25 Şubat 2011 Cuma

OSMANLI'DA GIZLI TARIKAT IZLERI

Osmanlı'da Dünyayı Yöneten Gizli Güçler veya Tarikatların İzleri;


Piri Reis
Piri Reis birincisini 1513'de Yavuz Selim döneminde diğerini de 1528'de Kanuni Süleyman döneminde olmak üzere iki dünya haritası çizmiştir.


Kanuni kendisine sunulan haritayı eline alınca "-Dünya ne küçükmüş!" diyerek haritayı yırtmış ve "-Doğusu bize ait" demiş.


Bu iddia bana,Evliya Çelebi Seyahatnamesinde geçen II.Bayezit'in dünyanın etrafında uçarak gezen dervişlerle keşiflerin ona önerilmesi olayını hatırlattı.


Bu gün de Rotschıld Yahudi Ailesinin 500 yıldır dünyayı yönettiği iddiası var ya,ona aynen de uymakta olan bu olay,Evliya'nın anlattığına göre şöyle olmuştur;


Bu iki derviş,"-Kafirler,yeni yerler keşfedecekler ve büyük topraklar kazanacaklar.Onların çok kıyım yapacaklarından korktuğumuz için siz bu keşifleri yapın da biz de yardım edelim" demişlerdir.Ancak,Beyazıd-ı Veli yani II.Beyazıt bunu istememiştir.


Mehmet Soylu adlı araştırmacı yazarın,"Piri Reis'in Şifresi" adlı kitabı ile ilgili olarak yayınlanan bir söyleşsindePiri Reis'in kaleminden yaptığı şu tespitler ilginçitir.Pusula dahil bütün haritacılık eğitimi her şey kendisine öğretilmiştir;

HARİTANIN BEYANI
Artık pusulanın ne olduğunu bildin,
Şimdi de haritanın durumunu dinle!
Hem pusulayı hem de haritayı gerçekten bil,
Çünkü Onu Süleyman Peygamber gerçekleştirdi.
(Ta Sûleymanu’n-nebî ıtdi tasih)
Zira ona, insanlar, cinler, vahşi hayvanlar,
Kuşlar ve karıncalar tabi olmuştu.
Bu Hakk’ın emridir, bu sözü yabana atma.
Şüphesiz, deniz ilmi de ötekiler gibi onun emrinde idi.
Denizler ona mil mil ma’lum oldu
Ve şimdi bu hayrın ondan kaldığı söylenir.
Zira harita, irtifa almakla ve mum aramakla çizilemez.
İrtifalar haritadaki, sığları ve taşları göstermez;
Mühendisler bundan hiç yararlanamazlar.
…………………. Kitab-ı Bahriyesi’nde I.cilt sayfa:79
Mason Sembolü "7" Işıklı Dünya-"6gen",Gönye-Pergel,Güneş


Son olarak Piri Reis Bahriye Kitabı’nda Cil-1 Sayfa:82’de şöyle der:
……………
Tam onaltı kısma böldüler inan,
Merkez onun tam orta yerine düşer.
Bu onaltının birinden öbürüne
Ki çekerler çizi hep yerli yerine
Biz çizginin iki başına adip hesap
İkişerli olur otuziki cevap,
Dinle şimdi bu harita ilmini,
Ta bilesin halini ahvalini….


Sanki Kuran ayetlerinin vahiyle gelişi gibi ilahi dille yapılan bu anlatımda,haritayı Piri Reis'in yanında bir takım varlıklar göstere göstere çizmişler ve nedenini,niçinini öğretmişlerdir.
Hz.Süleyman'ın Mührü-Mason
İsrail NUR Mason Locası



Örnek olarak,"Artık pusulanın ne olduğunu bildin" ifadesinde geçen "bilme" Adem'in Havva'yı "bilmesi" anlamındaki kadar "derinlemesine,içine girerek ayrıntılarıyla bilme" anlamında kullanılmıştır.

Piri Reis de gemiciliği ve korsanlığı "dini-mistik değerlerle" amcası Kemal Reis'ten öğrenmiştir.O zaman kadar mevcut olmayan bir haritayı çizmesini açıklamak için de mistisizm en mantıklı yoldur.Bu anlatma tarzı zaten vardır.

Bu yüzden ortaçağın her şeyi dinle açıklayan mantığı içinde reisin anlatım şeklini tuhaf karşılamamak gerekir.

Sanatkarların bile çıraklıktan kalfalığa kadar olan yükselme sınavlarında,"acemili dönemleri 35 yıl gibi zaman aldığından,soruların mesleki olmaktan çok mesleğin pirleri,meslekteki mucizevi halleri ve mesleklerin piri kabul edilen peygamber veya melek kabul edilen kişilikler hakkında bilgiler sorulurdu.

Barbaros Hayretin'in Sancağı-Mason
(Masonların 12.yy.da çıkmasından önce bu semboller hep vardı)
Piri Reis'in aşırı mistik ifadelerini günümüz mantığıyla düşündüğümüzde "peygamber veya meleklerce ya da uzaylılarca eğitilimiş" bir kişilik olarak yorumlamak olasıdır.O zamanın şartlarında ise her şey "dini terminoloji" ile izah edilmekteydi. Bunun göz önüne alınmasında fayda vardır diyorum.

Diğer yandan Evliya Çelebi'nin II.Bayezit'i "Veli" olarak anlattığı ilginç,mistik abartılı bir olayı gene Seyahatnamesinin I.Cildinde dile getirmiştir.Olay şöyledir;

Tatih ve II.Bayezid dönemi Haritası 
(Anadolu'daki Beyazlar-Beylikler)
Bir gün II.Bayezid nefsi ile kavga etmeye başlar ve nefsinin onu ele geçirmesinden kurtulmak için,vezirlerinin önünde ;

"-Ey nefis içimden çık" der ve ağzından küçük bir yaratık çıkarak yere düşer.Vezirlerine,"- Hemen onu çiğneyerek öldürün" diyerek nefsini öldürtür.

Bu düşünce tarzına sahip bir padişahın "dünyayı yönetmesi" düşünülemez.Olsa olsa Sinoplu Diyojen gibi filozof olur.

Büyük keşiflerin onun saltanatı döneminde tamamlanması,Osmanlı'nın ve Müslüman dünyasının uyuya kalmasının "dünya malına minnet etmeyen,kanaatkar Müslüman" tasavvufi felsefesi ile açıklanması o zaman için muhteşemdir.

Eğer böyle "güç dağıtan" bir tarikat ya da göksel kripto kişilikler gerçekse oğlu Yavuz Selim'in onun gibi düşünmediğini ve "Bizans Haritasına" razı olmak zorunda kaldığı anlamı da çıkarılabilir.

Piri Reis'in anlatım tarzına uygun olarak düşünüldüğüne,Evliya Çelebi'nin iddiası doğruluk kazanmaktadır ve II.Bayezit bu davranışı ile bir "Cihan İmparatorluğunu" ret etmiştir,resmen tepmiştir.Tahtı babasını öldürerek alan Yavuz'da gelen Piri Reis haritasını "atı alanın Üsküdarı geçmesi" yüzünden işleme koymamıştır.Kanuni ise yırtmış veya yırtılmasına engel olmamıştır.


Roma'nın bölünmesi ile Bizans olan Mor bölge
Yani Yavuz tahta geçtiğinde Müslüman "II.Bizans Saltanatına" razı olmuştur.Oldukça mesnetsiz ve bu yazıya yakışmayan bir tespit olsa da bu konunun yazılması gereğini düşündüm.

İncil'e göre,Yuhanna'ya Vahiyler bölümünde şeytanın sayısı "6"dır.Allah'ın da sayısı "6"dır.İsa'nın da "6"dır.İnanmayan Zebur'un Süleyman Mabedi bölümünü okusunlar.Allah'a yapılan mabedin ölçülerinden Süleyman'a getirilen altınların miktarı hep "6" ve katları şeklindedir.
Hürrem Sultan'ın 1506 doğumlu olması da ilginçtir;

((1+5=6;-0+6=6) Yanyana "66",toplam "12" bölündüğünde iki adet "6".Bu sonuçtan İncil'e göre "Şeytan" anlamını çıkarırsak ki o da Allah katında bir melektir ve sayısı doğal olarak "6"dır.


