23 Haziran 2012 Cumartesi

BU SON SANSINDIR EY MILLET


BU SON ŞANSINDIR EY MİLLET


Dün öğle vakti bir uçağımızın kaybolduğu ve muhtemelen Suriye’de düştüğü haberi medyayı da halkı da bir anda geriverdi. Önce iki taraf arasında uçağı birlikte aramak için ekip kurulduğuna dair haberler de ortaya düştü.
Aylardır Amerikan başkanı Obama ve ekibi ile işbirlikçileri olan batılı ülkeler, Libya’ya yaptıkları baskıyı aynen Suriye konusunda da sürdürmektedirler.
03 Kasım 2002 seçimleriyle başa gelen AKP hükümeti o zamanlar Saddam Hüseyin ile can ciğer kuzu sarması oldu, petrol, ticaret, sınır güvenliği, teröre karşı işbirliği antlaşmalarını imzaladı ama birkaç ay içinde ANTO orduları bizim üzerimizden Saddam ve Irak halkını bombalarıyla yer ile yeksan ederken AKP kurmayları aslanlar gibi bıyık altından bir tebessümle olayı seyrettiler. (1. Mart  2003 Teskeresine katkıları olanlar hariç.)

Bunu Kızıldeniz’e Somali’li korsanlar bahanesiyle donanma gönderme, Mısır, Tunus, Libya Fas Arap Baharı (Bence Arap İntiharıdır.) takip etti. Bu baharın en zalim hali ise hiç hesapta olmayan Libya’nın işgalinde Türkiye’nin AKP hükümetinin sergilediği acizlik tiyatrosudur. Kıbrıs çıkarmamız sırasında Libya ordusunun ve devletinin bütün olanaklarını bizlere sunan Kaddafi’ye açıkça ihanet edildi. Kaddafi rezilce bir şekilde onca yaşına rağmen mabadına demir sokularak, işkence edilerek aşağılanarak öldürüldü bizler de seyrettik.
NATO’nun bu zalimane davranışlarının, işgallerinin ardında kendisine rakip olarak gördüğü Rusya, Çin, İran üçgenini etkisizleştirmek olduğundan başta bu ülkeler sıranın Suriye’ye geldiğinde kafalarını dikip NATO eşkıyalarına meydan okumaya başladılar.

Müslüman dünyasında da NATO’nun işgalleri, eski ABD başkanı yavru Bush (Buş) tarafından 11 Eylül 2001 “İkiz Kule Düzmecesinin” ardından başlattığı “Haçlı Seferi/ CRUSADE”  ilanı da hatırlanınca AB-D karşıtlığı birden hızlandı.

Her şeye rağmen Rusya, Çin, İran üçgenine karşı bir sempati başlayınca, güya NATO “Haçlı Seferi” pozunda olmadığını göstermek için Suriye konusunu Türkiye’nin üstüne yıkıverdi.
Başbakan daha dün Meksika taraflarında ABD başkanı Obama, Rusya devlet başkanı Vladimir Putin ve öteki dünya önderleriyle bu konuyu konuşuyordu.
Görüşmelerden Suriye’nin işgali konusuna “Yeşil Işık” yandığını ima eden haberler muhtelif yandaş basında yer aldı.
12 Eylül 1980 darbesinde hapishanelere doldurulan “Solcu Kürtler” işkencelerle devlete ve Türk milletine düşman edildiler ve APO’ya kurdurulan mera ağılına da sözde AB uyum yasaları bahanesiyle serbest bırakılmışlar dümeniyle salınıp dağlara sürüldüler.

Bu dümen PKK örgütünü meydana getirmişti.
Başbakan RE.T.E’nin “Sır küpüm, yargılatmam” dediği M.İ.T başkanı muhtereme yakın zamanda kurdurulan “KCK terör yapılanması” biden tasfiye edilmeye başlanıldı ve toplanılan sözde örgüt üyeleri de hapishanelere dolduruldu(!).

