Bu bölgelerde yaşayan İran kökenli kripto uyuyan İrani kavimler, Yahudi, Musevi, Ortodoks Hristiyan mezheplerinden Süryaniler, Nasturiler, Kıptiler ile Yezidiler, Zervaniler, Zerdüştler gibi henüz Hristiyanlaştırılamamış milletlerin yaşadıkları coğrafyayı içine almaktadır.
Bu kavimler her İran-Roma savaşında toplam 721 yıl boyunca bir şekilde İran'ın yanında olmuşlar ya da İran lehine isyanlar çıkartmışlardır.
Herakles ile zamanın papalığı Vatikan'ın İslam'ı desteklemesinin sebebi bu kavimlerin kıyıma uğratılmasını sağlamak içindi. Türkler de Roma'nın başına bela olduklarından bundan nasiplerini almışlardır.
Müslümanlar gibi ibadet eden ve Kabe'yi de kutsal "Beytül Şems=Güneş Evi" sayan, beş vakit namaz kılan, 30 gün ramazanda oruç tutan Lev Tahor ve benzeri Yahudi Mezhepleri, onların dinlerinin babası olan Sabiler, Süryani, Nasturi, Keldaniler de bu kıyımdan kurtulamayanlar içinde yer alırlar.
Maide 69, Bakara 62, Hac 17. ayetlerde, Sabiler, Yahudiler ve Zerdüştlerin iyilerinin cennete gidecekleri belirtildiğinden bunların bazıları kıyımdan kurtuldularsa sonradan, Muhammet'e Şeytan Bizbat, Mars'ın kılıcı, Kan dökücü Arap Ahmet gibi hakaretleri din kitaplarına yazdıklarından kıyıma uğratıldılar.
Onlar da kılıcı görünce Müslüman olduk dediler ve zaman içinde İslam'ı dört mezhep, 1000 kadar tarikata böldüler.
635 yılında Bağdat'ta kurulan İslam Halifeliği kurumu özellikle Ermenistan, Kafkas halkları arasında Kur'an'ın okunuşu ve çevirilerinde çok fazla yorum farklılığı görmeleri üzerine Arap alfabesinde devrim yaparak üstün, esire, hemze gibi noktalama işaretlerini alfabelerine ekleyerek anlam ve ses uyumsuzluklarını kısmen ortadan kaldırdılar.
Buna rağmen çevirilerde hataların çok olması yüzünden Arap dili konuşmayan milletlere Kur'an'ın Arap dilinde okutulması, Arap dilini iyi bilen ulemalarınca yapılmış meal açıklamalarına dayalı eğitim verilmesi fetvası verildiğinde Abbasilerin çöküşe geçtiği 800'lü yıllardı. Özellikle Fatiha suresi ayetlerinin Arap dilinde hatasız okunması hadisi gereğince iranlılar bundan şikayet etmişler ve daha Muhammet zamanında İran'lı Zerdüştken Nasturi papazı daha sonra da Müslüman olan Salmanı Farisi Fatiha suresini Fars diline çevirmiş ondan sonra fatihayı İranlılar Arapça okumuşlardır diye bilinmektedir. O zamandan beri uygulanan bir gelenek ile Arap dilinde okunması şart koşuldu ise başta Sünnilik mezhebinin kurucusu imam Ebu Hanefi Türklerin Kur'anı Türkçe, Farsça okumasında sakınca görmemiştir.
Hoca Ahmet Yesevi'ye ait olduğu yazılan bir dörtlük de dilimizin Arap kültür emperyalistlerinin iddia ettikleri gibi pek de zayıf bir dil olmadığı görülmektedir. Öyle olsa İslam'a kadar devlet kuramamış Mısır, İran ve Roma sömürgesi olarak Muhammet çağına kadar gelmiş, cüce cin ve şeytanlara tapınan Arapların deve sidiği içip çekirge, fare, yılan yedikleri peygamber zamanından 3000 yıl önce İskit İmparatorluğu gibi yeryüzüne hükmeden devlet kurabilirler miydi?
İşte bu büyük farkı gösteren Hoca Ahmet Yesevi'nin dörtlüğü;
"Sevmiyorlar bilginler sizin Türkçe dilini
Erenlerden işitsen açar gönül dilini
Ayet-Hadis anlamı Türkçe olsa duyarlar
Anlamına erenler başı eğip uyarlar
Miskin hafız hoca Ahmet yedi atana rahmet
Fars dilini bilir de sevip söyler Türkçe’yi"
850'lerde, Romalıların Abbasileri ve İranlıları büyük yenilgiye uğratarak bütün Müslümanları bu günkü İran Urumiye gölüne atarak öldürdükten sonra Urumiye adını alan bu soykırım gölü olayından sonra Romalıları oradan çıkartan Selçuklu Türkleridir.
O gün bu gündür yaklaşık 1200 yıldır İslam'ın bekçiliği tartışmasız Türklerin elindedir. Oysa peygamberin Mekke'li kendi kavmi olan Ezd kabilesi M.S.1000 yıllarında Lübnan'a göç ederek İslam'dan çıkmış, Fatimi padişahı İnsan Allah'a tapınan Dürzilerin dinlerine girmişler ve hala onların reisliklerini yapmaktadırlar.
Halifeliği "Mecüc soyu Türk" dedikleri Osmanlı halifesinden alma temeli üzerine 1739'da İngiliz rahip ajanı Hemper ile, Muhammet'e kılıç zoruyla boyun eğerek Müslüman olmuş Necd Çölü kabilesinden Mehmet Abdülvehhap'ın kurduğu Vehhabilik akımını "İslam'a uygundur" Hilafet kaldırılıncaya kadar hiç bir Osmanlı halifesi ve şeyhülislamı kabul etmemiştir, onaylamamıştır.
Bu dinin onayını İngiltere, Vatikan papalığı vermiştir.
Roma'nın kurduğu yeni İslam olarak da tanımlamak mümkündür. Çünkü, bana "Mevali Türk sen Müslüman değilsin, Mevalisin (Müslüman olduğundan azad edilmiş Kölesin) demeleri üzerine onları bir çok sapkınlıklarınla suçladığımda verdikleri cevap şuydu;
"Ey mevali, Allah bizim, Arabın, Kuran bize, Araba, peygamber de (onlar Nebi derler) bize, siz kim oluyorsunuz ki?"
İşte bunların İslam'a verdikleri değer. Arapların İslam öncesi de kutsal saydıkları, Kabe'de bulunan 360 putlarından sadece yarısının (180 ve Allah'ın kızı El Uzza'nın da dahil) bulunduğu kutsal mekanları Taif'e bağlı Al Salama şehrinde kanalizasyondan çıkartılan Kur'anları görünüz.
Arap illerinde ciğeri beş para etmeyen, Kur'anı düzgün okusun diye kıtlık çeken Arap çöllerinden kopup gelmiş Arapları imam edip başımıza din alimi eden dedelerimizin iyiliklerine, onları ve bizi Arapça yazılı Kur'an veya Kur'an sanabileceğimiz herhangi bir kitap, dergi (risale) veya kağıda tapar hale getiren, Arap Alfabe putperesti ederek karşılık vermişlerdir.
Ben, Kur'an-ı göbekten aşağı indirmeyi, abdestsiz ele almayı günah sayan bir ailede yetiştim. Oysa bu ilke Sabilerde ve Sabilikten doğan Hristiyanlık mezhepleri ile Zerdüştlükte vardır. İslam'a da bunlardan girmiştir.
Ama, Allah'ın peygamber gönderdiği Taif Arapı bakın neler yapmış Kuran'a;
یا رسول الله جایز نیست ولی قرآن سوزاندن !!!
یا رسول الله جایز نیست ولی قرآن سوزاندن !!!
04 Eylül 2015 günlü İnternet gazetesi haberinde Taif Al Salama şehrinde
kanalizasyondan çıkan Kur'anların haberini veren sitede yayınlanan resimler
|
Arapça yazılı gazete gördüğünde kaldırıp öpen, asırlardır dinin aslı öğretilmeden Arap harflerine taptırılmış Arap olmayan Müslümanlar nasıl uyutulduğunuzu hala anlamıyorsanız daha da anlayabileceğiniz bir şey olduğunu sanmıyorum.
Kur'anın Muhammet zamanından kalan dört kopyası da halife Osman zamanında yani "asrı saadet devrinde" halife Osman'ın emirleriyle yakılmıştır. Bazılarına göre yıkanıp kurutulup yakılmıştır ama o Kur'anlardan bir tane kalmamıştır. Onların yerine yazdırdığı Kur'anı çoğaltıp Müslüman ülkeler dağıtan halife Osman, bunun karşılığını halk tarafından linç edilerek öldürülerek ödemiştir. Adı da "Kuranlar yakan Osman" a çıkmıştır.
Onun bu işi yapmaktaki cesareti imansızlığından değil, Kur'an'ın Arapların inandıkları, Sabilik ve mezheplerine verilen "Yıldız Dinleri/Yıldızlara tapınma" geleneklerine uygun olarak Nasturi Hristiyan İncil'ine göre Arapları Hristiyanlaştırmak üzere yazılmış bir derleme kitaptır. Arapça bilenler Youtube girerek "Arabian Ginze d Rbba" yazarak Arapça bu Nasturi İncilini dinlediklerinde Adem-Hava'nın bilmedikleri efsanelerini, Kur'an surelerinin Duhan, Şems, Kamer gibi aynı adla sureleri dinleyeceklerdir.
Bilmeyenlerin bu şansı yoktur. Ben Suriyeli bir arkadaşıma Türk diline çevirttim birazını.
Bu yüzden Kur'an'ın ilahi bir vasfı yoktur benim tespitlerime göre. Araplar için de öyle değil mi?
Araplar, dünyada Efrasyab Masalları, Bin Bir Gece Masalları gibi ünlü masalları yanında, Sabilik, Yahudilik, Hristiyanlık, İslam gibi dinlerden oluşan masallar yazmış, kitapların için e de "Dinlerin eskilerin masallarıdır, derler" diye ayetler de koyup sırlarını ifşa etmiş, bunu herkese satmış tüccar kavimlerdir.
Onlar yazar inanmak bizlere mi düşer?
Yeryüzünde Türkler ile Arap olmayanlardan başka Müslüman kalmamış diyorum kabul edin artık.
Takdir sizindir.
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc
Arapça Ginza d Rabba (Cin Ze di Rabba = Öğretmen Ze cin'i) kitabının okunması;
Bu resimlerin yayınlandığı haberin Arapça ve İngilizce dillerindeki gazetelerin linkleri
1- Blogger haber linki http://s-baran310.blogfa.com/9209.aspx
2-Riyad Connect haber ajansının linkinde "50 tane Kuran'ın bulunduğu, Taif polisinin tahkikat başlattığı haberi http://riyadhconnect.com/copies-of-holy-quran-found-in-street-drains-in-saudi-city/
Copies of Holy Quran found in street drains in Saudi city (Türkçesi;Kutsal Kuran'ın kopyaları Suudi şehrinde kanalizasyonda bulundu)
on Dec 14, 2013 Total Views : 28636 Daily Views : 74 Police authorities, in collaboration with the Commission for the Promotion of Virtue and Prevention of Vice in Taif have uncovered over fifty copies of the Holy Quran discarded in the street drainage system in Al-Salama district of Taif.
The service of a company that specializes in opening grated drainage inlets was availed, and dozens of copies of the Holy Scripture were retrieved from the drain water.
Akhbaar24 reported that close to several copies of the scared book were found from within different storm water inlets in the area. While authorities are conducting further search and recovery, Taif police has launched an investigation into the incident.
3-Syriatruth (Suriye Gerçek) haber ajansı linki http://www.syriatruth.info/ثقـافــاتوفنــون/tabid/100/Article/11249/Default.aspx