27 Şubat 2019 Çarşamba

KURANDA SAPIKLIK GEÇEN AYETLER VE ÇOCUK İSTİSMARI

KURAN AYETLERİNE GÖRE SAPIKLIK VE ÇOCUK MUHAMMET’E CİNSEL TACİZ
Bu blogda yalan, iftira ve belgesiz tek bir cümle yoktur.
Her cümlenin belgesi bloglarımın arşivlerindeki yazılarımda vardır.

Kuran Ayetlerine göre sapıklık, cinsel sapıklık ve sapık, sapma, sapıtma gibi kelimeler geçen ayetler.
1-AÇIKLAMALAR/GİRİŞ
1950’lerden beri sağ partiler, “İslamcılık-Millicilik-Şeriat” sloganlarıyla, cumhuriyetin getirdiği özgürlükleri ortadan kaldırmak eski köleci, çocuk ve kadınların bir mal olarak pazarlarda alınıp satıldığı, kadına boşanma hakkı bile vermeyen ilkel Arap-Yahudi-Arami ve Grek geleneklerine uygun çağ dışı rejimi yabancı devletlerin desteklerini alarak insanımıza güzel göstermişlerdir.

Din ve uyuşturucu tüm dinlerde ortaktır.
Dünyada 57 Müslüman ülke içinde en temiz İslami ahlak ve yaşam şekline sahip halkımızın gelenekleri bu cemaat ve tarikatlarca istismar edilmiş, iktidarı ele geçiren bu Yahudi ve Hristiyan devşirmesi tarikat ve cemaatler devleti “dar-ül harp” ilan edip sorumsuzca devletin bütün kaynaklarını yabancılara satmış, kapatmış, tarım, hayvancılık, sanayi ve eğitimi bitirmiştir. Tüm bunları devlet erkini ele geçirmek için yaptıklarını sözde İslamcı, kripto Hemşin Ermenilerinden Kadir Mısırlıoğlu “devlet batarsa batsın yeter ki iktidarı batılı devletler bize versin” şeklinde özetlemiştir.

Osmanlının son şeyhülislamlarından devşirme Van Ermenilerinden ve cumhuriyet dönemi milletvekillerinden, Işıkçılık Cemaatinin kurucusu Abdülhakim Arvasi’nin yazdığı “Tam İlmihal-Saadet-i Ebediyye” kitabında İngilizlerin İslam’a yeni şekil vermek, Müslümanları din ile köleleştirmek için 1739’da Vehhabiliği, 19. Yüzyılda da Hindistan’da Ahmed-i Kadıyanlik, İran’da Bahailik, Mısır’da Efganilik akımlarını yaydığını yazmıştır. Bu faaliyetler batılıların kurmak istedikleri Kürdistan için de Kürt Vehhabiliği adını verdiğim Nurculuk akımını 20.yy başlarında ortaya çıkarmışlar, 1950 Adnan Menderes hükumeti ile “Müslümanları Hristiyanlaştırma Amaçlı” olarak yeni İslami anlayış olarak verilmiştir. 1961’de Said-i Kürdi’nin ölümünden sonra CIA, Nurculuk cemaatini Gregoryen Ermeni Hristiyanlığından devşirme Müslüman (!) Işıkçılık Tarikatını temsil eden Fetullah Gülen’e teslim etmiş, 12 Eylül 1980 darbesi ile bu akım Kenan Evren cuntası ve siyasi kanadı Turgut Özal hükumetince devletin tüm kurumlarına ve bütün Müslüman ülkelere yayılmıştır.

17/25 Aralık 2013 olayı ile hükumetle arası açılan F.Gülen örgütüne karşı operasyonlar hala sürmekte ise de yerini, devşirme Yahudi Hristiyan cemaati olan Menzil tarikatı almıştır. Hala bu tarikatla birlikte Diyanet ile çalışan 50 kadar tarikat olduğu diyanetin arada bir yaptığı toplantılarla ilgili çıkan haberlerde anılmaktadır. Bunların hepsi 1815’de Kudüs’te ilk faaliyete başlamış, Osmanlı’nın 1918’de teslim olduğu tarihe kadar 450 dini okul açmış, bütün Ermeni, Kürt (Nasturi, Süryani,Yezidi) isyanlarını alenen desteklemiş ABCFM  yani Amerika’nın resmi mezhebi olan Protestan Amerikan mezhebini İslam diye göstererek yayan kurumu ile hepsi bağlantılıdır.
Bu yüzden Amerika’da milletten topladıkları hırsızlık paralarıyla malikaneler alıp yaşayan bu Yahudi ve Hristiyan devşirmeleri hala Ilımlı İslam Projesi”nde ısrar etmektedirler. AKP hükumetinin bir proje partisi olduğu hakkında sayısız yazı, kaynak, resmi belgelerin yanında, Abdurrahman Dilipak ve birlikte hareket ettikleri arkadaşlarının Cem Özer ile yaptıkları televizyon mülakatını internet medyasında izlemek mümkündür.
Hristiyanlığın hilafet merkezi olan Vatikan ülkesinin başı olan Papalık makamı 21. Yüzyılı bütün dünyayı Hristiyanlaştırma çağı ilan etmiştir bu gizli de değildir.
Said-i Kürdi, Fetullah Gülen’in Papalık makamı ile mektuplaşmaları, ülkemizdeki Hristiyan cemaat önderlerinin aracılıklarıyla Papalık ziyaretleri yıllardır medyada  görsel ve yazılı olarak yayınlanmaktadır. AKP hükumetinin Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Papalık makamını ziyaret etmesi, Atatürk Orman Çiftliğine kurduğu Bizans sarayının açılışında bile mevlüt okutmak yerine Papa Francis’i çağırıp vaftiz ettirmiş, TİKA adlı bir kurum da bu ziyaret esnasında Erdoğan’ı “Bizans İmparatoru” ilan ettiği zamanın Aydınlık gazetesinde yer almıştır.

“İslam, din, diyanet, şeriat” sloganlarıyla iktidar olan gelmiş geçmiş 70 yıllık tüm hükumetlerin hiç biri Müslüman değildiler ve “Allah, Allah” diyerek halkımız “Müslüman adıyla gezen” ama doğu Ortodoks Yahudi, Ermeni, Keldani, Süryani Ortodoks kiliselerinin İslam’a çok benzeyen inançlarına göre yaşatır hale getirmişlerdir.
Bu gerçekler ışığında Türk ve Müslüman halkımızın ve öteki milletlerin Hristiyan olacaklarına “dinsiz olmaları” bence yeğdir. Ve dinin de peygamberlerin de gerçekte oldukları, Arapların bize ters, sapkın gelen geleneklerini nasıl dinlere soktuklarını herkes öğrenmelidir.

Bütün Türk ve İslam ülkeler ve öteki gelişmemiş, gelişmiş gayrimüslim ülkelerde dini vakıfların öğrenci yurtlarında, cami, Kuran kursu ve Kilise, Sinegog gibi kurumlarda çocuk tecavüzleri bu Hristiyanlaştırma faaliyetleri kapsamında alıp başını gitmiştir. Zorlaştırılan eğitim koşulları, ailenin bol para vaatleri ile kandırılmaları, bebek ve 10 yaş altı ve üstü çocuklarla her türlü cinsel sömürü ortamını geliştirmiştir.
Çocukların eğitim, çocukluklarını yaşama haklarını koruyabilmeleri için bu kapitalist, İslamcı kapitalist sömürü düzeninin ülkemizde yayılmasını engellemek, halkı bilinçlendirmek için bu tür yazılar yazmaktayım.
Çünkü çocuk istismarları en yaygın olarak dinciler ve onların kurumlarınca yapılmaktadır. Yahudilik ve Hristiyanlığın fırkalara ayrılarak dini bozdukları (Neml,Sebe sureleri başta) için tüm kitap ehli Yahudi ve Hristiyanları “sapık, kafir, müşrük “ olmakla itham eden ve bu yüzden tüm yeryüzü Müslüman oluncaya kadar bütün insanlığa “Tevbe Suresi 1. Ve 5. Ayetler başta ültimatom veren peygamber Muhammet’in dini artık bin parça olmuş, Müslümanlar da Yahudi ve Hristiyanların kurdukları cemaat ve tarikatlarda oyuncak olmuşlardır.
1200 yıldır Müslüman olan atalarımızın hiç birisine İslam böyle anlatılıp gösterilmediği ve hatta Türkçe okumaları bile yasaklandığından okuyup anlamaları mümkün değildi. Büyük kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları sayesinde, pazarlarda alınıp satılan kadın ve erkek yetişkin ve çocukları “kul=kölelikten “ kurtulduk. Bu gün sömürgeci batılı devletler bizi tekrar köleleştirmek, özgürlüğümüzü elimizden almak için din ile, Allah, İslam, Şeriat adlarıyla aldatmaktadırlar.


Kur'an Nisa Suresi 23. ayet çiğnendi.

Bu yaşananlar ABD’nin “Tek dil-Tek Bayrak-Tek Din-Tek dünya devleti” siyasetinin parçasıdır.
Ülkemiz ve tüm dünyada siyasal durum budur. Her vatansever kendisi, halkı ve ülkesi için bir şeyler yapmalı bu kültür, emek sömürü düzeninin fakirliğe, cinsel sapıklıklara boğan siyasetlerine “dur” demelidir.
Bu yazı, giriş, İslam’ın insanlığa verdiği ültimatom, peygamberin dinine girmeyen baba, oğul, kız, ana, kız kardeş, hısım akrabalar dahil tüm ülkeye ve insanlığa savaş açan bir din olduğunu işleyen ikinci bölüm ve içinde sapık-sapkın-sama- tüm Yahudi ve Hristiyanlar sapıktır gibi ifadeler barındıran Kur’an ayetleri ayet ve sure sayıları ve adlarıyla yorumsuz başlıklarla verilmiştir.
Bu yazı, Yaşar Nuri Öztürk Kur’an ayetleri mealleri ile Elmalılı Hamdi Yazır Kur’an Tefsirlerinden oluşmaktadır.
Takdir insanlarındır.

2-İSLAM’I KURAN İLE ANLAMAK
Kur’an “ayetle hüküm verin der. Bu yüzden en başa onu koydum. Tüm yazılarımda buna dikkat ettim ve Kur’an’ın kullanmadığı hiçbir ifadeyi din ve dini kişilikler hakkında kullanmadım.
Ayetle Hüküm Verme
50 Kaf Suresi
50:45. Biz onların neler söylediklerini çok iyi biliyoruz. Sen onların üstüne bir zorba değilsin. O halde, benim tehdidimden korkanlara sadece Kur'an'la öğüt ver.
Kur’an’a Göre Sapıklık
Cinsel sapkınlıklara Kur’an sapık demiyor ya da Yaşar Nuri hoca öyle çevirmiş;
15. Kadınlarınızdan eşcinsellik/sevicilik yapanlara karşı içinizden dört tanık getirin; eğer tanıklık ederlerse o kadınları, ölüm canlarını alıncaya ya da Allah kendileri için bir yol açıncaya kadar evlerde tutun.

16. Eşcinselliği içinizden iki erkek yaparsa onlara eziyet edin. Bu ikisi tövbe eder, durumlarını düzeltirlerse onlara eziyetten vazgeçin. Allah Tevvâb'dır, tövbeleri çok kabul eder; Rahîm'dir, merhametine sınır yoktur.
7 Araf
Eşcinsellik Lut
7: 80. Ve Lût... Toplumuna şöyle demişti: "Sizden önce âlemlerden hiçbirinin yapmadığı bir iğrençliğe mi girişiyorsunuz?"
7:81. "Siz, kadınları bırakıp şehvetiniz yüzünden erkeklere gidiyorsunuz. Doğrusu siz sınır tanımayan bir topluluksunuz."
Ayetler eşcinselliğe  “iğrenç” diyor ama “sapıklık” demiyor.
Şimdi size Korkunç bir pedofilik olay, “cinsel istismar mağduru” Çocuk Muhammet;
Duha Suresi Tefsir sayfası

E.H.Yazır Duha Suresi 6. Ayet Tefsirinden;
6. "Seni bir yetim bulup da barındırmadı mı?"
Resulullah (s.a.v.) henüz ana karnında altı aylık bir yavruydu. Dolayısıyla doğarken yetim olarak doğmuştu. Anası Hz. Amine ile beraber dedesi Abdülmuttalib'in yanında idi.
Sonra altı yaşında iken annesi de vefat etti. Daha sonra da sekiz yaşında iken dedesi Abdülmuttalib vefat etti. O vakit de onun vasiyeti ile amcası Ebu Talib vasisi olarak onun sorumluluğunu yüklenip yanına aldı. Güzel baktı ve çocukluğunda da kendisinde diğer çocuklarda görülmeyen olağanüstü durumlar görüldüğü için ona çok özen gösterdi.
… Rivayet edildiğine göre Ebu Talib bir gün kardeşi Abbas'a
- Kardeşim, dedi, sana Muhammed'den gördüğümü haber vereyim mi? dedi. Abbas: "Evet" deyince:
- Ben, dedi, onu himayeme aldım. Gece ve gündüz bir an ondan ayrılmaz oldum. Onu kimseye güvenip bırakamıyordum. Hatta kendi döşeğimde uyutuyordum. Bir gece soyunup benimle beraber uyumasını söyledim. Baktım, yüzünde bir hoşnutsuzluk var. Benim isteğime karşı çıkmak da hoşuna gitmedi.
"Amcacığım, yüzünü benden çevir de soyunayım. Çünkü ben vücuduma bakmandan hoşlanmam." dedi.
Sözüne şaştım. Gözümü çevirdim, döşeğe girdi, ben de girdim. Baktım ki aramızda bir örtü var. Vallahi ben onu döşeğime koymamıştım…..”
Tüyleriniz ürpermedi mi?

Amcası Ebu Talip'in "Çıplak olarak Çocuk Muhammet'e uyuma olayını anlattığı yazıldığı Tefsir sayfası.

5-10 yaşlarında yetim bir oğlanla amcası "ÇIPLAK OLARAK YATMAK İSTEMESİ" ne demektir?

Bu Araplarda yemek içmek kadar olağan, bizde ise sapık bir iştir.
İşte ensest, bebek tecavüzcüsü Yahudi Arap geleneklerini okudunuz.
Okuduğunuz gibi çok övülen peygamber, göklerde değil, yeryüzünde,
sığıntı olarak, bebekliğinden beri yakın akrabalarının cinsel istismarda bulunduğu,
 korunmaya muhtaç bir zavallıymış.Böyle büyüyen bir insan neler yapmaz?
Tevrat, Yahudi tarihi boyunca başka milletlerin "Tanrı Krallarının Emirlerine" göre değiştirildiğinden

Yahudiler "ezberlerinde faklı Tevrat" sakladılar. Bu da Talmud'du. İşte bu Talmud, peygamber Muhammetten asırlar önce bebekler ve çocuklarla evlenen Yahudi, Arap geleneklerini yazmaktadır. Bu gelenek tüm Roma ve Pers imparatorluğunda da vardı. Yalnız Araplara, Yahudilere ait değildir.
Bebeklerle, çocuklarla her türlü cinsellik Sabi, Yahudi, Grek, Roma medeniyetlerinde(!) yaygındır.
Bu olayın kısa bir devamı var onu da aşağıda okuyacaksınız.
Nisa 23. Size, şu kadınlarla evlenmek haram kılınmıştır: Analarınız, kızlarınız, kız kardeşlerinizhalalarınız, teyzeleriniz, erkek kardeş kızları, kız kardeş kızları, sizi emziren sütanneleriniz, süt kız kardeşleriniz, karılarınızın anneleri, kendileriyle birleştiğiniz hanımlarınızdan doğmuş olup evlerinizde oturan üvey kızlarınız -eğer anneleriyle birleşmemişseniz o takdirde sizin için bir günah yoktur- ve sulbünüzden gelen oğullarınızın karıları. İki kız kardeşi birlikte almanız da haram kılınmıştır. Eskide kalanlar müstesna. Allah çok affedici, çok merhametlidir.
Sayfa resmi Cumhuriyet Gazetesinden alınmıştır. Bu olaydan Cumhuriyet gazetesi yargılandı ve beraat etti.
Yani fetva gerçektir.

23.ayetin başlangıcı yasaklanan evliliklerin başında “Analarınız, kızlarınız, kız kardeşleriniz” diyor. Ensest olan Arapların “aile içinden evlenen/endogamik aile” olduklarına dikkat ediniz. Çünkü ayetle bunların yasaklandığı, ayetin son cümlesinde “Eskide kalanlar müstesna/hariç” diyerek tespiti onaylıyor.
Peygamberin sözlerine inanmayana “sapık” diyor;
4: 136. Ey iman edenler! Allah'a, onun resulüne, resulüne indirmiş olduğu Kitap'a, daha önce indirmiş olduğu Kitap'a inanın. Kim Allah'ı, O'nun meleklerini, kitaplarını, resullerini ve âhiret gününü inkâr ederse geri dönüşü olmayan bir sapıklığa düşmüş olur.
6: 108. Allah'ın berisinden birilerine niyazda bulunanlara/Allah dışında birileri için çağrı yapanlara/onların, Allah dışında yakardıklarına sövmeyin. Yoksa onlar da düşmanlıkla ve bilgisizce Allah'a söverler. Biz her ümmete yaptığı işi bu şekilde süslü gösterdik. Sonra hepsinin dönüşü Rablerinedir. O, onlara, yapmakta olduklarını haber verecektir.
Kur’an’a Göre Araplar Sınırları aşan, Zulme Sapanlar, iman etmezler Topluluğudur
43 Zuhruf Suresi
43: 5. Siz, haddi aşanlardan/zulme sapanlardan oluşan bir toplumsunuz diye, o zikri/Kur'an'ı sizden uzak mı tutalım?
43: 88. Onun "Ey Rabbim" deyişine yemin olsun ki, bunlar iman etmez bir topluluktur.
Cihattan Gelen Yağma Talan, Köleler Eklenince Zenginleşirler Grup Seks/Çok Eşlilik Önerisi;
4 Nisa Suresi
4:3. Yetimler konusunda adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kılınan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız, bir tek kadınla yahut yeminlerinizin/sağ ellerinizin sahip olduklarıyla yetinin. İşte bu, haksızlığa sapmamanız için en uygun yoldur.
Peygamberliğin tek tanığı Allahtır,
O da ortada olmadığından aslında Allah da Muhammet de aynı kişidir. Aksini kimse ispat edemez.
4 Nisa
4: 79. İyilik ve güzellikten sana her ne ererse Allah'tandır. Kötülük ve çirkinlikten sana ulaşan şeyse kendi nefsindendir. Biz seni insanlara bir resul olarak gönderdik. Tanık olarak Allah yeter.
Başlangıçta Peygamberin Görevi Tebliğdir;
3 Ali İmran Suresi
3:20. Seninle kanıt yarıştırmaya girerlerse şöyle söyle: "Ben yüzümü Allah'a teslim ettim. Bana uyanlar da." Kitap verilenlerle ümmîlere de sor: "Siz de teslim oldunuz mu?" Eğer teslim olurlarsa doğruya ve güzele kılavuzlanmışlardır. Yüz çeviririlerse sana düşen sadece tebliğ etmektir. Allah, kullarını görmektedir.
6 Enam Suresi
6: 6:107. Allah dileseydi, şirke batmazlardı. Biz seni onlar üzerine bekçi yapmadık. Sen onlara vekil de değilsin.
Güçlenince araya mesafeler konulur;
2 Bakara
2: 119. İnan olsun ki, biz seni hak üzere bir müjdeci ve uyarıcı olarak gönderdik. Sen, cehennem ehlinden sorgu suale çekilmeyeceksin/cehennem yâranından sen sorumlu değilsin.
2: 120. Sen onların öz milletlerine uymadıkça Yahudiler de Hıristiyanlar da senden asla hoşnut olmaz. De ki: "Allah'ın kılavuzluğu, erdirici kılavuzluğun ta kendisidir." İlimden sana ulaşan nasipten sonra bunların boş ve iğreti arzularına uyarsan, Allah katından nebir dostun/destekçin olur ne de bir yardımcın.
60 Mümtahine Suresi
60: 4. İbrahim'le, beraberinde olanlarda sizin için çok güzel bir örnek vardır. Hani, onlar toplumlarına şöyle demişlerdi: "Biz sizden de
Allah dışındaki kulluk ettiklerinizden de uzağız. Sizi tanımıyoruz. Sizinle bizim aramızda, siz Allah'a, yalnız Allah'a inanıncaya kadar, sürekli düşmanlık ve nefret olacaktır." Ancak İbrahim babasına şöyle demişti: "Senin için hep af dileyeceğim ama Allah'tan sana gelecek şeyi geri çevirme gücüm yoktur. Ey Rabbimiz! Yalnız sana güveniyoruz, yalnız sana yöneliyoruz! Dönüş yalnız sanadır!"
Güçlenince “uyarmasanız da olur” denilir ve aşağılamalarTehditler başlar.;
Bakara
2:6 Şu bir gerçek ki, o küfre batmış olanları sen uyarsan da uyarmasan da onlar için aynıdır; iman etmezler.
2: 13. Onlara, "İnsanların inandığı gibi siz de inanın" dendiğinde, "Yani biz de kafası çalışmayan zavallılar gibi inanalım mı?" derler. Haberiniz olsun ki, kafası çalışmayan düşük seviyeliler onların ta kendileridir; fakat bilmiyorlar.
2: 104. Ey iman edenler! "Râina!" demeyin, "Unzurna!" deyin/"Bizi davar gibi güt!" diye konuşmayın, "Bize bak!" diye konuşun ve dinleyin. Kâfirler için korkunç bir azap vardır.
2: 130. Öz benliğini beyinsizliğe itenden başka kim, İbrahim'in milletinden yüz çevirir? Yemin olsun ki biz onu dünyada seçip yüceltmiştik. Ve o, âhirette de barış ve iyilik sevenlerden biri olacaktır elbette...
2: 161. Ayetlerimizi inkâr etmiş ve küfre batmış halde ölenlere gelince; Allah'ın, meleklerin ve tüm insanların ilenci onlar üstünedir.
Peygambere Tarafsızlık Uyarısı;
4 Nisa
4: 105. Kuşku yok ki, biz bu Kitap'ı sana, insanlar arasında Allah'ın sana gösterdiği ile hükmedesin diye hak olarak indirdik. Sakın hainlere yardakçı olma!
5 Maide
5: 100. De ki: "Pisin çokluğu seni hayrete düşürse de pisle temiz bir olmaz. O halde, ey akıl ve gönül sahipleri! Allah'tan korkun ki kurtuluşa erebilesiniz."
8 Enfal
Bütün dünyaya savaş ilanı
8: 39. Fitne kalmayıncaya ve din tümüyle Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın! Vazgeçerlerse kuşkusuz ki Allah, ne yaptıklarını iyice görecektir.
Tevbe Suresi, İnsanlığa  Ültimatom ile başlıyor, yani SAVAŞ İLAN EDİYOR;
9: 1. Allah ve resulünden, kendileriyle antlaşma yapmış bulunduğunuz müşriklere bir ültimatomdur bu;
Harita yazıları bana aittir. Muhammet çağı Arabistan ve dini etnik durumu
9: 5. O haram aylar çıktığında artık müşrikleri, kendilerini bulduğunuz yerde öldürünYakalayın onları, kuşatın onları, tüm geçit noktalarını tıkayın onların. Bunun ardından tövbe eder, namazı/duayı yerine getirir, zekâtı verirlerse, yollarını açın onların. Kesin olan şu ki, Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
Savaşın Gerekçesi Peygamberin Hicrete zorlanmasıymış.
9: 13. Yeminlerini bozan, resulü yurdundan çıkarmaya gayret eden bir topluluğa karşı savaşmayacak mısınız? Üstelik size saldırıyı ilkin onlar başlattı. Korkuyor musunuz onlardan? Eğer mümin kişilerseniz, kendisinden korkmanıza en layık olan, Allah'tır.
İslam Terör Dini Değilse Nedir? Anaya, babaya, kardeşe düşman ediyor.
9: 23. Ey iman edenler! Babalarınız ve kardeşleriniz, eğer imana karşı inkârı seviyorlarsa, onları dostlar edinmeyin. İçinizden onları dost edinenler zalimlerin ta kendileridirler.
9:24. De ki: "Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, kabileniz/menfaat çevreniz, elde ettiğiniz mallar, kesadından korktuğunuz ticaret, hoşunuza giden konutlar sizin için Allah'tan, resulünden ve Allah yolunda cihattan daha sevimli ise artık Allah, emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah, yoldan ayrılmış bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz."

Roma'nın son peygamberi Muhammet Abdülvehhab
İngiliz Sir Percy Cox ile. Artık Müşrikler elinde Kabe
Aşağıdaki ayete göre bu gün Kabe ve Mekke şehri Amerikalıların otelleri ile doludur. Vehhabiler Osmanlı halifelerine göre Müşrik ve kafirdir. Böyle olunca Kabe’ye umre ve hac da geçersizdir.
(Mekke Şerifi Şerif Şükrü Paşanın Mirat-ül Haremeyn -1892 kitabını okuyunuz.İngilizcedir.)
9: 28. Ey inananlar! Müşrikler bir pisliktir. Artık bu yıllarından sonra Mescid-i Haram'a yaklaşmasınlar! Eğer yoksulluktan korkarsanız bilin ki, Allah dilediği takdirde sizi yakında lütfundan zengin edecektir. Allah her şeyi bilir, tüm hikmetlerin sahibidir.

29. Kendilerine kitap verilenlerden Allah'a ve âhiret gününe inanmayan, Allah'ın ve resulünün yasakladığını haram saymayan ve hak dini din edinmeyenlerle, boyun eğerek kendi elleriyle cizye verecekleri zamana kadar savaşın.

Kur'an aslında "savaş, iç karışıklık çıkarmaya teşvik, yağma talanı, başkalarının özgürlüklerini, yaşama haklarını tanımamayı emrettiğinden" Tevrat İncil ile birlikte yasaklanmalıdır.

3- KURANDA  “SAPIK” KELİMESİ BARINDIRAN AYETLER

Fatiha Suresi
Fatiha 1:7 7. Kendilerine nimet verdiklerinin, üzerlerine gazap dökülmemişlerin, karanlığa/şaşkınlığa saplanmamışların yoluna...
"Allah’ım! Bizi doğru yola hidayet et. Kendilerine nimet verdiğin kimselerin yoluna. Gazabına uğrayanların ve sapanlarınkine değil." "Yahudiler gazaba uğramış, Hıristiyanlar sapıtmışlardır. Ayet tefsirinden.
Bakara 2
2: 16. İşte bunlar, doğruluk ve aydınlığı verip karanlık ve sapıklığı satın aldılar da ticaretleri hiçbir kazanç sağlamadı. Bir yol-yordama girebilmiş de değillerdir.
2: 19. Yahut gökten boşalan bir yağmur haline benzer ki onda karanlıklar var, bir gök gürlemesi var, bir şimşek var. Yıldırımlar yüzünden ölüm korkusuyla parmaklarını kulaklarına tıkarlar. Allah Muhît'tir, küfre sapanları çepeçevre kuşatmıştır.
2:24. Eğer yapamazsanız -ki asla yapamayacaksınız- korkun o ateşten ki yakıtı insanlarla taşlardır. Küfre sapanlar için hazırlanmıştır o.
2 26. Şu bir gerçek ki Allah, bir sivrisineği hatta onun da üstündeki bir varlığı örnek göstermekten sıkılmaz. Böyle bir durumda, inananlar bilirler ki o, Rablerinden bir gerçektir. Küfre sapmışlar ise şöyle derler: "Allah, bunu örnek vermekle ne demek istedi?" Allah onunla birçoğunu saptırır, birçoğunu da onunla doğruya ve güzele kılavuzlar. Allah onunla yoldan çıkmışlardan başkasını saptırmaz.
2: 34. O vakit biz meleklere, "Âdem'e secde edin" demiştik de İblis dışında tümü secde etmişti. İblis yan çizmiş, kibre sapmış ve nankörlerden olmuştu.
2:35. Ve Âdem'e şöyle buyurmuştuk: "Ey Âdem, sen ve eşin cennete yerleşin ve orada dilediğiniz yerde, bol bol yiyin. Ama şu ağaca yaklaşmayın, yoksa zulme sapanlardan olursunuz."
2:39. Nankörlüğe sapıp ayetlerimizi yalanlayanlara gelince onlar, ateşin dostu olacaklardır. Onlar orada sürekli kalacaklardır.
2: 51. Ve Mûsa ile kırk gece için sözleşmiştik de siz bunun ardından buzağıyı tanrı edinmiştiniz. Zulme sapmıştınız siz.
2: 59. Ne var ki zulme sapanlar, bir sözü kendilerine söylenmiş olandan başkasıyla değiştirdiler. Bunun üzerine biz, bu zalimler üstüne, ürettikleri kötülüklere karşılık olarak gökten bir pislik indirdik.
2: 99. Yemin olsun, biz sana açık-seçik ayetler indirdik. Onları, sapmış olanlardan başkası inkâr etmez.
2: 150. Nereden çıkarsan çık, yüzünü Mescid-i Haram'a çevir. Nerede olursanız olun, yüzünüzü ona doğru çevirin ki, insanların elinde sizin aleyhinize bir delil bulunmasın. Onların zulme sapanları müstesna. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Yüzünüzü Mescid-i Haram'a dönün ki, üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım. Ve bu sayede güzeli ve iyiyi bulmanız da umulmaktadır.
2: 171. O küfre sapanların durumu, bağırıp çağırma dışında bir şeyi işitmeyen varlıklara haykıranın durumuna benzer. Sağırdırlar, dilsizdirler, kördürler. Bu yüzden akıllarını işletemezler onlar.
2:190. Sizinle çarpışmaya girenlerle Allah yolunda siz de çarpışın. Ama haksız yere saldırmayın/çarpışmada zulme sapmayın. Çünkü Allah, sınır tanımaz azgınları sevmiyor.
Suçu övmek, suça, cinayete, iç savaşa teşvik;
2:191. Onları yakaladığınız yerde öldürün; onların sizi çıkardıkları yerden siz de onları çıkarın. Fitne/baskı ve bozgunculuk, öldürmekten daha kötüdür. Mescid-i Haram'da, onlar sizinle çarpışmaya girinceye kadar siz de onlarla çarpışmaya girmeyin. Eğersizinle çarpışmaya girerlerse siz de onları öldürün. İşte böyle verilir küfre sapanların cezası!
2: 193. Fitne kalmayıncaya ve din yalnız Allah'ın oluncaya kadar onlarla çarpışın. Eğer çarpışmaktan vazgeçerlerse artık zulme sapanlardan başkasına düşmanlık edilmez.
2:194. Haram ay, haram aya karşılıktır. Hürmetler ve yasaklar karşılıklıdır. O halde, azgınlık edip size saldırana, size saldırdığı şekilde ve ölçüde saldırın. Allah'tan sakının ve bilin ki Allah, sakınanlarla beraberdir.
2:198. Rabbinizden bir lütuf ve bereket istemenizde hiçbir sakınca yoktur. Arafat'tan ayrılıp akın ettiğinizde Meş'ar-i Haram'da Allah'ı zikredin. O'nu, O'nun size gösterdiği gibi anın. Siz bundan önce gerçekten sapıklardan idiniz.
2:253. İşte resuller! Biz onların bazısını bazısına üstün kılmışızdır. Allah, onlardan bazısıyla konuşmuştur. Bazılarını da derecelerle yüceltmiştir. Meryem oğlu İsa'ya açık ayetler verdik ve onu Ruhulkudüs'le güçlendirdik. Allah dileseydi, onların ardından gelenler, açık-seçik mesajlar kendilerine ulaştıktan sonra birbirlerini öldürmezlerdi. Ancak tartışmaya girdiler de içlerinden bazısı iman etti, bazısı küfre saptı. Allah dileseydi birbirlerini öldürmezlerdi. Ne var ki, Allah dilediğini yapıyor.
2: 254. Ey iman edenler! Alış-verişin, dostluğun, şefaatin olmadığı o gün gelmeden önce size verdiğimiz rızıktan infak edip dağıtın. Küfre sapanlar zalimlerin ta kendileridir.
2: 256. Dinde baskı-zorlama-tiksindirme yoktur. Doğru bilgiye dayalı eriş, bozuk bilgiye dayalı sapıştan açık bir biçimde ayrılmıştır. Her kim tâğuta sırt dönüp Allah'a inanırsa hiç kuşkusuz sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Kopup parçalanması yoktur o kulpun. Allah, hakkıyla işiten, en iyi biçimde bilendir.
2: 257. Allah, iman sahiplerinin Velî'sidir; onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır. Küfre sapanlara gelince, onların dostları tâğuttur ki, kendilerini nurdan karanlıklara çıkarır. Bunlar cehennemin dostlarıdır. Orada uzun süre kalacaklardır onlar.
2:258. Allah'ın kendisine mülk ve saltanat verdiğini iddia ederek/Allah kendisine mülk- saltanat verdiği için, Rabbi hakkında İbrahim'le çekişeni görmedin mi? İbrahim şöyle demişti: "Benim Rabbim odur ki, hayat verir ve öldürür." O da şöyle demişti: "Ben de hayat veririm, ben de öldürürüm." İbrahim, "Allah, Güneş'i doğudan getiriyor, hadi sen onu batıdan getir!" deyince, küfre sapan o adam apışıp kalmıştı. Allah, zalimler toplumunu doğruya ve güzele kılavuzlamaz.

Dinde Zorlama Yoktur:
2: 256. Dinde baskı-zorlama-tiksindirme yoktur. Doğru bilgiye dayalı eriş, bozuk bilgiye dayalı sapıştan açık bir biçimde ayrılmıştır. Her kim tâğuta sırt dönüp Allah'a inanırsa hiç kuşkusuz sapasağlam bir kulpa yapışmış olur. Kopup parçalanması yoktur o kulpun. Allah, hakkıyla işiten, en iyi biçimde bilendir.

Ali İmran Suresi;
3: 10. Küfre sapanlara gelince, onların malları da çocukları da Allah'a karşı kendilerine hiçbir yarar sağlamayacaktır. Onlar, işte onlar, ateşin yakıtıdırlar.
3:12. De o küfre sapanlara: "Yenileceksiniz ve cehenneme sürüleceksiniz. Ne kötü döşektir o!"
İSLAM BARIŞ DİNİYMİŞ
3:19. Allah katında din İslam'dır/barış ve esenlik için Allah'a teslim olmaktır. Kitap verilmiş olanlar, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık/doymazlık/azgınlık/denge noktasından sapma/yalancılık/zulüm/kibir/zinakârlık yüzünden ihtilafa düştü. Kim Allah'ın ayetlerine nankörlük/Allah'ın ayetlerini inkâr ederse, Allah, hesabı çabucak görecektir.
3: 28. Müminler, müminleri bırakıp da küfre sapanları gönül dostu edinmesinler. Kim bunu yaparsa Allah'la ilişiği kesilir. Ancak bir sakınma ile onlardan korunmanız müstesna. Allah sizi kendisinden sakınmaya çağırır. Ve dönüş yalnız Allah'adır.
3: 56. "Küfre sapanlar var ya, işte onlara dünyada ve âhirette şiddetle azap edeceğim. Hiçbir yardımcıları olmayacaktır onların."
3: 69. Kitap ehlinden bir zümre, sizi bir saptırabilseler diye arzu ettiler. Oysaki onlar, kendilerinden başkasını saptırmazlar. Ama bunu fark etmiyorlar.
3: 82. Tüm bunlardan sonra yüz çevirenler, sapıkların ta kendileridir.
3: 86. İmanlarından, resulün hak olduğuna tanıklık ettikten ve kendilerine ayan-beyan deliller geldikten sonra küfre sapmış bir topluluğa Allah nasıl kılavuzluk eder? Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez.
İslam’dan Çıkanlar Sapıkmış;
3: 90. İmanlarından sonra küfre sapmış, sonra da küfürde daha da azıtmış olanların tövbeleri asla kabul edilmeyecektir. Onlar, sapıkların ta kendileridir.
3:91. Gerçeği örtüp de küfre sapmış olarak ölenlere gelince, onların her biri kendini kurtarmak için dünya dolusu altın verse de asla kabul edilmeyecektir. Korkunç bir azap vardır onlar için. Hiçbir yardımcıları olmayacaktır.
3: 101. Allah'ın ayetleri size okunuyor, Resulü de aranızda; peki, nasıl küfre sapıyorsunuz? Kim Allah'a sarılırsa dosdoğru yola iletilmiştir o...
3: 106. Gün gelir bazı yüzler ağarır, bazı yüzler kararır. Yüzleri kararanlara şöyle denir: "İmanınızdan sonra küfre mi düştünüz? Hadi, saptığınız küfür yüzünden tadın azabı!"
Hristiyan ve Yahudiler Sapıklardır;
3: 110. Siz, insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz: İyilik ve güzelliği belirlenmiş olana özendirirsiniz, kötülük ve çirkinliği belirlenmiş olandan sakındırırsınız, Allah'a iman edersiniz. Ehli kitap da iman etseydi, kendileri için, elbette hayırlı olurdu. İçlerinde müminler vardır ama onların çoğu sapıkların ta kendileridir.
3: 116. Küfre sapanlara gelince, onların malları da çocukları da kendilerine Allah'a karşı bir yarar asla sağlamayacaktır. Ateşin dostlarıdır onlar. Sürekli kalacaklardır onun içinde.
3: 140. Size bir yara değiyorsa, o topluma da benzeri bir yara mutlaka değmiştir. Bak işte günler! Biz onları insanlar arasında dolandırır dururuz. Allah bu sayede iman edenleri bilecek, sizden tanıklar/şehitler edinecektir. Allah zulme sapanları sevmez.
3: 141. Tüm bunlar, Allah iman edenleri iyice seçip arındırsın ve küfre sapanları mahvetsin diyedir.
147. Sözleri yalnız şu olmuştur: "Ey Rabbimiz! Bağışla bizim günahlarımızı, affet işlerimizdeki taşkınlığımızı, sağlam bastır ayaklarımızı ve yardım et bize küfre sapan topluma karşı!"
3: 149. Ey iman edenler! Eğer küfre sapanlara boyun eğerseniz sizi ökçeleriniz üstüne gerisin geri çevirirler de hüsrana uğrayanlar haline gelirsiniz.
3: 151. Allah'ın, kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği şeyleri Allah'a ortak koştukları için, küfre sapanların kalplerine korku salacağız. Barınakları ateştir onların. Ne kötüdür o zalimlerin varacakları yer!
3: 164. Yemin olsun ki, Allah müminlere lütufta bulunup onları minnettar bırakmıştır: Kendi içlerinde onlara öyle bir resul gönderdi ki, onlara Allah'ın ayetlerini okuyor, onları temizleyip arındırıyor, onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretiyor. Oysaki onlar, bundan önce açık bir sapıklığın tam içindeydiler.
3: 178. Küfre sapanlar, onlara süre tanımamızın kendileri için hayırlı olduğunu asla düşünmesinler. Onlara, biraz daha günah işlesinler diye süre veriyoruz. Yere geçirecek bir azap var onlar için.

4 Nisa Suresi
Grup Seks/Çok Eşlilik Önerisi;
4:3. Yetimler konusunda adaleti koruyamayacağınızdan korkarsanız, sizin için temiz kılınan kadınlardan ikişer, üçer, dörder nikâhlayın. Eğer bu durumda adaleti gözetemeyeceğinizden korkarsanız, bir tek kadınla yahut yeminlerinizin/sağ ellerinizin sahip olduklarıyla yetinin. İşte bu, haksızlığa sapmamanız için en uygun yoldur.
4: 27. Allah sizin tövbenizi kabul etmek istiyor. Şehvetlerine uyanlarsa sizin büyük bir sapışla sapmanızı isterler.
4: 37. Böyleleri cimriliğe saparlar, insanlara cimriliği emrederler ve Allah'ın lütfundan kendilerine verdiği şeyi saklarlar. Nankörler için biz, rezil edici bir azap hazırladık.
4:42. Bir gündür ki o, küfre sapıp resule isyan edenler toprağa karışıp gitmeyi isteyecekler ve Allah'tan hiçbir sözü gizleyemeyecekler.
Yahudi ve Hristiyanlar Sapık;
4: 44. Kendilerine Kitap'tan bir nasip verilenlere baksana! Sapıklığı satın alıyorlar da istiyorlar ki, siz de yolu şaşırasınız.
4: 60. Şunları görmedin mi? Kendilerinin, sana indirilene de senden önce indirilene de inandıklarını sanarken, inkâr etmekle emrolundukları tağutu aralarında hakem yapmak istiyorlar. Zaten şeytan da onları geri dönülmez bir sapıklıkla sersem hale getirmek istiyor.
4: 84. Allah yolunda savaş. Kendinden başkasından sorumlu değilsin. İnananları da teşvik et. Umulur ki Allah, küfre sapanların gücünü kırar. Allah, kuvvetçe daha üstün, cezalandırmada daha güçlüdür.
4: 89. Onlarla eşitlenesiniz diye kendilerinin küfre saptığı gibi küfre sapmanızı istediler. O halde, Allah yolunda göç edecekleri vakte kadar onlardan dostlar edinmeyin. Eğer yüz çevirirlerse onları yakalayın ve bulduğunuz yerde öldürün. Bir daha da onlardan ne dost edinin ne de yardımcı.
4: 101. Yeryüzünde dolaştığınız zaman, küfre sapanların size tedirginlik vermesinden korkarsanız, namazı duayı kısaltmanızda sizin için bir sakınca yoktur. Şu bir gerçek ki, inkârcı nankörler sizin için açık bir düşmandırlar.
4: 113. Eğer Allah'ın senin üzerindeki lütfu ve rahmeti olmasaydı, onlardan bir grup seni şaşırtmaya mutlaka yeltenecekti. Ama onlar kendilerinden başkasını saptıramazlar. Ve sana hiçbir şekilde zarar veremezler. Allah sana Kitap'ı ve hikmeti indirmiş ve sana bilmediğin şeyleri öğretmiştir. Allah'ın senin üzerindeki lütfu çok büyüktür.
4: 116. Allah, kendisine ortak koşulmasını affetmez ama bunun dışında kalanı/bundan az olanı dilediği kişi için affeder. Allah'a şirk koşan, dönüşü olmayan bir sapıklığa dalıp gitmiştir.
4: 135. Ey iman edenler! Öz benliğiniz, anne-babanız, yakınlarınız aleyhine de olsa, zengin veya fakir de olsalar, adaleti dimdik ayakta tutarak Allah için tanıklık edenler olun. Allah, ikisine de sizden daha yakındır. O halde, nefsinizin arzusuna uyarak adaletten sapmayın. Eğer dilinizi eğip büker yahut çekimser kalırsanız, Allah, yapmakta olduklarınızdan haberdardır.
Kur’an’a Göre Sapıklık
4: 136. Ey iman edenler! Allah'a, onun resulüne, resulüne indirmiş olduğu Kitap'a, daha önce indirmiş olduğu Kitap'a inanın. Kim Allah'ı, O'nun meleklerini, kitaplarını, resullerini ve âhiret gününü inkâr ederse geri dönüşü olmayan bir sapıklığa düşmüş olur.
4:137. Onlar ki inandılar, sonra küfre saptılar; yine inandılar, tekrar küfre saptılar, sonra da küfrü artırdılar; işte Allah onları affetmeyecek, onları hiçbir yola kılavuzlamayacaktır.
4: 139. Öyle kişiler ki onlar, müminleri bırakıp da küfre sapanları dostlar ediniyorlar. Onların yanında onur ve yücelik mi arıyorlar? Onur ve yüceliğin tümü Allah'ındır.
4: 144. Ey iman sahipleri! Müminleri bırakıp da küfre sapanları dostlar edinmeyin. Kendi aleyhinize Allah'a açık bir kanıt mı vermek istiyorsunuz?
4: 161. Ve ribayı almaları yüzünden -oysaki ondan yasaklanmışlardı- ve haksız yollarla insanların mallarını yemeleri yüzünden onların küfre sapanlarına korkunç bir azap hazırladık.
4: 167. İnkâr edip Allah yolundan geri çevirenler, dönüşü olmayan bir sapıklığa düşmüşlerdir.
4:168. İnkâr edip zulme sapanlar var ya, Allah onları affetmeyecek, onları hiçbir yola kılavuzlamayacaktır.
4: 176. Fetva istiyorlar senden. De ki: "Allah size, ana-babasız ve çocuksuz kişi hakkında şöyle fetva veriyor: 'Çocuğu olmayan, bir kız kardeşi bulunan kişi öldüğünde, onun terekesinin yarısı kız kardeşindir. Böyle bir kişi, çocuğu olmayan kız kardeşi öldüğünde, onun terekesinin tamamına mirasçı olur. Eğer ölenin iki kız kardeşi varsa terekenin üçte ikisi onlarındır. Eğer mirasçılar, kadın-erkek, birçok kardeşlerse bu durumda erkek kardeşe, iki kız kardeşin payı kadar verilir.' Allah size açık-seçik bildiriyor ki sapmayasınız. Allah, her şeyi gereğince bilmektedir.
5 Maide Suresi
5: 3. Şunlar size haram kılınmıştır: Boğazlanmayarak ölmüş hayvanın eti, kan, domuz eti, üzerine Allah'tan başkasının adı anılmış, boğulmuş, vurulmuş, yuvarlanmış, süsülmüş, canı üzerineyken yetişip kestikleriniz müstesna olmak üzere canavar tarafından yırtılmış ve dikili adak taşları üzerinde boğazlanmış hayvanlar ve bir de fal oklarıyla kısmet paylaşmanız... Bütün bunlar birer sapıştır. Küfre batmış olanlar bugün dininizden ümitlerini kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun! Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslam'ı/Allah'a teslim olmayı seçtim. Şu da var ki, her kim ciddi bir açlıkla yüz yüze gelir de günaha kaçmak maksadı olmaksızın onlardan yemek zorunda kalırsa, elbette Allah Gafûr ve Rahîm'dir.
5: 12. Yemin olsun ki, Allah İsrailoğullarının mîsakını almıştı da içlerinden on iki temsilci/başkan göndermiştik. Allah şöyle demişti:
"Ben sizinle beraberim. Namazı/duayı yerine getirirseniz, zekâtı verirseniz, resullerime inanır, onları desteklerseniz ve Allah'a güzel bir biçimde borç verirseniz, kötülüklerinizi elbette örteceğim ve sizi, altlarından ırmaklar akan cennetlere elbette koyacağım. Artık bundan sonra küfre gideniniz yolun denge noktasından sapmış olur."
5: 16. Allah, rızasına uyanları o Kitap'la esenlik ve barış yollarına iletir ve onları kendi izniyle karanlıklardan aydınlığa çıkarıp şaşmayan ve sapmayan dosdoğru yola kılavuzlar.
Yahudiler Sapıklar Topluluğudur;
5: 25. Şöyle yakardı Mûsa: "Rabbim! Nefsimle kardeşimden başkasına söz geçiremiyorum. Artık sapıklar topluluğu ile bizim aramızı ayır!"
5: 26. Allah dedi ki: "Orası onlara kırk yıl haram kılınmıştır. Yeryüzünde sersem sersem dolaşacaklar. Sen o sapıklar topluluğu için kederlenme."
5: 47. İncil bağlıları Allah'ın onda indirdiğiyle hükmetsinler. Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler sapıkların ta kendileridir.
Peygambere Fitneye Düşme uyarısı
5: 49. Sen de aralarında, Allah'ın indirdiğiyle hükmet. Onların keyiflerine uyma. Dikkat et de Allah'ın sana indirdiğinin bir kısmından seni uzaklaştırıp fitneye düşürmesinler. Eğer yüz çevirirlerse bil ki, Allah onları bazı günahları yüzünden belaya çarptırmak istiyor. Zaten insanların birçokları doğru yoldan iyice sapmış bulunuyorlar.
Yahudi ve Hristiyanları Dost Edinmeyin;
5: 51. Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları gönül dostları edinmeyin. Onlar birbirlerinin gönül dostlarıdır. Sizden kim onları gönül dostu edinirse o, onlardandır. Allah, zalimler toplumunu doğruya ve güzele kılavuzlamaz.
5: 57. Ey iman edenler! Sizden önce kitap verilenlerden ve küfre sapanlardan, dininizi oyun ve eğlence edinenleri dost tutmayın. Eğer inanıyorsanız Allah'tan sakının.
5: 59. De ki: "Ey Ehlikitap! Sadece şunun için bizden hoşlanmıyorsunuz: Allah'a, bize indirilene, daha önce indirilene inanmışız. Doğrusu şu ki, sizin çoğunuz yoldan sapmış olanlardır."
5: 81. Eğer Allah'a, peygambere ve ona indirilene inanmış olsalardı, küfre sapanları dostlar edinmezlerdi. Ama onların çokları yoldan sapmışlardır.
5:82. Şu tartışılmaz bir gerçektir ki, insanların iman edenlere en şiddetli düşmanlık duyanlarını, Yahudilerle şirke batanlar bulursun. Şu da tartışılmaz bir gerçektir ki, insanların iman edenlere sevgide en yakın olanlarını "Biz Hıristiyanlarız" diyenler bulursun. Bu böyledir. Çünkü o Hıristiyanlar içinde derin araştırmalar yapan keşişler, kendini Allah'a adamış rahipler vardır. Ve onlar, kibre sapmazlar.
5: 86. Küfre sapıp ayetlerimizi yalanlayanlar da cehennemin dostlarıdır.
5: 110. Hani, Allah şöyle demişti: "Ey Meryem'in oğlu İsa! Senin ve annenin üzerindeki nimetimi hatırla. Seni Ruhulkudüs'le desteklemiştim, beşikte iken ve erginlik çağında insanlarla konuşuyordun. Sana Kitap'ı, hikmeti, Tevrat'ı, İncil'i öğretmiştim. Benim iznimle çamurdan kuş görünümünde bir şey yaratıyor, içine üflüyordun da o benim iznimle kuş oluyordu. Doğuştan körü, abraşı benim iznimle iyileştiriyordun. Benim iznimle ölüleri çıkarıyordun. İsrailoğullarını senden uzak tutmuştum. Hani, sen onlara açık-seçik ayetleri getirdiğinde, küfre sapanları şöyle deyivermişti: "Açık bir büyüden başka bir şey değil bu."

6 Enam Suresi
6: 25. İçlerinden sana kulak verenler vardır; ama biz onu gereğince anlamamaları için kalplerine kılıflar geçirmiş, kulaklarına bir ağırlık koymuşuzdur. Tüm mucizeleri görseler de onlara inanmazlar. Nihayet sana gelip seninle çekişerek söyle derler küfre sapanlar: "Bu, eskilerin masallarından başka bir şey değildir."
6: 30. Rableri huzurunda durdurulduklarını bir görsen! Sordu: "Gerçek değil miymiş bu?" Dediler: "Rabbimize yemin olsun ki, gerçekmiş." Dedi: "O halde, küfre sapmış olmanızdan dolayı tadın azabı."
6: 39. Bizim ayetlerimizi yalanlayanlar, karanlıklara gömülmüş sağır ve dilsizlerdir. Allah, dilediği/dileyen kişiyi şaşırtır, dilediğini/dileyeni de dosdoğru yol üzerine koyar.
6: 55. İşte biz, ayetlerimizi bu şekilde ayrıntılı kılıyoruz ki, günaha sapmışların yolu açık-seçik ortaya çıksın/günaha sapmışların yolunu açık-seçik göresin!
6:56. De ki: "Ben, Allah'ı bırakıp da yakardıklarınıza kulluk etmekten yasaklandım!" De ki: "Sizin keyiflerinize uymam! Çünkü bunu yaparsam sapıtmış olurum, doğruyu ve güzeli bulanlardan olmam."
6: 74. İbrahim, babası Âzer'e şöyle demişti: "Putları tanrılar mı ediniyorsun? Seni de toplumunu da açık bir sapıklık içinde görüyorum."
6: 77. Ay'ı doğar halde görünce, "Rabbim bu!" dedi. O batınca da şöyle konuştu: "Eğer Rabbim bana kılavuzluk etmeseydi sapıtan topluluktan olurdum."
Peygamberin Durumu
6: 106. Rabbinden sana vahyedilene uy! O'ndan başka ilah yoktur. Müşriklerden yüz çevir!
6:107. Allah dileseydi, şirke batmazlardı. Biz seni onlar üzerine bekçi yapmadık. Sen onlara vekil de değilsin.
6: 112. İşte böyle, biz peygambere insan ve cin şeytanlarını düşman yaptık. Bunlar aldatmak için birbirlerine lafın yaldızlısını fısıldarlar. Rabbin dileseydi onu yapamazlardı. Bırak onları, düzdükleri iftiralarla baş başa kalsınlar;
6: 116. Yeryüzündeki insanların çoğunluğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Sadece sanıya uyarlar onlar ve sadece saçmalarlar.
6:117. Kendi yolundan kimin saptığını en iyi senin Rabbin bilir. Hidayete ermiş olanları en iyi bilen de O'dur.
6: 125. Allah, iyiye ve güzele götürmek istediğinin göğsünü İslam'a açar. Saptırmak dilediğinin de göğsünü öylesine daraltıp tıkar ki, o, göğe yükseliyormuş gibi olur. Allah, iman etmeyenler üzerine pisliği işte böyle atıverir.
7 Araf Suresi
7: 16. Dedi: "Beni azdırmana yemin ederim ki, onları saptırmak için senin dosdoğru yolun üzerine kurulacağım."
7: 60. Toplumunun kodamanları dediler ki: "Vallahi biz seni açık bir sapıklık içinde görüyoruz."
7:61. Nûh dedi: "Ey toplumum! Sapıklık falan yok bende. Tam aksine ben, âlemlerin Rabbi'nden bir resulüm."
7: 90. Toplumunun küfre sapan kodamanları dedi ki: "Eğer Şuayb'ın ardı sıra giderseniz hüsrana gömülenler olursunuz."
7: 102. Onların birçoğunda ahde vefadan eser bulmadık. Onların birçoğunu tam sapıklar olarak bulduk.
7:103. Onların ardından Mûsa'yı, ayetlerimizle Firavun'a ve kodamanlarına gönderdik de ayetlerimiz karşısında zulme saptılar. Bir bak, nasıl olmuştur bozguncuların sonu!
7: 133. Biz de onlar üzerine, açık açık mucizeler olarak tufan, çekirge, haşarat, kurbağalar ve kan gönderdik; yine de kibre saptılar ve günahkâr bir topluluk oluverdiler.
7: 162. Onların zulme sapanları, bir sözü, kendilerine söylenenin dışında bir sözle değiştirdiler. Bunun üzerine biz de üzerlerine gökten bir pislik azabı saldık; çünkü zulmediyorlardı.
7:163. Sor onlara o deniz kıyısındaki kentin durumunu. Cumartesi günü azıp sınır tanımazlık ediyorlardı. Sebt yaptıkları gün balıkları onlara akın akın gelindi; sebt yapmadıklarında ise onlara gelmezdi. Yoldan sapmaları yüzünden onları böyle imtihan ediyorduk.
7: 165. Kendilerine verilen öğüdü unuttuklarında, kötülükten alıkoyanları kurtarıp zulme sapanlarıyoldan çıkmalarından ötürü, acı bir azapla yakalayıverdik.

8 Enfal Suresi
8: 18. Gördünüz ya, Allah küfre sapanların tuzağını fersiz bırakır.
8: 30. Küfre sapanlar, seni tutup bağlamaları yahut öldürmeleri ya da yurdundan çıkarmaları için sana tuzak kuruyorlardı. Onlar tuzak kurarlar, Allah da tuzak kurar. Ama Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.
8: 36. O küfre sapanlar mallarını Allah yolundan alıkoymak için harcarlar, harcayacaklardır da. Sonunda bu kendileri için bir hasret olacak, sonra da mağlup edilecekler. Küfre sapanlar doğruca cehenneme sürülecekler.
8: 38. Küfre sapanlara söyle: "Eğer son verirlerse eskide kalmış olan, kendileri için affedilir. Eğer yeniden başlarlarsa, daha öncekilere uygulanan yol ve yöntem, eskisi gibi devam etmiş olacaktır."
8:50. Bir görseydin o küfre sapanları! Melekler canlarını alırken onların yüzlerine ve arkalarına vuruyorlardı: "Yangın azabını tadın."
8: 54. Tıpkı Firavun hanedanı ve onlardan öncekilerin tavırları gibi. Rablerinin ayetlerini yalanlamışlardı. Biz de onları günahları yüzünden mahvettik. Firavun hanedanını da boğmuştuk. Bunların tümü zulme sapanlardı.
8: 59. Küfre sapanlar sakın öne geçtiklerini düşünmesinler. Onlar bizi âciz bırakamazlar.
8: 73. Küfre sapanlar da birbirlerinin dostlarıdır. Eğer şu dikkat çekilenleri yapmazsanız yeryüzünde bir fitne, büyük bir bozgun çıkar.
9 Tevbe Suresi
9: 8. Onların ahdine nasıl güvenilebilir! Eğer üzerinizde egemenlik kurarlarsa, sizinle ilgili ne bir antlaşmaya saygı duyarlar ne de bir yemine. Ağızlarıyla size hoşnutluk sunarlar, fakat kalpleri inat eder durur. Ve onların çoğu gerçeğe uzak düşmüş sapıklardır.
9: 17. Müşrikler, öz benliklerinin küfre sapışına tanık olup dururlarken, Allah'ın mescitlerini onarmaya girişemezler. Tüm amelleri boşa çıkmıştır onların. Ateşte uzun süre kalacaklardır onlar.
9: 67. İkiyüzlülerin erkekleri de kadınları da birbirinin aynıdır: Kötülüğe özendirirler, iyilikten alıkoyarlar, harcamamak için ellerini sıkarlar. Onlar Allah'ı unuttular, Allah da onları unuttu. İkiyüzlüler, yoldan sapmışların ta kendileridir.
9: 68. Allah, erkek münafıklara da kadın münafıklara da küfre sapanlara da içinde uzun süre kalacakları cehennem ateşini vaat etmiştir. O yeter onlara. Allah lanet etmiştir onlara. Köklü bir azap var onlar için.
9: 84. Onlardan ölen biri üzerine asla dua etme; böyle birinin mezarı başında da durma. Bunlar Allah'a ve resulüne nankörlük ettiler ve yoldan sapmış olarak ölüp gittiler.
9: 90. Göçebe Arapların özür bahane edenleri kendilerine izin verilmesi için geldiler; Allah'a ve resulüne yalan söyleyenler oturdular. Onların küfre sapanlarına korkunç bir azap erişecekti.
9: 96. Kendilerinden hoşnut olasınız diye karşınızda yemin ediyorlar. Siz onlardan razı olsanız da Allah, yoldan sapmış bir topluluktan razı olmaz.
9: 115. Allah bir topluluğa kılavuzluk ettikten sonra, sakınacakları şeyleri kendilerine ayan-beyan bildirinceye kadar, onların sapıklığına hükmetmez. Allah her şeyi hakkıyla bilendir.
9: 123. Ey iman sahipleri! Küfre sapanların yakınınızda bulunanlarıyla savaşın. Sizde bir sertlik bulsunlar. Şunu bilin ki Allah, sakınanlarla beraberdir.
10 Yunus Suresi
10: 12. İnsanlara zorluk dokunduğu zaman; yan yatarken, otururken, ayaktayken bize yalvarır. Ama sıkıntısını çözdüğümüzde, kendisine dokunan bir zorluk yüzünden bize hiç yalvarmamış gibi çekip gider. Haksızlığa/aşırılığa sapanlara, yapmakta oldukları, işte böyle süslü gösterilmiştir.
11 Hud Suresi
11: 27. Toplumunun küfre sapanlarından bir grup kodaman şöyle konuşmuştu: "Bize göre sen, bizim gibi bir insandan başkası değil. Bakıyoruz sana, ayak takımımızın basit görüşlü insanlarından başkası ardına düşmüyor. Sizin bize hiçbir üstünlüğünüzün olduğuna inanmıyoruz. Aksine, sizi yalancılar sayıyoruz."
12 Yusuf Suresi
13 R’ad Suresi
13; 7. Küfre sapmış olanlar şöyle derler: "Ona Rabbinden bir mucize indirilseydi ya!" Sen sadece bir uyarıcısın ve her topluluk için doğruyu ve iyiyi gösteren bir önder vardır.
13; 14. Gerçek dua yalnız O'na/hak davet yalnız O'nun için yapılır. O'nun dışında yalvarıp davet ettikleri ise onlara hiçbir şekilde cevap veremezler. Onlar, ağzına ulaşsın diye iki avucunu suya doğru açan ama suya ulaşamayan birinden başkasına benzemiyorlar. Küfre sapanların dua ve davetleri, şaşkınlığa dalmaktan başka bir işe yaramaz.
13: 27. Küfre sapanlar derler ki: "Rabbinden ona bir mucize indirilseydi ya!" De ki: "Allah dilediğini/dileyeni saptırır. Doğruya yöneleni de kendisine iletir."
13; 33. Allah'a ortaklar tanıdılar. Peki, her benliğin yaptığı işin başında duranla bunlar bir mi? De ki: "Onları isimlendirin. Yoksa siz Allah'a, yeryüzünde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? Yoksa, anlamsız bir laf mı ediyorsunuz?" Hayır, küfre sapanlara, tuzakları süslü gösterildi de yoldan döndürüldüler. Allah'ın şaşırttığına kılavuzluk edecek yok.
13: 43. Küfre sapanlar: "Sen gönderilmiş bir elçi değilsin." diyorlar. De ki: "Benimle sizin aranızda tanık olarak Allah, bir de yanında kitap bilgisi bulunanlar yeter."

14 İbrahim Suresi
14: 13. Küfre sapanlar kendi resullerine şöyle dediler: "Ya tam bir biçimde bizim milletimize dönersiniz yahut da sizi yurdumuzdan mutlaka çıkarırız." Rableri de onlara şunu vahyetti: "Zalimleri muhakkak helâk edeceğiz."
14: 30. Yolundan saptırmak için Allah'a eşler uydurdular. De ki: "Hadi, nimetlenin! Sonunda varacağınız yer ateştir."
15 Hicr Suresi
15: 40. "İçlerinden riyaya sapmamış, samimi kulların müstesna."
15: 56. Dedi: "Sapıtmışlardan başka kim ümit keser Rabbin rahmetinden!"

16 Nahl Suresi
16: 29. Hadi, girin cehennem kapılarından; sürekli kalacaksınız orada. Gerçekten kötü yermiş kibre sapanların barınağı.
16: 84. Her ümmetten bir tanığı ortaya sürdüğümüz gün, küfre sapanlara ne izin verilir ne de özür dilemelerine imkân sağlanır.
16:85. Zulme sapanlar azapla yüzyüze geldiklerinde, ne azapları hafifletilir ne de yüzlerine bakılır.
16:86. Şirke sapanlar, ortak tuttuklarını gördüklerinde şöyle derler: "Rabbimiz, işte bunlar seni bırakıp da yalvarıp yakardığımız ortaklarımız." Bunun üzerine ortakları onlara şöyle söz dokundururlar: "Siz, yalancılarsınız, yalancılar!"

17 İsra Suresi
17: 15. Kim yola gelirse kendisi için yola gelmiş olur. Sapıtan da kendi aleyhine sapıtmış olur. Hiçbir günahkâr, bir başka günahkârın yükünü taşımaz. Ve biz, bir resul göndermedikçe azap edici değiliz.
17: 48. Bak nasıl örnekler verdiler sana, nasıl sapıttılar. Artık hiçbir yola varamazlar.
17: 72. Bu dünyada kör olan, âhirette de kördür. Yolca da daha sapıktır o.
18 Kehf Suresi
19 Meryem Suresi
19: 38. Bize gelecekleri gün neler işitecekler, neler görecekler! Fakat o zalimler bugün, açık bir sapıklık içindedirler.
20 Taha Suresi
20:92. Mûsa dedi: "Ey Hârun, onların saptıklarını gördüğün zaman seni ne engelledi de,
21 Enbiya Suresi
22 Hacc Suresi
22: 25. Küfre sapanlar, Allah'ın yolundan alıkoyarlar. Hem sürekli içinde kalan hem dışarıdan gelen tüm insanlar için oluşturduğumuz Mescid-i Haram'dan da geri çeviriyorlar. Kim orada zulmederek haktan sapmak isterse, biz ona acıklı bir azabı tattıracağız.
23 Müminun Suresi
24 Nur Suresi
24: 55. Allah; sizin, iman edip hayra ve barışa yönelik iyilikler yapanlarınıza şu vaatte bulunmuştur: Onlardan öncekileri halef kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka halef kılacak. Onlar için beğenip seçtiği dinlerini yine onlar için güç kaynağı yapacak, onları korkularının arkasından mutlaka güvene ulaştıracak. Bana kulluk/ibadet edecekler, hiçbir şeyi bana ortak koşmayacaklar. Bundan sonra nankörlük edenlerse, yoldan sapanların ta kendileridir.
24: 57. Sakın o küfre sapanların, yeryüzünde âciz bırakıcı güçler olduklarını zannetme. Varacakları yer ateştir onların. Ne kötü dönüş yeridir o, ne kötü!
25 Furkan Suresi
25: 9. Bak da gör! Nasıl da örnekler sunuyorlar sana. Sapıttılar, artık bir daha yol bulamazlar.
25: 17. Onları ve Allah dışındaki taptıklarını haşredeceği gün şöyle sorar: "Şu kullarımı siz mi saptırdınız yoksa onlar mı yoldan çıktılar?"
26 Şuara Suresi
26: 86. "Babamı da affet. Çünkü o, sapmışlardandır."
26: 99. "Bizi saptıran, o suçlulardan başkası değildi."
26: 224. Şairlere gelince, onlara da çapkınlar-sapkınlar uyar.
27 Neml Suresi
27: 55. "Siz, şehvetinizi tatmin için kadınları bırakıp da erkeklere mi gidiyorsunuz? Doğrusu siz cehalete saplanmış bir topluluksunuz."
27: 60. Yoksa gökleri ve yeri yaratan, gökten size bir su indiren mi hayırlı? Biz o suyla sizin için gözler-gönüller açan bahçeler bitirdik. Sizin, onların bir tek ağacını bitirmeniz mümkün değildi. Allah'ın yanında bir ilah mı var? Hayır! Ama onlar döneklik eden bir topluluktur.
28 Kasas Suresi
28: 15. Halkının habersiz olduğu bir sırada kente girdi. Orada iki adam buldu, dövüşüyorlardı. Bu, Mûsa'nın halkından, şu da düşmanlarındandı. Kendi halkından olan, düşmanından olana karşı Mûsa'dan yardım istedi. Mûsa ona bir yumruk indirip işini bitirdi. Dedi: "Bu yaptığım, şeytanın amellerindendir. İnsanı saptıran açık bir düşmandır o."
28: 85. Bu Kur'an'ı sana farz kılan, elbette ki seni vaat edilen yere/belirlenen sona götürecektir. De ki: "Hidayeti getireni de açık bir sapıklık içinde olanı da en iyi Rabbin bilir."
29 Ankebut Suresi
29: 46. Ehlikitap'la, en güzel olan yöntem dışında bir yolla mücadele etmeyin! Onların zulme sapanları müstesna. Şöyle deyin: "Bize indirilene de size indirilene de iman ettik; tanrımız ve tanrınız bir. Ve biz O'na teslim olanlarız."
30 Rum Suresi
31 Lokman Suresi
31: 11. İşte Allah'ın yaratışı/yarattıkları! Hadi, gösterin bana onun dışındakiler ne yaratmıştır? Hayır, hayır, zalimler açık bir sapıklık içindedirler.
32 Secde Suresi
32: 29. De ki: "Fetih günü, küfre sapanlara imanları yarar sağlamayacaktır. Onlara göz açtırılmaz bile."
33 Ahzab Suresi
33: 73. Bunun böyle olması, Allah'ın; ikiyüzlü erkeklerle ikiyüzlü kadınlara, şirke sapmış erkeklerle şirke sapmış kadınlara azap etmesi, mümin erkeklerle mümin kadınların tövbelerini kabul etmesi içindir. Allah Gafûr'dur, Rahîm'dir.
34 Sebe Suresi
34: 8. "Yalan düzüp Allah'a iftira mı ediyor, yoksa çıldırmış mı bu?" Hayır, söyledikleri gibi değil! Gerçek şu ki, âhirete inanmayanlar, dönüşü olmayan bir sapıklık ve bir azap içindedirler.
34: 24. De ki: "Göklerden ve yerden sizi kim rızıklandırıyor?" De ki: "Allah! O halde biz yahut siz ya tam hidayet üzerindeyiz yahut açık bir sapıklık içinde."
34: 31. Küfre sapanlar dedi ki: "Biz, bu Kur'an'a da bundan öncekine de asla inanmayacağız!" Ah, bir görsen o zalimleri Rableri huzurunda, tutuklanmış halde! Bir kısmı da bir kısmına söz atar durur. Basit görülüp horlananları, büyüklük taslayanlara şöyle derler: "Siz olmasaydınız, vallahi biz inanacaktık!"
34: 2. Artık o gün, birinizin diğerine yarar sağlamaya da zarar vermeye de gücü yetmez. Zulme sapanlara şöyle deriz: "O kendisini yalanlayıp durduğunuz ateş azabını tadın!"
34: 50. De ki: "Eğer saparsam, öz benliğim aleyhine saparım. Doğruyu ve güzeli bulursam bu, Rabbimin bana vahyettiği sayesindedir. Çünkü O, Semî'dir, Karîb'dir."
35 Fatır Suresi
36 Yasin Suresi
36: 24. "Bu durumda ben elbette ki açık bir sapıklığın içine düşerim."
37 Şaffat Suresi
37: 32. "Sizi saptırıp azdırmıştık. Çünkü biz de sapıp azmış kişilerdik."
37: 69. Çünkü onlar, babalarını sapıtmış kişiler halinde bulmalarına rağmen,
37: 71. Yemin olsun, daha önce ilk nesillerin çoğu da sapmıştı.
38 Sad Suresi
38: 28. Yoksa biz, iman edip hakka ve barışa yönelik işler yapanları, yeryüzünde fesat çıkaranlarla aynı mı tutacağız? Yoksa takva sahiplerini, arsız sapıklar gibi mi yapacağız?
39 Zümer  Suresi
39: 22. Allah'ın, göğsünü İslam'a açtığı kimse, Rabbinden bir ışık üzerinde olmaz mı? Allah'ın zikrine/Kur'an'a karşı kalpleri katılaşmış olanlara yazıklar olsun! İşte onlardır, açık bir sapıklık içindekiler.
39: 41. Kuşkusuz, bu Kitap'ı biz sana insanlar için hak olarak indirdik. Artık kim doğru yolu seçerse kendi lehinedir; kim de saparsa kendi aleyhine sapmış olur. Sen onlar üzerine vekil değilsin.
39: 65. Yemin olsun, sana da senden öncekilere de şu vahyedilmiştir: Eğer şirke saparsan amelin kesinlikle boşa çıkar ve mutlaka hüsrana düşenlerden olursun.
40 Mümin Suresi
40: 34. Yemin olsun, daha önce Yûsuf da size açık-seçik mesajlar getirmişti de onun size getirdikleri hakkında hep kuşku duymuştunuz. Daha sonra o ölünce de şöyle demiştiniz: "Allah ondan sonra bir daha asla resul göndermez." Allah, sınır tanımaz kuşkucuları işte böyle saptırır.
40: 37. "Göklerin sebeplerine ulaşırsam, Mûsa'ın tanrısına, da ulaşırım. Ben onun yalancı biri olduğunu düşünüyorum." Firavun'a, yaptığı işin kötülüğü bu şekilde süslü gösterildi de yoldan saptırıldı. Firavun'un tuzağı hep kayıptadır.
41 Fussilet Suresi
41: 29. O küfre sapanlar şöyle diyecekler: "Rabbimiz, cinlerden ve insanlardan bizi saptıranları bize göster ki, onları ayaklarımızın altına alalım da en aşağıda kalanlardan olsunlar."
42 Şura Suresi
42: 18. Ona inanmayanlar onun çabucak gelmesini isterler. İman edenlerse ondan ürperirler ve bilirler ki o haktır. Dikkat edin, kıyamet saati hakkında tartışıp duranlar, geri dönüşü olmayan bir sapıklığın tam içindedirler.
43 Zuhruf Suresi
43: 5. Siz, haddi aşanlardan/zulme sapanlardan oluşan bir toplumsunuz diye, o zikri/Kur'an'ı sizden uzak mı tutalım?
43:37. Bu şeytanlar onları yoldan saptırırlar. Onlarsa kendilerinin hâlâ hidayet üzere olduklarını sanırlar.
44 Duhan Sures
45 Casiye Suresi
46 Ahkaf Suresi
46: 32. Allah'ın davetçisine uymayan, yeryüzünde hiç kimseyle yarışamaz/hiç kimseyi âciz bırakamaz. Böylesinin, Allah dışında/Allah'ın davetçisi dışında evliyası da olmaz. Böyleleri apaçık bir sapıklık içindedir.
46: 35. Artık, resullerin azim sahibi olanlarının sabrettiği gibi sabret! O inkârcılar için acele etme! Tehdit edildikleri azabı gördükleri gün, gündüzün sadece bir saati kadar yaşamış gibi olurlar. Bir duyurudur bu. Sapmışlar topluluğundan başka kim helâk edilir!
47 Muhammed Suresi
47: 11. Bu böyedir; çünkü Allah, iman edenlerin Mevlâ'sıdır. Küfre sapanların ise Mevlâ'sı yoktur.
48 Fetih Suresi
48:25. Onlar o kişilerdir ki, küfre sapıp sizi Mescid-i Haram'dan geri çevirdiler, bekletilen kurbanlık hediyelerin, yerlerine ulaşmasına engel oldular. Eğer kendilerini tanımadığınız için çiğneyeceğiniz ve bu bilgisizlik yüzünden üzüntü ve kınayışla karşılaşacağınız inanmış erkeklerle inanmış kadınlar olmasaydı, iş başka türlü olurdu. Böyle olması, Allah'ın, dilediğini rahmetine sokması içindir. Onlar birbirlerinden ayrılmış olsalardı, inkâra sapanları acıklı bir azapla cezalandırırdık.
49 Hucurat Suresi
50 Kaf Suresi
50: 27. Yoldaşı dedi ki: "Rabbimiz, onu ben azdırmadım. Onun kendisi, dönüşü olmayan bir sapıklık içindeydi."
51 Zariyat Suresi
51: 53. Bunu aralarında vasiyetleştiler mi? Hayır, azıp sapmış bir topluluk bunlar
52 Tur Suresi
53 Necm Suresi
53: 2. Ki arkadaşınız ne saptı ne de azdı.
54 Kamer Suresi
54: 47. Kuşkusuz, suçlular, şaşkınlık ve çılgınlık içindedir.
55 Rahman Suresi
55: 8. Azgınlık etmeyin ölçü ve tartıda, saptırmayın mizanı.
56 Vakıa Suresi
56: 51. Ve siz de ey sapık yalanlayıcılar!
57 Hadid Suresi
58 Mücadele Suresi
58: 4. Özgürlüğe kavuşturma imkânını bulamayan, ilişkiye girmelerinden önce, aralıksız iki ay oruç tutacaktır. Buna da gücü yetmeyen, altmış yoksulu doyuracaktır. Bütün bunlar Allah'a ve resulüne inanasınız diyedir. Ve işte bunlar, Allah'ın sınırlarıdır. Küfre sapanlara korkunç bir azap vardır.

Bu insanın düşünce, fikir, kanaat hürriyetine aykırıdır. Ne kadar ilkel bira tanrı bu?
58:5. Allah'a ve resulüne karşı gelenler, kendilerinden öncekilerin çarpılıp tepelendikleri gibi çarpılıp tepeleneceklerdir. Biz, gerçekleri apaçık gösteren ayetler indirmişizdir. Küfre sapanlar için, rezil edici bir azap vardır.

59 Haşr Suresi
59: 2. Ehlikitap'tan küfre sapanları, ilk toplanma gününde yurtlarından O çıkardı. Siz onların çıkacaklarını sanmamıştınız; onlarsa kalelerinin kendilerini Allah'tan koruyacağını zannetmişlerdi. Ama Allah onlara hiç ummadıkları yerden geldi, yüreklerine korku saldı; kendi evlerini kendi elleriyle ve iman sahiplerinin elleriyle tahrip ediyorlardı. Artık ibret alın, ey gözleri olanlar!
59: 16. Durumları, şeytanın durumuna benziyor. Hani, şeytan insana, "Küfret/inkâr et!" der, insan küfür ve inkâra sapınca da şöyle konuşur: "Vallahi ben senden uzağım; ben, âlemlerin Rabbi olan Allah'tan korkarım!"
60 Mümtahine Suresi
60: 1. Ey iman sahipleri! Düşmanımı ve düşmanınızı dostlar yerine tutmayın! Onlar, size Hak'tan geleni inkâr ettikleri, Rabbiniz Allah'a inandığınız için Peygamber'i ve sizi yurdunuzdan çıkardıkları halde, siz onlara sevgi sunuyorsunuz. Benim yolumda gayret sarf etmek, benim hoşnutluğumu kazanmak için seferber olduğunuz halde, içinizde onlara sevgi gizliyorsunuz. Sizin gizlediğinizi de açığa vurduğunuzu da en iyi ben bilirim. Sizden kim bunu yaparsa denge yolundan sapmış olur.
2. Onlar sizi ele geçirirlerse size düşman olurlar; ellerini ve dillerini size kötülükle uzatırlar, inkâra sapmanızı isterler.
60: 5. "Ey Rabbimiz! Bizi, küfre sapanlar için bir fitne/imtihan aracı yapma! Bağışla bizi ey Rabbimiz! Sen, yalnız sen sonsuz kudretin, sonsuz hikmetin sahibisin."
61 Saff Suresi
61: 5. Hani, Mûsa, toplumuna şöyle demişti: "Ey toplumum! Benim size gönderilen Allah elçisi olduğumu bilip durduğunuz halde, beni neden incitiyorsunuz?" Onlar bozulup sapınca Allah da onların kalplerini eğriltti. Çünkü Allah, sapıklardan oluşmuş bir topluluğu doğruya ve güzele kılavuzlamaz.
62 Cuma Suresi
62: 2. O Allah'tır ki, ümmîlere içlerinden bir resul göndermiştir de o, onlara Allah'ın ayetlerini okur, onları arıtıp temizler, onlara Kitap'ı ve hikmeti öğretir. Onlar bundan önce tam bir sapıklık içine gömülmüşlerdi.
63 Münafıkun Suresi
63: 3. Bu durumun sebebi şudur: Onlar iman ettiler, sonra küfre saptılar da kalpleri üzerine mühür basıldı. Artık onlar incelikleri anlamazlar.
63: 6. Sen onlar için ha af dilemişsin ha dilememişsin. Aleyhlerindeki sonuç aynı kalacaktır. Allah onları asla affetmeyecektir. Çünkü Allah, sapıklar topluluğunu doğruya ve güzele iletmez.
64 Tegabun Suresi
64: 2. O'dur sizi yaratan! Sizin bir kısmınız küfre sapmıştır, bir kısmınız iman etmiştir. Ve Allah, işleyip ürettiklerinizi çok iyi görmektedir.
64: 6. Bu böyledir. Çünkü resulleri onlara apaçık deliller getirip dururken onlar: "Bir insan mı bize kılavuzluk edecek?!" deyip küfre saptılar ve yüz çevirdiler. Ve Allah hiçbir şeye muhtaç olmadığını gösterdi. Allah, sınırsız zenginliğin, sonsuz övgülerin sahibidir.
64:7. Küfre sapanlar asla diriltilmeyeceklerini sandılar. De ki: "Rabbime yemin ederim ki, sandığınız gibi değil! Yemin olsun ki, mutlaka diriltileceksiniz; yine Yemin olsun ki, yaptıklarınız size mutlaka haber verilecektir. Ve bu, Allah için çok kolaydır."
64: 10. Küfre sapıp ayetlerimizi yalanlayanlara gelince, işte bunlar, içinde uzun süre kalacakları ateşin dostlarıdır. Ne kötü dönüş yeridir orası!
65 Talak Suresi
66 Tahrim Suresi
66: 7. Ey küfre sapanlar! Özür dilemeyin bugün! Çünkü siz yapıp ettiklerinizin karşılığı olarak cezalandırılıyorsunuz.
66: 9. Ey Peygamber! Küfre sapanlarla ve münafıklarla mücadele et ve onlara karşı sert davran! Varacakları yer cehennemdir onların. Ne kötü dönüş yeridir o!
67 Mülk Suresi
67: 9. Derler ki: "Gelmedi olur mu? Bize uyarıcı geldi. Fakat biz yalanladık. Ve: 'Allah bir şey indirmemiştir, siz büyük bir sapıklık içindesiniz, başka değil!' şeklinde konuştuk."
67: 29. De ki: "Rahman'dır O, O'na inandık biz ve yalnız O'na güvendik. Yakında bileceksiniz kimmiş apaçık sapıklığın içinde."
68 Kalem Suresi
68: 13. Kaba/obur, bütün bunlardan sonra da soyu bozuk, kötülükle damgalı.
69 Hakka Suresi
70 Mearic Suresi
70: 2. Küfre sapanlar içindir o. Yoktur onu savacak.
71 Nuh Suresi
72 Cin Suresi
72: 15. "Haksızlığa sapanlar ise cehenneme odun olmuşlardır."
73 Müzzemil Suresi
73: 17. Eğer inkâr ve nankörlüğe saparsanız, çocukları ak saçlı ihtiyarlara çeviren o günden nasıl korunacaksınız?
74:Müddesir Suresi
74: 31. Biz, cehennem yârânını hep melekler yaptık. Ve biz, onların sayılarını da küfre sapanlar için bir imtihandan başka şey yapmadık. Ta ki, kendilerine kitap verilenler iyice ve apaçık bilsinler. İman etmiş olanların imanı artsın. Kendilerine kitap verilmiş olanlarla iman sahipleri kuşkuya düşmesin. Kalplerinde hastalık olanlarla küfre sapmış bulunanlar da; "Allah bununla neyi örneklendirmek istiyor?" desinler. İşte böyle. Allah, dilediğini/dileyeni saptırır, dilediğini/dileyeni de doğruya ve güzele kılavuzlar. Rabbinin ordularını ancak O bilir. Bu, insan için bir öğüt verici ve düşündürücüden başka şey değildir.
75 Kıyamet Suresi
76 İnsan/Dehr Suresi
77 Mürselat Suresi
78 Nebe Suresi
79 Naziat Suresi
80 Abese Suresi
Muhammet kendisini ziyarete gelen zenginlerle konuşurken “Kör bir Müslüman’ın “ gelerek din hakkında sorular sormasından “tiksinti duyması” üzerine bu ayet inmiştir. Herkese sapık müşrik diyen ve kendisine inanmayan insanlığa savaş ilan eden peygamberin bence kibirlenmesi çok olağandır zaten her sözü kibirdir.
Elmalılı Hamdi Yazır Tefsirinden;
"yüzünü ekşitti" ve "döndü" fiillerindeki zamirlerin Resulullah (s.a.v)'ın yerini tuttuğunu anlatır. Bu nazar-ı itibara alınmadığında da bunun evvelki sûrenin sonundaki korkutma mânâsıyla mutlak şekilde ilgilendirecek bir mânâ irtibatı vardır. Orada ikinci şahıs zamiri olan "sen"den burada üçüncü şahıs zamirine geçilmesinde de iltifat sanatı vardır. Yani ikinci şahıstan üçüncü şahsa dönülmüştür. Bu şekilde korkutma ve öğüdün kimlere fayda vereceği anlatılırken her şeyden önce korkutucu ve uyarıcının ise kendisinden başlaması gerektiğine de dikkat çekilmiştir.

1. Yüzünü ekşitti ve öteye döndü;
2. Yanına kör adam geldi diye.
3. Nereden bilirsin, belki de o arınıp temizlenecek.
4. Belki de düşünüp taşınacak da öğüt kendisine yarayacak.
5. O, kendisini her türlü ihtiyacın üstünde görene gelince,
6. Ki sen ona yöneliyorsun;
7. Sana ne onun arınmasından!
8. O, koşarak sana gelen var ya;
9. Odur içine ürperti düşen.
10. Sen ona aldırmazlık ediyorsun.
11. Hayır, hiç de öyle değil! O, bir düşündürücüdür.
12. Dileyen onu düşünüp öğüt alır.

Tefsiri
"yüzünü ekşitti".

ABS ve UBUS, huzursuzluktan yüz burkulmak mânâsınadır ki, yüz ekşimek, burun civrilmek, çehre dürülmek, turşu olma tabir edilir. Kâmus Şârihi'nin açıklamasına göre müteaddî (geçişli) olarak da kullanılır ki, yüz ekşitmek, surat etmek, surat asmak, çehreyi dürmek, kaşını çatmak, alnını buruşturmak deyimleri ile ifade edilir. Lâzım (geçişsiz) olarak denilir, "yüzü ekşidi" demek olur. Geçişli olarak da " vech" kelimesinin nasbı ile, "yüzünü ekşitti" demek olur. Bizim buna ekşime ve ekşitme dememiz, pek ekşi veya buruk bir şey yenildiği zaman yüzü bu halde buruşturması münasebetiyle olmalıdır. Çoğu zaman "yüzü ekşidi" denilirse de yerine göre sadece "ekşidi" denilmekle de aynı mânâ ifade edilir. "Falanca gelince falan kimse ekşidi." denilirse yüzü ekşidi, onun gelmesinden hoşlanmadı demek olduğu bellidir. Burada da böyle yüz zikredilmeden buyrulmuştur. Yani, hoşlanmadı, ekşidi.

2. Ve döndü, yüzünü çevirdi, öteye yöneldi,

Çünkü ona âmâ geldi. Âmâ'nın gelmesinden hoşlanmadığı için böyle yaptı.

Özellikle âmâ sıfatıyla ifade, âmânın mazeretini ve kendisinden yüz çevrilmeye değil, aksine kendisine yönelmeye ve onu irşat etmeye çağıran zahiri ihtiyacını göstermek ve hükmü, kişisel olacak şekilde bırakmayıp mânâyı genel olarak yol göstermeye muhtaç özürlü ve ihtiyaç sahibi olanları içine alacak şekilde genelleştirmek içindir.

7. Oysa onun temizlenmemesinden sana ne?

Senden ve Kur'ân'dan yararlanmak istemeyen o kendini ihtiyaçsız sayan kişinin temizlenmesinden, İslâm'a girmemesinden sana bir sorumluluk gelmez. Fakat ihtiyacı olduğunu söyleyen, öğrenmek isteyen bir Müslümandan yüz çevirmekte sorumluluk vardır. Yani inanmayanların, ihtiyacı olmadığını söyleyenlerin irşat edilmesi ve hallerinin düzeltilmesiyle de uğraşmak asıl itibariyle yasaklanmış değil,

fakat ihtiyacı olduğunu söyleyip duran bir Müslümana aldırmayıp da ihtiyaç hissetmeyenlere yönelip özenmek yasak. Onun için işin bu yönü daha çok açıklığa kavuşturularak buyruluyor ki:

8. Âmâ sana koşarak yani sende bulunan ilmi ve irfanı, senden irşat alıp doğru yolu bulmayı isteme ve arama uğrunda sana can atarak, gayret ederek

9. ve korkarak, yani bir kusur eder sürçerim, bir günaha girerim diye Allah korkusu, Hak saygısı ile gelen kimse ki o âmâ fakir böyle bir şevk ve saygı içinde bunları istemek üzere gelmişti.

10. Sen onunla ilgilenmiyorsun, anlamamazlıktan geliyor, aldırmıyor, ihtiyaç hissetmeyenle uğraşmak gibi, buna göre boş ve yararsız demek olan bir işe dalıyorsun. Yani bu, gözleri görmese de kulağı ve kalp gözü açık, hidayet aşığı bir istekliyi bırakıyorsun da bakıldığı zaman gözü var görünen, fakat kalp gözü kö r, hak sözü dinlemek gibi bir derdi olmayan o kendini ihtiyaçsız hisseden kimselerle, boşuna uğraşıyorsun…
Bu örnek de peygamberin yoldan çıkmış/sapkın işlerinden birisidir.
80: 42. İşte bunlardır küfre sapanlar, kötülüğe batanlar.

81 Tekvir Suresi
82 İnfitar Suresi
83 Mutaffifin Suresi
83: 7. Hayır, iş düşündükleri gibi değil! Rezilliğe batmışların kitabı, karanlık ve pis bir çukurun, Siccîn'in ta içindedir.
84 İnşikak Suresi
84: 22. Tam aksine, o küfre sapanlar yalanlıyorlar.
85 Buruç Suresi
86 Tarık Suresi
87 Ala Suresi
88 Gasiye Suresi
89 Fecr Suresi
90 Beled Suresi
91 Şems Suresi
92 Leyl Suresi
93 Duha Suresi
1. Yemin olsun kuşluk vaktine,
2. Gelip oturduğu vakit geceye ki,
3. Rabbin seni terk etmedi, sana darılmadı da.
4. Sonrası/âhiret/gelecek senin için öncesinden/dünyadan/geçmişten elbette ki daha mutlu-kutlu olacaktır.
5. Rabbin sana verecek de sen hoşnut olacaksın!
6. O seni bir yetim olarak bulup da barınağa kavuşturmadı mı?
E.H.Yazır Tefsirinden;
6. "Seni bir yetim bulup da barındırmadı mı?" Yüce Allah'ın güzel isimleriden biri de "Vâcid" ism-i şerifidir ki vücud, vicdan vecid (vâv'ın üç harekesiyle) mastarlarının ism-i fâilidir. Bunun asıl meşhur mânâsı varlık, buluş ve zenginliktir…
Siyer'de bilindiği üzere Hz. Peygamber (s.a.v.) babası Abbdullah b. Abdülmuttalib'ten yetim olarak dünyaya gelmişti. Hz. Peygamber (s.a. v.)'in dedesi Abdülmuttalib, oğlu Abdullah'ı hurma almak için Medine'ye göndermiş, Abdullah orada vefat etmişti. O sırada Resulullah (s.a.v.) henüz ana karnında altı aylık bir yavruydu. Dolayısıyla doğarken yetim olarak doğmuştu. Anası Hz. Amine ile beraber dedesi Abdülmuttalib'in yanında idi.
Sonra altı yaşında iken annesi de vefat etti. Daha sonra da sekiz yaşında iken dedesi Abdülmuttalib vefat etti. O vakit de onun vasiyeti ile amcası Ebu Talib vasisi olarak onun sorumluluğunu yüklenip yanına aldı. Güzel baktı ve çocukluğunda da kendisinde diğer çocuklarda görülmeyen olağanüstü durumlar görüldüğü için ona çok özen gösterdi.
… Rivayet edildiğine göre Ebu Talib bir gün kardeşi Abbas'a
- Kardeşim, dedi, sana Muhammed'den gördüğümü haber vereyim mi? dedi. Abbas: "Evet" deyince:
- Ben, dedi, onu himayeme aldım. Gece ve gündüz bir an ondan ayrılmaz oldum. Onu kimseye güvenip bırakamıyordum. Hatta kendi döşeğimde uyutuyordum. Bir gece soyunup benimle beraber uyumasını söyledim. Baktım, yüzünde bir hoşnutsuzluk var. Benim isteğime karşı çıkmak da hoşuna gitmedi.
"Amcacığım, yüzünü benden çevir de soyunayım. Çünkü ben vücuduma bakmandan hoşlanmam." dedi.
Sözüne şaştım. Gözümü çevirdim, döşeğe girdi, ben de girdim. Baktım ki aramızda bir örtü var. Vallahi ben onu döşeğime koymamıştım. O gayet yumuşak, miske batırılmış gibi hoş kokulu idi. Vücuduna bakayım diye gayret sarf ettim, bir şey göremedim. Çok vakit de ben onu döşeğimden kaybederdim.
Aramaya kalkardım, kalktım mı "ha amca, ben buradayım" derdi. Dönerdim ve çok zaman ondan hayret ettiğim bir söz işitirdim. Bu da geceden biraz geçince olurdu…
 Bizler yemekte içmekte besmele çekmez, elhamdülillah demezdik. O ise yemeğe başlarken "Tek olan Allah'ın adıyla" derdi. Yemeği bitirince de "el-Hamdülillâh" derdi. Ben ona şaşardım. Kendisinde ne bir yalan, ne bir gülmek, ne de bir cahillik gördüm. Çocuklar oynarlarken de onlarla beraber durmazdı. Ömrüme yemin olsun ki bu, büyük bir feyzden bir alâmettir.
"Daha beşikte iken parlak deliller halindeki şeref işaretleri, dedesinin saadetini artırıyordu."…
Tefsire burada son veriyorum.
Yetişkin bir adam olan Ebu Talip anne ce babasız “6” yaşında bir erkek yeğeni ile “soyunarak yatağa giriyor”, bunun literatürde başka bir adı var. Şimdi tekrar okuyalım;
Bir gece soyunup benimle beraber uyumasını söyledim. Baktım, yüzünde bir hoşnutsuzluk var. Benim isteğime karşı çıkmak da hoşuna gitmedi.
"Amcacığım, yüzünü benden çevir de soyunayım. Çünkü ben vücuduma bakmandan hoşlanmam." dedi. Sözüne şaştım. Gözümü çevirdim, döşeğe girdi, ben de girdim….”
Takdir sizindir.
7. Seni şaşırmış olarak bulup da kılavuzluğunu üstlenmedi mi?
Tefsiri
…DÂLL, bilindiği gibi yitik, hangi yola gireceği hususunda şaşkın, yahut yanlış yola giden sapık mânâlarına gelir. "Sizin arkadaşınız şaşırmadı, azıtmadı da."(Necm, 53/2) buyurulmuş olan Resulullah (s.a.v.) hiçbir zaman akıl ve dinde sapık mânâsına "dâll" olmamıştır. Allah'ın birliğine inanarak yetişmiş, hiçbir puta secde etmemiş, Allah'tan başka ilâh tanımamış, ahlâkı temizdi, hiç bir kötü fiil işlememişti. Her hususta güvenilir kişi olarak tanınmıştı. Dolayısıyla şirk sapıklığı, heva ve hevese göre amel etme sapıklığı onun yüce zatından uzak idi. Yüce Allah onu ta baştan itibaren o gibi sapıklıklardan uzak kılmış, ona sağlam bir bakış ve görüş bahşetmişti.
Yani sen, peygamberlikten önce akılların yol bulamadığı hakikatler ve şeriatlerden gafil ve yol arayan bir yitik halinde şaşkın iken Rabb'ın seni bulup seçerek hidayet buyurmadı mı? Verdiği vahiy, indirdiği kitap ile bilmediklerini bildirerek doğru yolu göstermedi mi?
8. Seni aile geçindirme zorluğu içinde bulup da zengin etmedi mi?
Tefsiri
8. Ve seni yoksul iken bulup seçip de zengin yapmadı mı?
AİL, "ayle" yani fakir ve ihtiyaç sahibi yoksul, bir de çok çoluk-çocuk sahibi, yani kendisine muhtaç olan ailesi, yoksulları çok, çok yoksullu mânâlarına gelir. Burada iki mânâ ile de tefsir yapılmıştır.

BİRİNCİSİ, sen serveti yok bir yoksul iken yine seni seçip zengin kılmadı mı? demektir. Resulullah (s.a.v.)'a babasından bir dişi deve ile bir cariyeden başka miras kalmamıştır. Sonra yüce Allah onu önce Şam'a yaptığı ticaret seferinden elde edilen bereketli kâr ile, Hz. Hatice ile evlendikten sonra da onun bütün ser v etini hibe etmesiyle zengin etmiş, daha sonra Hz. Ebubekir de malının hepsini Allah için Resulullah (s.a.v)'a getirmiş, "çoluk-çocuğuna ne bıraktın?" buyurduğunda "Allah ve Resulünü" demişti.
9. O halde, yetimi örseleme!
9. O halde, yani hal böyle olunca, sen de Rabb'ının bu var olan ve olması vaad edilen ihsan ve nimetlerinin bir şükür alâmeti olmak üzere yetime, herhangi bir yetime sakın kahretme, zayıf sayıp da hor bakma ki, hakkını kaybetmeyesin. Çünkü yetimliği tattın ve hakkındaki ilâhî lütfu gördün…

…Yetimi zayıf saymamalı ve zelil etmemeli, hakkını, hukukunu gözetmeli ve buna özen göstermelidir.
Râzî'de yazıldığına göre bu âyet, Hz. Peygamber (s.a.v) Hz. Hatice'nin çocuğuna bağırdığı zaman inmiştir. Bir bağırma veya yüz ekşitmeden dolayı "sakın kahretme" diye sitem edilince zelil kılınır, malı veya hakkı yenilirse nasıl olur?

10. Yoksulu/bir şey isteyeni azarlama!
Tefsiri--10. İsteyene gelince, sakın onu koğma. İsteyeni yahut soranı azarlama, yani azarlayarak koğma da lutfet: İhtiyacını gider, yahut yumuşak dille reddet…
İlim dilenmek genellikle övülmüştür. Bunda, eziyet ve saygısızlık derecesine varmamak şartıyla, ısrarla yalvarmak da güzel görülmüştür. Mal dilenmek ise genellikle yerilmiştir. Ancak başka bir kazanç yolu bulamayan muhtaç için bir izindir. Böylelerine yardımı düşünmek ise gücü yetenler için bir borçtur. Şu halde ihtiyacı olmadan dilenen yerilmiş dilenciler azara layık olduklarından dolayı ikinci görüşte olduğu gibi bu yasaklamaya dahil olmamak gerekirse de, bizzat istemenin kendisi bir ihtiyaç de l ili olduğu için, herhangi bir dilenciyi aksi sabit olmadıkça azarlamak, yetimi ezmek gibi yasaklanmıştır.
11. Ve Rabbinin nimetini söz ve fiillerinle dile getir!
94 İnşirah Suresi
95 Tin Suresi
96 Alak Suresi
97 Kadir   “
98 Beyyine Suresi
98: 1. Ehlikitap'tan küfre sapanlarla müşrikler, kendilerine beyyine/açık kanıt gelinceye kadar çözülüp ayrılacak değillerdi.
98: 6. Ehlikitap'ın küfre sapanlarıyla müşrikler, içinde sürekli kalıcılar olarak cehennem ateşindedirler. İşte onlardır yaratılmışların en şerlisi.
99 Zilzal Suresi
100 Adiyat Suresi
101 Karia Suresi
102 Tekasür “
103 Asr “
104 Hümeze “
105 Fil Suresi
106 Kureyş “
107 Maun Suresi
107: 6. Riyaya sapandır onlar/gösteriş yaparlar.
108 Kevser Suresi
109 Kafirun Suresi
110 Nasr Suresi
111 Leheb Suresi
112 İhlas Suresi
113 Felak Suresi
114 Nas Suresi
Kur’an’daki ayetlerde geçen “sapık, sapıklık, kafirlik, müşriklik” gibi suçlamaların, Kur’an’ın ayetlerini ve peygamberin sözlerini inkar etmek olduğunu, İslam’ın bütün insanlığa “İslam’ın tebliğini ret etmeleri halinde “ savaş açtığını, ültimatom verdiğini, bu savaş ilanının peygamberin, müminlerin anaları, babaları, kardeşleri, eşleri, çocukları, torunları, hısımları, hemşehrileri ve o zamanın Roma idaresinde o bölgede yaşayanlardan İslam’ı ret edenlere de açıldığını öğrendik.
Kur’an ve peygamberine göre;
Bir Müslüman yurt dışına çıktığında o ülke için bir tehdittir. Müslüman oluncaya veya cizye/haraç ödeyinceye kadar o ülke ile savaş halinde olması gerekmektedir.
Bu durumu bilen yabancı ülkeler ve halkları, ülkelerinde ve şehirlerinde çalışan bizim işçilere ve şirketlere, resmi temsilcilerimize;
-Sizin dininiz bize 1400 yıl önce savaş ilan edip ültimatom vermiş, siz de dindar Müslümansınız, o halde defolun ülkenize gidin, ültimatom öyle olmaz böyle olur deyip bir de savaş ilan etseler ne yapacaksınız?
Bu nasıl akıl, bu nasıl mantıktır ve bir insan bunu nasıl mantıklı bulup kabul edebilir?
Birçok Avrupa ülkesi başta Avusturya haklı olarak “cihat eğitimi veren” tarikat okullarını kapattılar.
Rusya bütün siyasal İslamcıları ülkesinden kovdu.
Bütün bu siyasal İslamcılar ülkemize de Avrupa, İngiltere, Amerika gibi ülkelerde yetiştirilip gönderildiler ve Avrupa, ABD karşıtlığı yaparak, okullarda onlara karşı cihat eğitimi vererek efendilerine hizmet etmektedirler. Arada bir verdikleri cinsel sapkın ifadeler, fetva ve yasalar ile İslam düşmanlığının artmasına hizmet etmektedirler.
Gerçekte de“cihat ilan” ettikleri de Müslüman ülkelerin halklarından başkası değildir. IŞİD’in İsrail’e bir tek kurşun attığına tanık olan yoktur. Çünkü hepsi aslında, Müslüman gibi ibadet eden Yahudi veya Musevidir. Kur’an’ın bu yağma, talan, haraç, sömürgecilik (cihat+fetih) ayetleri aynen Tevrat ve onun ezbere okunan gizlisi Talmud kitap serilerinde vardır. Çocuklar, bebeklerle birlikte uyumak, evlenmek gibi sapkın gelenekler de dahi bunları yazdık.
Bu günkü siyasal İslamcılık, Müslüman elbisesi giymiş devşirilmemiş devşirmelerin, haçlılarla birlik olup İslam’ın temsilcileri olan Müslüman ve Türkleri köleleştirmekten başka bir şey yapmamaktadır.
Müslümanlar da bunu aynen İslam diye yutmuşlardır.
Adamlar haksız da değil.
Sen İslam denen dini yayacağım diye kendi halinde yaşayan halkların, devletlerin üstüne git, yak, yık, öldür, mallarını yapmalar, köle et, ırzına geç, pazarda sat, adam sana teşekkür mü etsin yani?
Peygamber Muhammet ve iddialarına göre vahiylerini aldığı Allah adlı tanrı insanlığa açtığı savaşın ve verdiği ültimatomun karşılığını almışlardır. Bütün Müslüman dünyası işgal edilmiştir. Tüm Müslümanlar gayrimüslim milletlerin kölesi olmuş, parasız köle orduları haline gelmiş, sefil olmuşlardır.
Bir Müslüman’ın gayrimüslim bir ülkede yaşayıp üstüne siyasal İslamcı olmasının fikir, din, vicdan özgürlüğü ile de alakası yoktur. İnsanlıkla da alakası yoktur.
Yahudilere vaat edilen harita
Tevrat tanrısı Yahweh/Adonay, yeryüzünde  tüm milletler tarafından kovulmuştur. O da 80 yaşında kısır İbrahim’i bulup, ondan nesil üretip yeryüzünde “sünnet olmaları, kurban kesmeleri, adakları sunmaları” karşılığında, Fırat’tan Kenan’a kadar toprakları vermek konusunda pazarlık yapmıştır.
Hatta Danyal kitabında İran şahına esir düştüğünü 20 gün kaldığını, melek Mikail’in kurtardığını, Cebrail’e de darıldığını anlatmıştır. Bu nedenle Muhammet vahiyleri Cebrail’den alıyorum deyince Yahudiler Muhammet’i kafir, müşrik sapık ilan etmişlerdir. Tevrat’ta Allah adlı bir tanrı da, ahret yaşamı, cennet ve cehennem de yoktur zaten.
Hiçbir din, büyük bir devlet desteklemedikçe yağın olarak benimsenemez. 7. Yüzyılda Muhammet çağında bir Roma vilayeti olan Hicaz (Mekke, Medine, Taif bölgeleri) halkı, 324’de Hristiyanlığı Roma resmi dini yapan, Roma sınırlarını İskoçya’dan İran sınırına, İspanya’dan Almanya’ya kadar genişleten, hiç savaş kaybetmemiş üstüne de halefi olan Maxentus’u da yenip Roma imparatoru olmuş Konstantin, kendisini “Yenilemeyen ve görülemeyen”  yeryüzünde bütün Roma tebalarının tapacakları en büyük “TEK TANRI” Savaş tanrısı Mars’ın yeryüzündeki kılıcı ilan etmiştir.
Hıristiyan olmalarına rağmen Roma imparatorları “TANRILIK” sıfatlarını sürdürmüşler, ilk defa kesin olarak “7” göbek akraba evliliğini, eşcinselliği yasaklamış, itaat etmeyenleri Yunanlıların Cehenne dedikleri kurban fırınlarında diri diri yakmıştır. Bu yasaları da “tanrıdan aldığı vahiyle yazdırdığını” iddia etmiştir ama yazılan anayasada katkıları olan Roma hukukçularına da teşekkür vardır.
Hz. İsa’nın tanrı olmadığını ve tanrıçadan doğmadığını, sonradan tanrı katına yükseldiğini savunan Nasrani Yahudi Hristiyan azizi, Aziz Agustin’in okulunun merkezi olan Libya’dan, İstanbul’da çıkan taht kavgasına müdaheleye gelen Herakles, kavgaları bitirip 610’da kendisini Roma imparatoru ilan ettiğinde Muhammet’in ülkesinde en büyük tanrı Herakles’ti. Konstantin’in koyduğu yasa yürürlükteydi çünkü.
Hicaz Arapları ve onların başkanlıklarını yapan peygamberin akrabaları da Sasanilerle dini akrabalık bağlarını öne sürerek Roma’ya karşı gözdağı verip rahat ediyorlardı.

Hristiyanlığı Araplara yaymak isteyen Vatikan da başarılı olamıyordu. Yalnız, Suriye’deki Büşra şehrinde Arabistan kiliselerinden sorumlu episkopos Rahip Bahira, ona bağlı çalışan Mekke Nasturi kilisesi baş keşişi Varaka bin Nevfel de ayrıca Peygamberin amcaoğluydu. İlk karısı Hatice de peygamberin amcasının kızıydı ve 500 yıl önce yeniden yazılan Buhari hadislerinin orjinalinde geçtiği iddia edildiğine göre de Hristiyanlığı yayması için kiliseden mal mülk verilerek, sadece Muhammet’ten peygamber yapmak için azad edilmiş bir rahibeydi de.
Herakles de Nasturi olunca, yıldız dinlerine tapınan aşırı muhafazakar Yahudiler, Sabiler ile kolay anlaştı, Muhammet’i destekleyerek İslam’ı yaymaya gayret etti. 613’de Sasani şahı Hüsrev’den büyük bir yenilgi alınca bu iş yattı, Varaka da ölünce vahiyler kesildi, yeni vahiy fısıldayıcıları arandı, boşluğu derin bilgisiyle Hatice doldurdu, onun sağlığında kadınlar aleyhine tek ayet inmedi.
622’de Herakles Sasanilere karşı başarılı olamayınca, İran şahı Hüsrev Muhammet’in kellesini alması için Yemen Valisi Bazan’ı gönderdi, Muhammet de kuzeye Medine’ye kaçtı. Soy olarak akrabaları olan Beni Nadir Yahudileri Romalılara şirin görünmek için ondan kadı yaptılar. O da, Yahudilerin ilkel diye terk ettikleri Recm uygulayarak onları pişman etti, düşmanlık çıktı.
Nihayet 627’de Herakles İran’daki Hristiyanlarla da anlaşmanın yollarını buldu, yılın ikinci yarısından sonra Mezopotamya Ninova savaşlarına başladı, 628 Ocak ayı sonunda Sasani ordusunu bir daha dirilmemek üzere tarihe gömdü, başkent Babil (Tizpon)i yerle bir etti.
Hıristiyan ve Yahudileri kışkırtarak iç isyanları çıkarttı, taht kavgaları büyüdü, Şubat ayında Şam’a gelerek Ebu Süfyan’ı çağırttı, Süfyan Sasanilerin toparlanacağını düşündüğünden iki yıl bekledi, baktı olacağı yok, Mekke’yi Hayber’i teslim etti Sasani topraklarını yağmalayarak Roma’nın 721 yıl süren Sasani-Roma savaşlarının öcünü olacak, “ültimatomunu kendi yazdığı” İslam yani Arap Hristiyan orduları, 632’ye kadar çakma savaşlarla eğitilip, tarihinde bağımsız ordu kuramamış karışık Arap toplulukları böylece askerliği öğrenmeye başladılar ve peygamberin ölümünden sonra Arap yarımadası iç savaşlarla tek devlet yapıldıktan sonra taktik, lojistik, askeri Roma ve Vatikan’ın destekleriyle yollara düşürüldü.
Üç yıl sonunda 635’de Horasan’dan Mısır’a uzanan coğrafyaya sahip olmalarına izin verilen Araplar, 641’de ölümüne kadar Herakles’i huzursuz edecek tek hareket yapmadılar.
İşte, Vatikan emeklisi rahip Alberto Riviera’nın Prophet/Peygamber kitabına göre ve benim de tarihi araştırmalarımın katkılarıyla Muhammedin peygamberlik hikâyesi böyleydi (İslam Roma Tezgahı mı yazımı okuyunuz) İslam’ın Allah’ı Herakles, vahiy getiren Cebrail’i de Büşra Şehrinden gönderilen papazlar ve onlara katılan Mekke’de yaşayan bazı Grek Rumları v.b. dir.
Gerisi, 1200 yıl önce Bağdat İslam üniversitesinde sonradan yazıldı. Hemzesiz, esiresiz, ötüresiz Aramilerin Kufi alfabesi ile yazılan ilk Ku’ran üstün, esire, hemzeli harflerle yeniden yazıldı bu düzeltme 1600’lere kadar sürdü ve Arami alfabesi Arap alfabesi olarak o zaman şimdiki halini aldı.
İşte ilk atalarımız böyle imal edilmiş, tamamen siyasi rejim olan bir dine girmiş oldular.

Herakles 610-641 arası İmparatordu.
628 Ocak ayında Sasanilere son verdi.
İslam'ı o yarattı ve büyüttü bunu İslam
tarihçileri de kabul ediyor zaten.
Roma yasasına göre o da Tanrı Kraldı.
Roma tebaalarının tümünün en büyük
tanrılarını o temsil ederdi.
Yahve ve Allah da dahil.
Peygamberlik bu kadar kolay mı?
Muhammet adlı bir Arap Yahudi, 5m2’lik Hira mağarasına gidip inzivaya çekilmiş.
Günler aylar sonra uyumuş, rüya görmüş.
Rüyasını karısına, o da Mekke Nasturi kilisesi baş rahibi Varaka bin Nevfel'e anlatmış.
O da, bu Yahudilerin beklediği Baraklitus =Muhmenna demiş.
Roma İmparatoru Herakles de destek verince adam peygamber olmuş.
Varaka bin Nevfel, Tevrat ve dört İncil okumuş.
Ben, Tevrat’ı, Süryani ve Gregoryen Tevratlarını, 8 İncil’i, Hint Ramayana, Mahabarata, İran Zerdüşt Avesta, Grek, Roma ,Mısır, Sümer, Hint mitolojileri dahil 400 din okudum.
Bu gece de bilmem kaçıncı yüz kez Kuran hatim ettim.
Valla ben Cebrail'i devre dışı bıraktım. Evrenenosoglu gibi direkt Allah ile konuşuyorum desem bana kim inanır?
Kadir Inanır. Aaaah Herakles nerdesin?
Desem de inanmayın sakın…

Kur’an’ın “ültimatom veren, savaş ilan eden, herkese sapık, beyinsiz…” diyen tanrısının Herakles olduğu bir gerçektir. Çünkü hiçbir din kitabında, seçtiği kavime söven, aşağılayan böyle ifadeler kullanan tanrı yoktur.
Kendi sözlerine karşı gelenleri sapık ilan eden peygamberin de cinsel istismar kurbanı bir yetim, Yahudi çocuğu, peygamberliğinde de çocuk gelin Ayşe, Cüveyriye, kölesi Zeyd, ve karısı Zeynep bin Cahş ile evlilikleri gayrimüslim ve Müslüman ülkelerde en çok tartışılan gerçeklerdir.
Müslümanlar bunların endogamik, içten evlenen, ensest Arap gelenekleri olduğunu, hala bu geleneklerini gizli açık sürdürenler ortadayken Araplara göre olağan olduğunu kestirmeden kabul edip ikiyüzlülüğü bırakmalıdırlar. Bazıları kabul etmeye başladılar bile.
Onlara göre olağan olan yaşam şekli bize ve medeni batılı ülkelere göre ise sapkınlıktır. Buna rağmen her ülkede bunlardan vardır. Sadece peygamberine ve kitabına inanmıyorlar diye herkese “sapık” deyip ültimatom veren peygamber ve tanrıların dinlerine ne kadar hoşgörü gösterilebilir ki?
Sapığa da sapık demek herkesin hakkıdır.
Bakara 221, Nisa 25 ayetleri tefsirlerinde de Arapların İslam öncesi Müslüman cariyelerini genel evlerde sattıklarını tespit edip yayınlamıştım.
Takdir sizindir.

AlaeddinYavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc

Araplar çocuklar ile cinselliği inkar etmiyorlar.

10 YAŞ ALTI ÇOCUK VE BEBEKLERLE CİNSELLİK
ARAP GELENEĞİDİR