Osmanlı Kuruluştan 1683'e kadar 
gelişimi-Bizans benzerliği
Haritanın yırtılması,parçalanması olayı ise Hürrem'den başkasının işi olamaz.450 kadının bulunduğu,12 kadar eşi,gözdesi,ikbali ve hiç bir kadına bağlanması da söz konusu olmayan bir padişahı hipnoz etmişçesine kendisine bağlayan resimlerine bakılırsa pek de göze de hoş gelmeyen bu kadın tam bir "çocuk casustur".


Olaydan yaklaşık 500 yıl sonra 09.11.1929'da Topkapı Sarayı Harem bölümünde,Hürem Sultanın odasında  haritanın bulunması ise bu iddiayı güçlendirmektedir.İddialara göre,Piri Reis'in amcası Kemal Reis'in korsanlık günlerinde,papaz kızı Hürrem-Roksana cariye edilerek Kırım'dan Kemal Reis'in gemisiyle getirildiğinden,Piri Reis'e gıcığı büyüktür.

Eğer,dini açıdan kendi soyunu yeryüzüne hakim kılmak isteyen bir "şeytan"  veya şeytanın hizmekarı  ise (!) o zaman da gıcıklıktan ziyade devleti yüceltecek bütün kadroyu imha ettiğini düşünmek daha da mantıklı olabilir. :))
Gizemli Rus Rahibi kızı Roksana-Hürrem
Dünya hakimiyetinden Türkleri uzak tutmak için gelmiş bir Şeytan=Roksana-Hürrem.Bu kadın Kanuni'nin gözünü boyuyor,evlatlarını,en kıymetli vezirlerini öldürtüyor ama padişah "bir delik uğruna ne güneşler batıyor" haberdar olmuyor,düşünmüyor.Sonunda esrarlı bir şekilde askerlerinin ihaneti ve Zigetvar'da acayip bir ölüm ile son bulan yaşamı,ardından çuvallayan bir Osmanlı.

Beyazıd-ı Veli yani II.Beyazıt'ın "nefis mücadelesi" de "nefis=şeytana uymamak ve tanrısına sadık kalmak" ilkesiyle de izah edilebilir.Bu gün,Sümer'in Enki'si olan Şeytan'ın Adem ve Havva'dan  ve soyu Nuh'un Sam'ının nesillerinden yarattığı "Semitik" kavimlerin dünyayı yönetmesi, yer tanrısı şeytan Enki'nin dünyayı sahiplenme ve kökleri önceden var olan göklerden gelmiş kavimleri de silme mücadelesi midir?
Bu gün de "Yezidi (Şeytana tapan)  Kürtlerin" İlluminatici (Nurcu) dönme Ermeni ve Sabilerin Vehhabilik-Bahailik (Nurculuk)- Nurculuk siaysetleri ile,devleti ele geçirmeleri,"sıfır sorunlu dış siyaset" derken devleti iki kez Rus ve İsrail savaşının eşiğinden döndürmeleri de acaba bu şeytanın son darbe eylemleri midir?

Dünyayı 500 yıldır yönettiğini iddia 
eden yapılanma-tarikatlar
Küresel Sermayenin kitabı şeytana dayalı İbrani dinlerin kitapları olunca,olayları dini açıdan yorumlamak da gerekli oluyor.Bilimsel olarak bu kavramları her ne kadar ret etsek de,"sinsi hesaplar yapan mistik tarikatlaırn" faaliyetlerini engelleyecek bir çaba Fransız,Rus ve Çin devrimlerinden beri görülmemektedir.Bu tarikatlar yeryüzünün idaresini üstlenmişlerdir.


Bu nedenle bu şeytanları "yok" saymak onların palazlanmasına yaramakta olduğundan varlıklarını kabul ederek "mücadele etme" yolunu seçmek,bunda mistisizm gerekiyorsa onunla ne gerekiyorsa "fikri-ideolojik" ciddi bir mücadele yapılmalıdır.

adilyargicc.

Hiç yorum yok: