Sosyal Demokrat etiketli, Osmanlıyı, Türkleri ve Sünnileri emperyalist ilan eden sözde devrimci ilk Ermeni partisi 1887'de, onu takip eden Sosyalist Taşnak partisi 1890'da kuruldu. Bunların ardından Ramgavar Liberal Ermeni zenginleri partisi 1908'de kuruldu.
Cumhuriyetin ilanına kadar, başında sarığı, ayağında çarığı kalmamış Müslümanları ve Türkleri "Yaşasın devrim, kahrolsun faşist Müslümanlar ve Türkler" sloganlarıyla bu partilerin militanları olan Ermeni faşist çeteleri toplu kıyımlar yaparak yok edip yağmaladılar.
Şimdi, Ermeni Hınçak Partisi sayfasından yaptığım çeviriye ve yorumlarıma geçelim
|
Ermenilerin, nüfuslarının yoğun olduklarını
iddia ettikleri altı Osmanlı vilayeti.
Oysa, bu illerin toplam nüfuslarının
%20-25'ini geçmezler. |
1887’de Hasta Adam olarak bilinen, yıkılış dönemini yaşayan
Osmanlı Devletinde Sosyalist Ermenistan devleti kurma amacıyla, İsviçre
Cenevre’de kurulan ilk Ermeni devrimci siyasal partisidir. Osmanlı’da ve
İran’da (aka İran), bağımsız sosyalist Ermeni devleti kurmak için, Osmanlıyı
bölmek, parçalamak isteyen batılılarca desteklenerek kurulmuştur.
Hınçak, adının karşılığı, Kilise Çanıdır. “Uyanış,
aydınlanma ve özgürlük” anlamında da kullanılmıştır. Ermenileri sözde Türklerin
sömürdüğü konusunda u devlet ilan etmeye kışkırtmak için seçilmiş bir
semboldür.
1827’de Osmanlı’dan ayrılarak kurulan ilk devlet olan
Yunanistan’ı takiben, 19. yüzyılın ikinci yarısında meydana gelen kopmalardan
cesaretlenilerek girişilmiş Ermeni ayrılıkçı terör örgütüdür.
1876-1878 Osmanlı Rus harbini takiben yapılan Berlin,
Ayestafanos anlaşmalarında açılan bir paragraf ile Batı Ermenistan dedikleri
Doğu Anadolu’da reform yapılması önerilmişti.
Osmanlı bu şartları yerine getirmeyince, ganimeti fırsat
bilen Ermeniler de can çekişen Osmanlı’ya 1890 Kumkapı Ermeni Kilisesi önünde
ve 1895’de Bab-ı Ali baskını olayları ile isyanı basmışlardı.
Özünde, İmparatorluk olarak anılmasına rağmen, sömürgeci
devlet olmayan (çünkü şirketleşme, sermaye işletimi nedir bilmeyen bir devlet)
özellikle “en sadık teba/halk” ödülüne sahip Ermenilerin en büyük ihanetini
gören ve sadece onlar tarafından “emperyalist” olarak tanımlanması büyük
haksızlıktır. Sosyalist, Komünist devrimciliğin özü olan “Sömürgecilik” yani
Emperyalizm tanımları Marksist literatürde Avrupalı devletler ile Amerika
Birleşik devletleri için kullanılır, Osmanlı bile Marks’ın gözünde, ezilen,
parçalanan zavallı, sömürge bir devlettir.
Karl Marks’a rağmen Osmanlı’ya
emperyalist demek sola da ihanet etmektir. Ermenilerin solculuğu en büyük
emperyal güçlerin askerliğini yapmak, ezilen, sömürülenleri soyup yağmalamak,
öldürmektir. Devamı olan ve Derin NATO ile TSK içinde kripto Ermeni Nur, Işık,
Gülen vb. cemaatler içinde örgütlenmiş Ermeni cunta generallerinin yardımlarıyla
kurulan PKK da yakın zamanda Amerika Birleşik Devletlerinin Kara Ordusu ilan
edilmiştir.
Karl Marks’ın emperyalizm tanımının içine eden ve mezarında
kemiklerini sızlatan Ermeni SDHP ve Taşnaksütyun hareketi özünde “Nasyonal
Sosyalizm” olarak bilinen Faşizmin ta kendisidir. Beslendikleri yerler de
İngiltere ve kolonileri, ABD, Fransa, Almanya başta olmak üzere diğer Avrupa ülkeleri
ve Rusya’dır.
Bu devletlerin hiç biri Marksist değildir, olmadıkları gibi
Osmanlı’dan bölünme topraklarda kurulan Müslüman ülkelere “Hristiyanlaştırılmış
İslam ideolojilerini” Şeriat Devleti, Ilımlı İslam, Vehhabilik, Taliban, El
Kaide, Işid, Boko Haram gibi örgütlerle de kan dökerek dayatmaktadırlar.
Önderi; Harry
Hampartzoum Sarafyan
Kurucuları;
Avetis Nazarbekyan, Meryem Vardanyan, Gevorg Garacyan, Ruben Han Azat,
Kristofer Ohanyan, Gabriyel Kafyan, Manuel Manuelyan
Kuruluş: 1887
Merkezi: Erivan,
Ermenistan
Gazetesi; Parti
yayınları ve organları
Gençlik Kanadı:
Gaidz Gençlik Örgütü
Yarı Askeri Kanadı:
Ermeni Devrim Ordusu (ASALA-ARA-PKK-1983-1985)
ARA/Armenian Rervolutionary Army
(Ermeni Devrim Ordusu) Lizbon elçimiz Dursun Aksoy’a silahlı saldırı (1983),
Kanada Ottava Türk Büyükelçiliği saldırısı (1985) 1987’de hepsi PKK’ya
katıldılar.
Üyelik Durumu;
4.300 Sadece Ermenistan’da
İdeolojisi;
Sosyal demokrasi, demokratik Sosyalizm
Siyasi Konumu;
Merkezi sol ve sol kanat
Milli Birliği; 14
Mart İttifakı
Uluslararası
Birleşikleri; Lübnan parlamentosunda 128/2 üyesi vardır.
Safevi
Kaçar Hanedanından İstedikleri;
Beş Meliklik adını verdikleri, 1993’de Ermenistan işgaline
uğramış Karabağ topraklarındaki beş şehir. 1828 Türkmençay anlaşmasıyla Rusya idaresine bırakılan güney
Kafkasya bölgesi.
