28 Mayıs 2011 Cumartesi

MASONLASTIRILAN DINIMIZ VE SIYASI IKTIDARLARIMIZ


MASONLAŞTIRILAN DİNLER VE SİYASİ İKTİDARLAR

Mason, Siyonist, Yahudi İngiltere-Amerika küresel sermayesi, 18. yy. da başladığı “küresel Mason Dinini” yapılandırma ve yayma işlemini sadece İslamiyet ile sınırlı tutmamış, Hıristiyanlığı da işin içine katmıştır. Şöyle ki;


Bir Rus savaş muhabiri ve ajanı olan Nicolas Notovitch (1858-?) 1887 yılında Tibet-Hindistan’a giderek Hemis manastırında Budist rahipler olan Lamalardan eğitim aldığını ve Hz. İsa’ın Hindistan’da yaşadığını yazar.
Dünyanın Tiranları Bilderbergçiler,CFR,ABD Merkez Bankası ve vatandaşın hali

Yazarın iddiasına göre, Hz. İsa İsrail topraklarının Roma tarafından işgal edilmesini takip eden yıllarda “13” yaşındayken yanına bir eş (karı) alarak bir kervana katılır ve yolculuğuna başlar.

Jain'ler (Cayn'lar,bizde "CAN"lar.) (Pasifist, teslimiyetçi ,özgürlük mücadelesi gibi erdemleri kötüleyen,şiddet karşıtı Hint öğretisi yanlıları) tarafından karşılanır.Hindistan’a Tibet’te bulunan Jaganath (Juggernaut), Rajagriha kutsal kentlerindeki Hemis manastırlarında Pali dili öğrenir ve “6” yıl kalarak eğitimini tamamlar. Hindistan’da o dönemde Kshatriyaslar (Savaşçılar Sınıfı),Sudraslar (emekçi,çiftçi köylü sınıfı) ve Brahminler (rahipler) sınıfları arasında meydana gelen sınıf çatışmalarını durdurmak için onlara bakmasına izin verilmemiş olan Vedalardan (Ramayana kitabının ayetleri) örnekler vererek vaazlar verir, önerilerde bulunur.

Sudralar, yani emekçiler tarafından "teslimiyetçilik tavsiyelerinin" tepki görmesi üzerine, uyarılan İsa,yüz bulamadığından orayı terk ederek Himalaya’ların eteklerinde Buda’nın doğum yeri olan yere gider.

“29” yaşında ülkesine geri dönerek vaazlarına başlar.

Notovich bu tespitlerini 1894 ‘de “Life of Saint Issa, Best of the Sons of Men." (Aziz İsa’nın Hayatı,İnsanoğullarının En İyisi) adıyla yayınlar. Kitap Fransızcaya La vie inconnue de İsa Mesih adıyla çevrilerek yayınlanır.
İsrail'den Yahudi Cesaret Madalyası alırken

RE.T.E=RITE

Aslen Moğol kökenli bir Tatar olan Mirza Ahmed Kadıyani’nin 1881 yılında ilan ettiği Kadıyanilik diğer adıyla Ahmediyelik fırkasının sapık İslam dışı öğretisinde Notovich’in bu tespitlerine yer vermesi ve kendisinin de Hz. İsa olduğunu vurgulamasında yer almaktadır.

Hindistan’da İngiliz sömürge ordusunda Yarbay olan J.Archibald Douglas (1874-1941) Agra Kolejinde öğretmendi ve 1895’de Hemis manastırını ziyaret etti. Yaptığı araştırmalarını “Report on a Mission to Sikkim and the Tibetan Frontier, with a Memorandum on our relations with Tibet" (Tibet ile İlişkilerimiz Üzerine Notlar ve Sikkim Görevi Raporu” adlı bildirisinde Notovich’in manastırda asla bulunmadığını tespit etti ve maskesini düşürdüğü yazılmaktadır.(Bu olay İngiliz ordusunda da Masonluğa karşı bir husumetin izidir.)

Bu yazıdan anlaşılması gereken, İngiliz ve Amerikan devletlerini ve Avrupa’yı eline geçirmiş Siyonist, Yahudi, Mason yapılanmasının, Brahmanizm, eski İran Mitracılığı (Yezidilik,İslam öncesi Muhammet soyunun Dini), Yahudilik, Hıristiyanlık ve Emevi ailesinden, halife Mervan’ın soyundan gelen Şeyh Hadi’nin Hıristiyanlarla işbirliği içinde Edesa Ermeni devletinin 1110’larda Selçukluların eline geçmesi üzerine, Sincar dağlarına gelerek yerleştiği Laleş vadisinde Kürtlere aşıladığı Kürtlerin, Adem ve Havva'nın terinden yaratılmış, Ebubekir, Muaviye ve oğlu halife Yezid ile kendisinin "Tanrı" oldukları iddiasına dayalı, Kürtlerin, Sam- Ham peygamber soyundan gelen "melez üstün ırk" oldukları saçmalığına dayalı,Kürt Yezidiliği inancı karşımı olan ve gelişen “Sosyalizm” akımlarının karşısına çıkarılan bir mason dini olan Bahailik (Nurculuk-1845), Mısır’da 1870’lerde çıkarılan mason Efganiliği, 1881’de Kadıyanilik sapıklığını 1910’lardan itibaren Bitlis Yezidi Deliüzzaman Said-i Kürdi’nin Nurculuğu takip etmiştir.

1894’de Notovich’in bu “Life of Saint İssa”sı ile hem Hint Müslümanlarını hem de Hintli Brahman ve Budistleri Hıristiyanlığa çekme faaliyetleriyle “Tek Dünya Dini” yaratılmak istendiği açıkça ortadadır.

Notovich’in sözde tespitlerine göre İsa’nın, insanları doğuştan köle olduklarına inandıran Budizm’in “Kast Sistemine” Sudraların (emekçilerin) direnişlerini kırmak için vaaz vermesi ile saya geldiğim masonik İslam kökenli bu dini partilerin tümünde, emekçilerin hak aramalarının ve bağımsızlık mücadelesinin “anarşi-asayişi bozmak” olarak görülmesi, “sosyalizm- komünizm düşmanlığı” yapmaları dikkat çekicidir.
Masonların "T" Haçı Gerçek Deniz Feneri

Yeryüzü küresini sömürge haline getiren zamanın küresel sermayesi “demokrasi ve milliyetçilik” akımlarını destekleyerek arzın bütün devletlerinde feodal iktidarları ve ruhban iktidarlarını yıkarken kendi yarattığı yeni "feodal ve ruhban yapılanmasına" aynı anda insanları tekrar kendi çıkarlarına uygun köleler haline çevirmek için “ideolojik ortamı” hazırlamıştır.

İslamiyet’i, sekiz kadar dinden oluşan ve temeli Hermetizm+Harran Sabiliği+ İran ve Arap Yezidiliği+Brahmanizm temeline dayalı Masonluk dinini "İslam- Allah" adları ile maskeleyerek İngiliz ajanı Hemper ile Necd'li Abdülveehab ortaklığı ile başlatılmış bu sefil faaliyet,başarıya ulaşmış ve Vehhabilik (1733) adını almıştır.İslam ve doğu milletlerini bölmek, köleleştirmek ve Arapları Osmanlı’ya karşı kışkırtmak için aynı yönde adlarını saydığım sapık öğretilere temel olmuştur.

Bunda da en önemli faktör "Yezidlik inancında OKUMA-YAZMANIN BÜYÜK GÜNAH" sayılmasıdır. Hz. Muhammet'in "Ümmiliği" ile Deliüzzaman Said-i Kürdi'nin okur ama "Yazamaz" olmasının ardında bu konu vardır. Elmalı'lı Hamdi Yazır "Kuran Rum Suresi tefsirinde", A.M.Üçışık Saadet-i Ebediye'nin "Bozuk Dinler- Yezidilik-Adeviyelik" bölümlerinde bu konuyu işlemişlerdir.

Yezidlerin yoğun olduğu Güney Doğu Anadolu'da okulların yakılmasından öğretmenlerin öldürülmesine bu sapık inanç sebep olmaktadır. Ezan'dan namaza, oruçtan hacca, zekattan Kurbana kadar her şeyi içeren ama "Şeytana tapan ve Muhammet'i ve İslam'ı kötü gören, Kilise veya Sinegogları benimseyen bu sapık inancın günümüzdeki adı "NURCULUKTUR"

AKP'ni Nurcuların Deniz Feneri kayalarına kadar aynı
Arap isyanlarından Kürt ve diğer azınlıkların isyanlarına kadar Osmanlı dahil bölgedeki bütün devletlerin yıkılmalarına ve emperyalizme teslim olmalarına, halkların cahilliğini asırlardır siyaset haline getirmiş devlet yapılanmalarını katkısını da belirtmeden geçemeyeceğim.

