19 Ekim 2017 Perşembe

İRANDA SEKİZ YIL KİTABINDAN ÇEVİRİLER VE TOMAS İNCİLİNDE İSA

İRANDA SEKİZ YIL NASIRALILAR

EIGHT YEARS IN PERSİA     İRAN DA SEKİZ YIL
Among ....Arasında
The Nestorian Christians;          Nasturi Hrisstiyanlar
With Notices of ....Notlarıyla
The Muhammedans ....Muhammedilerin
By Rev. Justin PERKINS ....Justin Perkins tarafından gözen geçirildi.

İRANDA SEKİZ YIL
MUHAMMEDİLERİN NOTLARIYLA
NASTURİ HRİSTİYANLAR ARASINDA
Allen Morril&Wardwell tarafından yayınlandı.
New York;M.W.Dodd- Harward University Press.
Boston; Tappan and Dennet; Crocker and Brewster-New Haven;
A.H.MALTBY-Philadelphia:Perkins and Purves
Cincinatti:G.L.Weed
1843

Bu kitapta Nasturilerin, en eski Hristiyan halklarından oldukları, Filistin’den Çin’e kadar uzanan coğrafyada Hristiyanlığı yaydıkları, kökenlerinin Asurlardan beri dağlarda sürgün olarak yaşayan kayıp On Yahudi Kabilesine dayandıkları da ABD’li Dr. Grant’ın, batılı seyyahlarca girilemeyen Kürt dağlarına yaptığı maceralı gezide, dağların sakinleri olan Nasturi patrikliğini tanıdıktan sonra yazdığı kitabına dayandırılmaktadır.

Nasturilerin ilk adları Nasranilerdir ve adlarını İsa’nın şehri olan Nasıra’dan alırlar.
Matta İncil’inde Nasıra konusu şöyle işlenir;
Matta 2:23 “Oraya varınca Nasıra denen kente yerleşti. Bu, peygamberler aracılığıyla bildirilen, «O’na Nasıralı denecektir» sözünün yerine gelmesi için oldu”
Nasrani adı, yukarıdaki ayetteki geçen, Nasıralı Hristiyanları, İsa’nın hemşehrilerini ifade eden bir addır.
Hristiyanlığa dönüşleri 12 havariden olan Aziz Tomas (Thomas) ile olmuştur.Söylentilere göre Aziz Thomas* Hristiyanlığı yaymak için Hindistan’a doğru seyahat ederek Hristiyanlığı vaazlarıyla yaymıştır.
*(Aziz Thomas’ın böyle yolculuk yaptığı Nasturilerin iddiasıdır. Aziz Thomas kendi yazdığı İncil olan Thomas İncil’inde kadınları kirli saymış, üremek için dahi kadınla ilşkiye girmeyi yasakladığından, ona inananların nesilleri tükenmiştir. İncil’i de tarihe karışmıştır. 1948’de yapılan arkeolojik kazılarda kuzey Mısır’da Nag Hammadi kasabasında 13 deri muhafaza içinde 52 dini felsefi papirüs kağıtlarına yazılı 1600 yıllık olduğu sanılan metinler bulunduğundan Mısır’da Nag Hammadi Kütüphanesinde sergilenmektedir. Tunceli yöresi Ermenilerinin kendilerinin Hrisityanlığı Aziz Pavlus’tan öğrendiklerini iddia ederek Roma’yı on yıllarca kandırdıkları gibi bunlar da takiyecidirler ve aziz Thomas’ın Mısır’da yaşayıp öldüğü sanılmaktadır. Hindistan Tamilakam, Muziris’e kadar uzandığı hala buralardaki Nasranilerin inançlarının temeli olduğu da ayrı bir tartışma konusudur. Ona ait olduğu sanılan bazı kutsal emanetlerin 1258’de İtalya Ortona’da Abruzzoÿa getirildiği “İndian Christianity” adlı kitapta geçmektedir. Zenci olduğu düşünülmektedir. İsa’Nın çarmıha götürülirken öteki havarilerin birlikte gitmesine engel olmuş, İsa’ya “sen bırakıp bizi gidiyorsun, biz yolu nasıl bulacağız diye sorduğu (Yahya 14;5) geçtiğinden “Şüpheci Thomas” olarak da bilinmektedir. Adı Aramice “İkiz” anlamına gelmektedir.
Nasraniler olarak da bilinen Nasturiler (Nastorius’un mezhebi kurmasıyla sonraki adlarıdır),

İranda Sekiz Yıl adlı bu kitapta yazar Justin Perkins bu durumu kitabın 174. ve 175. sayfalarında söyle açıklıyor;
“...Urumiye El Kuş Dağı Nasturi Kilisesi Patriğinin yeğeni ve yardımcısı Piskopos Mar Elias (İlyas)ın Konuşmamız esnasında Mar Yuhanna, benim onu ve halkını “Nasturiler” adıyla çağırmama itiraz etti ve “Kaldeliler” olarak yanıtladı;
Nasturi inancı Roma isyanından sonra aldığımız addır. Buna rağmen Tebriz Urumuiye çevresi Katolik Hristiyanlarının çoğu hala Elkuş dağlarındaki, patrikliğimizi tanırlar...
...Ona, Kaldelilerin Katolik Nasturilerin adı olup olmadığını sordum. Öyle olduklarını ama, aralarından bir kaç dönmenin aldıkları adla bütün bir milletin adını değiştiremeyeceklerini ve onlara teslim mi olmalıyız diye ekledi. Nestorius aslında bizim hürmet ettiğimiz rahibimizdir ama bu yüzden “Kaldeliler” olarak anılmamıza son verecek bir baskı altında da değiliz. “
Papalık ve Katoliklerce kendilerine yapılan bu damgalamaya yapılan itiraz, milliyetlerine duydukları saygıdan, bağlılıktan geliyordu. Bu halk kendilerini Süryani pek azı da Nasrani olarak ifade ediyorlardı...”
Nasturi adı, Roma’nın 324’de Hristiyanlığı kabul etmesi ardından doğam tartışmalardan sonra Nasraniler olarak da bilinen eski Hristiyan bu halka Nestoriusun İstanbul’dan gelerek rahipleri olması ve küçük tanım farkıyla Katolik sayılmaları üzerine almışlardır. Gerçek Süryanilerin İsa’yı kılık değiştirmiş dişi şeytan Er Ruha saymaları yüzünden Roma dönemi boyunca inançları yasaklandığından Hristiyan sayılmamışlar, Nasturilerin arasında saklanmışlardır.

İncildeki “Nasıralı İsa” adına istanaden İsanın kasabası olan Nasıra’dan adlarını almış, Süryaniler, Sünni Şafi Müslümanlar gibi ibadet eden, Allah’a inanan Yahudilerdir. M.S65’te Yahudiler ile Romalıların Hristiyanlığı yasaklamaları, toplu kıyımlar gerçekleştirmeleri yüzünden Mezopotamya’ya göç etmişlerdir.
M.S.324’te Roma’nın Hristiyanlığı benimsemesiyle, Grek İncil’ine dayalı Katolik Roma’nın İsa’yı Allah, Meryem’in “tanrı anası (teotokos)” sayan teslis inancını dayatmasına rağmen, bunlar İsa’nın peygamber olduğunu savunmuşlardır. İksinin arasını bulan da Grek Katolik inancına muhalif olan Aziz Nestorious’un İstanbul’dan ayrılarak Suriye, Mezopotamya’ya gelerek, İsa’nın, “insan doğup sonradan tanrı sıfatına eriştiğini” açıklamasıyla Nasturiler soykırımdan kurtulmuşlardır. Peygamber Muhammet’in gördüğü rüyalarını Haticeden dinledikten sonra “Muhammet’in Musa’ya vahiy getiren Cebrail’i gördüğünü, peygamber olduğunu” ilan eden TEK KİŞİ de Mekke Nasturi Kilisesi baş keşişi olan amcası Varaka bin Nevfel’dir. Sünni,Şafi Müslümanlar ile Nasturilerin namazları, oruçları, kurban gibi ibadetleri birdir. Kur’anda anlatılan Tevrat ve İncil de Grek İncil’i değil Nasturi İncil’i ve Tevratıdır. . (Cinze d Rabba) da olabilir)
Bunlar İbrahim peygamberin Hacer anadan olma oğlu İsmail peygamber soyundan gelen Yahudilerdir ve bilinen Yahudiler bunları inkar ederler ve asla geçinemezler. Meşhur Barnabas İncil’ini yazan Aziz Barnabas ta İsmail soyu Yahudisidir.

Kur’an’da da Nasıralıların yani Nasranilerin övülmesi ilginç gelmesin;
Maide Suresi 5; 82. “Su tartısılmaz bir gerçektir ki, insanların iman edenlere en siddetli düsmanlık duyanlarını, Yahudilerle sirke batanlar bulursun.
Su da tartısılmaz bir gerçektir ki, insanların iman edenlere sevgide en yakın olanlarını "Biz Hıristiyanlarız (Nasıra’yız)" diyenler bulursun. Bu böyledir. Çünkü o Hıristiyanlar içinde derin arastırmalar yapan kesisler, kendini Allah'a adamıs rahipler vardır. Ve onlar, kibre
sapmazlar.” (Yaşar Nuri Meali)
Maide 82: Nâsın mü'minlere adavetçe en şiddetlisini her halde Yehudîlerle müşrikler bulacaksın, mü'minlere meveddetçe en yakınlarını da her halde «biz Nesârâyız» diyenler bulacaksın, sebebi: çünkü bunların içinde âlim keşişler ve târiki dünya rahibler vardır ve bunlar kibr etmezlerElmalılı Hamdi Yazır
(Elmalılı Hamdi Yazır)
Elmalı Hamdi Yazır Kur’an tefsirinde Nasranileri öven kısmını şöyle açıklıyor;
“...Ve yine kasem (yemin) olsun ki bütün bu insanların müminlere sevgice en yakınını "biz nesaray (hıristiyanlar)ız" diyenleri bulacaksın.
Gerçi bunlar da genelde mümin değildir. Ve müminlere düşmanlık bunlarda da vardır. Fakat cins cinse mukayese edildiği zaman öbürlerinin düşmanlıkta şiddeti çok, bunların da müminleri sevebilmek kabiliyeti fazladır. Y a ni onların sevme ihtimalleri büsbütün yok değil, fakat bunların sevmesi daha çok düşünülebilir ve daha çok yakın ihtimaldir. Bunlarda iman kabiliyeti, iman ehli sevgisi diğerlerinden fazla bulunur. Bunların daha yakın bulunması şu sebepledir ki, bunlardan kıssisler*, yani ilim ve ibadetle meşgul olan keşişler, ve rahipler, yani ahiret korkusuyla manastırlarda nefislerini ezen, ibadetle meşgul olan dünyayı terketmişler vardır. Bir de bunlar kibirli değildirler. Mütevazi (alçak gönüllü) ve cana yakındırlar. Bu iki sebeple müminleri sevebilmeleri daha çok düşünülebilir. Ve buna göre kulaklarına söz girme ve anladıkları zaman hakkı kabul etme ihtimalleri fazladır....”
*KISSÎS: Gece bir şeyi taleb etme ve inceleme mânâsına "kasse"den mübâlağa siğası (kipi)dır. İlim ve dini incelemeleri itibarıyla hıristiyan reislerinden olan bilginlere ve ibadetle meşgul olanlara da "kass" ve "kıssis" denilmiştir. İbnü Zeyd'in açıklamasına göre "kıssis", rahiplerin başı demektir. İbnü Atiyye, aslı Arapça olmayıp Arapçalaşmış olduğunu; Kutrub da, aslı Rumca olup bilgin demek olduğunu söylemişlerdir ki, "Kamus" mütercimi de "keşiş olacaktır" diyor...

Kur’an’a bile girmiş olan “Nasrani/Nasıralı İsmail soyu Hristiyanların çilekeşliklerinin övülmesine baktığımızda , İbni İshak’ın “Siretül Resulüllah” adlı Siyer’inde Büşra şehri manastırında Arabistan Episkoposu Nasturi Rahip Bahira’ya “Ben kabilemin dininden değilim” yani Mecusi İran dininden değilim diyen Muhammet’in Hristiyan sevgisi, peygamberliğini amcaoğlu Varaka’nın bildirmesi, Salmanı Rüştü gübü Mecusilikten Nasturiliğe geçmiş nice rahiplerin çevresinde bulunmasına baktığımızda, İslam’ın Nasturilik mezhebinin Hicaz Arap uyarlamasının da adı olduğuna, biraz Vatikan ve Roma baskısıyla Katoliklik içerdiğinden şüphe yoktur. Kısaca İslam, Hicaz Arapları için, “Sabi-Yıldız dinlerine uygun olarak” düzenlenmiş Hristiyanlığın adıdır. Sabiliğin şeytana ibadet eden Sin Mezhebinden çıktıkları için de Vatikan Nasturilere ve Müslümanlara “Şatanist” demektedir. Her ne kadar İslam’da her şey “şeytandan Allah’a sığınmayı” ifade eden “euzubesmele” ile başlasa da, dinin mitolojisi şeytan ibadeti olunca gerisini kimse dinlememektedir. Alaeddin Yavuz)
Nasturiler “Tanrı” anlamında “Alâha” derler. S.12
Eski Süryanice dilinin içine giren Farsça, Kürtçe,Türkçe ve Grekçe kelimelerle Grek dilinden bozulmuş hali olan bir dil kullanmaktadırlar. Ancak eski Süryanice ve Grek dillerine ait kelimelere de hürmet göstermektedirler.
Nasturi İncilinin (Tevrat) adı “Peschito (Pişito)” dur ve “arı, kolay, edebi” anlamlarına gelir. S.14 Dipnot
Yeni Ahit olan bilinen İncil’in adı ise “Kahedetta” bilinen İncil’den daha fazla sayıda bilgiler içermektedir. Paul (Pavlus)a Vahiyler gibi (Gileeanee d Paulus) bölümleri, insanlarca fısıldanamayacak, üçüncü cennette geçerli sözleri içeren ayetler vardır. Bundan başka aşğaıda adları geçen;
1-İki hafta boyunca her gün okunacak olan-K’dem, ve Karay, Duata;
2-Şabbat bayramı dışında her gün okunacak olan “Keskuul”
3-Tanrının günleri ve bayramlarında okunacak olan-“Hudra”
4-Paskalya dışındaki bayramlar için okunacak olan –“Cizza”
5-Amme hizmetleri olan vaftiz, takdis, papazlığa terfilerde –“Taksa”
6-Kiliselerde düzenlenen bazı bayramlarda Aziz Efsaneleri olan-“Werda”
7-Evlilik törenlerinde “Barukta”
8-Cenaze hizmetlerinde “Oneeda”,
Ayrıca, M.S.777’de Romada bir kazıda çıktığına inanılan, cennetten indirilmiş, tanrının parmağının buz tabağı içinde bulunduğuna dair Roma efsnaeleri ile, abartılı şekilde sıraya dizilmiş mucizeleri analatan efsaneler, itaatsizleri korkunç sonla tehdit eden kehanetleri barındıran  Şabbatname  veya “Agarta d’Koşeba” adlı ezbere okunan ilahi kitapları vardır. Şabbat (Cumartesi) günleri kiliselerde rahiplerce ezbere okunurlar.

Bunlardan başka kutsal kitapları arasında;
Sünhadolar,
Abhahata- Babalar
Teşhayata-Gelenekler
Sadee- Şehitler
Nuuharee- Yorumlar gibi çok ilgi çekici eski kitapları yanında da;
Akuldaree,Şaper Duubhare adlı ahlak kitapları,
Peelasooopa-Felsefe,
Lexicon-Sözlük ve de
Grammatika-Kelime bilgisi-Gramer kitapları bulunmaktadır.
Kowsee adlı kyölerinde bulunan bir İlk Ahit-Tevrat kitabının bin beş yüz yıllık olduğu söylenmektedir. Kitaplarını özel bir zarfın içine kaylayarak koyarlar, ellerine alarak öperek hürmet ederler.
S.24 “Zamanların işareti doğu dünyasında güçlü siyasal devrimlerin yakalaşmasıyla hızlanacaklardır. Muhammed’in güçleri ufacık paraçalara ayrılacaklardır. Hristiyan milletler, sahte peygamberin takipçilerini yakında yöneteceklerdir. Türkiye ve İran kendi ağırlıklarından sendeleyip düşeceklerdir ve Avrupa hükumetlerince de ayağa kaldırılamayacaklardır.
 Evrensel felaket, Muhammedilerin hakimiyetleriyle son bulmayacaktır, bu ertelenecektir.
Kılıçla,propaganda ile gelen sahte peygamberin dini, kılıçları ellerinden alınınca devrilip gidecektir..... Bunlar olduktan sonra İsa nın krallığı yeryüzünde kurulacaktır. Yani Siyon gerçekleşecektir.

Sayfa iki yüz yirmiüç
....Nasturi rahibimiz, baş rahip, ve vaiz Haziranın ortalarında, Tebrizde çıkan veba salgını yüzünden evlerine gittiler. Urumiyeden yakında ayrılma ihtimali içinde Tebrize dönmelerinin uygun olacağını düşünmemiştim. Bizi terk etmelerinden sonra dikkatimi Türkçe öğrenmeye vermiştim. Azerbaycan Türkçesi, yazılı bir dil değildir ve öğrenme olanakları sağlamak da sınırlıdır. Bu dilden, Türkçe-İngilizce on bin kelimelik bir sözlüğü Alman misyonerlerin hazırladıkları küçük dil bilgisi sözlüklerinden yararlanarak düzenledim. Bunlar, mükemmel olmasalar da görevimiz esnasında zaman zaman gerektiğinde yardımcı olmaktadırlar.
Burada konuşulan yaygın Türkçe, farsça ve Arapça ile zenginleştirilmiş, parlatılmış Osmanlı Türkçesinden farklıdır ve bölgenin şartlarına göre halkın biçimlendirdiği karakterleri içerir.

....Türk dili, fazlasıyla doğal olup, dilde hakimiyete, komutaya dayanır. Eski Sakson dilimizden çok daha görkemli olan, kendine özel ses bükülmeleri, düşmeleriyle kendi anahtarı altında yuvarlanır gider.
Bu Hristiyan ikonasında Adem ve Hava'nın kovulma işlemi
temsil edilmiştir.
Efsenede geçtiği gibi, “Yılan, Havva yı baştan çıkartmayı arzu etti” ifadesi, yaygın konuşulan üç doğu dilinden biri olan tartışma ve ikna edici özelliğe sahip Arapçadan yapılmıştı. Havva, kibar konuşmayı, aşkı ve cinsel tahriki işaret eden Fars dilinde Adem ile konuşmuştu.

Melek Cebrail, onları cennetten kovmakla görevlendirildi ve, Arapça, Farsça ve homurdanarak boşuna zaman kaybettiğini gördü ve gök gürültüsünü andıran ve tehdidin dili olan Türkçe yapılan bir uyarıyla kovma işlemi gerçekleşti.
Sonunda Cebrail konuşmaya başladı, korku yüreklerini kapladı, aceleyle kaldıkları mutluluk mekanını terk ettiler.”

Bu karakteristik özelliğini hala barındıran Türkçe, İstanbul ve Küçük Asyada hakim bir dildir. Fakat uzak doğuda iöne çıkan büyüklerini, Muhammedi Türkçe olarak işaret edenlerin dillerinde,alçalan, yükselen, dileyen ses tonlarıyla büklebilen ve galibiyeti ifade eden, konuşanlarının hürmet ettiği bir dildir.
Kuzey İranda bütün sosyal sınıflar arasında konuşulan tek dil Türkçedir ve bölgeye gelen misyonerlerin ilk dikkatlerini çeken şey budur....”
Yukarıdaki çevirinin sayfa resmi

Oruçla ilgili soru Matta 2:15-“”İsa şöyle karşılık verdi; <Güvey hala aralarındayken, davetliler yas tutar mı hiç? Ama güveyin aralarından alınacağı günler gelecek, onlar işte o zaman oruç tutacaklar>

Bu ayete göre, İsa, öğrencilerinin kocası, öğrencileri de onun gelinleridir. Başka açıklaması yoktur bunun.
İsa’ya göre kadın kirlidir, ondan doğan cennete gidemeyecektir;
Thomas İncil’i;
15.Bölüm;
(15) Jesus says:
"When you see one who was not born of woman,
fall on your face (and) worship him. That one is your Father."
Kadından doğmayan birini gördüğünüzde, yüzünüzü ona çevrin ve ona ibadet ediniz. O sizin babanızdır.

İsa, yeryüzüne fitne fesat getiren bir şeytandır;
Thomas İncili;
(16) Jesus says:
(1) "Perhaps people think that I have come to cast peace upon the earth.

(2) But they do not know that I have come to cast dissension upon the earth: fire, sword, war.
(3) For there will be five in one house: there will be three against two and two against three, father against son and son against father.
(4) And they will stand as solitary ones.”

16-İsa Diyor ki;
1-Belki insanlar benim yeryüzüne barış getireceğimi sanıyorlar.
2-Ama bilmiyorlar ki, ben yeryüzünde geçimsizliği yaymak için geldim;Ateş, kılıç, savaş.
3-Bunun için beş kişilik bir evde; üçü ikisine, ilisi de üçüne karşı, baba oğula, oğul babaya karşı olacaktır.
4-Ve tek başına yalnız biri gibi duracaklardır.

İsa,Hin Jainisminin (Can dinini) Digambara-Çıplaklık mezhebini öğretir. Eşcinselliği salık verir;
Thomas İncili 37;
(37)
(1) His disciples said: "When will you appear to us, and when will we see you?"
(2) Jesus said: "When you undress without being ashamed and take your clothes
(and) put them under your feet like little children (and) trample on them,
(3) then [you] will see the son of the Living One, and you will not be afraid."
Thomas İncili 37;
1-Öğrencileri dediler; Bize ne zaman görüneceksin? Seni ne zaman göreceğiz?
2-İsa dedi;”Utanmaksızın bütün elbiseleriniz çıkardığınız, ayaklarınızın altında çocuklar gibi tepinerek çiğnediğinizde;
3-Sonra, “Yaşayan Bir*”in oğlunu göreceksiniz ve korkmayacaksınız. *(Hay-Melki d Nura)

Thomas İncil’ine göre Kadın Cennete Giremeyecektir.Girebilmesi için kendini erkek yaması gerekecektir.;
(114)
(1) Simon Peter said to them: "Let Mary go away from us, for women are not worthy of life."
(2) Jesus said: "Look, I will draw her in so as to make her male,
so that she too may become a living male spirit, similar to you."
(3) (But I say to you): "Every woman who makes herself male will enter the kingdom of heaven."
Thomas İncili 114
1-Simon Peter onlara dedi; “Meryem’e izin verelim, kadınlar yaşam için değerli olmadığından” aramızdan çıksın”
2-İsa dedi; “Bak, onu erkek olarak yeniden yaratacağım ve sinin gibi bir yaşayan erkek ruhu olacak, senin benzerliğinde.
3-Ama sana diyorum ki; “Kendini erkek yapan her kadın, cennetin krallığına girecektir.
Ayetler, Mısır Nag Hammadi Kütüphanesinin internet sitesinde bulunan Thomas İncil’i kayıtlarından alınmıştır.

Sayfa 132 dip notunda Türkçe konuşulan yerler ile İran ve Osmanlı Türkçesi tanımı yapılır; “Türkçe, Gürcistan, Kuzey İran ve Hazar Gölü/Denizi çevresinde İstanbul Türkçesinden farklı olarak tam bir Tatarca ile birlikte konuşulan bir dildir. Bu dil, “arı, daha arı” bir Türkçedir. İstabnul’da konuşulan ise daha çok Arapça, Farsça kelimeler, deyimler ile özelliği bozulmuş bir dildir. Gürcistan ve İran’da Captain (Yüzbaşı-Kaptan) askeri bir rütbedir.”
Ünite I
Nasturi Hristiyanların Genel Görünümleri.

İlgi, bir halk veya milletin büyük orantısız sayıda bekleyip durmasınadır. Yunanistanın küçük devletleri, soyunu medenileştiren erken öğretmenleriyle tarihin sayfalarında rakipsiz olarak beklemektedir.

Piedmont’un dar vadilerine hapsedilmiş Waldenciler,* Avrupa karanlığının uzun gecelerinin ölümünün altına bir torpido gibi konulmuş beklerken, kutsal dinimizin hayatiyeti bakımından değeri tahmin edilemeyen bir hazineydiler.

*(Valdenciler;İng.Waldenses;İta-Valdesi;Fra-Vaudous-1170-1176’da Fransa’da rahip olmadığı halde Ortodoks Hristiyanlığına ait dini vaazlar veren, bu yüzden kilise yetkililerince yargılanan Peter Valdo adlı şahsın takipçileri olan Hristiyanlar. Günümüz İsviçre Protestanları, Çek Cumh. Moravianlar* onların kalıntılarıdır.

(Moravyanlar; Çek Cumh.ki Moravian adlı kasabada kurulan Bohemyalılara ait Unitas fratrum-Kardeşlerin Birliği mezhebi. Sembolleri, “Agnus Dei=Tanrının Kuzusu” adını verdikleri, sağ ayağıyla tepesinde haç bulunan kırmızı beyaz renkli haçtan ibaret bir beyrak taşıyan, üç ayağı üstünde duran bir kuzudur. Kuzudur”.)

Bir kaç bin Moravyan, gıbta etmeye değer gayretlerinin sonucu enerjileriyle elde ettikleri zafer ile kurdukları kiliseleriyle Hristiyanlığın zaferinde büyük emekleri olmuştur.
Ve küçücük Britanya adası, Hristiytanlığın ruhu, bilimin ışığıyla aydınlanmış, kendisinden çok çok büyük Çin’i ve bütün dünyanın bir çok yerini ele geçirmiş, buralara yerleştirdiği sayısız insanlarıyla dünyanın kaderini elinde tutmaktadır.

Bu kitaba özel belirsiz halkların sahip oldukları alçak gönüllü ilkelerden bahsedeceğim.
Nasturi Hristiyanları azdırlar ama Hristiyan dünyasında ve kiliselerinde büyük ölçüde hürmet edilmektedirler. Hristiyanlığın en eski mezhebidirler. İyi günlerinde Filistin’den Çin’e kadar geniş bir coğrafyaya İncil’i kendileri taşıdılar. Tarihleri olaylarla doludur.

Bazen güçlü Cengiz Han’ın hoşgörüsü altında yükseklerie çıktılar, bazen de kanlı Timurlenk’in çarpmasıyla da kırıldılar, kırıntılarına kadar girilemeyen dağlara süpürüldüler. (İran yanında savaşan Yahudiler ve onların kolu olan ilk Hristiyanlar olan Nasturiler ile Süryaniler bu dağlara ve Kuzey Afrika çöllerine Timurlenk tarfından değil M.S. 70’lerde Romalılar tarafından sürülmüşlerdir. Timurun bunları sürmesi Türk birliğini bozmalarından, olabilir. Gene de dağlara süren o değildir.İlle de Türk düşmanlığı yapacak bu İzmir kökenli Amerikalı Justin Perkins. A.Yavuz)
Zenginlikte ve yoklukta, bin yılın üstünde olan tarihlerinde bazen kendilerini inkar ederek, havariler çağından bu yana sebatla çalışarak, kendilerini çeşitlendirerek gayretle  Hristiyanlığın yayılmasında sıklıkla kahramanca şehadete erişerek hizmet ettikleri kayıtlarda geçmektedir.
Nasturilerin kanbağları yani soyları, doğu milletlerinin çoğu gibi sisle kaplı, belirsizdir, gizlidir. Genel ve  evrensel, aralarındaki gelenekleri, atalarının Yahudiler olduklarını iddia etmektedir. Bu soya ait olduklarının bir delili de kendi dilleri ile Yahudiler arasındaki benzerliklerdir. Hatta, resim ve imajlardan ibaret tasvirlerden iğrenmeleri de Yahudi olduklarına dair ileri sürülen delillerdendir. “Bütün öteki Doğu Hristiyanları kafir atalarından geldiklerini” söylerken puta taparlıklarını kuvvetli tutmaktadırlar, süslemesiz, düz duvarları olan kiliselerimiz bizim farklı atalardan geldiğimize işaret eder.
Meraklı bir araştırmacı, daha az veya daha fazla delil öne sürerek, onların atalarının Yahudi olduklarını iddia edebilir. Tevrat, Tarihler; 5;26 ve Krallar 15;5’den 15;29’a geçen ayetlerde Nasturilerin yaşadıkları yerlerdeki İsraillilerin Asurlarca işgal edilip, uzaklara götürülüp esir alınmışlardan olmaları zannı hiç de mantıksız görülemez. Bu halkın Yahudi olduklarına dair yazılı kaynaklarda kesin bir kayıt bulmak çok zordur; onların kayıp on İsrail kabilesinden olduklarını veya başka milletlerden olduklarını, başka miletlerle karışmamış Yahudiler olduklarını öne sürmek, kanıtlamak hala çok zordur.
Yukarıdaki paragraf, Nasturilerin Yahudilerin kayıp on kabilesinden biri olduklarını kanıtlamak için emek etmiş, benim kıymetli çalışanım Dr. Asahel Grant tarafından  yazıldı ve yayınlandı. Onun teorisi, Dr. Robinson tarafından gözden geçirildi ve Nasturilerin hatırlanması zor milli ve doğu geleneklerinden günümüzde uyguladıkları geleneklere kadar çağdaş Nasturilerin Yahudiler olduklarına dair çok sayıda delil bulunduğu gerekçesiyle ret etti.
Teorisi her nasılsa, girilmesi zor Kürdistan dağlarına yolculuk eden bir maceracı gencin, batılı seyyahların, misyonerlerin kaldıkları Nasturi Patrikhanesinde ikamet etmesi, Dr. Grantın daraltılmış bir makalesinde derin ilgisini çekti.
Hristiyanlığı konuşmalarında Nasturiler, Adai (Aday-Thaddeus) ve Mari ile arkadaşlık ettiği söylenilen yetmiş sayısından olan 12 havariden Thomas’a atıf yaparlar. Çok sayıda Hristiyan rahip bizi, Thomas’ın doğuya doğru Hindistan’a kadar seyahat ettiğine, yolculuğunda aradaki ülkelerde Hristiyanlığı vaazlarıyla yaydığına, Nasturilerin de bunlardan olabileceklerine dair bilgilendirdiler.
Bu düşünce bir geçekle onaylanmıştır ki, o da tanrıya şükran günü ayinlerinde onun diğer doğu milletlerine de olan hizmetlerini, eski kilise ustalarınca bestelenmiş ilahilerinde Thomas’ı da anmaktadırlar. Buna ilave bir onaylama dabu günde Nasturiler kiliselerinde özellikle “Aziz Tomas” der gibi “havari Mar Tomas” diyerek adını onurlandırmaya düşkündürler.
Bir Hristiyan mezhebi olarak Nasturilerin kökeni, gerçek kilise tarihidir.
Mezhep, Suriyede doğan ve eğitimini, piskoposun bir alt kademesi olan “Kilise Yönetim Kurulu Üyeliği” (Presbyter) olarak Antakya kilisesinde yükselinceye kadar alan, İstanbul’da (M.S.428) piskopos olan Nestoriousun adından adını alır.
İskenderiye piskoposu Cyrilin öğretisinin tersine olan İsa veMeryem hakkındaki görüşleri nedeniyle çağdaşlarının kıskançlıklarını ve düşmanlıklarını üstüne çekmiş, sözleri abartı, uydurma, zan olarak yorumlanmış ve M.S.431’de Üçüncü Efes Konsülünde afaroz edilmiştir.
İlk önce Arabistan (Petraya Sabilerin kutsal şehri) gitmesi bir süreliğine yasaklandı ve Libya vahalarından birine götürüldü, sonucunda yukarı Mısır’da İskenderiye’de öldü.
August Konsülünün afaroz kararlarından birisi de Bakire Meryemin “teotokos=Tanrı anası” olan adını ret etmesiydi. Protestan Hristiyanlarının söylemekten kaçındıkları suçlama ile suçlu bulundu.
Hakkındaki afaroz için yapılan öteki suçlama da “İsa’nın iki kişi,iki tabiatlı olması konusuydu  o da direnişle ret edildi......

Şimdilik bu kadarlık çeviri yeter.

Alaeddin Yavuz
keykubat /
adilyargic/
adilyargicc






Hiç yorum yok: