kadın ceylana benzetilir ve bir kez de adı geçer.
Kulağa gönüle hoş gelir.

Ama bir sıkıntı var, şairin gözü kadının ayağındaki ince nakış gümüş halhalda.
Durmadan halhal diyor. Kadını yakalasa halhalı alıp arazi olacak gibi😂😂😂

Kadınlar erkeklerin onları, hayvan, bitki, eşya yerine hatta, eşyasını almak için hayvanî sıfatlar yakıştırarak tavlayan sözlerini beğeniyorlar.

Kadın iyi bir müzik aletidir, çalacak nota bilen erkek yoktur, gibi sözlere de bayılıyorlar.

Hayvan yavruları, çiçek, böcek ile insandan aşağı sıfatları iltifat kabul ediyorlar.
Sonunda cansız bir müzik aleti olmayı kabul edip çalacak Bethoven arıyorlar ki bunda cansız bir alete benzetilmekten haz duyduklarını görüyoruz.

Sonra çıkıp;
Kadına şiddet, eşit mal paylaşımı, eşit vatandaşlık, eşit yasal haklardan bahsediyorlar.
Cariyelikten şikayet edip, onu emreden şeriat rejimi isterken eşit hak ve özgürlük istiyorlar.
Tam bir beyin tutulması içindedirler.

Tamam da bir karar verin;
Çiçek mi, böcek mi, büyük, küçük baş hayvan mı, kanatlı mı, kanatsız mı, Karafatma mı yoksa eşya mısınız, insan mı?

Dinciler boşuna mal yerine koymuyor diyorum.

Çünkü yobazlığı en çok kadınlar istiyor.
Bende oluşan sorular bunlar, tercih kadınların.
Biraz dokunduralım, düşündürelim dedim.
Takdir sizindir

Alaeddin Yavuz

2 Haziran 2020 Salı

MUHALEFET NEDEN ERDOĞANIN ETNIK KIMLIGINI AÇIKLAMIYOR?

SIYASILERIN ETNİK, DINI KIMLIKLERININ YAZILMASINDAN ŞİKAYET EDEN YOLDAŞLARA(!);

Madem ki gericiliğe, yobazlığa, emperyalizmin işbirlikçilerine karşıysanız, Tbmm iktidar ve muhalefet partilerinin halkımızı ISLAMCILIK ve TÜRKÇÜLÜK ile ve solculuk ile aldatmalarına karşıysanız, çıkın deyin;

Ben Ermeniyim,
Ben Yahudiyim,
Ben Rum'um,şuyum, buyum...
Bunlar Türk de Müslüman da değildir, sizi aldatıyorlar! 

Deyin bakalım iktidar olabiliyorlar mı?

Tayyip Erdoğan, Bahçeli'nin Ermeni olduğunu Cezmi Yurtsever'e yazdırdı. Kılıçdaroğlu Dersim Ermeni'si, Feto, PKK işbirlikçisi denildi.

Ama hiç biri Tayyip Erdoğan Pontus Rum'udur, bütün bakanları da Ermeni, Rum, Yahudi, Arnavut, Çerkez... demedi.

Neymiş, beyler;
"Dini, etnik kökenlere dayalı siyaset yapmıyormuş.
Senin bu tercihin yüzünden vatandaş seni vatan haini, Ermeni tanıyor ve ne diyor?;

- Çocuğuma bez alamıyorum, tabii ki Akp'yi desteklerim!diyor.
(https://tele1.com.tr/can-atakli-muhalefetin-karsilasacagi-tehlikeye-dikkat-cekti-kucumsemeyin-171582/)

Türkçesi; Ben vatan hainine oy veremeyeceğim için mecburen bunlara oy veriyorum! Demektir.

RTE'ye Rum, Yunanlı demiyorsanız en azindan, "-Benim rahmetli annem YEMUŞ (YEMİŞ=Incir demektir. Türkçe'dir. Kuran Tin Süresi adını Tin=Incir'den alır.) hanımdır, senin Pontus çetecisi deden Bagata'li MEMİŞ de Pontus Ermenisidir, Ben YEMUŞ  oğlu, sen de MEMİŞ torunusun, 1921'de Osmanlıya ve Kuva-yi milliyeye beraber isyan ettik, ikimiz  de çeteciyiz, rahatladın mı Tayyip" demiyorsanız   siz de onlarla ortaksınız demektir.

Muhalefet memurluğu görevi yapıyorsunuz, şamar oğlanlığına talip olmuşsunuz, kendinizi ezdirerek iktidarı alternatifsiz kılıyorsunuz, hepinizin komuta merkezi aynıdır.

Hiç kıvırmayın, iktidarı meşru kılan muhalefettir. Halka, devlete en büyük ihaneti yapıyorsunuz.

Alaeddin Yavuz