Ülkemiz açısından düşünüldüğünde, I. Ve II. Meşrutiyet’ten 19. Mayıs 1919’a oradan Atatürk’ün ölümüne kadar çıkan bütün isyanların temelinde bu Yahudi, Siyonist, mason dinlerinin başrolü oynadığı apaçık ortadadır.

Nitekim, 11.Kasım 1938’de Cumhurbaşkanı ilan edilen Bitlis kökenli İsmet İnönü’nün iktidarı, çıkan II.Dünya savaşının etkilerine göre siyaset belirlemiş ve bütün siyasetlerini Mason İngiliz hükümetinin başbakanı W.Churchil’in tavsiyeleri üzerine kurmuştur. Atatürk’ün kapattığı mason locaları da savaşın galiplerinin belirlendiği 1945’de İsmet paşa tarafından açılmıştır.

İngiliz-Amerikan mason devletlerinin dayatmaları ile “Sünni Şeriat Devleti” ilan etmeye kalkışan İsmet paşanın bu çabaları sömürgeci güçlerce “şüpheli” bulunmuş olsa ki takdir edilmemiş, 1946’daki “çakma dörtlü takrir” olayı ile Demokrat Parti kurdurulmuştur. 1947 NATO müracaatlarında da İsmet paşa’nın Sünni Şeriat Devleti önerileri geri çevrilmiş ve kendilerini “Sünni İslam” olarak gösteren, yani Türkiye bağımsızlık savaşının en büyük düşmanı İngiliz işbirlikçisi,, Atatürk’ün Isparta, Burdur’a sürgün ettiği Bitlis’li Deliüzzaman-ı Said-i Kürdi’nin Nurcuları (Bahaileri) Demokrat Parti içinde devletin başına getirilmişlerdir.
İsrail NUR Mason Locası Sembolü

Bu dönemde devlet bütünüyle başta ABD ve İngiltere istihbarat örgütlerine teslim edilmiştir. Seçtikleri dönme ve devşirmeler Amerika’da askeri ve diğer yüksek okullara götürülerek eğitilmiş, beyinleri “ABD hayranlığı” ile doldurulmuştur.

1955’lerde İsmet paşanın bile “Ben bu devleti böyle mi teslim ettim?” şikayeti tarihe geçmiştir. 1958’de Deliüzzaman (Asrın delisi) Said bütün davalardan berat ettirilmiştir. Türkiye’de halen “Hilafet” olduğunu sanan Türk ve Müslüman dünyasına “teslimiyetçi, emekçi-işçi hakları ve bağımsızlık düşmanı” sayıklamaları “Nur Risaleleri” adı altında bütün sömürgelere dağıtılarak emperyalizmin “direnişsiz işgalinin” gerçekleşmesinde temel unsur olmuş olan Deliüzzman’ın saçmalıkları 1958’de Vatikan’dan gelen takdirname ile ödüllendirilmiştir.



Bütün bunlara ve yok yere Kore’de halen sayıları tam olarak açıklanmayan sayıda askerimizin de yok yere heba edilmesine rağmen, 1955’de ABD Siyonist sermayesinin baş aktörü Rockefeller’in ;



Ermeni NUR Mason Locası
Türkiye gibi Müslüman bir ülkeye Marşal yardımları ile daha fazla mali yardım aktarırsak kalkınmalarına sebep oluruz. Bundan sonra yardımlar “askeri yardım” şeklinde olsun “ önerisi gelmiştir.

Oysa Marşal yardımları ile gelecek kredilere bel bağlamış Adnan Menderes bu açıklamadan habersiz bütün kredileri Yol, Su Elektrik hizmetlerinde tükettiğinden 1958’lerde kapatılan musluk yüzünden ABD ile düşman olmuştur.


Almanya’ya sevk edilen 1,5 milyar Dolarlık kredinin ülkemize yönlendirilmesi açılan deliği kapatmaya yetmeyince de İş Bankası’nın hisselerinin yarısını SSCBye satmak için “görüşme tarihi” alan Menderes, “kendi elleriyle ABD gladyosuna” teslim ettiği devlet çarkının merhametsiz darbesi ile tarihe “idam edilen başbakan” olarak geçmiştir.

Onu Pakistan’dan Yunanistan’a benzerleri izlemiştir.

Arap NUR Mason Locası

Devletin sömürgeci güçlere teslimiyetinin bu dönemde olması da ordu ve aydınlar arasında Menderes’e düşmanlığı körüklemişse de Atatürk’ün “sinsice” ilaçlanarak öldürülüp devre dışı bırakılmasında başrolü oynayan ve hasta yatağındayken, kendisini ziyarete gelen Şeyh Sait’in torunu Abdülmelik Fırat’a şunları söylemiştir: “Ben, biraderi azamım, erkemim Şeyh Sait efendinin öcünü alacağım, aldım! “ diyen mason ABD- İngiltere’nin işbirlikçisi Saidi Kürdi’nin ve onunla işbirliği eden İsmet İnönü’nün “iktidar dümenleri” göz ardı edilmiş ya da zamanın “basın sansürleri” yüzünden idrak edilememiştir.

Deliüzzaman-ı Saidi Nursi’nin, "öcünü aldım” dediği Şeyh Sait köpeği, bildiğiniz gibi Bağımsız Kürt İslam Devleti kurmak için silahlı adamlarıyla Türkiye Cumhuriyetine karşı ayaklanarak, Türk askerine kurşun sıkan ve “Bir Türk öldürmek, yetmiş gavur öldürmekten daha üstündür!” diyen bir İngiliz işbirlikçisinden başka bir şey değildi.


İran NUR Mason Locası
27 Mayıs 1960 ABD Galdyo darbesi sadece Menderes ve iki arkadaşından olan “ÜÇLÜYÜ” almamış, emperyalizm karşıtı olan devrimci subaylardan üçünün idamına, yüzlercesinin ordudan tasfiyesine, “otomobil fabrikası kurmak isteyen Kürt Cemal Gürsel’in esrarlı bir şekilde hastalanarak ABD’deki “sır ölümüne” de neden olmuştur.

Deliüzzaman’ın Vatikan’dan aldığı takdirname döneminde ordu tarafından da saçmalıklarının rağbet görmesiyle “Miraca çıktım” (Tahrir-i Hayatım) diyen Deliüzzaman'ın ardılları, 12 Mart 1971’in ardından Deniz Gezmişlerin idamını da “ÜÇ, ÜÇ, ÜÇ” nidalarıyla kararlaştırmışlardır.

Aynı işbirlikçi Galdyo, 1967’de Lübnan’da kurdurulan ASALA Ermeni terör örgütüne tepkisiz kalmış ta 1987’lerde Fransa iplerini çekinceye kadar, bu düşmanlık örgütüne karşı devletten hiçbir aktif operasyon gerçekleştirilememiştir.


1967’de T.İP.bölünmüş, “Kürt Solcuları” sol hareketi teslim almış,ırkçı bir yapı kazanarak aslında "Devletçi Ekonomiyi" savunan "Bahailik-Nurculuk" dini öğretisini esas almışlardı. Sosyalizm ile alakaları yoktu.

Öbür yandan da sağ hareketin ülkücüleri gene Türkeş tarafından Nurculara teslim edilirken Sünni İslam= Nurculuk=Bahailik+Vehhabilik ve ötekileri” olarak ilan edilmiştir.

Oysa başta II.Abdülhamit bu sapığı Üsküdar Toptaşı akıl hastanesine tedaviye göndermiş, ve en son Osmanlı Halifelerine ve din ulemalarına kadar hatta bir dönem Şehülislamlık yapmış Van’lı Abdülhakim Arvasi’ni kitaplarını adını bile almadığı bu işbirlikçi mason Ermeni’si bütün Müslüman ülkelerinde ve bizde “İslam’ın Sembolü” ilan edilmiştir.
Emine Erdoğan Parti'de

Tunceli kökenli Yezid ya da dönme Ermeni olan Kenan Evren’in 12 Eylül 1980 darbesinin ardından, hemşehrisi ve dindaşı Turgut ÖZAL ile birlikte, Ermeni dönmesi olduğu yazılıp çizilen ve Said’in yolunda giden Fethullah Gülen sapığı ile bu mason dini devletin resmi dini ilan edilmiştir.

Gerek Deliüzzaman'ın gerekse Fethullah Gülen'in "evlenmemiş olmalarının gerçek nedeni" bunların Müslüman değil Jainist (Caynist),Bahai, Yezidi olmaları anlamına da gelmektedir. Çünkü Jainist rahiplerinin ve rahibelerinin,Bahailerin, Katolik rahiplerin evlenmeleri yasaktır.

28 Şubat adıyla bilinen 1997 olaylarında, bir mitingdeki kadının başörtüsünü açmasıyla milleti ordu düşmanı eden general, işbirlikçi Çevik BİR şerefsizi bu siyaseti güdenlerin orduyu “din düşmanı” olarak göstermesine “delil” olarak kullanılmıştır. Bu kişinin bu gün RE.T.E.’nin ABD İlişkileri danışmanlığını yapması hiç de ilginç değildir.

İşte “memlekete çivi çakmak” ile övünenlerin aslında memleketin temeline dinamit koyanlar olduğunu görüyorsunuz.
Ülkemizde, özellikle 1950 sonrası solcuların azılıları SSCB’de eğitim görmüş olanlardandı.

SSCB devrimin yapanların da mason Rus aristokratları ile Yahudi Hazar Türkleri olmaları yüzünden bize “Sol=Masonluk” olarak öğretildi. Oysa masonun “ağababası” ise Nurculardır.

Yazdığım gibi, Solcu Kürt=Yezid-Bahai Kürt'tür.Sağcı Kürt de gene Bahai, Vehhabi temelli "Irkçı Yezid Kürtlerdir". İslami ve Solcu Kürt Milliyetçiliğinin ardında bunlar vardır.

Grek, Yahudi, Hicaz Arap Milliyetçiliği+Hermetizm+Semitizm+Siyonizm=Tapınak Şövalyeleri-Masonluk =Vatikan'a köle olmuş işbirlikçilerdir.Suudi Arabistan, B.A.E.,Katar, Bahreyn, Kuveyt, Basra (Necd kökenli El Halife ailesi), Bağdat,Harran temelli AKP'nin işbirlikçilerinin hepsi bu soya dayalı Masonların destekleri ile iktidarı ellerinde tutan Hermetik- melez Arap ailelerinden oluşmaktadır. Vatikan ile samimiyetlerinin gerçek nedeni bu hermetik, siyonist "kökencilik" örgütlenmesidir.
Fethullah GÜLEN Yeni
Dünya Mason Dini Lideri

AKP’nin Ermeni, Kürt, Arap, Roman, Kıbrıs ver-kurtul açılımları, karasularını “12” mile çıkartmak isteyen Yunanistan’ı bu konuda serbest bırakmayı geçin İzmir’e “8-10” km açıktaki Bulamaç ve Eşek adalarına Yunanistan’ın askeri üs kurmasına kadar “sıfır sorun” adı altında teslimiyet siyaseti izlemesinin başka hiçbir nedeni yoktur.





Çünkü başbakan RE.T.E. (RITE-Ayin demektir. Mason Localarının adlarının sonunda yer alır. “Scottish Rite”-İskoç Ayini gibi.) 1915’de cezalandırılmaktan korkarak Gürcistan’a kaçan Süryani Arapların yoğun olarak yerleştirildiği Batum’ludur. Kendisi söylemektedir.
RE.T.E hükümeti, “1000” yıldır süren İslam Dininin Tasfiyesi amacıyla oluşturulmuş saydığım dinlerin birleşimi olan Nurculuk-Bahailik-Masonluk dininin temsilcisidir.

RE.T.E (RITE), ile iptal edilmiş bir Türkiye Cumhuriyeti, Siyonist Yahudi mason küresel sermayeye peşkeş çekilmiş bütün özgürlükleri ellerinden alınmış, dinleri ve kültürleri yok edilmiş bir Türkiye ve Ortadoğu hedefi gerçekleşmek üzeredir.
Buna oylarınızla sizler karar vereceksiniz!

Alaeddin YAVUZ
adilyargıcc

Hiç yorum yok: