30 Mayıs 2018 Çarşamba

SİYASİLER, HALKA RÜŞVET ÖNERMEYİN ADALETİ SAĞLAYIN

Seçimden seçime, yol, köprü, hastane, maaş, bayram v.b. ikramiyesi gibi rüşvetler halkın derdine çare olan çözümler değil aksine kısa sürede unutulan küçük rüşvetlerdir.
Siyasilerin her şeyden önce devlet ve halk adamı olmaları gerekmektedir. Bu güne kadar istenilen ama dile getirilemeyen isteklerin bazılarını sıraladım;
24 haziran 2018 Cumhurbaşkanlığı adaylarımız. Onlardan rüşvet değil, nesillerinize adalet ve gelecek isteyiniz.



#RÜŞVET ÖNEREN SİYASİ İSTEMİYORUZ.
#ADALETİN DEVLET DİNİ OLMASINI SAĞLAYIN.
#YARGIYI BAĞIMSIZLAŞTIRIN.
#ADALETSİZ ADALET SARAYLARINA SON VERİN. 
#DEVLETE GÜVENİ SAĞLAYIN,

#DEVLET, ŞİRKET, MEMUR, VATANDAŞ EŞİT YARGILANSIN.
#YARGI ÖNÜNDE HERKES EŞİT OLSUN.
#SUÇLULARI ADİL YARGILAYIN,
#DEVLETİ SOYANLARIN AİLE FERTLERİNE KADAR VARLIKLARINA EL KOYUN, TÜMÜNÜ YARGILAYIN.
#HER SUÇLUNUN CEZASINI ÇEKMESİNİ SAĞLAYIN,
#DEVLETİN BORCUNU KAPATIN,
#ŞERİAT TEHDİDİNİ KALDIRIN.
#DEMOKRASİYİ KURUN.
#HERKESE İŞ BULUN!
#SOKAKTA AÇ, EVSİZ BIRAKMAYIN.
#ÇOCUKLARA ÜMİTLE BAKACAKLARI GELECEK YARATIN.
#SAĞLIK, EĞİTİMDE ÜCRETİ,
#İSTİHDAMDA RÜŞVETİ YOK EDİN.
#İŞ YERİ AÇMA, ŞİRKET KURMAYI KOLAYLAŞTIRIN,
#YAŞLILARA ÜCRETSİZ BAKIM EVLERİ, GÖNÜLLÜ BAKICILAR SAĞLAYIN.
#HÜKUMETLERİN, BÜROKRATLARIN, İŞ DÜNYASINDAN OLANLARIN ÇETE OLUŞTURUP DEVLETİ, HALKI SOYMASINI ENGELLEYİN.
#YABANCI DEVLETLER VEYA KURUMLAR İLE İŞBİRLİĞİ YAPARAK DEVLETİ YIKMAYA, SOYMAYA, ZAAFİYETE UĞRATMAYA ENGEL OLUN. BÖYLE İŞLENMİŞ SUÇLARI KARŞILIKSIZ BIRAKMAYIN.
#DEVLETİN BÜTÜNLÜĞÜNÜ, HALKIN BİRLİĞİNİ ADALETLE KORUYUNUZ.
#HALKA HOŞGÖRÜ, ŞEFKAT İLE YAKLAŞIN!
#DEVLET ÖCÜ OLMAKTAN ÇIKSIN.
#SİYASİLER, BİZE RÜŞVET ÖNERMEYİN.
#RÜŞVET TEKLİF EDEN SİYASİ, DEVLETİ KESİN SOYACAKTIR. ASIRLARDIR BÖYLE OLDU.
#SARAYLARI YIKIN VEYA KAMU HİZMETİNE VERİN.
#DEVLETİN ONURU ADALETİDİR, İSRAF ŞEHVET DOLU, BÖBÜRLENME YERİ SARAYLAR DEĞİL.
#KAMUDA SAVURGANLIĞA SON VERİN.
#SİZDEN RÜŞVETİ KABUL EDEN, SİZİN DEVLETİ SOYMANIZI KABUL ETMİŞ OLUR.
#RÜŞVET DEĞİL, HİZMET İSTİYORUZ.
#ÜMİT DOLU GELECEĞİ KURUN.
#BİZ ŞEREFLİ MİLLETİZ.
#ŞEREFİMİZLE ADALET İÇİNDE YAŞAMAMIZI SAĞLAYIN.
#ALAEDDİN YAVUZ
AlaeddinYavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc

22 Mayıs 2018 Salı

SALAKLIKTA DÜNYA ŞAMPİYONLUĞUNA OYNUYORUZ

DÜNYANIN EN SALAK MİLLETİ HEYKELİ DİKİLECEK OLSA, İLK ADAYIZ.
Neden mi?
Ebla Kil Tablet metinleri
 M.Ö.2.300'lere uzanıyor

1400 yıllık İslam tarihinin en az 800 yılı boyunca Anadolu'da İslam var.
Umre, Hac, Namaz, oruç aynen İslamda olduğu gibi 4200 yıldır var. 1960'larda İtalyan Arkeoloji ekibi başkanı Paolo Mathiae tarafından başlatılan ve 1975'lerde Suriye'de İtalyan Arkeoloh Giovanni Pettiano'nun çalışmalarıyla Mezopotamya kökenli oldukları tespit edilen Ebla ve Ugarit antik Sabi şehirlerinde yapılan kazılardan elde edilen Ebla Kil Tablet metinlerinde Allah adlı Ay Tanrılarına ibadet eden, İbrahim, İshak, Esav, Yakup gibi büyükleri olan Petra halkı Kenize Araplarının atalarını ve dinlerini yazan kil tablet belgeleri M.Ö. 2.300'lerden eskiye gitmektedir. M.Ö. 4.000,3.000 lere ait buluntular elde edilmiştir.
Bu durumda İslam'a pek fazla değişmeden geçen Hac,Umre, kurban, namaz, oruç geleneklerinin Hicaz'dan Sabi Petra medeniyetlerinin son uzantısı olan Kütahya'ya kadar bilindiği açıktır.
 Ebla Krallığı Haritası

Aynı ibadet şekilleri Mezopotamya, Akad, Kalde, Asur, Babil, Mitra, Zerdüşt ibadetleriyle daha eskilere uzanmaktadır.
Bunca eski geçmişe sahip ibadet geleneklerinin ana vatanında yetişmiş vatandaşlarımız soruyor;
Oruçluyken tecavüze uğradım, orucum bozuldu mu?
İmam cevaplıyor;
Sen kalbini temiz tut, orucun bozulmaz.
Yani, girsin, çıksın, keyfine bak, yeter ki kalbin temiz olsun.

Facebook'ta "temiz kalp" rumuzlu kadın resmen sanal ZİNA yapıyor.
Ama kalbi temiz, ne diyeceksin?

Denize girdim, 39'a kadar saydım, boğulmaktan 40. yudumda kurtuldum diyor.
Merak etme orucun bozulmadı deniyor.
Tıka basa yemek yedim, unuttum diyor,
Unuttuysan bozulmaz deniliyor.

Bu oruç ne yapsan bozulmuyor da çürük olan dinin temeli namaz.
Bektaşinin dediği gibi bir osurukta yıkılıyor bu direk. İçi kof, çürümüş kütük gibi.
Bunlara rağmen hala televizyon hocalarına, namazı, orucu bozan halleri, Hac, umre geleneklerini soran bir millet olmamız.

Hac ve Kabe konusuna gelince;
Hz. peygamber, 630'da Mekke'yi fethettiğinde, geleneksel hac ibadetinde düzenlemeler, değişiklikler yapmıştır. Bunların en önemlisi de Kâbe ve içinde bulunduğu Mekke şehri ve çevresini "MESCİDÜL HAREMEYN ŞEREFEYN" yani, "Gayrimüslümlerin girmesi, hac etmesi yasak olan kutsal bölge" ilan etmesidir.
Bu olay Kur'an'ın "9". suresi Tevbe 28'de şöyle ifade edilmiştir;
"9;28. Ey inananlar! Müşrikler bir pisliktir. Artık bu yıllarından sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar! Eğer yoksulluktan korkarsanız bilin ki, Allah dilediği taktirde sizi yakında lütfundan zengin edecektir. Allah her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir. (Y.Nuri Meali)
Ayetin tefsiri kısaca şudur;
Müşrikler yani İslam'ı ilahi vahiy dini olarak kabul etmeyen Arabistan halkları olan Sabiler, Yahudiler, İran Hristiyanları Mecusiler (yezidiler ve Dürziler), Mecusiliğe göre mezheplerini kurmuş olan Süryaniler, Hristiyan Yahudi Nasturiler, Hristiyan Grek Rumları, ve Rum Ortodoks, Katolik Hristiyanlar Arabistan yarımadasının inanç gruplarıdır.
Nasturiler, peygambere "sahte peygamber, onun kitabını Rahip Bahira yazdı" derler, Süryaniler, "Muhammed, Arap Ahmet, kan dökücü Mars'ın kılıcı, dini kolaylaştıran şeytan Bizbat" derler. Bunlar, Yemame Arapları olan Sabi Arami-Yahudi karışımı halktır, sahte peygamber Yemame'li Rahman'ın halkındandır. Peygamber Muhammet'i öldürmek için Rabia ve Emir adlı iki casus gönderirler. (R'ad Suresi 13. ayet E.H.Yazır tefsiri)
Diğerleri, Necran, şimdiki başkent Riyad bölgesi Hristiyanlarıdır, bunlar da Muhammet'ten 150-200 yıl önce, bölgeye gelen ve mucizeler gösteren Feymiyon adlı bir rahip aracılığıyla Süryani Hristiyan olmuşlar (İbni İshak- Siretül Resülüllullah kitabı), peygamberdenİslam'ı öğrenmek için 20 tane hoca istemişler ve onları da yolda tuzak kurup öldürmüşlerdir.
1739'da İngiliz İslam'ı, Osmanlı'nın deyimiyle "Vehhabi Dini"ni kuranlar ve yayanlar da bunlardandır. Suud ailesi Yemameli, Mehmet Abdülvehhap da Necran'lıdır. Onun doğduğu köy günümüz Arabistan başkenti Riyad şehridir. Sembolleri de Rabia'dır.
Tevbe 28'de açıkça belirtilen Ayetullah'ı yani Allah'ın ayetini/emrini çiğneyerek, "Müşrikleri, kafirleri, Haçlı İngiliz ordularını" kutsal topraklara sokmuşlardır.
Vehhabiler ve ihanet sembolleri
Bu durumda yapılan hac ve umre ziyaretleri turistik nitelik kazanmışsa da Müslümanlar bunu yok sayarak, işlerine geldiği gibi, umre, hac ziyaretlerini yaparak kendilerini kandırır olmuşlardır.
13,60m yükseklikte olan Beytullah yani Kabe binasına 300 m yukarıdan bakan Amerika'lı Paris Hilton adlı sosyete fahişesinin Hilton otelinde kalıp, hac ve umre yapan Müslüman, Allah'ın ayeti Tevbe 28'i yok saymaktadır.
Bu da salaklık değilse nedir?
Müşrik eline düşmüş Kabei Muazzama- Beytullah-Allah'In Ulu Evi, dev Hilton oteli yanında mercimek gibi kalmış. Bu hakareti İslam dünyası her şey gibi hazmetmiştir. Başta peygamberin kendi halkı.
[caption id="attachment_1732" align="aligncenter" width="605"]
Sen Allah'ın ayetini yok say, sonra "hacı oldum" diye kendini kandır. Kâbe işgal altındadır, orası işgalden kurtarılmadıkça hac yasaktır, Osmanlı, Vehhabilerin ilk çıkardıkları 1746 isyanından yenilip teslim olduğu 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesine kadar 178 yıl savaştığı ve asla "İslami tarikat" bile saymadığı, "Vehhabilik Dini" diyerek halifenin "müşriklik" saydığı mücadelelerini boş veriyorsun, yok sayıyorsun, Kâbe'yi kurtarmak için mücadele zor geliyor, veya işine gelmiyor, dini istediğin gibi, kolayına yorumluyorsun. Kendini hacı sayıyorsun. (Eyüp Sabri Paşa- Mirat-ül Haremeyn-Osmanlı için terör örgütü olan ve Avrupa halklarından yardım almasını engellemek için Eyüp Sabri Paşa, bu kitabı Haliç Tersanesi matbaasında 1887'de İngilizce olarak bastırır ve II.Abdülhamit bu kitabı Avrupa'da dağıtımını yaptırır. II. Abdülhamit sevenler neden bunu görmezler acaba?)
Kripto (gizli yaşayan) Hristiyanlıklarının delilleri
Hem II. Abdülhamit hayranı olacaksın, hem Osmanlıcı olacaksın hem Türkçü olacaksın ama, Osmanlı'yı yıkan,178 yıl Osmanlı'ya kılıç, çekip kurşun sıkan, sırtından vuran, Osmanlı'nın ilan ettiği tüm cihat çağrılarına "Haçlı orduları yanında yer alarak" cevap veren, Türk askerlerinin karnında, bağırsaklarında Mecidiye altını arayan( Osmanlı askerleri maaşlarını Mecidiye altını olarak alırlardı) hainlerin işgalinde olan Kabe'nin işgalini görmeyeceksin, yetmedi Kürt Vehhabliği olan Nurculuk Hristiyanlığına gireceksin, Yemen'e, Arabistan'a, Suriye'ye gidip dönemeyen, mezarları bile olmayan 178 yıl boyunca şehit düşmüş dedelerinin mücadelesini yok sayacaksın, sonra müşrik, kafir işgalindeki Kâbeye gidip Hac yapıp, hacı oldum diyeceksin.
Ne diyeyim, sizi Allah ıslah etsin.
İnsan bu kadar salak veya hain olur.
Abdulaziz-ibn-Suud-ve-sir-percy-cox


Haydi bu tarihi olayları, 1950 DP Menderes hükumetiyle başlayan bir karalama uydurma tarih eğitimi etkisinde kalarak öğrenememiş olabilirsiniz ama niye okumazsınız?

Son 250 yıllık tarihini bile öğrenmekten kaçınan, hakı pok gösteren yalancı, devşirmelerin iftira tarihine gönül bağlamış, idrak yeteneğini kaybetmiş bir toplumun, 4200 yıldır bu coğrafyada var olan ibadetleri öğrenememiş olması olağandır. Böyle ihmalci, kutsalına küfreden bir toplum salak, gerzek, ahmak değilse nedir?
"I.Dünya savaşı bir haçlı seferidir, ama bunu Müslüman askerlerimize duyurursanız savaş aleyhimize gelişir" diyerek batılı gazetecileri 1917'de Mısır- Süveyş Kanal savaşında uyaran İngiliz generali Sir Allenby I.Dünya Saavaşı Haçlı seferidir. (George Barbarin-Büyük Piramit'in Sırları Kitabı)

Osmanlı 30 Ekim 1918'de teslim olmuştur. "Yenildiniz, Hristiyan olun" teklifi yapılmıştır. İngiliz idaresinde İslam Kürdistan'ı  projesi gereğince, 1892'de Vatikan İncillerini kabul ettikleri için Hrisyiyan sayılan, Kürt Yezidileri, Dürziler, Nasturi ve Süryaniler ile Gregoryen Ermeni Hristiyanlarının ortak Sabi dini temelli Hristiyanlık inançlarına göre yapılmış Nurculuk Hristiyanlığı, 1950 sonrası bunun için dayatılmış ve dış Türklere ve Müslümanlara da da Avrupa ülkelerinin destekleriyle ulaştırılmıştır.
Vehhabilik Müslümanlara dayatılan İkinci Roma İslamı'dır.
Oysa Atatürk gibi bir adam, bu teklife şöyle yaklaşmıştır;
"Diyanet İşleri Başkanlığını kurmuş, başına Hanefi olan Rıfat Börekçi'yi getirmiş, E.H.Yazır'a Kur'an-ı Kerim'i Türkçeye çevirtmiş ve 40 ciltlik tefsir yazdırmış, dine katkısı olsun diye parasını da kendi cebinden ödemiştir.
Avrupa'ya da şu cevabı vermiştir;
"-Ben, Müslüman ümmetine Hristiyan olun diyemem. Ama, din kitabını ve tefsirini Türkçe olarak yaptırdım ve insanlar okusun, öğrensin, beğenmezlerse Hristiyan olurlar, tercihi onlara bıraktım" demiştir.
Ama, İslam Kürdistancısı İngiliz, Rus, Vatikan, Amerikan işbirlikçisi, Ermeni, Süryani, Nasturi, Yezidi, Dürzi Hristiyanlığının yeni dini Nurcular ve Vehhabiler Atatürk'ü İngilizci ve din düşmanı olarak göstermeyi, 1950'den sonra başarmışlardır.

1768'de imzalanan Küçük Kaynarca Anlaşması ile Osmanlı, azınlıklarını Rusya korumasına terk etmişti. Haçlı Kutsal İttifak Ülkeleri arasındaki anlaşma gereğince de bu hak bütün Avrupa devletlerine sırayla tanındı. 1758-1918 arası 150 yıl içinde bütün Hristiyan cemaatleri Kutsal İttifak Haçlı Avrupa ülkeleri ile Amerikan ABCFM Protestan misyoner hareketlerinin Osmanlı topraklarında açtıkları 450 okulda, batılı Hristiyan mezheplerine geçmişler ve Osmanlıyı yıkan isyanlar çıkartmışlardır. Bastırılan isyancılar ülkenin değişik yerlerine sürülmüşler, sürgünden kurtulmak, siyan çıkarmayacağını vaat ederek Müslüman olmaları önerilince kabul edip, eski dinlerine uygun yeni tarikatlar çıkartan bu kara çarşaf-peçe, sarık, sakal, cübbe düşkünü devşirmeler, sarık yerine Fes'i getiren II.Mahmut'u bile Hristiyan kafir ilan etmişler, "Din Elden gidiyor" diye mitingler yapmışlardır.

Bu millet bunları da hazmetmiştir. Bu salaklık değilse nedir?
150 yıl boyunca Ermeni isyanları çıkartan, bölgede tek Türk ve Müslüman bırakmayıp soy kırım yapan Bitlis Ermeni şehrinin, Nors adlı Ermeni köyünde doğan, devşirme Said-i Kürdi Deliüzzaman'ın İngiliz rahip ajanı Mr. Frew ile, Mason Molla Efgani'nin Mısır Dürziliği- Kürt Yezidliği (Mecusilik dini) üstüne kurduğu Nurculuk Hristiyanlığını size
Türk dili cehennem dili diyen İran Mollası Ayetullah Tehrani

İslam diye kabul ettirmek yerine, 1400 yıl boyunca "Türk dili cehenennem dilidir"  Vatikan iftirası yüzünden Türkçe yazılması engellenmiş Kur'an'ı Türkçe'ye çevirten, Türkçe Tefsirini yazdıran, devşir sapkın Mezopotamya Sabilerinin kurduğu tarikatların hurafe, bidatları ile dolu sapkın cemaat uygulamalarını kaldıran, temiz, arınmış bir İslam anlayışını kazandıran Atatürk'e küfür etmek, ahmaklık değil, hem dine, hem kendi milletine küfür ve ihanettir.
HRİSTİYAN KAYNAKLARINDA
ADEM VE HAVA CEBRAİL TARAFINDAN
"TÜRKÇE SÖZLERLE AŞAĞILANARAK"
CENNETTEN KOVULURKEN

Bizi yöneten ve bölen devşirme Yahudi ve Hristiyan imamların bizi mezhepler ve tarikatlarla kendi eski dinlerine döndürdüklerini hiç göremiyoruz, göstereni de kafir, müşrik ilan edip öldürüyoruz.
Türkçülük yapan, bu hareketi başlatanların Ermeni, Yahudi olduklarını görmeden Başbuğ ilan ediyoruz.
Örneğin, İsmet İnönü Bitlis'li Süryani Ermeni'dir, 150 yıl boyunca o şehirde Türk ve Müslüman kaldığını aklım kabul etmiyor. 1990-93 yılları arasında şark himzeti yaptığım Tunceli'deyken öğrendiğim Bulgaristan göçmenlerinin yaşadığı Elazığ Kovancılar kasabasında üç yıl içinde kimse kalmamıştır. Hepsi PKK örgütünce göç ettirilmiştir.
1916'da Rus işgalini davet eden Said-i Kürdi Deliüzzaman ve yatak arkadaşı Harput- Palu Ermeni'si Şeyh Sait'in beraberinde Dersim Ermeni'si Seyit Rıza Rus Kafkas Orduları komutanı ve Rus Çarının oğlu olan Nikolay Nikolaviç'ten "sadakat madalyası" almışlardır.

Bu ihanete rağmen bu şerefsiz, Ruslara karşı savaştığını, esir düştüğü yalanına Müslümanları inandırmıştır. Bu Ermenilerin Rus işgali sırasında katlettikleri Türk ve Müslüman sayısı 500.000'den fazladır.
İsrail Nur Mason Locasının
sembolü olan Nur'u görüyorsunuz.
Nurculuk, Ortodoks Hrisityanlığın
sembolüdür.
Antik Sabiler ve Din Kitapları
yazımı okuyunuz


Bu bilgiler ışığında Hristiyanlığın dini merkezi Papalıktan 1952 yılında "sadakat ödülü almış ve bunu kendi yazdırdığı Tarihçei Hayatım kitabında yayınlatmış olan, Aziz sayıldığından Vatikan'a gömüldüğü rahmetli Aytunç Altındal tarafından açıklanan Süryani Ermeni devşirmesi Bitlis'li Said-i Kürdi Deliüzzaman ve Fetullah Gülen'in dediğine göre Süryani olan İsmet İnönü'ye(Tıkla) "Türk ve Müslüman mı diyeceğiz?
Diğer başbuğ Alparslan Türkeş, Sultan Abdülaziz'in Fransız anası yardımıyla Fransa'dan aldığı destekle 1861-1863'de bastırdığı Anadolu Ermeni ve Rum isyanlarının ardından Kıbrıs'a sürdüğü Pınarbaşı Ermenilerinden olan Alpaslan Türkeş takma adlı Bagratuni Ermeni Hüseyin Feyzullah(Tıkla), Arnavut, Fevzi Çakmak'ın torpili ile Harp akademisine girmiş, "8" yıl Amerikan Harp akademisi okuduktan sonra gelmiş, Hitler Faşizminin temellerini ve Amerikan sevdasını orduda başlatmış, 1960 darbesi, 1971 muhtırası, 1980 cuntasının en önemli mimarlarından olmuştur.

Aslen Bitlis'li olduğu yıllar sonra söyleyen, Erzurum devşirme Ermeni'si CIA ajanı, 1992'de Vatikan'dan sadakat ödülü almış ve "Vatikan'a gömün beni" diye alenen Tvsinden çağrı yapan Fetullah Gülen, hiç bir zaman Ermeniliğini inkar etmemiştir.

Ülkemizde demokrasi, eşitlik, adalet çağını başlatan, köleliği kaldıran Atatürk ve arkadaşlarını lanetliyor, köleliği geri getiren İslam maskeli devşirmeleri baş tacı ediyoruz.
Taşımalı eğitimle çocuklarınızı devşirme cemaatlere muhtaç eden, cemaat yurtlarında ırzlarına geçenleri, onları semirten hükumeti 16 yıldır baş tacı ediyorsunuz.
Sonra, "bizden adam çıkmaz" diyoruz.


Ortada adam mı bırakıyorsunuz ki adam çıksın?
Bu kadar salak toplumun kaderi ırzına geçilmek, köleleşmektir.
Onu da hazmettiniz.
Şimdi, dünya milletleri size "gerzek, ahmak, salak" dediğinde kızmayacaksınız.
Dünyanın En Salak Milleti oldunuz, yakında bir heykeltıraş çıkar, onu da diker, gider bakarsınız.

AlaeddinYavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc

16 Mayıs 2018 Çarşamba

NURCULARIN ŞİRKTEN İBARET BİR YAZILARI DAHA

NURCULARIN PUTPERESTLİKLERİ BİTMİYOR.

Bu paranoyağın, vaftizi andıran olayla çocuk diriltmesini de yazar bu sapıklar. Said-i Kürdi Deliüzzaman, 1877-1960 yılları arasında yaşamış, ağabeyi sıbyan mektebi öğretmeni olduğu halde, 1892'de Vatikanca Hristiyan sayılan Dürzilerden Mısırlı Dürzi imam Cuma'nın yazdığı, Cuma adıyla anılan heceleme kitabını 16 yaşına (1904) yılına kadar, Bitlis, Siirt, Erzurum arası yatılı okullarda gezdirilmesine rağmen bitiremediğinden gittiği her okuldan atılmıştır.(Kendi yazdırdığı Tarihçe-i Hayatım kitabı- Kitabından alıntı yaptığım ilgili yazıların linki)
Ama, bu yazıda 1896 yılında yani (1896-1887=9) "9" yaşında iken, Erzincan Osmanlı valisi Zeki paşaya namazın mı iftarın mı önce yapılacağı hakkında nasihat ediyor.
(Not;Hanefilerde, yani bizde, akşam namazı vakti çabuk geçtiğinden, oruç açılır, namaz kılındıktan sonra iftara devam edilir)

Oysa kendi yazdırdığı Tarihçe-i Hayatım kitabında, Deliüzzaman'ın "9" Dokuz yaşında okumak için okula gittiği yazılıdır. Okuyalım;



Şimdi de asrımızın musibeti Deliüzzaman Said-î Kürdî’den bahsedelim; Babasının adı Mirza, annesinin Nuriye’dir.

1876 yılında Bitlis’in Nurs köyünde doğdu.Yani o doğduğunda Sultan II.Abdülhamit tahta çıkıp kılıç kuşanarak Padişah olmuştu.

İlk eğitimini Nurs köyünde, ağabeyi Molla Abdullah'tan almıştır. Tağ Köyü’ndeki Molla Mehmed Emin Efendi’nin medresesinde öğrenim hayatına başladığında Said Nursi dokuz yaşındaydı

Daha sonra icazetini aldığı ve sonra Doğubeyazıt’tan ayrıldığı bildirilmektedir. Arkadaşları ve bazı hocalarıyla olan tartışmaları ve kavgaları (!) sebebiyle medrese eğitiminde aksamalar olmuştur.Cezire Ağasının Bir gün Said Nursi'yi öldürmek (!) için hizmetçisi hançerine davrananınca Said Nursi silahına davranır fakat muhatabında hareket görmeyince onu soğuk suya batırıp çıkarır.
(Kaynak Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım : İlk Hayatı | 38 )
*Kaynak-Risale-i Nur Külliyatı, Tarihçe-i Hayat | Birinci Kısım : İlk Hayat
Bu dokuz yaşında eğitime başlamış, 16 yaşına kadar öğrenememiş, aşırı gerzek, geçimsiz, paranoyak bir Ermeni dönmesini ilahlaştırmak değilse nedir.

Yazı hep yaptıkları gibi, tarih, basit toplama çıkarma bilmeyen insanların kafasını karıştıracak saçmalıklarla dolu. Okuyanı lafa boğup şaşırtma taktiği ile yazılmış şirk ehli bir yazı.

"9"yaşında, henüz sıbyan mektebine başlamış, harfleri bile bilmeyen, Bitlis Nurs/Nors Ermeni köyünden, henüz heceleme kitabını öğrenip geçememiş gerzek bir çocuğun kendi başına Erzincan'da ne işi olabilir?

Olsa bile, Sait doğduğu tarihte Erzincan'da göreve başlamış bir paşanın Sait gibi bir geri zekalı" 9" yaşında, zamanın ilk okul birinci sınıf öğrencisi,deli bir çocuk ile görüşme gerekçesi ne olabilir?

Yalanlarınız batsın şirk ehli putperest şerefsizler.
İfadeye bakın ;
"Bediüzzaman Hazretleri Erzincan’a 1896 (1896-1887=9 yaşında) yılında teşrif ediyorlar. O yıl, önce Erzurum’a geliyor… Erzurum’da iken Zeki Paşa davet ediyor ve üç ay müddetle Erzincan’da kalıyor Bediüzzaman HAZRETLERİ"

"9" yaşında, belki çişini tutamayan, okumayı öğrenememiş geri zekalı çocuğu Zeki paşa yemeğe davet ediyor, din öğretmenini "Paşa, Bediüzzaman Hazretleri’nin yüzüne baktı. Sonra, ‘Sus hele sen, ağzı bezekli talebe’ dedi.
Hoca, ya da molla falan demedi, talebe dedi." şeklinde aşağılıyor.
Bu, Hristiyanların İsa peygamberin Nasıra'da, beş-altı yaşlarındayken Yahudilere İncil'i vahyettiği inancından kopyalama bir şirk yazısıdır.

Bu ne sapıklıktır?

Kim bu mal, İngiliz, Rus ajanı Bitlis Ermeni'si biraz tanıyalım;
Bu şerefsiz, 1864'de Sultan Abdülaziz'İn yaptığı Ermeni tehcirinden, Müslümanlığa dönerek sürgünden kurtulmuş olduğu açık olan, Sünni, Şafi Müslümanlar gibi ibadet eden Gregoryen Hristiyan bir Ermeni devşirmesidir. Çünkü Hristiyanları ve o z amanlar bölgede faaliyet gösteren Amerikan ABCFM Protestan, İngiliz Anglikan, Avrupalı Katolik, Protestan,Presbiteryen Hristiyan misyonerlerini iyi tanıyor;

Misyonerler ve Hristiyan ruhanileri, hem nurcular çok dikkat etmeleri elzemdir. Çünkü herhalde şimal cereyanı, İslam ve İsevi dininin hücumuna karşı kendini müdafaa etme fikriyle İslam ve misyonerlerin ittifakını bozmaya çalışacak.” (Lem’alar,111,141)

Osmanlı'nın son nefesini verdiği 1919'da, Müslüman dini ve devlet idaresi mi kalmış? Hangi Müslüman ve Hristiyan ittifakı vardı da ondan bahsediyor? Kendi gibi dönme devşirme ittifaklarını kast ediyor tabii ki.

1926 yılından sonra Said-i Kürdi adını kullanmayıp Said-i Nursi adını kullanır. Bu ad değişikliği ile ilgili Türkçü Nihal Adsız şu tespiti yapar:

Kürtlerin mevhum meziyetlerinden bahsediyor. Kısacası, onlara devlet kurdurmaya çalışıyor. Tabi devletin buna müsaade etmeyeceğini anladıktan sonra 180 derece çarkla Said-i Kürdi olan adını Said-i Nursi yaparak ve nur risaleleri diye cehlin ve taassubun örneği olan karalamalar düzerek bir din mürşidi gibi ortaya çıkmayı başarıyor." (Adsız, makaleler 111- makale adı" nurculuk denen sayıklama)

Bakınız Osmanlı Şeyhülislamlarından Mustafa Sabri, Kürd Saidin Mezhebi Hakkında Reddiye Armağanı adlı kitabında, Saidi Kürdi için neler diyor?

"Bu kadar büyütülen Saidi Kürdi kimdir :

"Sait, kürt cemaatından, şafii mezhepli, nakşi tarikatlı, okur fakat yazmaz, imla bilmez, seksen sene içinde yaşadığı millet olan Türkün lisanına hakkıyla vakıf olamamış, felaketten felakete sürüklenmiş, bir hapishaneden diğerine sürülmüş ve bugün seksen yaşını geçmiş ihtiyar bir adamdır.
Sait, Kürdistan Azmi Kavi Cemiyetinin arzusu üzerine mahalli Kürt kıyafeti ile, boynunda dürbün, belinde tabanca ve kama, ayağında lapçin ve başında poşu olduğu halde İstanbul’a gelmiş ve büyük bir cüretle Cuma selamlığında Padişaha cemiyetin Sait imzası altında yazdığı ve esası Kürtçe tedrisat yapacak mektepler açmaya dayanan arızayı takdim etti. Memleketin ve milleti İslamiyenin ittihadını bozmak gayesine matuf olan bu hareketi canianesinden dolayı haklı olarak tımarhaneyi boyladı.
Damarında bir damla Türk kanı olan her Müslüman’a, bu adamın Mason ve Komünist kadar tehlikeli olduğunu ehemmiyetle hatırlatırım."

Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi bu gerzeği niye tehlikeli buluyor?
Çünkü adamın her işi batılı Hristiyan misyonerlerinin destekleri ile yürütülüyor da ondan.

Meraklısı, gerzek bir Ermeni vatan hainini tanrılaştıran şirk dolu bu saçmalığı okusun.
Bu paranoyağa din uleması diyenin de, inananın da taaaaa aklını eşekler becersin.
İnsanı salaklaştıran, şirke boğan bu saçmalıkları önleyecek bir dini, adli kurum bu ülkede yok mudur?

Nurcular, ciddi olarak yazılarının yanlış olduklarını böyle yazılan eleştirilerle anlayınca yazının içeriğini değiştirdiklerinden yazının alını kopyalayarak veriyorum;

Said Nursi'den paşaya 'önce iftar mı namaz mı' cevabı

“Oruç açma mevzuunda, ‘Önce namazı mı kılalım yoksa iftarı yaptıktan sonra mı namazı kılalım?’ diye Zeki Paşa ortaya bir soru attı. Bediüzzaman’a soralım dediler


Risale Haber-Haber Merkezi
Bediüzzaman Hazretlerinin 121 yıl önce yaptığı Erzincan ziyareti sırasında yaşanan bir Ramazan-iftar hatırası Ömer Özcan'ın Ağabeyler Anlatıyor-5 kitabında şöyle yer alıyor:
Müşir (Mareşal) Mehmed Zeki PaşaSultan II. Abdülhamid Han döneminde, Erzincan 4.  Ordu-yu Hümayun Komutanlığında bulunmuş bir Osmanlı paşasıdır. Sultan II. Abdülhamid Han’ın çok sevdiği ve güvendiği Zeki Paşa’nın bu görevi, 1887-1908 tarihleri arasında tam 21 sene devam etmiştir. Sultan’ın tahtının zayıflamasıyla beraber, Zeki Paşa’nın görevi de sona ermiştir.
Bediüzzaman Hazretleri Erzincan’a 1896 yılında teşrif ediyorlar. O yıl, önce Erzurum’a geliyor… Erzurum’da iken Zeki Paşa davet ediyor ve üç ay müddetle Erzincan’da kalıyor Bediüzzaman Hazretleri.
Konuyu araştırmak için 2010 yılında Erzincan ziyaretimiz oldu. Re’fet Kavukçu ağabeyin yardım ve destekleriyle iz sürdük. Re’fet ağabey bizi Bediüzzaman Hazretlerinin Erzincan ziyaretini yaptığı yılları anlatabilecek Hasan Dokgöz ağabeyle tanıştırdı ve beraberce Hasan Dokgöz’ün hatıralarını kaydettik. Ramazan ayı münasebetiyle bir hatırayı Risale Haber okuyucuları ile paylaşmak istedim. (Ömer Özcan)
HASAN DOKGÖZ BABASI ZEKİ PAŞAYI ANLATIYOR
1925 Erzincan doğumluyum. Babam Bekir Sıdkı Dokgöz, Erzincan 4. Ordu Komutanı Mehmet Zeki Paşa’nın mahiyetinde Kanun Başçavuşu olarak 16 sene hizmet etmiştir. Babamın köyü Şoha, şimdi Cevizli Köyü diyorlar. 1864 doğumlu olan babam 1949’da 85 yaşında iken vefat etmiştir. Kabri Erzincan Terzi Baba Mezarlığındadır. Bediüzzaman Hazretlerinin Erzincan ziyaretini babamdan duyduklarımı size anlatayım:

ÖNCE İFTAR MI, NAMAZ MI?

Bediüzzaman’ın ziyareti sırasında babam, Zeki Paşa’nın Başçavuşu olarak orada hizmet ediyormuş. Ramazan ayına denk gelmiş bu ziyaret.
Babam Bekir Sıdkı Dokgöz bana şöyle bir hatıra anlatmıştı:
“Bediüzzaman’ı Zeki Paşa davet etti Erzincan’a. Zeki Paşa bana dedi ki: ‘Aşçıya söyle şu şu yemekleri yapsın.’ Ben de gittim söyledim, o yemekler hazırlandı. Ramazan ayıydı, iftara az vakit kalmıştı. İftar sofrasındayız. Saate bakıldı, vakit yakın... Orada Erzincan’da bulunan ulemalar da vardı, meşayih de...
“Oruç açma mevzuunda, ‘Önce namazı mı kılalım yoksa iftarı yaptıktan sonra mı namazı kılalım?’ diye Zeki Paşa ortaya bir soru attı. Bediüzzaman’a soralım dediler. O sırada çok genç bir hoca, askerî lisede Türkçe hocası Divrikli Hoca Miktad: ‘Efendim, birer hurma veya zeytin alalım. Sonra namazımızı kılalım’ dedi. Paşa, Bediüzzaman Hazretleri’nin yüzüne baktı. Sonra, ‘Sus hele sen, ağzı bezekli talebe’ dedi. Hoca, ya da molla falan demedi, talebe dedi.
“Zeki Paşa ‘Hocam siz ne buyurursunuz?’ deyince, Bediüzza­man Hazretleri ‘Evvel taam, sonra kelam’ dedi. Oradan Çermeli Hocaefendi de: ‘Efendim bir delil, ayet veya hadis söylerseniz memnun oluruz’ dedi. ‘Ya molla, ayet yok, hadis var’ dedi Bediüzzaman.
"Cenab-ı Peygamber (asm) ashabıyla otururken: ‘Kim iki rekât kusursuz namaz kılarsa ona bir deve vereceğim’ diyor. Ashab kalkıyor, hepsi de namaz kılıyorlar. Artık kaç kişilerse... Kılamadıklarını söylüyorlar. ‘Ya Ali, sende mi kılamadın?’ diyor. ‘Ya Resulullah, ben de kılamadım. Acaba Kusva ismindeki devesini verir mi diye aklıma geldi’ diyor.
Bediüzzaman Hazretleri: ‘Nasıl? Tatmin oldunuz mu?’ diye sordu. Zeki Paşa: ‘Efendim bizi müstefid ettiniz’ dedi. Bediüzzaman: ‘Onlar deveyi düşünüp kılamadılar da, biz mi kılacağız? Acaba hangi yemek gelecek, tatlı mı gelecek diye’ onları ikna etmişti.” Bunları bana babam böyle anlatmıştı.
Yazının linki; http://www.risalehaber.com/service/amp/said-nursiden-pasaya-once-iftar-mi-namaz-mi-cevabi-327482h.htm

15 Mayıs 2018 Salı

SOSYAL DEMOKRAT HINÇAK PARTİSİ VE GÜNÜMÜZE ETKİLERİ

Sosyal Demokrat Hınçak Partisi

Sosyal Demokrat etiketli, Osmanlıyı, Türkleri ve Sünnileri emperyalist ilan eden sözde devrimci ilk Ermeni partisi 1887'de, onu takip eden Sosyalist Taşnak partisi 1890'da kuruldu. Bunların ardından Ramgavar Liberal Ermeni zenginleri partisi 1908'de kuruldu.
Cumhuriyetin ilanına kadar, başında sarığı, ayağında çarığı kalmamış Müslümanları ve Türkleri "Yaşasın devrim, kahrolsun faşist Müslümanlar ve Türkler" sloganlarıyla bu partilerin militanları olan Ermeni faşist çeteleri toplu kıyımlar yaparak yok edip yağmaladılar.

Maraş'ta Türk cesetlerini yollara dizip üzerinde yürüdüler. Ermeni asıllı Rus besteci Mihailoviç İppolitov İvanov, "Serdarın Yürüyüşü' (Tıkla oku) operasını bu olayı anıtlaştırmak için yazdı. Kenan Evren, TV'lere bu opera ile çıktı. 

Bunlara dur diyen ve Cumhuriyeti kuran İttihat ve Terakki partisi ve Atatürk, daima bunlarca faşist ve soykırımcı ilan edildi.
10 Kasım 1938 darbesi onların zaferi oldu.
Gregoryen Ermeni mezhebi devşirmesi Fethullah Gülen IŞIKÇILIK tarikatı ile İslamı Hristiyanlaştırma hareketinde yerini 1950'lerde onlu yaşlardayken aldı. CIA onu keşfetti destekledi ve 1961'de ölen Nurcu önderi Deliüzzaman'ın hareketini 1967'de F. GÜLEN'E teslim etti.

Fethullah Gülen, 1941 olan doğum gününü, bayram saydıkları 10 Kasım 1938 olarak tecil etti.(Buna itirazlar var ama yayınlayanların kanıtları da var. Araştırın)

Ramgavar liberal partisinin devamı olan DP'nin Nurculuğu yayması ile 1958'de orduyu ele geçiren Bitlis Ermeni Süryani, Nasturi mezhep hareketi olan Nurculuk, 1967'de MHP, AP, CHP partilerinde yerleşti.
Oyunu gören İsmet İnönü, partiden tasfiye edildi, Abd okullarında yetiştirilmiş B.Ecevit 1971 muhtıra cuntasınca yerine getirildi.
1967'de Ermeni soykırımı hortlatıldı, ASALA kuruldu.(ASALA hakkında Türkiye'de ilk olarak yazılan tespitlerim. Herkes bundan sonra kafayı değiştirdi. Tıkla oku)

1967-1980 sağ-sol olayları ile gençliğimiz harcandı. 1971 cuntasının ürünü olan, Dersim sürgünlerinden Kenan Evren ve aslen Dersimli Çemişkezekli Yezidi olan Turgut Özal onun hükumeti oldu. Hınçak, Taşnak çetelerinin devamı olan PKK bunlar tarafından kuruldu. Asala örgütü lideri, 1987'de Atina'da pavyon çıkışında Fransız istihbaratınca öldürüldü ve Asala PKK ile birleşti.
Siyasi kolu, HEP, 1991'de Tbmm'ye Sodep, Shp. Ermeni, Sosyal Demokrat Hınçak Partisi ile aynı harflerden oluşan (Sosyal Demokrat Halkçı Parti) tarafından sokuldu.Kurucuları Bitlis Ermeni'si Erdal İnönü ve Hemşin Ermenisi Murat Karayalçındır.Hem ANAP,AKP ile sağ hem de soldan devleti ele geçirdiler.
Şimdi, SON DARBE zamanı.
Uyanın....
ALAEDDİN KEYKUBAT YAVUZ

Şimdi, Ermeni Hınçak Partisi sayfasından yaptığım çeviriye ve yorumlarıma geçelim
 
Ermenilerin, nüfuslarının yoğun olduklarını
 iddia ettikleri altı Osmanlı vilayeti.
Oysa, bu illerin toplam nüfuslarının
%20-25'ini geçmezler.
1887’de Hasta Adam olarak bilinen, yıkılış dönemini yaşayan Osmanlı Devletinde Sosyalist Ermenistan devleti kurma amacıyla, İsviçre Cenevre’de kurulan ilk Ermeni devrimci siyasal partisidir. Osmanlı’da ve İran’da (aka İran), bağımsız sosyalist Ermeni devleti kurmak için, Osmanlıyı bölmek, parçalamak isteyen batılılarca desteklenerek kurulmuştur.

Hınçak, adının karşılığı, Kilise Çanıdır. “Uyanış, aydınlanma ve özgürlük” anlamında da kullanılmıştır. Ermenileri sözde Türklerin sömürdüğü konusunda u devlet ilan etmeye kışkırtmak için seçilmiş bir semboldür.
1827’de Osmanlı’dan ayrılarak kurulan ilk devlet olan Yunanistan’ı takiben, 19. yüzyılın ikinci yarısında meydana gelen kopmalardan cesaretlenilerek girişilmiş Ermeni ayrılıkçı terör örgütüdür.

1876-1878 Osmanlı Rus harbini takiben yapılan Berlin, Ayestafanos anlaşmalarında açılan bir paragraf ile Batı Ermenistan dedikleri Doğu Anadolu’da reform yapılması önerilmişti.
Osmanlı bu şartları yerine getirmeyince, ganimeti fırsat bilen Ermeniler de can çekişen Osmanlı’ya 1890 Kumkapı Ermeni Kilisesi önünde ve 1895’de Bab-ı Ali baskını olayları ile isyanı basmışlardı.

Özünde, İmparatorluk olarak anılmasına rağmen, sömürgeci devlet olmayan (çünkü şirketleşme, sermaye işletimi nedir bilmeyen bir devlet) özellikle “en sadık teba/halk” ödülüne sahip Ermenilerin en büyük ihanetini gören ve sadece onlar tarafından “emperyalist” olarak tanımlanması büyük haksızlıktır. Sosyalist, Komünist devrimciliğin özü olan “Sömürgecilik” yani Emperyalizm tanımları Marksist literatürde Avrupalı devletler ile Amerika Birleşik devletleri için kullanılır, Osmanlı bile Marks’ın gözünde, ezilen, parçalanan zavallı, sömürge bir devlettir. 
Karl Marks’a rağmen Osmanlı’ya emperyalist demek sola da ihanet etmektir. Ermenilerin solculuğu en büyük emperyal güçlerin askerliğini yapmak, ezilen, sömürülenleri soyup yağmalamak, öldürmektir. Devamı olan ve Derin NATO ile TSK içinde kripto Ermeni Nur, Işık, Gülen vb. cemaatler içinde örgütlenmiş Ermeni cunta generallerinin yardımlarıyla kurulan PKK da yakın zamanda Amerika Birleşik Devletlerinin Kara Ordusu ilan edilmiştir.
Karl Marks’ın emperyalizm tanımının içine eden ve mezarında kemiklerini sızlatan Ermeni SDHP ve Taşnaksütyun hareketi özünde “Nasyonal Sosyalizm” olarak bilinen Faşizmin ta kendisidir. Beslendikleri yerler de İngiltere ve kolonileri, ABD, Fransa, Almanya başta olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri ve Rusya’dır.
Bu devletlerin hiç biri Marksist değildir, olmadıkları gibi Osmanlı’dan bölünme topraklarda kurulan Müslüman ülkelere “Hristiyanlaştırılmış İslam ideolojilerini” Şeriat Devleti, Ilımlı İslam, Vehhabilik, Taliban, El Kaide, Işid, Boko Haram gibi örgütlerle de kan dökerek dayatmaktadırlar.

Önderi; Harry Hampartzoum Sarafyan
Kurucuları; Avetis Nazarbekyan, Meryem Vardanyan, Gevorg Garacyan, Ruben Han Azat, Kristofer Ohanyan, Gabriyel Kafyan, Manuel Manuelyan
Kuruluş: 1887
Merkezi: Erivan, Ermenistan
Gazetesi; Parti yayınları ve organları
Gençlik Kanadı: Gaidz Gençlik Örgütü
Yarı Askeri Kanadı: Ermeni Devrim Ordusu (ASALA-ARA-PKK-1983-1985) ARA/Armenian Rervolutionary Army (Ermeni Devrim Ordusu) Lizbon elçimiz Dursun Aksoy’a silahlı saldırı (1983), Kanada Ottava Türk Büyükelçiliği saldırısı (1985) 1987’de hepsi PKK’ya katıldılar.
Üyelik Durumu; 4.300 Sadece Ermenistan’da
İdeolojisi; Sosyal demokrasi, demokratik Sosyalizm
Siyasi Konumu; Merkezi sol ve sol kanat
Milli Birliği; 14 Mart İttifakı
Uluslararası Birleşikleri; Lübnan parlamentosunda 128/2 üyesi vardır.
Safevi Kaçar Hanedanından İstedikleri;
Beş Meliklik adını verdikleri, 1993’de Ermenistan işgaline uğramış Karabağ topraklarındaki beş şehir. 1828 Türkmençay  anlaşmasıyla Rusya idaresine bırakılan güney Kafkasya bölgesi.
Osmanlı’dan İstedikleri;
Altı Vilayet;
Osmanlı toprakları olan ve en çok Ermenilerin yaşadığı iddia ettikleri Van, Erzurum, Elazığ (Mamuret-ül Aziz), Diyarbakır, Bitlis, Sivas illeridir.
1914 tarihli Osmanlı Belgeleri denilen belgelerde geçen bu illerin Nüfus oranları;
Demografi;       Müslüman                  Rum-           Ermeni
Van;                   179.000                       1-                  67.792
Erzurum;           673.297                      4.864-           134.377
Bitlis;              589.000                        -----                117.492
Elaziğ;            446.579                        971-                  79.821
Diyarbakır;    492.101                     1.935-                 65.850


Milli Özgürlük Hareketleri;
Armenakan 1885
Sosyal Demokrat Hınçak Partisi 1887
ARF (Taşnaksütyun) 1890
Kafkasya Savaşları;
Serdarabat Savaşı 1918
Karakilise Savaşı ; 1918


Ermenistan’In Resmi Devlet olarak tanınması; 1918-1920
Osmanlı-Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan arasında imzalanan 1918 Batum anlaşmasında ilk kez taraf oldukları 1918 Batum Anlaşmasıdır. Bundan sonra genişlemek için yaptıkları savaşlar;
Azerbaycan Savaşları 1918-1920
Gürcistan ile savaşları 1918
1920’de Sevr Anlaşması üzerine Wlison Ermenistan’ (ABD Başkanı Wilson’un çizdiği Trabzon’a uzanan bir Ermenistan haritası.)
Türkiye Savaşı; 1920 Bu anlaşma Ermenistan’ın yenilgisi ile sonuçlanmıştır. 12 Eylül 1920’de imzalanan Gümrü Anlaşması ile Ermenistan Türkiye’de toprak istemekten vaz geçtiğini imzalamıştır.
12 Eylül 1980 Askeri darbesi de tam olarak Türklerden intikam almak için zamanlanmış bir Kripto darbesiydi. Ermeni dönmesi Fethullah Gülen 1980 darbesi sonrası SSCB’den ayrılan bütün Müslüman, Türk devletleri ile yeryüzünde 193 devlette örgütlenmesi ABD tarafından sağlandı.

Partinin Tarihi

SDHP Avustralya Şubesi Sembolü
Kurucuların yedisi Rusya Ermeni Marksistlerindendiler ve daha iyi eğitim almak için Rusya Ermenistan’ını terk ederek Batı Avrupa’ya gittiler. Zengin, burjuva ailelerinden destekler alarak yaşayan yirmili yaşlarda gençlerdiler.
Frederiğc Engels, Georgi Plekhanov ve sonraları Vladimir Lenin ile tanıdıkları devrimci Sosyal Demokratik Devrim ideolojisinden etkilendiler.
Mariam Vardanian (Meryem Vardanyan), Rusya Saint Petersburg şehrinde devrimcilerle çalışmıştı. Buradan aldığı etkileşim ile Osmanlı/Türk Ermenistan’ında bu şekilde bir yapılanmayı hayal etmişti, bu azimle Ağustos 1887’de Hınçak Devrimci partisini şekillendirdiler.
Durmadan Rus emperyalist yayılmacılığı tarafından toprakları işgal edilen, 16. yüzyıldan 19. Yüzyıla kadar bütün dünyayı işgal etmiş, altı kıtada en vahşi soykırımlar yapmış Kutsal İttifak Devletleri (19.yy. Avrupası) ile 1815’de Kutsal ittifak’ı “dünyanın yeni hakimi benim” diyerek yıkmış İngiliz imparatorluğu elinde kukla olmuş, 

Ermenileri de kurulduğu 1299’lardan itibaren devletin en yüksek mevkilerine getirmiş, devletin ticaretini teslim etmiş, 1453’e kadar il sınırlarına sokulmadıkları İstanbul’a, İzmir’e yerleştirmiş Osmanlı Devletini “Emperyalist” ilan etmek, Osmanlı ülkesindeki binlerce etnik, dini grup içinde sadece Ermenilerin düşünebileceği bir şeydi.

Bir millet bu kadar nankör, bu kadar kalleş olabilirdi. Ermenilerden başka buna ikinci bir örnek yeryüzünde yoktur. 1989-2002 yılları arasında aralıklı olarak görev yaptığım İstanbul Turizm Polis Müdürlüğünde öğrencisinden akademisyenine, emekçi halkından devlet başkanlarına kadar her düzeyden Avrupalıyla ve aralarında Ermenilerin de zaman zaman yer aldığı siyasi, tarihi tartışmalarımda ortak aldığım tepki şudur;
-“Çok mu acizdiniz, bizde böyle bir etnik azınlık yaşatılmaz kökünü kuruturduk.” Sorusuyla defalarca karşılaştım.
SDHP KURUCULARI-Avustralya sayfası

Türk milletini de ilk önce devlet içinden kovan “Batı tipi soya dayalı feodalite hastalığına tutulmuş Osmanlı padişahları olduğu, kendilerini Türk geleneklerine göre tahttan indirirler korkusuyla 1453’den itibaren devlet içinde tek Türk devlet adamı bırakmadıklarını, bu yüzden Ermenilere de başkasına da hesap soracak devlet adamı bulunmadığını açıklardım.
Bu defa daha da aptal konumuna düştüğümüzü söylüyorlardı. Sonunda, devletin sahibi olduğu sanılan Türk milleti, kendisini devletten 600 yıl önce dışlamış, Rum, Ermeni hayranı Osmanlı feodal ailesinin, sarayına köle olarak aldığı Rum ve Ermenilerce devletinin yıkılması ihanetlerinin hesabını vermeye mahkûm ediliyordu.
Bu gün de 600 yıldır da Osmanlı coğrafyasında yaşayan Türkler sadece savaşlarda ölmek için orduya en önde piyade olarak katılır, zafer olursa böreğini Rum, Ermeni, Yahudi Arap yer, olmazsa saldıran düşman ordusuna karşı 12-15 yaşlarında çocuklarına kadar kendine kör bakan Osmanlı devletine evlatlarını kurban eder.
1768 Küçük Kaynarca Anlaşmasından sonra “askerlikten muafiyet” kazanan azınlıklar zaten su gibi Türk çocuklarının harcandığı savaşlarda kıyılmaktan başka işe yaramadı. Çünkü devletin savaş planlarını düşman ordusuna satan Osmanlı padişahlarının Türklerin başına zulüm aracı yaptığı Ermeni, Rum, Arnavut, Yahudi, Arap paşalarıydı.
Altı kıtayı, uyuşturucu, haraç, işgal, soykırımlarla köleleştirmiş, en vahşi şekilde soyan Avrupalı Kutsal Haçlı İttifakı ülkeleri, 1815’de kendini dünya hakimi ilan etmiş, tüm dünya devletleri ile oyun oynayan bir İngiltere, 1776’da meşhur Kızılderili soykırımları üstüne doğmuş, Osmanlı topraklarında 1815’lerden beri ABCFM Protestanlaştırma misyoner faaliyetleri ile Ermenilere de Protestan mezhebini dayatan bebek İmparatorluk Amerika Birleşik Devletleri gibi küresel emperyalistleri görmeyip, bunların elinde parçalanmakta olan, can çekişen, sefillik, açlık, hastalığa boğulmuş, Yunan generali Trikopis’in dediği gibi “çarıkları bile kalmamış” Müslüman Türk milletini EMPERYALİST ilan edebilmek, Alberty Einstein’in atomu parçalamasından daha büyük keşif olsa gerekir.

Buna keşif değil bütün dünya dillerinde “ihanet, kahpelik, sırtından vurma” denilir.
Peki, 29 Ekim 1923’de Türkiye Cumhuriyeti, bu mucit Ermeni ihanetlerini bitirebildi mi?
Kısmen evet ama onlar da Mustafa KEMAL’i bitirdiler.

Geçmiş düşmanlıkları örtmek için en yakınına aldığı Bitlis Ermeni’si İsmet İnönü, yetimhanesinden Ermeni çocuklar alıp, evlatlık edindiği, mal mülk sahibi ettiği, 1919’da Samsun’a çıktığında kendisini “Emrinizdeyim Paşam” diyerek selamlayan, cumhuriyet kurulunca da kendisine suikastler düzenleyen örgütlerle işbirliği yapan Kazım Karabekirler, en yakın istihbaratçı mücadele arkadaşları, en güvenilir basın olan Cumhuriyet Gazetesinin kurdurduğu Yunus Nadiler daha kim varsa hep birlikte onu zehirleyerek öldürdüler.

Yetmedi 10 Kasım 1938 günü İzmir fatihi dediği Fahrettin Altay paşa (Arnavut) ile kıymetsiz bir kâtip ve İngiliz elçiliğinin ispiyon memuru iken yanına alıp mevki, makam ve devlet teslim ettiği İsmet İnönü (Bitlis Ermeni’si), darbe tamamlanınca Dolmabahçe sarayında gelir. Doktorları, “yeni ilaç verip uyuttuk, lütfen rahatsız etmeyin” şeklinde uyarmalarına rağmen, teklifsiz odasına girer ve bir el silah sesi gelir. Yakın arkadaşı Salih Bozok kendisinin de öldürüleceği korkusu ile sarayın Kömürlüğüne saklanarak canını kurtarır. Hedefte olsaydı kurtulamazdı ya demek hedef değilmiş.

Bu saat itibarıyla, devlet, “çeyrek demokratik oligarşi düzeni” olma farkıyla, gene azınlık işgalindeki Osmanlı idare şeklinde dönmüştü.
O tarihten sonra devlet örgütlenmesinde en başı Ermeniler, Rumlar, Arnavutlar başta olmak üzere Çerkezler ve diğer azınlıklar yer almışlar, Türkler etkisiz hizmet memuriyetleri, kamu işçiliği gibi hizmetlerden öteye yükselememişlerdir

Sosyal Demokrat Hınçak Partisi zihniyetindeki devşirme Ermeni kriptolar İsmet paşa ile devletin her yerine doldurulmuşlardı. Kendini Grek sayan, Yezidi Kürtler, Süryani, Protestan Ermeniler ve Nasturi devşirmelerin kurdukları Işıkçılık, Nurculuk vb. köktendinci, gerici devşirme örgütlerini İsmet paşa sevmiyordu.
Onlar da başsız kalmış Hanefi Türk ve diğer Sünni Müslümanları, Nurculuk tarikatı, batıdan gelen paralar, iş güç sağlama ile kendilerine çekmişler ve güç oluşturmuşlardı.
1943’de Almanlar bozguna uğrayıp, geri çekilmeye başladıklarında İsmet paşa, Kahire toplantısına çağırılmış, Çörçil, Stalin, Truman gibi dünya önderleri ile konuşmuş, savaş sonrası Yeni Dünya Düzeninde Türkiye’nin yeri anlatılmıştı.
Bu proje gereğince, İsmet paşa, Libya’dan bulduğu, Nasrani Yahudilere ait Ticani tarikatını ülkeye getirmiş, Atatürk heykellerini kırdırtmış, yeni devlet ideolojisini yazarı Konyalı Cemal Kutay’a ilan ettirmiştir.


Cemal Kutay, “Türkiye Sünni, şeri devlet rejimi olacaktır” diyor ve bu konuda kitaplar yazıyordu. Devşirme gericiler de Sünni Türkler de bunu sevmemişlerdi ve 1946’da, İngiltere ve ABD dayatmalarıyla gericilerin ebedi iktidarını İsmet paşa onaylamak zorunda kalmıştı.
Çakma bir Toprak Reformu yasasına, Vehhabi Kırım Tatarı göçmeni, askerlik kaçağı Adnan Menderes, üş arkadaşıyla karşı çıkmış ve CHP’den atılmışlar DP’yi kurmuşlardı. Aynı yıl İsmet paşanın ikamet ettiği Pembe Köşk’te toplanan bu “Mahşerin Dört Atlısı” kripto Vehhabi tayfası, ismet paşa ile “iktidara CHP’nin bir daha gelmeyeceğini güvenceye alan bir şike anlaşması” imzalamışlardı. Bunun diğer adı da “Pembe Köşk Muvazası’ydı. Hüsamettin Cindoruk bunu kurduğu kendi partisinin internet sayfasının başına yazdırmıştı.
Ve, anlaşmaya sadık kalındı bir daha CHP iktidara asılmadı, daima halkın biriken gazını aldı, rahatlattı ama asla iktidara asılmadı.

1956’da DP iktidarı döneminde, “Türkiye imparatorluk kalıntısı bir ülke, Marşal, Truman yardımlarını nakdi değil, ayni, mal olarak yapalım” önerisini getiren ABD’li para babası Rockefellerin talimatı ile Adnan Menderes’in beklediği paralar, Vita yağı, Kore savaşı kalıntısı hurda Amerikan askeri araçlarına dönüşmüştü. Büyük ısrarlar sonucu, Almanya’ya yapılan NATO yardımı Türkiye’ye yönlendirilmişse de “95. Milyon ABD doları başlanılan projeler için hap bile değildi. O da SSCB’ye yanaştı, aldığı randevu tarihi gelmeden darağacına çekiliverdi. O çok sevdiği demokrat, adil, insan hakları beyannamesi sahibi Amerika canını alıvermişti.
Menderes kendisinin yerini dolduracak adam bırakmadığı için üç yıllığına (1962-65) İsmet paşa tekrar hükumet edilmişti.
O da, 1961-62 NATO Savunma Konsepti’nden Türkiye’nin “birinci derece savunulacak NATO Ülkesi” konumundan çıkarıtlmasıyla, Rus-SSCB korkusu olan İsmet paşanın yüreğini ağzına getirmesiyle soğukluğa dönüştü.
Cemal Gürsel’in Erbakan’ın Devrim otomobili sevdası sonucu zehirlenip hasta edilerek ABD’ye tedaviye gönderilmesi, takip eden ölümü, Amerikan donanması ile geri getirilmesini takip eden Kıbrıs kavgaları derken başlayan restleşmeleri Johnson mektubu krizi derken, 1965’de yerine Adalet Partisi ve başında Morrison Süleyman getirilmişti.

ABD İsmet paşadan yine kurtulamamış, üniversitelerde gelişen sağ sol olayları, Altıncı filonun kovulması, kendisinden önceki hükumette, Amerikan askerlerinin sivil halka tecavüzleri siyasal Amerikan karşıtlığına eklenince sol güçlenmiş, Amerikan Nato karşıtlığı artmıştı. ABD-İsmet paşa ilişkileri iyice gerilmişti. Sonucunda, 1961’de ölen Saidi Kürdi Deliüzzaman’ın Nurculuk hareketini CİA, “1967’de Gregoryen Ermeni devşirmesi, Işık Cemaati imamı Fethullah Gülen’e teslim ettiğinde”, sekiz yıl Amerikan Harp Akademisi okumuş, CIA ajanı, 1960 darbesinin önderi Alpaslan Türkeş * anında soydaşı Fetullah Gülen’in Nur cemaatine zaten çoğu kripto Ermeni olan Ülkücü Gençliği hibe etmişti.

*(Hüseyin Feyzullah- Abdülaziz’in 1864’de Kıbrıs’a sürdüğü Pınarbaşı Ermeni isyancılarından olup Harp akademisinde de Fevzi Çakmak torpiliyle girmişti. Osmanlı’ya savaş açan Volkan Gazetesi sahibi İngiliz ajanı, 1864’te Kıbrıs’a sürülen Diyarbakır’lı Derviş Vahdeti’den sonra en büyük kültürel ajandır)
1958’de TSK’ya kendisini kabul ettiren Deliüzzaman Nurcuları, Fetullah ile, sosyalist ve Ülkücü kripto Ermenilerin TSK içindeki örgütlenmelerini kullanarak 1971 muhtırasını vermiş ve İsmet İnönü’yü CHP’deki tüm görevlerinden almış, yerine Merzifon Ermeni’si Bülent Ecevit’i getirmişti.
İngiltere’yi kızdırmaktan korkan İsmet paşa ve Adnan Menderes’in cesaret edemedikleri Kıbrıs işgaline, İngilizlerin çok sevdiği kripto Müslümanlar olan MSP ile Bülent Ecevit CHP’si, çok sayıda Türk, Müslüman ve 1864 sürgünleri olan Ermenilerin de öldürüldükleri soykırımlarla yaratılan mecburi ortam şartları yüzünden 1974 Kıbrıs harekatını yapmışlardı.
Onun getirdiği ambargo ile artan ekonomik kıskaç, hükumeti düşürmüş, ülke yabancı istihbarat örgütlerinin tatbikat alanına dönmüş, insanlarımız birbirini doğrar hale getirilmişlerdi.
Bunda da başta bütün siyasi partilerin, dini, siyasi örgütlerin, ordu başta tüm bürokrasinin alet olduğu bir gerçektir.
Yazılanları dikkatle okuduysanız, Sosyal Demokrat Hınçak/Taşnak Partileri aslında devletin tüm damarlarına girmiş zehirli kan olarak dolaşıyordu, ortada sadece adı TÜRKİYE CUMHURİYETİ” olan, idaresinde bir tek Türk yer almayan bir devlet vardı.
Devlet, kendi çıkarlarına göre değil, büyük devletlerin başa getirdiği generaller, siyasiler, iş adamlarının bağlantılı oldukları devletlerden aldıkları emirlere göre yönetiliyordu.
Örneğin, ABD’yi fazla sevmeyen İngiliz, çok Amerikancı olunca engelliyordu, İngilizciyi Amerikancı, onları Almancı, hepsini Rusya/SSCB’ci engelliyordu.
Devletin vücut olarak yapabildiği tek hareket yoktu. Bir ayağı öne öteki sağa, kolları da öyle zıt hareketler gösteren, beyni de bunların yarattığı sıkıntıdan iflas etmiş insana benzetebildiğim bir devletti. Devletten çok, organlarına ipler bağlanmış, uçları birbirine düşman insanların ellerine verilmiş bir kukla gibi yırtılırcasına çekiştiriliyordu.
Halk da bunu çözecek beyin, bilgi sahibi olabilecek eğitim ve bilgiden yoksun olduğundan, camilerde evde /24 zikir çekip namaz kılıyor, zayıf birini görürse çıkıp dövüyor, veya silahı varsa sokakta adam avlıyordu.
Böyle sisli, böyle kan döken bir ülkeye son darbeyi vuracak eylem de planlanmış, “şartların olgunlaşmasını bekledik” diyen ve “bizim çocuklar başardı” diye ABD tarafından övülen Kripto Dersim Çemişkezek Ermeni’si (Namaz kılan Yezidilerden) Kenan Evren, Genel Kurmay Başkanlığı için sırası olan ABD sevmeyen paşalar istifa ettirilerek, önü açılıp başa getirilmiş, bürokraside, sokakta, şehirde köyde Amerikan sevmeyen solcular tek tek temizlenmiş, sindirilmişti.
Köy kahvelerinde bile okuryazar doğu-güneydoğudan gelmiş askerlere Atatürkçülük dersleri verdirerek milleti Atatürk’ten de illallah ettirmiş, dinci-kinci kripto Hristiyan cemaati olan Gülen Nur cemaatine kapıları ağzına kadar açmıştı. Çünkü okuryazar olan ve Türkçeyi bile konuşamayan askeri hangi Türk köylüsü dinlerdi ki? Böyle bir hizmet yapacak adam, o işin adamlarını görevlendirir, bu kişiler en azından öğretmen olur, filimler, slaytlar, belgeler gösterilir, ülke şartları aklın kabul edeceği şekilde öğretilirdi. Bu asla yapılmadı. En büyük Atatürk düşmanı da bunlardı.
Çünkü, 12 Eylül 1980 darbesinin yapıldığı gün, aynı zamanda 12 Eylül 1920 Kazım Karabekir’in Ermenistan’a girdiği tarihtir ve iki ay 21 gün sonra 03 Aralıkta da imzalanmış olan Gümrü Anlaşmasının da “60’ıncı” yılıydı.

Bir başka 12 Eylül’de M.Ö. 12 Eylül 450’dir, eski Yunanlıların Persleri çıkarmak için yüreklendikleri, başarılı ilk isyanlarının tarihidir.
Acaba bu “12 Eylül” tarihi bir tesadüf müydü?
Az kaldı kararı kendiniz vereceksiniz.
Kökeni Dersim sürgünlerinden Manisa’ya yerleştirilmişlerden olan Kenan Evren, Sünni zannedilen Çemişkezek Gregoryen Ermeni devşirmesi aileden gelen Turgut ÖZAL önderliğinde kurulan Amerikancı, dinci-kinci devşirme, İslam’ı dönüştürme örgütü CIA ajanı Fethullah Gülen’i dünya peygamberi yapmış devlet devlet gezdirilmeye başlamışlardı.
Devletin tüm kurum kuruluşlarına, cemaat üyeleri yerleştirilmiş, devlet taşınmazları peşkeş çekilmiş, SSCB’deki dini baskıdan çıkmış, Türkiye’de Türk devlet adamı var sanan bütün Türk devletleri Gülen Nur cemaatinin işgaline uğratılmıştı.
Bunun en mağduru Azerbaycan devlet başkanı Elçibey olmuş, Çemişkezek Ermenileri Kenan Evren, Turgut Özal ile Erzurum Ermeni’si, sonradan Bitlis Ermeni’si olduğunu söyleyen Fethullah Gülen’in aklına uyup, SSCB’den çıkan Rusya’ya savaş açmış, Ermenilerin “Altı vilayet” dedikleri tarihi vatanları ilan ettikleri Karabağ’ı işgal ettirmiş, binlerce Azeri’yi soykırıma tabi tutan Ermeni ordusuna da çaresiz kalmıştı.

Aynı oyun, 2008 Gürcü-Rus savaşında Gürcistan’ın başına geldi ve o da Türkiye’deki dindaşlarına ve soydaşlarına güvenerek Rusya’dan bir güzel işgal yedi. Neyse ki, Hristiyan olduğundan onlara soykırım yapılmadı.

ERMENİSTAN KURULMAK
İSTENİLEN "6" OSMANLI VİLAYETİ
1887-1920 yılları arasında Ermeni isyanlarını başlatan bölücü, nasyonal Sosyalist/faşist terörist olan bu partinin ilk çıkardığı isyanları, Trabzon(Rize kazası), Erzurum, Erzincan, Sivas, Dersim, Diyarbakır, Bitlis, Van'dı. Sonraları, Hakkâri, Mardin, Batman, Muş, Adıyaman, Şanlıurfa ve Mardin gibi Güneydoğu illerinde ve Osmanlı'nın Balkanlar dahil her bölgesinde etkili oldu.
Bu gün Pkk ile aynı amacı güden sözde solcu ve dinci partilerin de ülkemizden koparmak istedikleri topraklar buralarla kalmayıp daha kuzeye ve batıya taşınmıştır.
1887 Ağustos’unda kurulan SDHP, yani Sosyal demokrat Hınçak partisinin, yüz yıl sonra bizdeki adaşını görelim;
Sodep=1983-1985 Sosyal Demokrasi Partisi
Halkçı Parti ile birleştikten sonra;
Shp=1985 Sosyal Demokrat Halkçı Parti(SDHP).

Kurucuları, aslen Bitlis Ermeni'si İsmet İnönü oğlu Erdal İnönü ve Pontus isyancılarından Samsun' a sürülmüş Hemşin Ermeni'si Murat Karayalçın.

Hakkâri, Bitlis, Van, Mardin, Batman, Muş, Diyarbakır, Adıyaman, Şanlıurfa ve Mardin gibi Güneydoğu illerinde SHP’nin milletvekili adayları HEP tarafından belirlenecekti. 

SDHP=Sosyal Demokrat Hınçak Partisi 

SHP=Sosyal Demokrat Halkçı Parti 

1991 Genel seçimlerinde Hep, şimdiki Hdp-Bdp olan Ermeni PKK partisi ile ittifak yaptılar ve Ermeni, Süryani, Rum terörü Tbmm’ye bunların elleriyle sokuldu.
Daha sonra HDP adını alan bu partinin kurucularından Kadir AKIN, 26 Aralık 2015’de yaptığı, Ulusal Kanal’da* yayınlanan açıklamasında, “I.Dünya savaşı döneminde emperyalistlerin taşeron olarak kullandığı Ermeni Taşnaksütyun Partisinin devamı olduklarını, bu partinin eli silahlı çetelerinin o dönemin meclisinde (Meclisi Mebusan) olmasını örnek göstererek “Bugün Cizre’de, Silopi’de, Sur’da geçmişte Ermeni ve Rumlara yapılanlar tekrarlanıyor. Gerillanın meclise girmesi yeni değildir” ifadesini kullanarak niyetlerini açık etmiştir.

Bu anlaşma gereğince Hep, SDHP Hınçak partisinin isyan çıkarttığı, 1915’de Ruslara, sonra İngilizlere işgal ettirip Kürdistan kurdurduğu illerde yani ;

Hakkâri, Bitlis, Van, Mardin, Batman, Muş, Diyarbakır, Adıyaman, Şanlıurfa ve Mardin gibi Güneydoğu illerinde SHP’nin milletvekili adayları HEP tarafından belirlenecekti.

SDHP=Sosyal Demokrat Hınçak Partisi

SHP=Sosyal Demokrat Halkçı Parti

İkisinin de demokratlığı İngiliz-Amerikan, ikisi de en büyük sömürgeci devletlerin kara orduları, kuklaları, hedefleri aynı ülke, aynı bölge, aynı millete soy kırım, yağma, talan…

Hepsi, 1887-1920 Arası Osmanlıyı YIKAN İŞBİRLİKÇİ dinci, kinci Müslüman görünen hainlerin, Sosyal Demokrat, Amerikan solcusu ve İngiliz İslamcısı Nurcu, Menzilci, Vehhabi tayfalarıdır.

Bu son senaryoya izin verecek misiniz?

Dilimize Çeviren ve yorumlayan;

AlaeddinYavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc





Alıntı yazı;
Ismet Arslan, Reutlingen City'da.

14 saat · 

KAZIM KARABEKİR'İN GÜRBÜZLER ORDUSU VE UŞAK TÜRK OCAĞI...
.
KAZIM KARABEKİR'İN BESLEDİĞİ ERMENİ YETİMLERİ,
HATTA KULELİ ASKERİ LİSESİNE SOKARAK PAŞA YAPTIKLARI,
TAHSİN ŞAHİNKAYA GİBİ,
ERMENİ SOYKIRIMI OLDU DİYENLERE HİÇ SES ÇIKARTMADI,
TAM TERSİNE ETNİK BAKİYE SENDROMU YAŞAYARAK,
HER DARBE DÖNEMİNDE TÜRK GENÇLİĞİNİ İŞKENCELERDEN GEÇİRDİLER !
KAZIM KARBEKİR PAŞA,
ERMENİLERİN TÜRK VARLIĞI İÇİNDE RAHAT EDECEĞİNİ HESAP EDEREK ÖYLE KARAR ALDI,
SOYUNUN GEREĞİNİ YAPTI...
HÜMANİSTLİĞİNDEN DEĞİL...
.
KARABEKİR PAŞA,
ERMENİ YETİMLERİNE SAHİP ÇIKARKEN,
EN ÇOK TÜRK YETİMİ BULUNAN KASTAMONU YETİMLERİNDEN BİR TEKİNE SAHİP ÇIKMADI !
TURGUT ÖZAL'IN BABASINI ERMENİ YETİMİ OLARAK YETİMHANEDE OKUTARAK DEVLET MEMURU YAPAN DA OYDU...
ATATÜRK'E KAÇ DEFA SUİKAST GİRİŞİMİNDE BULUNDUĞUNU HİÇ ANLATMADILAR !
DEVLETTEN BESLENEN KRİPTO ERMENİ YETİMLERİ YEDİKLERİ ÇANAĞA PİSLEDİLER !

KAZIM KARABEKİR PAŞA,
ERMENİ YETİMLERİNİ ASKERİ LİSELERE YERLEŞTİRDİ,
O ÇOCUKLAR ÇOĞUNLUKLA PAŞA OLDULAR,
ASKERİ DARBELER YAPARAK,
HER DARBE DÖNEMİNDE TÜRKLÜĞÜNDEN ŞÜPHE ETTİKLERİ SUBAYLARI TÜRK ORDUSUNDAN ATTILAR,
27 MAYIS 1960,
12 MART 1971,
12 EYLÜL 1980,
28 ŞUBAT DARBELERİNDE HEP TÜRK ÇOCUKLARINI ORDUDAN ATTILAR,
BUNA KARŞILIK ALBAY TALAT AYDEMİR DARBESİ DIŞINDA HİÇ BİR DARBECİ İDAM EDİLMEDİ,
ÇÜNKÜ TALAT AYDEMİR VE FETHİ GÜRCAN TÜRKÇÜ DARBE YAPMIŞTI,
OLUR MU ULAN DEDİLER,
TÜRKİYE'DE TÜRKÇÜ DARBE OLUR MU ?
ERMENİ KÖKENLİ SİYASETÇİLER YALNIZ ONLARI İDAM ETTİRDİ !..
.
BURADA GÖRDÜĞÜNÜZ TÜRK OCAĞINA KAYDEDİLMİŞ ERMENİ YETİMLERİ...
ATATÜRK OLAYIN FARKINA VARINCA TÜRK OCAKLARINI NEDEN KAPATTI DİYE HİÇ SORMADINIZ !.
TÜRK OCAKLARINDAN ÇIKAN ERMENİ YETİMLERİ SONRAKİ YILLARDA TÜRKÇÜ PARTİ BİLE KURDULAR,
KRİPTO ERMENİLER BAŞKAN OLDU,
NE HABER ?
DÜNYADAN HABERİNİZ VAR MI SİZİN ?.
BUGÜN BİLE TÜRK OCAKLARI NEDEN TÜRK DEĞİLDİR,
BİR SORSANIZA !
Savaşta yetim kalan 6 bin çocuğu toplayarak onlardan "Gürbüzler Ordusu" kuran ve bir kısmını da sanayi mekteplerinde yetiştiren Karabekir Paşa, Cumhuriyetin kuruluş yıllarında bu nedenle eleştiri almıştı.
Erzurum ve çevresinde tüm yetimleri toplar, onları yurtlara yerleştirir. Bu yetimlerin büyük çoğunluğu Ermeni çocuklarıdır. 6 bin civarında olan bu Ermeni yetimlerin 4 bini erkek 2 bini kızdır.
Bu yetimlerin bir kısmı zenaata verilirken büyük çoğunluğu Kuleli ve Bursa'da açılan Işıklar Askeri Lisesi'ne kaydedilir. Bu çocuklar daha sonra "Gürbüzler Ordusu" olarak anılır.
27 Mayıs ihtilalini yapan albayların bir kısmının bu yetimler arasından çıktığı söylenir.
Malum olduğu üzere anasız babasız aile ortamından uzak yetişen çocuklar aile sevgisinden ve şefkatinden uzak yetiştiği için ilerde bunlar biraz gaddar olabiliyor. 27 Mayıs darbesinden sonra yaşanan gaddarlıkların bir nedeni de bu olmalı.
Şimdi bu makalenin başından buraya kadar gelen kareleri birleştirdiğimizde, ortaya birçok bilinmez ve endişe dağları çıkıyor...
Bu bilinmezlerin en büyüğü olarak karşımıza çıkan sorular :
1- O dönemde bizzat Kazım Karabekir Paşa tarafından askeri liselere yerleştirilen Ermeni çocukları kimler ?
2- Onların çocukları hatta torunları şu an TSK'da görev alıyor mu?
3- İçlerinden TSK'da görev yaptıktan sonra emekli olanlar var mı? Varsa kimler? Kamuoyuna açıklanacak mı?
4- PKK'lılara bizim çocuklar diyen subayların soy ağacında böyle bir ilişki var mı?
5- Ülkemizi zaman zaman kargaşaya sürükleyen darbe girişimlerinde bulunan isimlerin, Karabekir Paşa'nın çocukları olarak bilinen Ermeni çocukları ile bir ilişkisi var mı?
6- Son dönemde ortaya çıkan Ergenekon yapılanmasında yer alan kişilerin Karabekir Paşa'nın Gürbüz Çocukları ile bağları var mı ?
7- İlker Başbuğ'un Kazım Karabekir aşkının arkasında Gürbüzler Ordusu'yla bir bağ var mı?
8- İnternet Andıcı davasında ifade veren subayların açıklamaları dönemin Genelkurmay Başkanı sıfatıyla İlker Başbuğ'u gösterdiği düşünülürse; Türkiye İlker Başbuğ ile Kazım Karabekir arasındaki sıcak ilişkiyi nasıl anlamalı?
http://www.usakyereltarih.com/…/turk-silahli-kuvve…/125.html
9- İlker Başbuğ'un ağlama duvarındaki fotoğrafları ile oğlu Murat Başbuğ'un yapılan bir PKK operasyonunda gözaltına alınarak tutuklanan Hasan Lala, çekilmiş fotoğrafı ne anlama geliyor.
Hasan Lala Murat arkadaşım derken Genelkurmay Başkanlığı, Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ’un oğlunu, PKK sanığı bir kişiyle gösteren fotoğrafın üç yıl önce bir arkadaş grubunda çekildiğini bildirdi.
Bu konunun ve soruların cevaplarının ortaya çıkması için Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) başta olmak üzere, tarihçilere büyük görev düşüyor. Eğer ülkemizin yıllardır yaşadığı terör olaylarında Karabekir Paşa'nın çocuklarının parmağı var ise, ülke büyük tehlike altında demektir.
İşte o zaman Ermenistan'da yayınlanan Sobesednik Armenii gazetesi Ermeni ajanın TBMM'de milletvekilliği yaptığı iddiasının doğruluğu tartışma götürmüyor. Somut bilgi ve açıklama gerekiyor.
Hatta bu gazete çıkar da Türk Ordusu'nda da 3 bin tane Ermeni Ajanı subay yirmi yıldır görev yapıyor derse, şaşırmayalım.
Türkiye Cumhuriyeti'ni bu duruma düşürmemek için, devletin resmi kurumları harekete geçmelidir.Bu konuda bir zaafiyet var ise, tek tek ortaya çıkarılmalı ve ülkenin rahat nefes alması sağlanmalıdır.
ERMENİ YETİMLERİ,
ERMENİ PKK'YI BİTİRECEK DİYE KIRK YIL KENDİNİZİ KANDIRDINIZ,
BU KADAR GAFLET OLABİLİR Mİ ?!!
PKK'YI KASTEN BİTİRMEYEN ERMENİ YETİMLERİ,
11 BİN GARİBAN ASKERİMİZİ ÖLDÜRTEREK İNTİKAM ALDILAR,
HALEN ÖLDÜRTÜYORLAR...
YILLARDAN BERİ,
PKK'LI GURUPLARI İMHA ETMEK ÜZERE İKEN GERİ ÇAĞIRAN OMUZU KALABALIK İTLERİN KİM OLDUĞUNU HİÇ SORGULAMADILAR '
UYAN EY SÜRÜ,
UYAN ARTIK !!
Yüz yıl arayla kurulan iki SDHP, ikisi de Ermeni, son darbeyi vurmak için, Müslüman görünümlü AKP’yi ayakta tutabilmek için, Tbmm içi ve dışı muhalefet partilerinin tümü ve görsel-yazılı basınları da iktidar partisini ayakta tutmak, gelişen halk tepkilerine karşı gaz almak için birlikte hareket etmektedirler.
Büyük ümitlerle desteklenen CHP’nin başına getirilen, Dersim isyanlarının önderi, kripto Gregoryen Ermeni Seyit Rıza’nın çetelerinden olan aşirete mensup Tunceli’li Kemal Kılıçdaroğlu, geçen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde sağ F.Gülenci partilerin adayı Yozgat Ermeni’si Ekmeleddin İhsanoğlu’nu destekleyerek, Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilmesini sağlamıştır. Daha dün Cumhuriyet gazetesinin yazdığı, “CHP, Abdullah Gül’ü aday gösterecek” haberi bu gün, CHP’nın yarı resmi organı Halk Tv’de Ayşe Aslan’ın programında onaylanmış ve savunulmuştur. Kemal Kılıçdaroğlu, partisinden seçim ittifakı ve aday gösterme konusunda tam yetki almıştır ve bölücü Ermeni, Süryani, Nasturi, Yahudi/Yezidi- Rum hareketi olan PKK’nın siyasal kolu BDP ile ittifak kuracağı da bilinmektedir.
Benzer şekilde, AKP ve önderi R.T.Erdoğan’a her türlü küfür eden MHP Genel başkanı, 1915’de Suriye’ye sürülmüş, 1917’de geri dönen, Urfa Siverek- Adana Bahçeli hattında yaşayan bir Ermeni aileye mensuptur. Bunun ilk araştırmasını da Ecep Tayyip Erdoğan yaptırmış, Cezmi Yurtsever adlı bir tarihçiye yayınlatmıştır. AKP’ye iltica olayıncan sonra aynı tarihçi, D.Bahçeli’nin Ermeni olmadığını iddia etse de kendisi de inanmamıştır. Çünkü aynı belge benim bloglarımda (Alpaslan Türkeş Devlet Bahçeli Ermeni mi- keykubatblogspotcom) kendi sitesine linkli olarak vardır. Devlet Bahçeli de adeta AKP’ye iltica ederek kendi partililerinin istifasına dahi neden olmuştur.
Erzincan Eğin Ermeni devşirmelerinden olan ve 1967’lerde Almanya’da aldığı istihbari eğitim sonrası gelip Türk Solunu bölen, TİP’i parçalayan Doğu Perinçek, 2008’in sonunda başlayan Ergenekon tiyatrosuyla Silivri koloni mahkemesince mahkum edilmiş, beş yıl sonra dışarı çıktığında o ve ordu mensubu, sivil arkadaşları AKP’li olmuşlardır. Bu gün, Cumhurbaşkanı adayı olmak için 100.000 imza kampanyaları düzenleyen D.Perinçek de böylece yerini belli etmiştir.
Diğer muhalif Temel Karamollaoğlu, merhum Necmettin Erbakan’ın partisine sadık kalmış, AKP ‘ile gömlek değiştirmemiş birisidir ve aslen, Sıvas Gürün’lü olup, Sivas’tan yakın komşu ili Kahramanmaraş doğumludur. Nu iki şehrinde Ermeni ve Rum isyanlarının çıktığı, Türk ve Müslüman soykırımlarının yoğun yaşandığı bölgeler olması dikkat çekicidir.
“Olmayasın şu üç beldenin birinden;
Divriği’den, Darende’den,
Güründen…
İlle de Gürün’den…” özdeyişi de bu siyasinin kökeninin pek hayırlı olmadığını anlatmaktadır. İlçenin sağlık ocağının arkasında hala Ermeni Kilise kalıntısı olduğu anlatılır. Kumkapı Ermeni Kilisesince okutulan, “Bu topraklar pis Türk kanının temiz Ermen kanıyla yıkanarak temizlenecek….” diyen ve Ergenekon kumpasında orduya iftira atmak için harcanılan Hirant Dink de Gürün’lüymüş. Yani, Sünni Müslüman gibi beş vakit namaz kılan Gregoryen Ermeniler ülkesi. Gerisini siz araştırın artık.


Recep Tayyip Erdoğan, kendisini aslen Batum’lu Gürcü olduğunu ve Rize Potomya ilçesi Pilihoz/Dumankaya köyüne dedelerinin gelip yerleştiklerini söylemesiyle hepimiz onu Gürcü bildiysek de, eski baş danışmanlarından Akif Beki, “Recep Tayyip Erdoğan’ın harfleri” kitabında cumhurbaşkanının dedelerinin Siirt’li imamlara dayandığını yazmıştır. Siirt, Nasturi ve Yezidi Hristiyanların bol olduğu, Ermeni-Kürt isyanlarının en çok çıktığı bölgedir. Gürcistan Avrupa Parlamentosuna 2003’de verdiği azınlık raporunda, Süryani ve Yezidi Kürt isyancıların, Osmanlıdan kaçarak Gürcistan’a sığındıklarını, Süryanilerin dini yakınlık yüzünden olsa gerek Batum’a Yezidilerin ise Tiflis tarafına yerleştirildiklerini yazmaktadır. Cumhurbaşkanı da Siirt’ten evlidir ve Tbmm’ye Siirt milletvekili olarak girmiştir.
Önceki başbakan Mesut Yılmaz o da Rize Hemşin Ermenilerindendir.  Bunların hepsinin Atatürk düşmanlıklarının arkasında, Rizeliler ve doğu Karadenizliler ile onların sürgünleri 1917-1922 arasındaki boşluktan dolayı bağımsız kalabilmiş Pontus Rum Cumhuriyeti’ni tanımadığı, Kürdistan kurmak amaçlı 1925 Şeyh Sait isyanından yararlanarak Şapka Kanunu isyanı çıkarmışlar ve bastırılmışlardır.
İsmet İnönü, Bitlis’li (Malatyalı diye yazılır)
Bülent Ecevit, Merzifon
Kenan Evren, Manisa aslen Tunceli
Turgut Özal, Tunceli Çemişkezek
Süleyman Demirel, Isparta aslen Ermeni sürgünlerinden
A.Necdet Sezer, Afyon Karahisar’lı olmasına rağmen, Doğu-Güney doğu sürgün Ermenilerinden olduğu iddia edilir. Karısı Semra Kürümoğlu’nun, İsmet İnönü’nün de ait olduğu aslen Bitlis’ten yayılma Kürümoğulları ailesinden olduğu da dillerde dolaşmaktadır.
Bitlis Ahlat Gazetesi internet sayfasında;
“Başta Türkiye’nin ikinci Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü olmak üzere, Türk dünyasına pek çok alanda üstün hizmetler sunan başarılı insanlar çıkaran Kürümoğlu Ailesi, Türkiye genelinde ailelerine mensup kişilere ulaşmak ve tüm aile mensuplarını bir araya getirmek amacıyla 07 Şubat 2009 tarihinde Bursa’da, 8 Mart 2009 tarihinde İzmir’de, 5 Nisan 2009 tarihinde İstanbul’da ve son olarak 12 Nisan 2009 tarihinde Ankara’da toplantılar düzenlediler “ ifadesi durumu anlatmaya yeterlidir. (http://archive.is/qfnvK)
Abdullah Gül, Siirt’li Yezidi Kürt’ü (Yezidiler Kripto Yahudilerdir)
Recep Tayyip Erdoğan, Rize-Batum-Siirt Ermeni-Kürt isyan üçgeni
Hepsi, Ermenilerin Pontus Ermenistan’ı, Batı Ermenistan olarak tabir edilen doğu Anadolu vey Süryani, Ermeni bölgeleri olarak bilinen Güney doğu Anadolu çıkışlı.
Bunlara sorsan hepsi Türk’üm diyor. İyi de Türk iseniz, “Avrupa Amerika bizi istiyor” diyen Hemşin Ermeni’si Mesut Yılmaz gibi hep batılılar sizi seçiyor, bu seçilenler hep Pontus ve Ermenistan coğrafyasından seçilmiş siyasiler, cunta generalleri, bürokratlar olarak çıkıyor ve niye bizi bunlar yönetiyor?
Bunlar Osmanlı ve Atatürk’e niye İsyan ettiler ve niye Atatürk ve Türk düşmanlığı yapıyorlar?
Niye bir tane Rum, Ermeni, Yahudi-Musevi olmayan devlet adamı yok?
Alaeddin YAVUZ