1 Mayıs 2014 Perşembe

ÖREKE



Beklenmedik ani olaylar karşısında söylenilen "ANANIN ÖREKESİ"  deyimiyle de meşhur bir yün eğirme aletidir..




Benim çocukluğumda annelerin bir "Öreke'si" vardı.

Etimolojisi;

Benim köyümde Çanakkale, Biga-Sinekçi nahiyesi Yenimahalle köyünde yalnız TÜRKÇE konuşulur, başka dil bilinmezdi. Bu durumda Türkçe olması gerekir. Kürtçe, Rumca/Yunanca diyenler de vardır ama Göçer bir kavim olan Türklerin en gerekli el aletlerini başkalarından almaları bana mantıklı gelmemektedir.

Türkçe "ÖRmek fiilinin kökü "ÖR" den türediği açıktır. Adana, İç Anadolu, İran Türkleri arasında Türkçenin bizdeki gibi değil de "gelek, gidek" gibi söylenişi yaygındır. Bu şivelere göre, ÖR'den Örme işini yapmaya, geniş zamanda "Ör" fiilini çekmeye kalktığımızda "Örek"  şeklinde fiil çekilmektedir. "Öreke" de sadece geniş zamanda çekilmiş fiile "E" ulamak şekliyle yapılmış olduğu ortadadır.

Örmek fiilini  Türkiye Türkçesi dışında geniş zamanda çektiğimizde;
Ör
Örek
Öreke, sonucunu elde ederiz. Buna Kürtçe, Rumca diyen malı, Türkçe olarak o cümleyi nasıl kurduğunu anlamak da gerçekten zordur.

Bu durumda "Öreke" adı has be has Türkçedir.
Bu alet, yün eğirmekte kullanılırdı.

Evde işler bittikten sonra ya da komşuya gidildiğinde anneler örekelerle yün eğirir iplik yaparlar, kendilerine, eşlerine, çocuklarına veya sevdiklerine giyecek örerlerdi.

Bu yüzden, beklenmedik bir şey olduğunda "Ananın örekesi" derlerdi.

Öreke Anadolu'da bir çubuğun altına "+" şeklinde çakılmış iki çubuğa eğirilen ipliğin sarılıdğı bir çubuk olarak görülür.

Ama Balıkesir, Çanakkale yörelerinde ise Ortası şişkin, alt kısmında ipin taşmasını engelleyecek çemberimsi bir çıkıntı bulunurdu.

Üst kısmı da ince tespih imamesi gibi olur, fırıldak gibi çevrilebilir 20-30 cm kadar uzunluğunda bir aletti. Delici, yaralayıcı olarak da kullanılabilirdi.





Resimlerin linki için;


Alaeddin Yavuz
keykubat /adilyargic/ adilyargicc