Osmanlı’dan
İstedikleri;
Altı Vilayet;
Osmanlı toprakları olan ve en çok Ermenilerin yaşadığı iddia
ettikleri Van, Erzurum, Elazığ (Mamuret-ül Aziz), Diyarbakır, Bitlis, Sivas
illeridir.
1914 tarihli Osmanlı Belgeleri denilen belgelerde geçen bu
illerin Nüfus oranları;
Demografi;
Müslüman Rum- Ermeni
Van; 179.000 1- 67.792
Erzurum;
673.297 4.864- 134.377
Bitlis;
589.000 ----- 117.492
Elaziğ;
446.579 971- 79.821
Diyarbakır;
492.101 1.935- 65.850
Milli
Özgürlük Hareketleri;
Armenakan 1885
Sosyal Demokrat Hınçak Partisi 1887
ARF (Taşnaksütyun) 1890
Kafkasya Savaşları;
Serdarabat Savaşı 1918
Karakilise Savaşı ; 1918
Ermenistan’In
Resmi Devlet olarak tanınması; 1918-1920
Osmanlı-Gürcistan, Azerbaycan ve Ermenistan arasında
imzalanan 1918 Batum anlaşmasında ilk kez taraf oldukları 1918 Batum
Anlaşmasıdır. Bundan sonra genişlemek için yaptıkları savaşlar;
Azerbaycan Savaşları
1918-1920
Gürcistan ile
savaşları 1918
1920’de Sevr Anlaşması üzerine Wlison Ermenistan’ (ABD
Başkanı Wilson’un çizdiği Trabzon’a uzanan bir Ermenistan haritası.)
Türkiye Savaşı; 1920 Bu anlaşma Ermenistan’ın yenilgisi ile
sonuçlanmıştır. 12 Eylül 1920’de imzalanan Gümrü Anlaşması ile Ermenistan
Türkiye’de toprak istemekten vaz geçtiğini imzalamıştır.
12 Eylül 1980 Askeri darbesi de tam olarak Türklerden
intikam almak için zamanlanmış bir Kripto darbesiydi. Ermeni dönmesi Fethullah
Gülen 1980 darbesi sonrası SSCB’den ayrılan bütün Müslüman, Türk devletleri ile
yeryüzünde 193 devlette örgütlenmesi ABD tarafından sağlandı.
Partinin
Tarihi
|
SDHP Avustralya Şubesi Sembolü |
Kurucuların yedisi Rusya Ermeni Marksistlerindendiler ve
daha iyi eğitim almak için Rusya Ermenistan’ını terk ederek Batı Avrupa’ya
gittiler. Zengin, burjuva ailelerinden destekler alarak yaşayan yirmili
yaşlarda gençlerdiler.
Frederiğc Engels, Georgi Plekhanov ve sonraları Vladimir
Lenin ile tanıdıkları devrimci Sosyal Demokratik Devrim ideolojisinden
etkilendiler.
Mariam Vardanian (Meryem Vardanyan), Rusya Saint Petersburg
şehrinde devrimcilerle çalışmıştı. Buradan aldığı etkileşim ile Osmanlı/Türk
Ermenistan’ında bu şekilde bir yapılanmayı hayal etmişti, bu azimle Ağustos
1887’de Hınçak Devrimci partisini şekillendirdiler.
Durmadan Rus emperyalist yayılmacılığı tarafından toprakları
işgal edilen, 16. yüzyıldan 19. Yüzyıla kadar bütün dünyayı işgal etmiş, altı
kıtada en vahşi soykırımlar yapmış Kutsal İttifak Devletleri (19.yy. Avrupası)
ile 1815’de Kutsal ittifak’ı “dünyanın yeni hakimi benim” diyerek yıkmış
İngiliz imparatorluğu elinde kukla olmuş,
Ermenileri de kurulduğu 1299’lardan
itibaren devletin en yüksek mevkilerine getirmiş, devletin ticaretini teslim
etmiş, 1453’e kadar il sınırlarına sokulmadıkları İstanbul’a, İzmir’e
yerleştirmiş Osmanlı Devletini “Emperyalist” ilan etmek, Osmanlı ülkesindeki
binlerce etnik, dini grup içinde sadece Ermenilerin düşünebileceği bir şeydi.
Bir millet bu kadar nankör, bu kadar kalleş olabilirdi.
Ermenilerden başka buna ikinci bir örnek yeryüzünde yoktur. 1989-2002 yılları
arasında aralıklı olarak görev yaptığım İstanbul Turizm Polis Müdürlüğünde
öğrencisinden akademisyenine, emekçi halkından devlet başkanlarına kadar her
düzeyden Avrupalıyla ve aralarında Ermenilerin de zaman zaman yer aldığı
siyasi, tarihi tartışmalarımda ortak aldığım tepki şudur;
-“Çok mu acizdiniz, bizde böyle bir etnik azınlık yaşatılmaz
kökünü kuruturduk.” Sorusuyla defalarca karşılaştım.
|
SDHP KURUCULARI-Avustralya sayfası |
Türk milletini de ilk önce devlet içinden kovan “Batı tipi
soya dayalı feodalite hastalığına tutulmuş Osmanlı padişahları olduğu,
kendilerini Türk geleneklerine göre tahttan indirirler korkusuyla 1453’den
itibaren devlet içinde tek Türk devlet adamı bırakmadıklarını, bu yüzden
Ermenilere de başkasına da hesap soracak devlet adamı bulunmadığını açıklardım.
Bu defa daha da aptal konumuna düştüğümüzü söylüyorlardı.
Sonunda, devletin sahibi olduğu sanılan Türk milleti, kendisini devletten 600
yıl önce dışlamış, Rum, Ermeni hayranı Osmanlı feodal ailesinin, sarayına köle
olarak aldığı Rum ve Ermenilerce devletinin yıkılması ihanetlerinin hesabını
vermeye mahkûm ediliyordu.
Bu gün de 600 yıldır da Osmanlı coğrafyasında yaşayan
Türkler sadece savaşlarda ölmek için orduya en önde piyade olarak katılır,
zafer olursa böreğini Rum, Ermeni, Yahudi Arap yer, olmazsa saldıran düşman
ordusuna karşı 12-15 yaşlarında çocuklarına kadar kendine kör bakan Osmanlı
devletine evlatlarını kurban eder.
1768 Küçük Kaynarca Anlaşmasından sonra “askerlikten
muafiyet” kazanan azınlıklar zaten su gibi Türk çocuklarının harcandığı
savaşlarda kıyılmaktan başka işe yaramadı. Çünkü devletin savaş planlarını
düşman ordusuna satan Osmanlı padişahlarının Türklerin başına zulüm aracı
yaptığı Ermeni, Rum, Arnavut, Yahudi, Arap paşalarıydı.
Altı kıtayı, uyuşturucu, haraç, işgal, soykırımlarla
köleleştirmiş, en vahşi şekilde soyan Avrupalı Kutsal Haçlı İttifakı ülkeleri,
1815’de kendini dünya hakimi ilan etmiş, tüm dünya devletleri ile oyun oynayan
bir İngiltere, 1776’da meşhur Kızılderili soykırımları üstüne doğmuş, Osmanlı
topraklarında 1815’lerden beri ABCFM Protestanlaştırma misyoner faaliyetleri
ile Ermenilere de Protestan mezhebini dayatan bebek İmparatorluk Amerika
Birleşik Devletleri gibi küresel emperyalistleri görmeyip, bunların elinde
parçalanmakta olan, can çekişen, sefillik, açlık, hastalığa boğulmuş, Yunan
generali Trikopis’in dediği gibi “çarıkları bile kalmamış” Müslüman Türk
milletini EMPERYALİST ilan edebilmek, Alberty Einstein’in atomu parçalamasından
daha büyük keşif olsa gerekir.
Buna keşif değil bütün dünya dillerinde “ihanet, kahpelik,
sırtından vurma” denilir.
Peki, 29 Ekim 1923’de Türkiye Cumhuriyeti, bu mucit Ermeni
ihanetlerini bitirebildi mi?
Kısmen evet ama onlar da Mustafa KEMAL’i bitirdiler.
Geçmiş düşmanlıkları örtmek için en yakınına aldığı Bitlis
Ermeni’si İsmet İnönü, yetimhanesinden Ermeni çocuklar alıp, evlatlık edindiği,
mal mülk sahibi ettiği, 1919’da Samsun’a çıktığında kendisini “Emrinizdeyim
Paşam” diyerek selamlayan, cumhuriyet kurulunca da kendisine suikastler
düzenleyen örgütlerle işbirliği yapan Kazım Karabekirler, en yakın istihbaratçı
mücadele arkadaşları, en güvenilir basın olan Cumhuriyet Gazetesinin kurdurduğu
Yunus Nadiler daha kim varsa hep birlikte onu zehirleyerek öldürdüler.
Yetmedi 10 Kasım 1938 günü İzmir fatihi dediği Fahrettin
Altay paşa (Arnavut) ile kıymetsiz bir kâtip ve İngiliz elçiliğinin ispiyon
memuru iken yanına alıp mevki, makam ve devlet teslim ettiği İsmet İnönü
(Bitlis Ermeni’si), darbe tamamlanınca Dolmabahçe sarayında gelir. Doktorları,
“yeni ilaç verip uyuttuk, lütfen rahatsız etmeyin” şeklinde uyarmalarına
rağmen, teklifsiz odasına girer ve bir el silah sesi gelir. Yakın arkadaşı
Salih Bozok kendisinin de öldürüleceği korkusu ile sarayın Kömürlüğüne
saklanarak canını kurtarır. Hedefte olsaydı kurtulamazdı ya demek hedef
değilmiş.
Bu saat itibarıyla, devlet, “çeyrek demokratik oligarşi
düzeni” olma farkıyla, gene azınlık işgalindeki Osmanlı idare şeklinde
dönmüştü.
O tarihten sonra devlet örgütlenmesinde en başı Ermeniler,
Rumlar, Arnavutlar başta olmak üzere Çerkezler ve diğer azınlıklar yer
almışlar, Türkler etkisiz hizmet memuriyetleri, kamu işçiliği gibi hizmetlerden
öteye yükselememişlerdir
Sosyal Demokrat Hınçak Partisi zihniyetindeki devşirme
Ermeni kriptolar İsmet paşa ile devletin her yerine doldurulmuşlardı. Kendini
Grek sayan, Yezidi Kürtler, Süryani, Protestan Ermeniler ve Nasturi
devşirmelerin kurdukları Işıkçılık, Nurculuk vb. köktendinci, gerici devşirme
örgütlerini İsmet paşa sevmiyordu.
Onlar da başsız kalmış Hanefi Türk ve diğer Sünni
Müslümanları, Nurculuk tarikatı, batıdan gelen paralar, iş güç sağlama ile
kendilerine çekmişler ve güç oluşturmuşlardı.
1943’de Almanlar bozguna uğrayıp, geri çekilmeye
başladıklarında İsmet paşa, Kahire toplantısına çağırılmış, Çörçil, Stalin,
Truman gibi dünya önderleri ile konuşmuş, savaş sonrası Yeni Dünya Düzeninde
Türkiye’nin yeri anlatılmıştı.
Bu proje gereğince, İsmet paşa, Libya’dan bulduğu, Nasrani
Yahudilere ait Ticani tarikatını ülkeye getirmiş, Atatürk heykellerini
kırdırtmış, yeni devlet ideolojisini yazarı Konyalı Cemal Kutay’a ilan
ettirmiştir.
Cemal Kutay, “Türkiye Sünni, şeri devlet rejimi olacaktır”
diyor ve bu konuda kitaplar yazıyordu. Devşirme gericiler de Sünni Türkler de
bunu sevmemişlerdi ve 1946’da, İngiltere ve ABD dayatmalarıyla gericilerin
ebedi iktidarını İsmet paşa onaylamak zorunda kalmıştı.
Çakma bir Toprak Reformu yasasına, Vehhabi Kırım Tatarı
göçmeni, askerlik kaçağı Adnan Menderes, üş arkadaşıyla karşı çıkmış ve CHP’den
atılmışlar DP’yi kurmuşlardı. Aynı yıl İsmet paşanın ikamet ettiği Pembe
Köşk’te toplanan bu “Mahşerin Dört Atlısı” kripto Vehhabi tayfası, ismet paşa
ile “iktidara CHP’nin bir daha gelmeyeceğini güvenceye alan bir şike anlaşması”
imzalamışlardı. Bunun diğer adı da “Pembe Köşk Muvazası’ydı. Hüsamettin
Cindoruk bunu kurduğu kendi partisinin internet sayfasının başına yazdırmıştı.
Ve, anlaşmaya sadık kalındı bir daha CHP iktidara asılmadı,
daima halkın biriken gazını aldı, rahatlattı ama asla iktidara asılmadı.
1956’da DP iktidarı döneminde, “Türkiye imparatorluk
kalıntısı bir ülke, Marşal, Truman yardımlarını nakdi değil, ayni, mal olarak
yapalım” önerisini getiren ABD’li para babası Rockefellerin talimatı ile Adnan
Menderes’in beklediği paralar, Vita yağı, Kore savaşı kalıntısı hurda Amerikan
askeri araçlarına dönüşmüştü. Büyük ısrarlar sonucu, Almanya’ya yapılan NATO
yardımı Türkiye’ye yönlendirilmişse de “95. Milyon ABD doları başlanılan
projeler için hap bile değildi. O da SSCB’ye yanaştı, aldığı randevu tarihi
gelmeden darağacına çekiliverdi. O çok sevdiği demokrat, adil, insan hakları
beyannamesi sahibi Amerika canını alıvermişti.
Menderes kendisinin yerini dolduracak adam bırakmadığı için
üç yıllığına (1962-65) İsmet paşa tekrar hükumet edilmişti.
O da, 1961-62 NATO Savunma Konsepti’nden Türkiye’nin
“birinci derece savunulacak NATO Ülkesi” konumundan çıkarıtlmasıyla, Rus-SSCB
korkusu olan İsmet paşanın yüreğini ağzına getirmesiyle soğukluğa dönüştü.
Cemal Gürsel’in Erbakan’ın Devrim otomobili sevdası sonucu
zehirlenip hasta edilerek ABD’ye tedaviye gönderilmesi, takip eden ölümü,
Amerikan donanması ile geri getirilmesini takip eden Kıbrıs kavgaları derken
başlayan restleşmeleri Johnson mektubu krizi derken, 1965’de yerine Adalet
Partisi ve başında Morrison Süleyman getirilmişti.
ABD İsmet paşadan yine kurtulamamış, üniversitelerde gelişen
sağ sol olayları, Altıncı filonun kovulması, kendisinden önceki hükumette,
Amerikan askerlerinin sivil halka tecavüzleri siyasal Amerikan karşıtlığına
eklenince sol güçlenmiş, Amerikan Nato karşıtlığı artmıştı. ABD-İsmet paşa
ilişkileri iyice gerilmişti. Sonucunda, 1961’de ölen Saidi Kürdi Deliüzzaman’ın
Nurculuk hareketini CİA, “1967’de Gregoryen Ermeni devşirmesi, Işık Cemaati
imamı Fethullah Gülen’e teslim ettiğinde”, sekiz yıl Amerikan Harp Akademisi
okumuş, CIA ajanı, 1960 darbesinin önderi Alpaslan Türkeş * anında soydaşı
Fetullah Gülen’in Nur cemaatine zaten çoğu kripto Ermeni olan Ülkücü Gençliği
hibe etmişti.
*(Hüseyin Feyzullah- Abdülaziz’in 1864’de Kıbrıs’a sürdüğü
Pınarbaşı Ermeni isyancılarından olup Harp akademisinde de Fevzi Çakmak
torpiliyle girmişti. Osmanlı’ya savaş açan Volkan Gazetesi sahibi İngiliz
ajanı, 1864’te Kıbrıs’a sürülen Diyarbakır’lı Derviş Vahdeti’den sonra en büyük
kültürel ajandır)
1958’de TSK’ya kendisini kabul ettiren Deliüzzaman
Nurcuları, Fetullah ile, sosyalist ve Ülkücü kripto Ermenilerin TSK içindeki
örgütlenmelerini kullanarak 1971 muhtırasını vermiş ve İsmet İnönü’yü CHP’deki
tüm görevlerinden almış, yerine Merzifon Ermeni’si Bülent Ecevit’i getirmişti.
İngiltere’yi kızdırmaktan korkan İsmet paşa ve Adnan
Menderes’in cesaret edemedikleri Kıbrıs işgaline, İngilizlerin çok sevdiği
kripto Müslümanlar olan MSP ile Bülent Ecevit CHP’si, çok sayıda Türk, Müslüman
ve 1864 sürgünleri olan Ermenilerin de öldürüldükleri soykırımlarla yaratılan
mecburi ortam şartları yüzünden 1974 Kıbrıs harekatını yapmışlardı.
Onun getirdiği ambargo ile artan ekonomik kıskaç, hükumeti
düşürmüş, ülke yabancı istihbarat örgütlerinin tatbikat alanına dönmüş,
insanlarımız birbirini doğrar hale getirilmişlerdi.
Bunda da başta bütün siyasi partilerin, dini, siyasi
örgütlerin, ordu başta tüm bürokrasinin alet olduğu bir gerçektir.
Yazılanları dikkatle okuduysanız, Sosyal Demokrat
Hınçak/Taşnak Partileri aslında devletin tüm damarlarına girmiş zehirli kan
olarak dolaşıyordu, ortada sadece adı TÜRKİYE CUMHURİYETİ” olan, idaresinde bir
tek Türk yer almayan bir devlet vardı.
Devlet, kendi çıkarlarına göre değil, büyük devletlerin başa
getirdiği generaller, siyasiler, iş adamlarının bağlantılı oldukları
devletlerden aldıkları emirlere göre yönetiliyordu.
Örneğin, ABD’yi fazla sevmeyen İngiliz, çok Amerikancı
olunca engelliyordu, İngilizciyi Amerikancı, onları Almancı, hepsini
Rusya/SSCB’ci engelliyordu.
Devletin vücut olarak yapabildiği tek hareket yoktu. Bir
ayağı öne öteki sağa, kolları da öyle zıt hareketler gösteren, beyni de
bunların yarattığı sıkıntıdan iflas etmiş insana benzetebildiğim bir devletti.
Devletten çok, organlarına ipler bağlanmış, uçları birbirine düşman insanların
ellerine verilmiş bir kukla gibi yırtılırcasına çekiştiriliyordu.
Halk da bunu çözecek beyin, bilgi sahibi olabilecek eğitim
ve bilgiden yoksun olduğundan, camilerde evde /24 zikir çekip namaz kılıyor,
zayıf birini görürse çıkıp dövüyor, veya silahı varsa sokakta adam avlıyordu.
Böyle sisli, böyle kan döken bir ülkeye son darbeyi vuracak
eylem de planlanmış, “şartların olgunlaşmasını bekledik” diyen ve “bizim
çocuklar başardı” diye ABD tarafından övülen Kripto Dersim Çemişkezek Ermeni’si
(Namaz kılan Yezidilerden) Kenan
Evren, Genel Kurmay Başkanlığı için sırası olan ABD sevmeyen paşalar istifa
ettirilerek, önü açılıp başa getirilmiş, bürokraside, sokakta, şehirde köyde
Amerikan sevmeyen solcular tek tek temizlenmiş, sindirilmişti.
Köy kahvelerinde bile okuryazar doğu-güneydoğudan gelmiş
askerlere Atatürkçülük dersleri verdirerek milleti Atatürk’ten de illallah
ettirmiş, dinci-kinci kripto Hristiyan cemaati olan Gülen Nur cemaatine
kapıları ağzına kadar açmıştı. Çünkü okuryazar olan ve Türkçeyi bile
konuşamayan askeri hangi Türk köylüsü dinlerdi ki? Böyle bir hizmet yapacak
adam, o işin adamlarını görevlendirir, bu kişiler en azından öğretmen olur,
filimler, slaytlar, belgeler gösterilir, ülke şartları aklın kabul edeceği
şekilde öğretilirdi. Bu asla yapılmadı. En büyük Atatürk düşmanı da bunlardı.
Çünkü, 12 Eylül 1980 darbesinin yapıldığı gün, aynı zamanda
12 Eylül 1920 Kazım Karabekir’in Ermenistan’a girdiği tarihtir ve iki ay 21 gün
sonra 03 Aralıkta da imzalanmış olan Gümrü Anlaşmasının da “60’ıncı” yılıydı.
Bir başka 12 Eylül’de M.Ö. 12 Eylül 450’dir, eski
Yunanlıların Persleri çıkarmak için yüreklendikleri, başarılı ilk isyanlarının
tarihidir.
Acaba bu “12 Eylül” tarihi bir tesadüf müydü?
Az kaldı kararı kendiniz vereceksiniz.
Kökeni Dersim sürgünlerinden Manisa’ya yerleştirilmişlerden
olan Kenan Evren, Sünni zannedilen Çemişkezek Gregoryen Ermeni devşirmesi
aileden gelen Turgut ÖZAL önderliğinde kurulan Amerikancı, dinci-kinci
devşirme, İslam’ı dönüştürme örgütü CIA ajanı Fethullah Gülen’i dünya
peygamberi yapmış devlet devlet gezdirilmeye başlamışlardı.
Devletin tüm kurum kuruluşlarına, cemaat üyeleri
yerleştirilmiş, devlet taşınmazları peşkeş çekilmiş, SSCB’deki dini baskıdan
çıkmış, Türkiye’de Türk devlet adamı var sanan bütün Türk devletleri Gülen Nur
cemaatinin işgaline uğratılmıştı.
Bunun en mağduru Azerbaycan devlet başkanı Elçibey olmuş,
Çemişkezek Ermenileri Kenan Evren, Turgut Özal ile Erzurum Ermeni’si, sonradan
Bitlis Ermeni’si olduğunu söyleyen Fethullah Gülen’in aklına uyup, SSCB’den
çıkan Rusya’ya savaş açmış, Ermenilerin “Altı vilayet” dedikleri tarihi
vatanları ilan ettikleri Karabağ’ı işgal ettirmiş, binlerce Azeri’yi soykırıma
tabi tutan Ermeni ordusuna da çaresiz kalmıştı.
Aynı oyun, 2008 Gürcü-Rus
savaşında Gürcistan’ın başına geldi ve o da Türkiye’deki dindaşlarına ve
soydaşlarına güvenerek Rusya’dan bir güzel işgal yedi. Neyse ki, Hristiyan
olduğundan onlara soykırım yapılmadı.
|
ERMENİSTAN KURULMAK
İSTENİLEN "6" OSMANLI VİLAYETİ |
1887-1920 yılları arasında Ermeni
isyanlarını başlatan bölücü, nasyonal Sosyalist/faşist terörist olan bu
partinin ilk çıkardığı isyanları, Trabzon(Rize kazası), Erzurum, Erzincan,
Sivas, Dersim, Diyarbakır, Bitlis, Van'dı. Sonraları, Hakkâri, Mardin, Batman,
Muş, Adıyaman, Şanlıurfa ve Mardin gibi Güneydoğu illerinde ve Osmanlı'nın
Balkanlar dahil her bölgesinde etkili oldu.
Bu gün Pkk ile aynı amacı güden
sözde solcu ve dinci partilerin de ülkemizden koparmak istedikleri topraklar
buralarla kalmayıp daha kuzeye ve batıya taşınmıştır.
1887 Ağustos’unda kurulan SDHP,
yani Sosyal demokrat Hınçak partisinin, yüz yıl sonra bizdeki adaşını görelim;
Sodep=1983-1985 Sosyal Demokrasi Partisi
Halkçı Parti ile birleştikten sonra;
Shp=1985
Sosyal Demokrat Halkçı Parti(SDHP).
Kurucuları, aslen Bitlis Ermeni'si İsmet İnönü oğlu Erdal İnönü ve Pontus
isyancılarından Samsun' a sürülmüş Hemşin Ermeni'si Murat Karayalçın.
Hakkâri, Bitlis, Van, Mardin, Batman, Muş, Diyarbakır, Adıyaman, Şanlıurfa ve
Mardin gibi Güneydoğu illerinde SHP’nin milletvekili adayları HEP tarafından
belirlenecekti.
SDHP=Sosyal Demokrat Hınçak Partisi
SHP=Sosyal Demokrat Halkçı Parti
1991 Genel seçimlerinde Hep, şimdiki Hdp-Bdp olan Ermeni PKK partisi ile ittifak yaptılar ve Ermeni, Süryani, Rum terörü Tbmm’ye bunların elleriyle sokuldu.
Daha sonra HDP adını alan bu partinin kurucularından Kadir AKIN, 26 Aralık 2015’de yaptığı, Ulusal Kanal’da* yayınlanan açıklamasında, “I.Dünya savaşı döneminde emperyalistlerin taşeron olarak kullandığı Ermeni Taşnaksütyun Partisinin devamı olduklarını, bu partinin eli silahlı çetelerinin o dönemin meclisinde (Meclisi Mebusan) olmasını örnek göstererek “
Bugün Cizre’de, Silopi’de, Sur’da geçmişte Ermeni ve Rumlara yapılanlar tekrarlanıyor. Gerillanın meclise girmesi yeni değildir” ifadesini kullanarak niyetlerini açık etmiştir.
Bu anlaşma gereğince Hep, SDHP Hınçak partisinin isyan çıkarttığı, 1915’de Ruslara, sonra İngilizlere işgal ettirip Kürdistan kurdurduğu illerde yani ;
Hakkâri, Bitlis, Van, Mardin, Batman, Muş, Diyarbakır, Adıyaman, Şanlıurfa ve Mardin gibi Güneydoğu illerinde SHP’nin milletvekili adayları HEP tarafından belirlenecekti.
SDHP=Sosyal Demokrat Hınçak Partisi
SHP=Sosyal Demokrat Halkçı Parti
İkisinin de demokratlığı İngiliz-Amerikan, ikisi de en büyük sömürgeci devletlerin kara orduları, kuklaları, hedefleri aynı ülke, aynı bölge, aynı millete soy kırım, yağma, talan…
Hepsi, 1887-1920 Arası Osmanlıyı YIKAN İŞBİRLİKÇİ dinci, kinci Müslüman görünen hainlerin, Sosyal Demokrat, Amerikan solcusu ve İngiliz İslamcısı Nurcu, Menzilci, Vehhabi tayfalarıdır.
Bu son senaryoya izin verecek misiniz?
Dilimize Çeviren ve yorumlayan;
Alaeddin
Yavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/
adilyargic
/ adilyargicc
Alıntı yazı;
Ismet
Arslan,
Reutlingen
City'da.
14
saat ·
KAZIM KARABEKİR'İN GÜRBÜZLER ORDUSU VE UŞAK TÜRK OCAĞI...
.
KAZIM KARABEKİR'İN BESLEDİĞİ ERMENİ YETİMLERİ,
HATTA KULELİ ASKERİ LİSESİNE SOKARAK PAŞA YAPTIKLARI,
TAHSİN ŞAHİNKAYA GİBİ,
ERMENİ SOYKIRIMI OLDU DİYENLERE HİÇ SES ÇIKARTMADI,
TAM TERSİNE ETNİK BAKİYE SENDROMU YAŞAYARAK,
HER DARBE DÖNEMİNDE TÜRK GENÇLİĞİNİ İŞKENCELERDEN GEÇİRDİLER !
KAZIM KARBEKİR PAŞA,
ERMENİLERİN TÜRK VARLIĞI İÇİNDE RAHAT EDECEĞİNİ HESAP EDEREK ÖYLE KARAR ALDI,
SOYUNUN GEREĞİNİ YAPTI...
HÜMANİSTLİĞİNDEN DEĞİL...
.
KARABEKİR PAŞA,
ERMENİ YETİMLERİNE SAHİP ÇIKARKEN,
EN ÇOK TÜRK YETİMİ BULUNAN KASTAMONU YETİMLERİNDEN BİR TEKİNE SAHİP ÇIKMADI !
TURGUT ÖZAL'IN BABASINI ERMENİ YETİMİ OLARAK YETİMHANEDE OKUTARAK DEVLET MEMURU
YAPAN DA OYDU...
ATATÜRK'E KAÇ DEFA SUİKAST GİRİŞİMİNDE BULUNDUĞUNU HİÇ ANLATMADILAR !
DEVLETTEN BESLENEN KRİPTO ERMENİ YETİMLERİ YEDİKLERİ ÇANAĞA PİSLEDİLER !
KAZIM KARABEKİR PAŞA,
ERMENİ YETİMLERİNİ ASKERİ LİSELERE YERLEŞTİRDİ,
O ÇOCUKLAR ÇOĞUNLUKLA PAŞA OLDULAR,
ASKERİ DARBELER YAPARAK,
HER DARBE DÖNEMİNDE TÜRKLÜĞÜNDEN ŞÜPHE ETTİKLERİ SUBAYLARI TÜRK ORDUSUNDAN
ATTILAR,
27 MAYIS 1960,
12 MART 1971,
12 EYLÜL 1980,
28 ŞUBAT DARBELERİNDE HEP TÜRK ÇOCUKLARINI ORDUDAN ATTILAR,
BUNA KARŞILIK ALBAY TALAT AYDEMİR DARBESİ DIŞINDA HİÇ BİR DARBECİ İDAM
EDİLMEDİ,
ÇÜNKÜ TALAT AYDEMİR VE FETHİ GÜRCAN TÜRKÇÜ DARBE YAPMIŞTI,
OLUR MU ULAN DEDİLER,
TÜRKİYE'DE TÜRKÇÜ DARBE OLUR MU ?
ERMENİ KÖKENLİ SİYASETÇİLER YALNIZ ONLARI İDAM ETTİRDİ !..
.
BURADA GÖRDÜĞÜNÜZ TÜRK OCAĞINA KAYDEDİLMİŞ ERMENİ YETİMLERİ...
ATATÜRK OLAYIN FARKINA VARINCA TÜRK OCAKLARINI NEDEN KAPATTI DİYE HİÇ
SORMADINIZ !.
TÜRK OCAKLARINDAN ÇIKAN ERMENİ YETİMLERİ SONRAKİ YILLARDA TÜRKÇÜ PARTİ BİLE
KURDULAR,
KRİPTO ERMENİLER BAŞKAN OLDU,
NE HABER ?
DÜNYADAN HABERİNİZ VAR MI SİZİN ?.
BUGÜN BİLE TÜRK OCAKLARI NEDEN TÜRK DEĞİLDİR,
BİR SORSANIZA !
Savaşta yetim kalan 6 bin çocuğu toplayarak onlardan "Gürbüzler
Ordusu" kuran ve bir kısmını da sanayi mekteplerinde yetiştiren Karabekir
Paşa, Cumhuriyetin kuruluş yıllarında bu nedenle eleştiri almıştı.
Erzurum ve çevresinde tüm yetimleri toplar, onları yurtlara yerleştirir. Bu
yetimlerin büyük çoğunluğu Ermeni çocuklarıdır. 6 bin civarında olan bu Ermeni
yetimlerin 4 bini erkek 2 bini kızdır.
Bu yetimlerin bir kısmı zenaata verilirken büyük çoğunluğu Kuleli ve Bursa'da açılan
Işıklar Askeri Lisesi'ne kaydedilir. Bu çocuklar daha sonra "Gürbüzler
Ordusu" olarak anılır.
27 Mayıs ihtilalini yapan albayların bir kısmının bu yetimler arasından çıktığı
söylenir.
Malum olduğu üzere anasız babasız aile ortamından uzak yetişen çocuklar aile
sevgisinden ve şefkatinden uzak yetiştiği için ilerde bunlar biraz gaddar
olabiliyor. 27 Mayıs darbesinden sonra yaşanan gaddarlıkların bir nedeni de bu
olmalı.
Şimdi bu makalenin başından buraya kadar gelen kareleri birleştirdiğimizde,
ortaya birçok bilinmez ve endişe dağları çıkıyor...
Bu bilinmezlerin en büyüğü olarak karşımıza çıkan sorular :
1- O dönemde bizzat Kazım Karabekir Paşa tarafından askeri liselere
yerleştirilen Ermeni çocukları kimler ?
2- Onların çocukları hatta torunları şu an TSK'da görev alıyor mu?
3- İçlerinden TSK'da görev yaptıktan sonra emekli olanlar var mı? Varsa kimler?
Kamuoyuna açıklanacak mı?
4- PKK'lılara bizim çocuklar diyen subayların soy ağacında böyle bir ilişki var
mı?
5- Ülkemizi zaman zaman kargaşaya sürükleyen darbe girişimlerinde bulunan
isimlerin, Karabekir Paşa'nın çocukları olarak bilinen Ermeni çocukları ile bir
ilişkisi var mı?
6- Son dönemde ortaya çıkan Ergenekon yapılanmasında yer alan kişilerin
Karabekir Paşa'nın Gürbüz Çocukları ile bağları var mı ?
7- İlker Başbuğ'un Kazım Karabekir aşkının arkasında Gürbüzler Ordusu'yla bir
bağ var mı?
8- İnternet Andıcı davasında ifade veren subayların açıklamaları dönemin
Genelkurmay Başkanı sıfatıyla İlker Başbuğ'u gösterdiği düşünülürse; Türkiye
İlker Başbuğ ile Kazım Karabekir arasındaki sıcak ilişkiyi nasıl anlamalı?
http://www.usakyereltarih.com/…/turk-silahli-kuvve…/125.html
9- İlker Başbuğ'un ağlama duvarındaki fotoğrafları ile oğlu Murat Başbuğ'un
yapılan bir PKK operasyonunda gözaltına alınarak tutuklanan Hasan Lala,
çekilmiş fotoğrafı ne anlama geliyor.
Hasan Lala Murat arkadaşım derken Genelkurmay Başkanlığı, Genelkurmay Başkanı
Orgeneral İlker Başbuğ’un oğlunu, PKK sanığı bir kişiyle gösteren fotoğrafın üç
yıl önce bir arkadaş grubunda çekildiğini bildirdi.
Bu konunun ve soruların cevaplarının ortaya çıkması için Milli İstihbarat
Teşkilatı (MİT) başta olmak üzere, tarihçilere büyük görev düşüyor. Eğer
ülkemizin yıllardır yaşadığı terör olaylarında Karabekir Paşa'nın çocuklarının
parmağı var ise, ülke büyük tehlike altında demektir.
İşte o zaman Ermenistan'da yayınlanan Sobesednik Armenii gazetesi Ermeni ajanın
TBMM'de milletvekilliği yaptığı iddiasının doğruluğu tartışma götürmüyor. Somut
bilgi ve açıklama gerekiyor.
Hatta bu gazete çıkar da Türk Ordusu'nda da 3 bin tane Ermeni Ajanı subay yirmi
yıldır görev yapıyor derse, şaşırmayalım.
Türkiye Cumhuriyeti'ni bu duruma düşürmemek için, devletin resmi kurumları
harekete geçmelidir.Bu konuda bir zaafiyet var ise, tek tek ortaya çıkarılmalı
ve ülkenin rahat nefes alması sağlanmalıdır.
ERMENİ YETİMLERİ,
ERMENİ PKK'YI BİTİRECEK DİYE KIRK YIL KENDİNİZİ KANDIRDINIZ,
BU KADAR GAFLET OLABİLİR Mİ ?!!
PKK'YI KASTEN BİTİRMEYEN ERMENİ YETİMLERİ,
11 BİN GARİBAN ASKERİMİZİ ÖLDÜRTEREK İNTİKAM ALDILAR,
HALEN ÖLDÜRTÜYORLAR...
YILLARDAN BERİ,
PKK'LI GURUPLARI İMHA ETMEK ÜZERE İKEN GERİ ÇAĞIRAN OMUZU KALABALIK İTLERİN KİM
OLDUĞUNU HİÇ SORGULAMADILAR '
UYAN EY SÜRÜ,
UYAN ARTIK !!
Yüz yıl arayla kurulan iki SDHP, ikisi de Ermeni, son
darbeyi vurmak için, Müslüman görünümlü AKP’yi ayakta tutabilmek için, Tbmm içi
ve dışı muhalefet partilerinin tümü ve görsel-yazılı basınları da iktidar
partisini ayakta tutmak, gelişen halk tepkilerine karşı gaz almak için birlikte
hareket etmektedirler.
Büyük ümitlerle desteklenen CHP’nin başına getirilen, Dersim
isyanlarının önderi, kripto Gregoryen Ermeni Seyit Rıza’nın çetelerinden olan
aşirete mensup Tunceli’li Kemal Kılıçdaroğlu, geçen Cumhurbaşkanlığı
seçimlerinde sağ F.Gülenci partilerin adayı Yozgat Ermeni’si Ekmeleddin
İhsanoğlu’nu destekleyerek, Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilmesini sağlamıştır.
Daha dün Cumhuriyet gazetesinin yazdığı, “CHP, Abdullah Gül’ü aday gösterecek”
haberi bu gün, CHP’nın yarı resmi organı Halk Tv’de Ayşe Aslan’ın programında
onaylanmış ve savunulmuştur. Kemal Kılıçdaroğlu, partisinden seçim ittifakı ve
aday gösterme konusunda tam yetki almıştır ve bölücü Ermeni, Süryani, Nasturi,
Yahudi/Yezidi- Rum hareketi olan PKK’nın siyasal kolu BDP ile ittifak kuracağı
da bilinmektedir.
Benzer şekilde, AKP ve önderi R.T.Erdoğan’a her türlü küfür
eden MHP Genel başkanı, 1915’de Suriye’ye sürülmüş, 1917’de geri dönen, Urfa
Siverek- Adana Bahçeli hattında yaşayan bir Ermeni aileye mensuptur. Bunun ilk
araştırmasını da Ecep Tayyip Erdoğan yaptırmış, Cezmi Yurtsever adlı bir
tarihçiye yayınlatmıştır. AKP’ye iltica olayıncan sonra aynı tarihçi,
D.Bahçeli’nin Ermeni olmadığını iddia etse de kendisi de inanmamıştır. Çünkü
aynı belge benim bloglarımda (Alpaslan Türkeş Devlet Bahçeli Ermeni mi- keykubatblogspotcom)
kendi sitesine linkli olarak vardır. Devlet Bahçeli de adeta AKP’ye iltica
ederek kendi partililerinin istifasına dahi neden olmuştur.
Erzincan Eğin Ermeni devşirmelerinden olan ve 1967’lerde
Almanya’da aldığı istihbari eğitim sonrası gelip Türk Solunu bölen, TİP’i
parçalayan Doğu Perinçek, 2008’in sonunda başlayan Ergenekon tiyatrosuyla
Silivri koloni mahkemesince mahkum edilmiş, beş yıl sonra dışarı çıktığında o
ve ordu mensubu, sivil arkadaşları AKP’li olmuşlardır. Bu gün, Cumhurbaşkanı
adayı olmak için 100.000 imza kampanyaları düzenleyen D.Perinçek de böylece
yerini belli etmiştir.
Diğer muhalif Temel Karamollaoğlu, merhum Necmettin
Erbakan’ın partisine sadık kalmış, AKP ‘ile gömlek değiştirmemiş birisidir ve
aslen, Sıvas Gürün’lü olup, Sivas’tan yakın komşu ili Kahramanmaraş doğumludur.
Nu iki şehrinde Ermeni ve Rum isyanlarının çıktığı, Türk ve Müslüman
soykırımlarının yoğun yaşandığı bölgeler olması dikkat çekicidir.
“Olmayasın şu üç beldenin birinden;
Divriği’den, Darende’den,
Güründen…
İlle de Gürün’den…” özdeyişi de bu siyasinin kökeninin pek
hayırlı olmadığını anlatmaktadır. İlçenin sağlık ocağının arkasında hala Ermeni
Kilise kalıntısı olduğu anlatılır. Kumkapı Ermeni Kilisesince okutulan, “Bu
topraklar pis Türk kanının temiz Ermen kanıyla yıkanarak temizlenecek….” diyen
ve Ergenekon kumpasında orduya iftira atmak için harcanılan Hirant Dink de
Gürün’lüymüş. Yani, Sünni Müslüman gibi beş vakit namaz kılan Gregoryen
Ermeniler ülkesi. Gerisini siz araştırın artık.
Recep Tayyip Erdoğan, kendisini aslen Batum’lu Gürcü
olduğunu ve Rize Potomya ilçesi Pilihoz/Dumankaya köyüne dedelerinin gelip
yerleştiklerini söylemesiyle hepimiz onu Gürcü bildiysek de, eski baş
danışmanlarından Akif Beki, “Recep Tayyip Erdoğan’ın harfleri” kitabında
cumhurbaşkanının dedelerinin Siirt’li imamlara dayandığını yazmıştır. Siirt,
Nasturi ve Yezidi Hristiyanların bol olduğu, Ermeni-Kürt isyanlarının en çok
çıktığı bölgedir. Gürcistan Avrupa Parlamentosuna 2003’de verdiği azınlık
raporunda, Süryani ve Yezidi Kürt isyancıların, Osmanlıdan kaçarak Gürcistan’a
sığındıklarını, Süryanilerin dini yakınlık yüzünden olsa gerek Batum’a
Yezidilerin ise Tiflis tarafına yerleştirildiklerini yazmaktadır. Cumhurbaşkanı
da Siirt’ten evlidir ve Tbmm’ye Siirt milletvekili olarak girmiştir.
Önceki başbakan Mesut Yılmaz o da Rize Hemşin
Ermenilerindendir. Bunların hepsinin
Atatürk düşmanlıklarının arkasında, Rizeliler ve doğu Karadenizliler ile
onların sürgünleri 1917-1922 arasındaki boşluktan dolayı bağımsız kalabilmiş
Pontus Rum Cumhuriyeti’ni tanımadığı, Kürdistan kurmak amaçlı 1925 Şeyh Sait
isyanından yararlanarak Şapka Kanunu isyanı çıkarmışlar ve bastırılmışlardır.
İsmet İnönü, Bitlis’li (Malatyalı diye yazılır)
Bülent Ecevit, Merzifon
Kenan Evren, Manisa aslen Tunceli
Turgut Özal, Tunceli Çemişkezek
Süleyman Demirel, Isparta aslen Ermeni sürgünlerinden
A.Necdet Sezer, Afyon Karahisar’lı olmasına rağmen,
Doğu-Güney doğu sürgün Ermenilerinden olduğu iddia edilir. Karısı Semra
Kürümoğlu’nun, İsmet İnönü’nün de ait olduğu aslen Bitlis’ten yayılma
Kürümoğulları ailesinden olduğu da dillerde dolaşmaktadır.
Bitlis Ahlat Gazetesi internet sayfasında;
“Başta Türkiye’nin ikinci Cumhurbaşkanı olan İsmet İnönü
olmak üzere, Türk dünyasına pek çok alanda üstün hizmetler sunan başarılı
insanlar çıkaran Kürümoğlu Ailesi, Türkiye genelinde ailelerine mensup kişilere
ulaşmak ve tüm aile mensuplarını bir araya getirmek amacıyla 07 Şubat 2009
tarihinde Bursa’da, 8 Mart 2009 tarihinde İzmir’de, 5 Nisan 2009 tarihinde
İstanbul’da ve son olarak 12 Nisan 2009 tarihinde Ankara’da toplantılar
düzenlediler “ ifadesi durumu anlatmaya yeterlidir. (http://archive.is/qfnvK)
Abdullah Gül, Siirt’li Yezidi Kürt’ü (Yezidiler Kripto
Yahudilerdir)
Recep Tayyip Erdoğan, Rize-Batum-Siirt Ermeni-Kürt isyan
üçgeni
Hepsi, Ermenilerin Pontus Ermenistan’ı, Batı Ermenistan
olarak tabir edilen doğu Anadolu vey Süryani, Ermeni bölgeleri olarak bilinen
Güney doğu Anadolu çıkışlı.
Bunlara sorsan hepsi Türk’üm diyor. İyi de Türk iseniz,
“Avrupa Amerika bizi istiyor” diyen Hemşin Ermeni’si Mesut Yılmaz gibi hep
batılılar sizi seçiyor, bu seçilenler hep Pontus ve Ermenistan coğrafyasından
seçilmiş siyasiler, cunta generalleri, bürokratlar olarak çıkıyor ve niye bizi
bunlar yönetiyor?
Bunlar Osmanlı ve Atatürk’e niye İsyan ettiler ve niye
Atatürk ve Türk düşmanlığı yapıyorlar?
Niye bir tane Rum, Ermeni, Yahudi-Musevi olmayan devlet
adamı yok?
Alaeddin YAVUZ