10 Haziran 2017 Cumartesi

MİTOLOJİDEN İSLAMA ZEYTİN VE KUTSİYETİ

Bu yazımı, daha önce zeytin hakkında yazdığım yazılarımdan derleme oluşturdum.
Dünya zeytin üretiminin günümüzde en yaygın olduğu bölge Ak Deniz havzasıdır. En yoğun olduğu ülkeler ise, Fas, İspanya, Portekiz, Tunus, İtalya, Yunanistan ve Türkiye’dir.

Dünya zeytin üretiminin günümüzde en yaygın olduğu bölge Ak Deniz havzasıdır. En yoğun olduğu ülkeler ise, Fas, İspanya, Portekiz, Tunus, İtalya, Yunanistan ve Türkiye’dir.

Bütün dünyada yaklaşık olarak 800 milyon zeytin ağacı bulunmaktadır ve zeytin tarımının %95’i Ak Deniz havzasında yapılmaktadır. Dünya zeytin yağı üretiminin %98’i Ak deniz havzası ülkelerince yapılmaktadır.

Bu nedenle, Avrupa Birliği ülkeleri, dünyanın en büyük zeytin ve zeytin yağı üreticileri olmalarının yanında, en çok zeytin ve zeytin ürünleri tüketen ülkeler olarak da bilinmektedir. Zeytin ve ürünlerinin tüketiminin %71’i A.B. ülkelerince yapılmaktadır.

A.B ülkelerinin en çok zeytin üreten ülkelerinin başında İspanya, Portekiz, İtalya ve Yunanistan gelmektedir.

Zeytin tüketiminin kuzey ülkelerinde de artması sayesinde bu ülkelerin zeytin tarımına uygun yerlerinde zeytin yetiştirilmesine başlanılmıştır.

Bunların dışında, A.B ülkeleri dışında bulunan Türkiye, Tunus, Suriye gibi Ak Deniz havzası ülkelerinden başka, Avustralya, Latin Amerika, ABD’nin güneyindeki bazı eyaletleriyle Japonya ve Himalayaların zeytin tarımına uygun bölgelerinde zeytin üretimi yapılmaktadır.

Zeytin, ağacı, anı sıcaklık değişikliklerinden çabul etkilenen, narin bir bitkidir ve birden sıfırın altına düşen sıcaklıklarda, çok sayıda zeytin ağacının yarılarak telef olduğuna gençliğimde defalarca tanık oldum.

Bu yüzden, ısısı pek değişmeyen, kuytu, sert rüzgarlara  kapalı, ılıman vadilerde, ovalarda, denize 700km kadar mesafelerde yetiştiği tespit edilmiştir.

ZEYTİNİN MİTOLOJİSİ

Zeytin ağacının eski Yunanistan’da Girit adası Minoan medeniyetinde en eski M.Ö.2000-1500’lerde kullanıldığını kanıtlayan arkeolojik buluntulara rastlanılmıştır.

Doğu Akdeniz de (Ürdün, Filistin) ise günümüzden 7000 yıl önce zeytin tarımı yapıldığı arkeolojik kazılarda ele geçen buluntularla kanıtlanmıştır.

M.Ö. 330’larda, Pers imparatorluğunu yıkıp, onun toprakları üzerinde büyük Grek/Yunan imparatorluğunu kuran Büyük İskender’in ölümüyle, o zamanın geleneklerine göre, İskender’in komutanları arasında beşe bölünen topraklardan olan Mısır’da günümüz Manisa’nın Akhisar ilçesinden olan Ptolome, Selevkus krallığının en uzun yaşayacak olan krallığını kurmuştu.

Mısır tarihi, kültürü ve tanrılarından çok etkilenen Ptolome, Mısır’ın derlenmemiş tarihi kaynaklarını derletip toplatmayı düşündü.

Bu iş için seçtiği Mısırlı tarihçi Maneto, bütün Mısır tarihini Aegyptiaca (İciptiyaka okunur) adlı eserinde topladı.

Bu eserinde de Yahudilerin kutsal peygamberi ve esaretten kurtarıcısı olan Musa’ya karşılık gelen bir kahraman da vardı.

Osarseph (Osarsef) veya Osarsiph (Osarsif) Mısır’ın peygamber Musa’ya karşılık gelen efsanevi bir şahıstır. Hikâyesi Ptolomeo (Eflatun) döneminde yaşamış olan Mısırlı tarihçi Maneto’nun yazdığı Aegyptiaca (Eciptiyaka-Mısır’ın Tarihi) adlı eserde yer almıştır. Ancak eser kaybolduysa da Yahudi tarihçi Filavius Josephus (M.S.I.yy.) ondan yoğun alıntılar yapmıştır.

Tarihçi Maneto, bu kitabında, Mısır’da firavun olacak Heliopolis rahibi Osarsifin de dahil olduğu, hanedan üyelerinin de olduğu yaygın bir cüzzam salgını olduğunu, bu hastalığa yakalananların da Nil nehri havzasında bulunan Avaris denilen taş ocağına sürülerek toplumdan uzaklaştırıldıklarını, bunun geleneksel bir tedbir olduğunu yazar.

Taşa ocağına sürülen hanedan üyelerinden Osarsif, içine düştüğü durumu hazmedemez ve taş ocağında isyanı başlatır, katılanlarla iktidarı ele geçirirler ve 15 yıl Mısır’ı yönetirler. II.Ramses döneminde, Nubiya dağlarına kaçan eski hanedan, Osarsif’i devirerek iktidarı geri alır ve asileri, Sina yarımadasına sürer. Hastalığı ilerlemiş olanları, kurşun tabutlara koyarak Ak Deniz’e, Kızıl Denize, Nil nehrine atarlar.

Yaşayacak durumda olanları da Kızıl Deniz’in bataklık kıyılarından yürüterek boğulup ölmelerini sağlarlar. Rahip Osarsif de isyanın başı cüzzamlı aristokrat olarak, bu Sina bataklığından geçerek Sina dağına ulaştığında adını “Musa (Muşi-Sudan geçen, Suyla gelen)” olarak değiştirir.

Kırk yıl kadar arınma dönemini geçirdikten sonra, Filistin-Ürdün vadisine yerleşmelerine izin verilir ve sağlıklı olanları bölgeye yerleşirler ve kendilerinden önce bölgeye yerleşmiş olan önceki sürgünler olan Ürdün, Filistin yani Kenan Sabileriyle birleşirler.

O çağların dinlerine göre, göklerden gelip dünyamıza yerleşmiş olan Nefilim, Anunnaki olarka adları geçen devler ve cüceler kavmi, Nil, Dicle-Fırat, İndus ve Ganj nehirlerinin suladığı bereketli topraklara yerleşmişlerdi.

Bunlar şifacıydılar. Hastalananlar, doğum yapacak kadınlar ve her türlü rahatsızlığı olanlar, tapınaklara götürülür bırakılırlardı.

Hasta iyileşirse, “tanrının şefaatine kavuştuğundan hürmet edilirdi, iyileşmeyenler de şeytanın, yani, bu göksel kavmin de kurallarına uymayıp, çöllere, ormanlara, dağlara sürülmüş, yoldan çıkmış şeytanların” hizmetrinde çalışmak üzere buralara sürülürlerdi.

Arap yarımadası, Avrupa, kuzey Anadolu ve yukarısı topraklar, Orta Asya Taklamakan çölünün doğusu, yani Katay (Çinlilerin) halklarının yaşadığı bölgeler, okyanus adaları hep sürgün yerleriydi.

Tarihleri Yahudilerden 2000 yıl gerilere uzanan, kitaplarının 5.500 yıllık olduğu kabul gören Sabiler de Yahudiler gibi Mısır’dan buralara sürüldüklerinde, Ürdün nehri kıyısındaki zeytin ağaçlarının meyvalarından ürettikleri zeytin yağını, nehirde yıkandıktan sonra, vücutlarını ovmakta kullanırlardı. Acılarını hafiflettiği için de bu ağaca kutsallık atfetmişlerdi.

Sabilerin kutsal kitabı Cin Ze di Rabba (Öğretmen/Rab Ze Cini) adlı kitabın Hristiyanlığa uyarlanmış halinde, Allah Işık Kralı Nur’dur. Hibil Ziva yani Mesih İsa peygamberi yarattığında, onun başına “sağ eliyle” nurdan bir hale koyar, sonra bu halenin temsili olarak yeşil sarık bağlanmasını emreder. Bu Nur’un remzi olarak da zeytin ağacı ve defne ağacı dallarından bir çelengin başa takılmasıyla Allah’ın verdiği bu Nur/Işık halesinin temsil edildiği görülür.

Zeytin ve defne dallarından yapılan çelengin başa giyilmesi, ilahi nura kavuşmak olarak bu dinde algılanmış, diğer komşu kavimlerin dinlerine de geçmiştir.

Günümüz Yunanistan’ı da, o çağlarda Anadolu ve Ege’de aktif volkanların çokluğu yüzünden cehennemin ağzı kabul edilirdi. Yani Grekler de Sabiler, Yahudiler gibi kovulmuş, lanetli kavimlerdi.

Bu gün Yunan Ortodoks Hristiyanlığı da Sabiler gibi “okunmuş zeytin yağıyla ovmak suretiyle” vaftiz ayinlerini yapmaktadırlar.

Zeytin, hem Tevrat’ta hem İncil’de hem de ikisinin de devamı olan Kur’anda övülen, kutsiyet atfedilmiş bir ağaç ve meyvesinin adıdır.

Kur’an Tin Suresi 95:1-3 ayetlerinde “Selam olsun tine (İncire) ve zeytune (zeytine) diye başlar. Göklerde bulunan Allah’ın yıldızının ışığını zeytinden alan ve göğe kandillik eden bir yıldız olduğundan bahseder.

Nur Suresi 24:35-“35. Allah, göklerin ve yerin Nur’udur. Onun nurunun örneği, içinde çerağ bulunan bir kandile benzer. Kandil, bir sırça içerisindedir. Sırça, inciden bir yıldız gibidir ki, doğuya da batıya da nispeti olmayan bereketli bir zeytin ağacından yakılır. Bu ağacın yağı, neredeyse ateş dokunmasa bile ışık saçar. Nur üzerine nurdur o. Allah, dilediğini kendi nuruna kılavuzlar. Allah, insanlara örnekler verir. Allah herşeyi bilmektedir.”

Ayrıca Nahl 16:11,Enam 6:99-141. ayetlerde zeytin ağacı ve meyvesinin kutsallığı işlenmiştir.

Peygamber Hz. Muhammed’in adında da var olan “Ahmed” adının Arami dilinde “kutsal zeytin yağıyla ovularak kutsanmak, ilahilerle övülmek “anlamına geldiği, Sabiler hakkında araştırma yapan İngiliz dil bilimci E.Stefana Drower’un,  E.Lepinsky'nin “Sabiler” hakkında yazdıkları çalışmalarda geçmektedir.

Sabilerin şeytan ibadetine dayalı dinleri, Tevrat’a, ondan doğan İncil ve Kur’an’a da kaynak olduğunu, İsa peygamberin, havarilerinin ve Hristiyan azizlerin başlarında çember veya dolunay şeklinde temsil edilmeleri, spor karşılaşmalarında sporculara zeytinden çelenk giydirilmesi olarak görmekteyiz.

Eski Yunan kaynaklarında, zeytin ağacı, taşlık arazide bile yetişip, uzun yaşamasından dolayı “güç”, meyvesinin şifası nedeniyle de “barış” sembolü olarak geçmektedir.

Grek mitine (dinine) göre, deniz tanrısı Poseidon ile akıl ve zeka tanrıçası Asena, insanlara yararlı bir hediye vermek için yarışa girerler.

Baş tanrı Zeus, bu yarışmayı düzenler ve tanrıları insanlara yararlı bir hediye vermeye teşvik eder.

Poseidon, denize yakın, kurak bir arazide bir çeşme yaratır ancak bu sudan tuzlu su akınca onun hediyesi makbul olmaz.

Akıl ve zeka tanrıçası Asena ise, Akroplolis’in (Yükseklerde olan şehir) kayalarına mızrağını fırlatır ve oradan bir zeytin ağacı biter ve hızla büyür, meyve verir.

Tanrılar, Asena’nın hediyesini, Poseidon’un tuzlu su akıtan çeşmesinden çok daha faydalı bulurlar. Zeytinin odunundan ısı, taşları toprağa dönüştürmesinden bereket, meyvelerinden yiyecek, ilaç, güzellik ürünleri üretilmesi yüzünden de “barışın timsali” olarak kabul edilmesini isterler.

Böylece, zeytinin yetiştiği bu şehre de “Zeytin Ağacı Şehri” adı verilir, Asena da şehrin sahibi ilan edilir.

Dini ayinlerde, ovmak suretiyle vaftiz, kutsal yemeklerin hazırlanmasına besin malzemesi olarak kullanılmasının yanında ilaç, kozmetik, ısı, kandillerde ışık kaynağı olarak kullanılması da ona kutsiyet vermiştir.

Zeytin ağacının “ölümsüzlük” verdiği inancı gerekçesiyle de zeytin kesimi yasaklanır ve kim bir zeytin ağacı keserse, sürgüne gönderilme cezası verilmeye başlanılır.

PAPA XVI.BENEDİCTUS ve SİYONİZM'İN ZAFERİ

Amerika’da 9/11 adı ile bilinen ve bizde de 11.Eylül 2001 New York İkiz Kulelerinin düzenlenen bir komplo operasyonla yıkılması ve ABD başkanı G.W.BUSH’un ağzından intikam alacağız hesabı ile yaptığı konuşmasında “”CRUSADE” yani “Haçlı Seferi” demişti.

Onun bu sözünün ardından geçen kısa süre içinde ,önce Afganistan ve Irak İşgal edilmiş,Saddam Hüseyin’in kellesi yerlerde yuvarlanmış,K.Kore,İran,Irak ve Suriye “Şer Odakları” ilan edilmiş,2009’da giderken de neredeyse Gürcü-Rus Savaşına bizi de bulaştırmak üzereyken,ordunun baskılarının da etkisi ile hükümet,lanetlenme pahasına bu işten ülkemizi kurtarmıştı.

Şimdi,ABD’nin manyak,kokainman Başkanı G.W.Bush’un bazı anılarını yad edelim.

ABD Başkanı Haziran 2003’te yani Irak’ın işgalinden dört ay sonra Mısır’ın Şarm el-Şeyh beldesinde Filistin heyetiyle bir araya gelmiş, burada Irak savaşı konusunda çok ilginç açıklamalar yapmıştı:

”Tanrı bana George, git Afganistan’daki teröristlerle savaş dedi, gittim savaştım. George, git, Irak’taki despotluğu bitir dedi, bitirdim. Şimdi bana Tanrı’nın Git, Filistinlilerin devlet kurmasını sağla, İsraillileri güvenliğe kavuştur, Ortadoğu’ya barış getir dediğini hissediyorum. Tanrı’nın izniyle bunları da yapacağım..

Fransa eski cumhurbaşkanı Jacques Chirac ve ABD Başkanı George Bush, Irak Savaşı’ndan birkaç hafta önce bir araya geldi. Bu toplantıda Bush, Fransa liderini savaşa girmeye ikna etmek için: ”Ortadoğu’da Yecüc ve Mecüc harekete geçti. İncil’in öngördükleri yaşanmaya başladı. Bana yardım etmelisin” dedi.

Şimdi de şu Tevrat ayetlerini dikkatlice okuyalım.I.Dünya savaşı sonrası dünya siyasi haritası bu ayetlere göre yapılandırıldı iddiasındayım;

VAHİY 14—20 Tanrı öfkesinin bağbozumu.;


14-Sonra baktım beyaz bir bulut göründü.Bulutun üzerinde insanoğlunu andıran biri oturuyor.Başında altın bir taç var,elinde de keskin bir ORAK”.

15-Tapınaktan başka bir melek çıktı.bulutun üzerinde oturana gür sesle bağırdı.”Orağını sal ve biç.Çünkü biçim vakti geldi,yeryüzünün biçilecek ürünü olgunluğa erdi.

16-Bulutun üzerinde oturan orağını yeryüzüne salladı ve yeryüzünün ürünü biçildi.

17-Göklerdeki tapınaktan başka bir melek çıktı.Onun elinde de keskin bir ORAK var.
18-Bu kez sunaktan başka bir melek çıktı.Onun da ateş üzerinde yetkisi var.Elinde keskin orak bulunana gür sesle bağırdı “Keskin orağını sal, bağbozumu vakti geldi,yeryüzünün üzüm salkımlarını (İnsanları) topla.Çünkü üzümleri olgunlaştı.”

19-Melek orağını yeryüzüne salladı,bağbozumunda yeryüzünün üzümlerini topladı.Bunları Tanrı’nın kızgınlığında üzümün çiğneneceği büyük tekneye koydu

20-Tekneye basılan üzümler kent dışında çiğnendi.Tekneden AKAN KAN üç yüz yirmi kilometrelik bir alanı kapladı,atların gemlerine dek yükseldi.

I.Dünya Savaşı başladıktan kısa bir süre sonra 03 Eylül 1914'de Kardinal Giacome Della Chiesa “15.Benedict” adı ile Papa seçildi ve Savaş sonunda dünya siyasi haritası yukarıdaki alıntı yaptığım İncil Vahiyler bölümünde, kıyametten önce belirecek meleklerin anlatıldığı bölüme göre yapılandırıldı.

Avrupa'da başında 12 yıldızlı melek'i temsilen Avrupa Birliği, Kuzeyde elinde orakla insanları biçecek olan melek ile SSCB yani Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği,bir ayağı denizde, diğer ayağı karada olan melek ile de Amerika yani ABD yapılanması oluşturulmuştu.

CIA ajanı olduğu,Opus Dei tarikatının desteği ile papa olduğu iddia edilen Alman asıllı Cardinal Joseph Alois Ratzinger de 15 Nisan 2005'de,G.W.BUSH’un İkiz Kule komplosu sonrası Afganistan ve Irak’ın işgalinden iki yıl sonra yani Armageddon Savaşlarının başlamasından sonra 16.-(XVI.) Benedıctus adıyla,111. papa seçildi.


Tevrat kahinlerinden Malacchia'nin (Malaki’nin) adını almış olan, İrlandalı Piskopos Malacchia'nın 1139 yılında yazdığı "Prophetia de summis pontificibus" yani "Papalar üzerine Kehanetler" adlı kitabında geçen kehanetlerle gelecek tüm Papa'ların özelliğini bildiği söylenir.

İrlanda Manastırı'nın kurucusu Malacchia -Malaki (1094-1148 ), piskoposluğa kadar yükseldi. 1132'de görevini bırakıp yeniden rahipliğe dönen Malaki'nin kehanetlerine göre 111.papa "de gloria olivae"yani "Zeytin'in Şanı-Zaferi" adı ile anılmıştır.

Uzmanlarına göre,"Benedict" adının da zeytin anlamına gelen "Olivetan" kelimesinden türediği iddia edilmektedir.

Kuran Tur suresinde de Tevrat'ta da zeytinin ilk önce "Tur dağına" yani "Sion" dağına indirildiği yazmaktadır.

SİONİZM-SİYONİZM de kıyamette bu dağda toplanacak olan Sami kökenli olduğuna inananların bir örgütlenmesidir.Kıyamet savaşlarından sonra inananlar Tanrı’yı karşılamak üzere bu dağda toplanacaklardır ve 12 Yahudi kabilesinden 12’şer bin kişi olmak üzere toplam 144.000.cennete gitmek için seçilecektir.

Şimdi sıra,Kutsal Haç Bereket Hilali Devleti'nin temellerini atmaya geldi.Yani,Zeytin'in Hakimiyetine.

Bu örgüt de günümüz dünyasının da egemen gizli-aşikar gücüdür.

Yani 16.Benedictus Zeytin Dağında toplanacak olan Siyonistlerin zaferlerini ilan edecek papa olarak çok önceden kehanetlerde belirtilmiştir.


ZEYTİN AĞACI YAHUDİ AĞACI DEĞİLDİR

Posted on 11/21/2015by Alaeddin Yavuz

Makaleyi  okumak için tıkla
.https://www.facebook.com/
100010280500838/posts/
1657731311246203/?app=fbl




İşin aslı, Amerika, 1991 yılından sonra tek kutup olunca kıçı kalkmış dünya devletlerine tek tek görevler dağıtmıştır. Bize askerlik biçmiştir.

Zeytin üretimini İSPANYA yapacak demiş. Bu yüzden bizde, Yunanistan’da, İtalya’da dahi zeytin ağaçları köklenmektedir. ,

Zeytin Yahudi ağacı değildir.

İlk Sabiler, zeytin yağı ile cüzamlı bedenlerini ovarak şifa bulmuşlardır.

Kutsal Yağ dedikleri Okunmuş zeytin yağıyla vaftiz olmak ” Sabilerde vardır.
Zeytinyağı ile vaftize 
Krizm  deniliyormuş.
Peygamber Muhammet’in adı “Ahmet” Sabi dili olan Aramice’dir ve “Kutsal yağla ovularak vaftiz edilen” demektir. Bunu Sabiler hakkında Arami kaynaklarını inceleyen ABD’li ve İngiliz filolog ve Arami uzmanlarının kitaplarından dilimize yaptığım çevirilerde yayınladım. Yunanlılar hala zeytin yağıyla vaftiz olurlar. Kur’an Tin(incir) suresi Zeytini yüceltir.

Kuran, Tin Suresi 95;1 “"Tin'e ve Zeytun'a andolsun".der.

Bu ayeti yani Allah’ın bu emrini inkar edip, “Zeytin Kâfir Yahudi ağacıdır” diyen Müslüman değildir.

Çünkü yukarıda verdiğim ayetleri yani Allah’In emirlerini de inkar ettiğinden dinden çıkmış, “kâfir” olmuştur.

Davut peygamber  başı
'na zeytin  yağı dökülerek
Vaftiz ediliyor 

Bütün Yahudi peygamberleri ve kralları başlarına zeytin yağı dökülerek vaftiz edilirler, Sabiler, okunmuş zeytin yağı havuzuna yeni doğan çocuklarını batırarak vaftiz ederler, Yunanlılar da çocukları rahiplerin zeytin yağıyla ovması ile vaftiz yaparlar.

Yahudilerin dinleri de her şeyleri de Zerdüştlük, Mitracılık, Babil, Sabi, Sümer, Mısır, Grek dinlerinden alıntıları vardır, uydurmadır.

Ha, gerçekten Yahudi düşmanıysanız, onları saklayacak diye zeytin ağaçlarını keseceğinize, muhalefet partileri Sabetayist Yahudiler, iktidar partileri de Ortodoks Yahudilerdir.

Ülkemizin sanayicisi, sermayedarı, gazetecisi, bürokratı, ordunun genelkurmayı toptan Yahudilerin idaresindedir.

Önce ülkenizi İsrail olmaktan kurtarın.

Unutmayın, dünyayı mahvetmek isteyen dinci-kinci Yahudiler, kendilerine karşı olan Yahudileri yanlarına çekmek için Yahudi düşmanlığını körüklemektedirler.


Ya bunlara inanarak onların emellerine alet olmaya devam edin, köleliğinizi sürdürün ya da başınızdaki bu intikamcı, dinci-kincilerden kurtulun.

Sonuç olarak, Zeytin;

Sümerlere komşu olan Akadlar’da, Kaldelilerde, Babil’de, Sabilerde, eski Yunanda, Tevrat ve İncilde , Kur’anda barışın sembolüdür ve kutsal yiyecektir, göklerden indirilen kutsal meyvelerdendir. Ayetlerle tarihin başından beri kutsanmıştır.

Kırk gün süren tufan yağmurlarından ve kaynaklardan fışkıran sularla yeryüzü suya boğulduktan sonra sular dinmiş, geçen 150 gün sonunda fırtınalar, kasırgalar dinmiş, hava açmıştır. (Tevrat Yaratılış 8:11) Nuh'un kara aramak için gönderdiği güvercin ağzında zeytin dalıyla dönmüştür. İslam'da da bu böyle iken hala Zeytine düşmanlık eden, ne Sabi, ne Kaldeli Aya tapınan, ne Mısır’ın Ra’sına, ne Tevrat’ın Yahwe’sine, ne İncillere ne de Kur’ana inanan biri değildir. 


Özetle, Allah'ın emirlerini barındıran Kur'an;
1-Tin;95;1-3;
2-Müminun 23;20;
3-Nur 24;35;
4-Nahl;16;11
5-Enam 6;99,141
"5"Beş Sure, "7" yedi ayette Zeytini övmüştür.

Zeytine "kafir, Yahudi Gargata ağacı diyenler, dini belirsiz kâfirdir. Çünkü kâfir, “dinden görünüp dini inkar edene denir.

Yani din düşmanlığını yapan AKP “KÂFİR” olmuştur, hatta zındıktır, mundardır. Peşinden gidenler de onlar gibi olmuştur.

Dinen böyledir.

Siyaseten de emperyal küresel güçlere hizmet eden, dini iktidarına kılıf yapan yalancı, madrabaz, sahtekarlar, devleti yağmalayıp, talan eden şatanist Yezidiler partisidir. 

Ki şeytana tapınanlar da ruh çağırma ayinlerinde zeytin yapı kullanır, saf tutup namaz kılanları vardır, sonra cinsel ilişki ayinlerini zeytin yağları sürerek yaparlar.

Bu durumda AKP şeytana tapanlar bile değildir, ne olduklarını bildiklerini de sanmıyorum.

Biliyorlarsa zeytin düşmanlığını başlatan başta Saraylı ve sadrazamları, vezirleri BEŞ surede, YEDİ ayetle övülen ZEYTİN'in nasıl YAHUDİ VE KAFİR ağacı olduğunu açıklasınlar.

Müslümanlığın, Osmanlıcılığın şampiyonluğunu yapıp bütün dinlerdeki Kur’an dahil emirleri yok sayanlara başka ne denir?

Takdir sizindir.

Alaeddin Yavuz/
Alaeddin Yavuz wordpress
keykubat
/adilyargic
/ adilyargicc