“Suriye’ye askeri müdahalede bulunmayacağız, başka şekilde halledeceğiz” Diyen başbakan RE.T.E’nin de KCK’lı gençleri aynen PKK ve “Mavi Marmara” düzmecelerinde olduğu gibi hapishane yerine Suriye’ye göndermiş olmasın? Hatta PKK’lıları beraber.

Suriye’nin ele geçirdiği sözde “Arap Baharcı” T.C. vatandaşı Kürtlerin sayılarını artık hatırlamıyorum.
Suriye’ye son bir yıl içinde giren yabancı eylemci sayısının bir milyona yaklaştığı kanaatindeyim. Beşer Esad’ın yaklaşık bir yıldır üstüne gönderilen “yabancı Suriyeliler”(!) ile başarılı mücadelesi, bu itlerin kimliklerini de tespit edip deşifre etmesiyle NATO eşkıyalarının ellerine yarayacak koz vermemekte başarılı olması başta başbakanımız RE.T.E ve Obama’yı aşırı huzursuz etmektedir.

İşte bu bağlamda Suriyeli Beşer Esad’a iktidarını NATO haçlı ordusuna terk etmesi için göz dağ vermek maksatlı bir uçağın Suriye’ye gönderildiğini de fark idrak etmeyen de kalmamıştır eminim.
Ancak işin iğrenç yanı devlet adamlarımızın yaptıkları yetmezmiş gibi bir de halkı mal yerine koyan açıklamalarıdır.

Şimdi dünkü Genel Kurmay açıklamasına bakalım;
TARIH   : 22 Haziran 2012
SAAT    : 14:45
NO        : BN - 47 / 12
1.   22 Haziran 2012 tarihinde görev uçuşu için saat 10.30'da Malatya/Erhaç Meydanından kalkış yapan bir uçağımız ile saat 11.58'de Hatay ili güneybatısında deniz üzerinde radar ve telsiz teması kesilmiştir.
2.   Arama kurtarma çalışmalarına derhal başlanmıştır.
      Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
Türk Silahlı Kuvvetleri/ Turkish Armed Forces (Kynk TSK Net’i)

Şimdi de gelişmeleri okuyalım;

Suriye Türk kesif uçağını düşürdü - Taraf - 23.06.2012 
“Zirveden açıklama gece yarısı geldi: Uçağımız Suriye tarafından düşürüldü. Gerekli, nihai adımlar atılacak. Şam: Uçak 1 kilometre topraklarımıza girdi ve düşürüldü.
Türkiye dün F-4E tipi bir keşif uçağının düşmesi haberine kilitlendi. Öğlen saatlerinde TSK’dan “Malatya Erhaç Meydanı’ndan kalkış yapan bir uçağımız ile bugün (dün) saat 11.58’de Hatay ili güneybatısında deniz üzerinde radar ve telsiz teması kesilmiştir” diye bir açıklama geldi.

Düşen keşif uçağını aramak için Malatya Erhaç’taki 7’nci Ana Jet Üs Komutanlığı ile Ankara Etimesgut Askeri Havaalanı’ndan kalkan askeri uçaklar bölgeye sevk edildi. Arama kurtarma çalışmaları sürerken, Adana İncirlik’ten de askeri helikopterler destek için bölgeye gitti.

Ankara’da sıcak saatler
"Üç beş çocuk yapın, kürtaja, sezeryana yasak!" diyen
başbakanı mı gerçekleri mi göreceğiz?
Şehidinin oğlunu ortada bırakan da, vakıflara terk eden de
 bu sözleri söyleyen de aynı hükumet.
Gelişmeler Ankara’da sıcak gelişmelerin yaşanmasına neden oldu. Brezilya ve Meksika ziyaretlerinin ardından yurda dönen Başbakan Erdoğan’ın İstanbul’da inmesi beklenen uçağı önce rotayı Ankara’ya çevirdi. Sonra İstanbul’a dönüp Başbakan’a eşlik eden gazetecileri bıraktıktan sonra yeniden Başkent’e havalandı. Erdoğan, Esenboğa Havaalanı’nda ayağının tozuyla düzenlediği basın toplantısında uçağın Lazkiye yakınlarında düştüğünü belirtti. Erdoğan, kayıp iki pilotun arama çalışmalarının devam ettiğini belirterek, aramalara Suriye’nin de destek verdiğini bildirdi. Erdoğan, “uçağın o bölgede ne işinin olduğu” sorusunu ise yanıtsız bıraktı…..”



Benzer haberleri bütün basında bulmak mümkün. Bu haberi AKP’ye yandaş olduğu için bu gazeteden aldım.
Bu güne kadar hiçbir AKP yetkilisi demedi ama onların yerine ben diyeyim;

“-Ey millet, niye muhalefet edip duruyorsunuz? I. Dünya savaşında bize savaş ilan edilmediyse de “paylaşım savaşının” hedeflerinden biri de Osmanlı’ydı mecburen biz de Almanların yanında savaşa girdik ve yenildik. Osmanlı talan oldu, milyonlarla evladını, koskoca topraklarını yitirdi, bitti.

Güç bela ardından Türkiye Cumhuriyeti yarım yamalak ortaya çıkarılabildi. Atatürk dönemi isyanlarla geçti, onun ölümünü ikinci dünya savaşı hazırlıkları takip etti. Bizi savaş dışı bıraktılarsa da biz 12 Mayıs 1939 İngiltere/ Türkiye kredi antlaşmasıyla İngiliz mandası olduk ve kendimiz teslim olduk, korunma istedik.
Bu yanlış ise de 1950’de Celal Bayar ve Adnan Menderes hükumeti bu yanlışın üstüne tüy dikti. 27 Mayıs 1960 darbesi de her ne kadar batı karşıtı görünse de NATO’da kaldı ve ABD siyasetlerine alet olduk ve bu güne kadar her yapılan ABD emriyle yapılmıştır.
12 Eylül 1980 darbesini de biz yapmadık, bizim iktidarımızı hazırlayan şartlar bu darbe hükumeti ve ardından gelenlerce hazırlanmıştır.
Biz bu göreve mecburen talip olduk.

Öte yandan bu o kadar da kötü değil! Bütün Müslüman ülkeler işgallere uğrarken, Avrupa ülkeleri ekonomik krizlerle parçalanır, memurlarının maaşlarını bile ödeyemezken, bu gün bizde “zam için” grevler yapılıyor. Allah’a şükür bu bile sevindiricidir.

Avrasya Blogu denilen Rusya- Çin-Hindistan-İran tarafına geçsek bizi NATO işgalinden bu saatte kim kurtarır?
19 Haziran Dağlıca Şehitleri

1939’dan bu yana izlediğimiz bunca teslimiyetçi, kaypak siyasetten sonra kim bize arka çıkar?
“Şu anki halimiz, güçlünün yanında durmanın getirisidir!”
Niye bağırıp duruyorsunuz da bize yol yordam göstermiyorsunuz?
Hadi yol yordam göstermenizden geçtik hiç olmazsa gereksiz çırpınışlarınızla kafamızı bari boş yere yormayın bizim!
Diyebilirler. Bu söze kaç kişi doğru, ikna edici bir cevap verebilir?
Gerçekten ne diyebilirsiniz?

Vatandaşın da AKP’yi desteklemesinin arkasında işte bu sorulara verilemeyen veya verilse de “ikna edici olmayan”  cevaplar ve ona muhalif olan partilerin de 70 yıldır asla “iktidara talip olmamaları yatmıyor mu?
İşte AKP’nin her seçimde güçlenmesinin sırrı burada yatmaktadır.
Bu şartlar elbette AKP’yi, “halkın içinden çıkmış Türk ve Müslüman iktidarı” olarak gören halkımız için bu böyledir.
Gerçekten AKP halkın içinden çıkmış, Türk ve Müslüman olan bir iktidar mıdır?

Değildir.

Çünkü hepsine baktığımızda, Başbakan 1915-1917 arasında Enver paşa ve Yıldırım Orduları komutanı Mustafa Kemal’in gazabına uğramaktan korktukları için Gürcistan Batum’a (Bagata kasabasına) sığınmış Süryanilerdendir. Bunun belgelerini kendi ifadeleriyle kıyaslayarak vermiştim. Cumhurbaşkanımız Sayın (!) Abdullah Gül, bütün ağırbaşlı, yumuşak karakterine rağmen, Siirt’li Yezidi Arap’tır. Annelerinin adı da Adeviye’dir ve Şeytan Tavus’tan ürediklerine inanan, namaz kılıp oruç tutan, Yezid, Yezdan, Ezd, Ezda adlarıyla andıkları şeytan Tavus’a tapınan Yezidi Kürtler, namaz kıldıkları için Osmanlı bunları “Sünni İlâm Tarikatı” saymış ve “Adeviye Tarikatı” olarak anmıştır.

Ama onlar kendilerini asla Müslüman saymadılar. Osmanlı’nın eline geçtikleri 1516’dan 1918’de çöküşüne kadar daima Vatikan ile işbirliği içinde isyan ettiler. Atatürk’e 26 Kürt isyanı ve “Müslüman takiyesi”  sayesinde en az bir o kadar da gerici dinci isyanların içinde yer aldılar.
Atatürk’ün ölümünde yer aldılar ve ardından iktidarı ele geçirip İngiliz- Amerikan- Vatikan koalisyonuna teslim ettiler.

Bu güne kadar kendi nüfuslarını da “devletin parası ve olanaklarıyla” arttırıp güçlendiler. Şimdi umutla emperyalist devletlerin onlara kuracağı, Yezidi Kürdistan, Suryani/Sabi Edesa, Klikya, Pontus ve batı Anadolu’da “Büyük Helen İmparatorluğu” kuracak Rumlarla birlikte hareket etmektedirler.
Sebebine gelince,  M.Ö. 325’lerde Grek (Yunan) kralı Büyük İskender’in özellikle Siirt, Bitlis, Hakkâri, Mardin, Urfa ve kuzey Irak bölgeleri, Basra, Kuveyt, Dakar, Bahreyn, Yemen, Necd, Hicaz Arapları da bu gün “Arap ve Yahudi” değil “Grek, Yunan” soylu olduklarına inandıkları içindir ki “Müslüman kısvesi” içinde Nurculuk, Arap Baharı dümenlerinde gönüllü yer almaktadırlar. Çok sayıda tarihçi de bu halkların Greklerin “avam tabakasından olduklarını” yazmaktadırlar.

Bunların şeytana tapınmaları, Yezidilikleri, Greklerin Zeus şeytanın tapınmaları aynı “Mağara İbadetine” dayalı, İran Mitra/ Mihri dininden bozma,  Grek Mitra Dini Kültünden gelir.
Bu yüzden Yahudilerin Siyonist sapkın tarikatlarından türeme Mason dinlerine giren Yahudi ve öteki milletlerden insanların inanç birlikleri de bu dinlere dayanmaktadır.

Yani bunlar Grek’tir (Yunan).

Alaeddin Keykubat’ın Isparta’da elde ettiği Miryakefalon savaşı ile Anadolu’nun Türkleşmesinden bu yana geçen 800 yılın ardından bu topraklarda Roma- Bizans saltanatını kurmak için göreve gelmiş “Kripto Grek, Ermeni, Yezidi Kürt, Sabi ve Hıristiyan Süryaniler, Grekler, Rumlardan”  oluşmuş bir “Tasfiye Hükumeti” olduklarını bilmesem, bütün yazılarımda bu konuya ağırlık vermesem ben bile;
“-Araplar bizi nasıl sattıysa biz de onları biraz satsak kıyamet mi kopar?” diyebilirdim belki de!
Ama bu ifade bana değil, olaylarla “televizyon ve gazete başlıkları” derecesinde değer veren kişiler için bu söz yakışabilir.

Ey Türk milleti, asırlardır bu dönmeleri “döndüler, Müslüman oldular” deyip başına başvezir, vezir, Şeyhülislâm, kadı, Subaşı v.b. ettin onlar da senin soyunu kırdırmak için sinsi savaşlar çıkarttılar ve seni de devletini de tarihe gömdüler. En yakın örnek, Kore, Kıbrıs savaşlarıdır. Şebinkarahisar kökenli bir Ermeni Kıbrıs’a çıkarma yaptı, çok sayıda insan öldü, geçen “40” yılda bu devleti kimse tanımadı. Daha dün Avrupa Birliğinin Toprağı” ilân edildi. Kore zaten hiç mantıklı tarafı olmayan bir saçmalıktır.

PKK terör örgütü TRT’de 1985 ve sonrasında yapılan tartışma programlarında “21. Yüzyılın savaş taktiği olan Gerilla tarzı savaşta Türk ordusuna eğitim verecek yapılanma” olarak, İhsan Doğramacı, Orhan Aldıkaçtı, Toktamış Ateş gibi kişiliklerce planlanıp Çemişkezek Yezidi Turgut Özal hükümetince kuruldu. Bu gün kuzey Irak’ta Kürdistan diye bir devlet ortaya çıktıysa, devletimiz “36” parçaya bölünecek diyen bir başbakan hükumetin başındaysa bunlar uyanmak için yeterli deliller değil midir?
Ha gelelim şu AKP’nin “Sanal Refah” ortamına.
Evet, bize henüz savaş uğramadı ama çok büyük bir savaşın içine halen girmediysek bunu da Rusya devlet başkanı Viladimir Putin’in aldığı tavra borçluyuz.

Malum, 19 Haziran’da verdiğimiz “8” sekiz şehidin arkasından Yahudi Kürdi Barzani’nin başlattığı “silahla sorun çözme devri bitti” ifadesinin ardında, PKK’lıları Suriye’ye sürme ve “anti emperyalist PKK’lıları da “sindirme” amaçları güdülürken yüzyılların Türk düşmanı Barzani’nin de  “şirinleştirilme” siyasetleri olmasın?

Malum Ortadoğu B.O.P eş başkanlığında “ TSK ile birlikte Haçlı İşgal Ordusu” olarak eş güdümlü görev biçildiği için onlara devlet kurduruldu ya orada. Haçlılar Müslümanları köleleştirecek ve biz de onlara Said- Kürdi nasihatı vereceğiz. Bu da, “Kıpraşmayın ey cemaati Müslüm’in, emperyalistçikleri işlerini görsünler, yoksa sizi korumayız ha!”  diyerek başlarında silahla nöbet tutacağız demektir.

Buna rağmen Suriye’de uçağımız düşürüldüyse,  her gün şehitlerimizin sayısı artıp memurlarımız vatandaşlarımız terör örgütünce dağlara kaçırılıyorsa, kendi terörümüzle baş edemezken Suriye’ye ABD- AB baskısıyla posta koyuyorsak bunlar yakında başımıza gökten yağacak Nemrut ateşlerine, uykuda üstümüze çökecek olan evlerimize, 25 yılda yetiştirip “tabutlarını” kucakladığımız yavrularımızın sayılarının sayılamayacak kadar artacağına, bol miktarda şiddetli depremlerle sarsılacağımıza, sellerde boğulacağımıza, toprak kaymalarında evlerimizi, arazilerimizi yitireceğimize işarettir.

Emperyalizm “muhtar” olamayacak adamdan bir başbakan, başbakan da “başçavuş” olamayacak adamdan bir “genelkurmay başkanı” yarattı. Yaratan yaratana gidiyor ama tüm planlar ve projeler oylarınla başına getirdiklerinin, vergilerinle beslediklerinin “işbirlikçilikleri” ile binlerce yıldır seni yeryüzünden kazımak isteyen şer odaklarınca senin ve soyunun geleceği üzerine yapılmaktadır. Sinsi planlar asırlar öncesinden yapılmıştır.

Sorarım sizlere;
Anadolu, 1071 Malazgir Meydan Muharebesiyle Selçuklu İmparatorluğu tarafından Türkleştirilmeye başlanınca, 1096’dan 1150’lere kadar Anadolu’ya yapılan saldırılar neydi?
HAÇLI SEFERİ

1344, 1388 I. Ve II. Kosova Savaşları neydi?
HAÇLI SEFERİ

Osmanlı’ya yapılan bütün saldırılar neydi?
HAÇLI SEFERİ

I.Dünya Savaşı neydi?
HAÇLI SEFERİ

Peki bizim ordumuz ne ordusu?
NATO ordusu!

NATO ne demek?
North Atlantic Trade Organization (Kuzey Atlantik Ticaret Organizasyonu) Yani ABD, Kanada, İngiltere, Fransa, Almanya gibi Atlantik okyanusunun kuzeyindeki Hristiyan devletlerinin olası SSCB işgaline karşı kurdukları ortak savunma ve ticaret örgütü. Hepsi Haçlı ordularının en güçlüleri olan devletler.

Peki, kuzey Atlantik ile Türkiye’nin ne alakası var?
Hiçbir alakası yok, 1939’da İsmet paşa İngiliz sömürgesi yapınca İngiltere emir verdi biz de girdik, NATO üyesi olduk.

Bu NATO ne ordusu?
“Haçlı Ordusu!”
TSK da mecburen bir Haçlı NATO ordusudur.
Beklediği gerçekten memleketi mi?

Bir Kızılderili efsanesi der ki (Jikarilla Apaçilerinin “Kara Haksin Destanı” Bloglarımda vardır);
-“Göklerde yardımınıza koşacak bir tanrı yoktur. Ancak sıkıştığınızda ölmüş atalarınızın ruhlarından yardım isteyin, onlar sizlere yardım eder!” Der.
Memleket bekleyenin cenazesi kamyonetle, teröristin cesedi belediye ambulansıyla taşınıyor. Karar veriniz'

Binlerce yıldır atalarımızın can düşmanı olan, esir aldıklarında diri diri yakan, çoluk çocuk demeden camilere, evlere doldurup yakan Haçlıların emrinde, asırlardır işbirlikçilik yapanların soylarından gelen, kendilerini Türk ve Müslüman gösteren dönmelerden oluşmuş siyasi hükumet, üniversite, basın ve iş dünyasının emirleriyle hareket eden bir NATO ordusuna vereceğiniz çocuklarınızın Türk Müslüman topraklarında atacakları her adım, sıkacakları her kurşunda atalarımızın laneti üzerimize olacaktır.
Atalarının lanetine uğrayan bir millet iflah olmaz!
Manisa'ya Dersim isyanlarından sonra sürülmüş Çemişkezek Yezidisi AKP'li başbakan yardımcısı Bülent Arınç gibiler devletin başındadır.

Çocuklarını ezeli düşmanının askeri yaparsan belki karnın doyar ama sana bir şey kazandırmazlar, çünkü onlara göre bizler “sömürge askeriyiz.”
Siz nasıl değerlendirirseniz değerlendiriniz?
Bu da "Sol" Dersimli. Hani Trükiye nerede?

Bu son şansındır uyandın uyandın uyanmadın sen bilirsin! Bir gece ansızın, her an her şey olabilir!

Türk ve Müslüman olmak ne zaman Haçlı Askeri olmak la aynı anlama gelir oldu?
Kore harbiyle mi?

Uyan!
Atalarının ruhu da yardım etmez, varsa tanrın da etmez bu yanlışta kimse yanında olmaz lanetlenirsin!
Takdir okuyucunun dur!


Küresel sermayenin asırlardır işbirlikçisi olan, Süryani, Yezidi, Hıristiyan Ara, Kürt, Ermenilerden 1915-17 arasında Gürcitan'a sığınmış Süryanilerden olan, Batum Süryanisi RE.T.E, Kripto Yahudi A.Davutoğlu, ve bunlardan oluşan cemaatler hizmetinde bulundukları, Şeytana tapan Yecüc-Yahudi, Mason Küresel Sermayenin 

Ortadoğu, B.O.P ve Yeni Dünya Düzeni siyasetlerinin iç yüzü budur!


Alaeddin Yavuz

keykubat /adilyargic/ adilyargicc


Gürcistan Azınlık Raporunda Süryaniler ve Yezidi Kürtler OKU DA CAHİL KALMA!;http://keykubat.blogspot.com/2011/09/gurcistan-azinlik-raporunda-yezit.html#axzz1yikFd1zQ

Hiç yorum yok: